Dil İle İlgili Deyimler Ve Anlamları |
09-01-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Dil İle İlgili Deyimler Ve AnlamlarıDil İle İlgili Deyimler ve Anlamları *Ağız dil vermemek Konuşmamak, susmak *Ağzı dili (ağzı) kurumak 1) susuz kalmak; 2) konuşamaz duruma gelmek: “Ağzım dilim kurudu, kız yalvara yalvara” -Halk türküsü *Ağzı dili bağlanmak Herhangi bir sebeple konuşamaz olmak *Dilinin ucuyla İçten, yürekten olmayarak, laf olsun diye *Dilinin ucuna gelmek Söyleyecek duruma gelmek: “İsmi dilimin ucuna gelir gelmez kalbimden hafif bir cereyanın kopup damarlarıma aktığını duyuyorum” -E İ Benice *Dilinin altında bir şey olmak Bir kimsenin sözlerinden, açıkça söylemediği bir şeyler anlaşılmak: “Günlerdir doktorun dilinin altında bir şeyler olduğunun farkındaydı” -Y Kemal *Dillere destan olmak Herkes tarafından konuşulur olmak: “Dillere destan İstanbul nezaketini o evde gördüm, ağzım açık kaldı” -A Kutlu *Dili sürçmek 1) konuşma sırasında kelimeleri yanlış söylemek: “Bir dil sürçmesi sonucu, bu tartışmayı yarım saat kadar yürütmüşüm” -S İleri 2) istenmeyen bir konudan söz etmek *Küçük dilini yutmak Şaşırmak, donakalmak: “Kadıncağız beni bu hâlde görünce az kalsın küçük dilini yutacaktı” -Y K Karaosmanoğlu *Dili uzamak Haddini bilmeden konuşmak *Dili varmak Bir sözü söylemeye gönlü razı olmak: “Süleyman Kâhyaya söylemeye kimsenin dili varmıyor, gücü yetmiyordu” -Y Kemal *Dili yanmak 1) üzüntü ve eziyet çekmek, zarara uğramak: “Otobüs yolculuğundan bir hayli dilim yandı” -B R Eyuboğlu 2) bıkmak, nefret etmek: “Şair neslinin şarkıdan o kadar dili yandı ki şarkı kelimesini nerede görse silip üstüne türkü diyecek” -B R Eyuboğlu *Dilinde tüy bitmek Tekrar tekrar söylemekten usanmak, bıkmak: “Hep de aynı tipler Laftan da anlamıyorlar Dilimde tüy bitti” -E Şafak *Dilinden anlamak 1) bir canlının çıkardığı seslerden veya onun davranışlarından ne anlatmak istediğini anlamak; 2) mec söz konusu olan şeyin özelliğini bilmek: “Bunda yenilmiş, içilmiş bir şey yok ya! Sen onun dilini de anlarsın” -M Ş Esendal *Dilinden kurtulamamak Sürekli olarak bir kimsenin sitem, eleştiri ve sataşmalarına uğramak *Diline sağlam olmak 1) saklanacak konuları açığa vurmamak; 2) kötü söz söylemekten kaçınmak *Diline sağlık Ağzına sağlık *Dili açılmak Herhangi bir sebeple konuşmayan kimse konuşmaya başlamak *Dili ağırlaşmak Hastalık sebebiyle güçlükle söz söyleyebilmek, güçlükle konuşmak: “Hastaya bazı şeyler soruyor Fakat anlaşılır cevaplar alamıyordu Birkaç saatin içinde kaynımın dili ağırlaştı” -H R Gürpınar *Ellenmiş dillenmiş İffetsizliği yayılmış (kadın) *Dili alışmak Çok kullandığı bir söze alışmak: “Bizim moruk ertesi güne devrisi der de ondan dilim alışmış” -S F Abasıyanık *Dili (başka bir dile) çalmak Bir kimsenin konuşması başka bir dile benzemek *Dili bir karış dışarı çıkmak (sarkmak) Koşmaktan, yürümekten ve yorulmaktan çok susamak: “Koştu koştu da dili bir karış sarktı” -S F Abasıyanık *Dili bir karış (olmak) Fazla konuşan, her söze karşılık veren *Dili boğazına akmak Konuşamaz olmak, sesi soluğu çıkmamak: “Kılıcı görünce dili boğazına aktı hayranlığından” -Y Kemal *Dili çözülmek Konuşamayan veya susan kişi konuşmaya başlamak: “Aslında ben çok az konuşan biriyim Dilimin böyle birdenbire çözülmesi çok garip” -İ Aral *Sili damağına yapışmak (dili damağı kurumak) Susuzluktan ağzı kurumak, çok susamak: “Kupkuru dili damağına yapışıyor, boğazından midesine doğru…” -E E Talu *Dili (dilinin) döndüğü kadar Söyleyebildiği kadar, anlatma gücünün elverdiği ölçüde: “Mademki çocuk terbiyesi hakkında konuşmak istiyorsunuz, dilimin döndüğü kadar söyleyeyim” -S Ayverdi *Dili dolaşmak Korku, heyecan, hastalık, utangaçlık, sarhoşluk gibi sebeplerle şaşırarak söyleyeceğini karıştırmak: “Vehbi Dedenin kendini dinlediğinin farkına varır varmaz dili dolaştı” -H E Adıvar Deyim *Dili dönmemek 1) bir sözü doğru, düzgün söylemeyi becerememek: “Üstelik ben dilim dönmezken armağan ettiğim çiçeklerle konuşmuyor muyum?” -R Mağden 2) amacını iyi anlatamamak *Dili durmamak 1) sürekli konuşmak; 2) söylenemeyecek şeyleri de söylemek *Dili ensesinden çekilsin! Bıktıracak kadar çok konuşan veya kötü sözler söyleyenler için kullanılan bir ilenme sözü *Dili kılıçtan keskin Kırıcı ve ağır konuşan *Dilini tutamamak Sonunu düşünmeden gelişigüzel konuşmak *Dili pabuç kadar Saygısızca ve gönül kırıcı bir biçimde konuşan *Ağzı dili tutulmak 1) konuşamamak; 2) beklenmedik bir durum karşısında heyecanlanmak, hayranlık duymak: “Kızları gördün, ağzın dilin tutuldu gayri” -N Cumalı *Ağzı var dili yok 1) “pek sessiz, kendi hâlinde” anlamında kullanılan bir söz: “Benim gibi ağzı var dili yok bir kadınla ne zevkleniyorsunuz?” -B Felek 2) “konuşamayan, derdini anlatamayan” anlamında kullanılan bir söz: “Hey zavallı balık, diyor, ağzın var dilin yok” -S F Abasıyanık *(birinde) dil bir karış Saygısızca karşılık verenler için kullanılan bir söz *(birine) dil çıkarmak Alay etmek, eğlenmek *(birinin) ağzını dilini bağlamak Birini konuşamaz duruma getirmek: “O şıllık basmış büyüyü, adamcağızın ağzını dilini bağlamıştı” -R N Güntekin *(birinin) diline düşmek Yermek veya alay etmek amacıyla birinin kötü veya yanlış davranışını sürekli söylemek: “Mahallede acubelerin diline düşmekten korkuyorum” -P Safa *Dil ağız vermemek Ağız dil vermemek: “Çocuk, hâlâ dil ağız vermeden yatıyordu” -R N Güntekin *Dil (diller) dökmek Kandırmak, inandırmak veya yararlanmak için tatlı sözler söylemek: “Ninniyi mutlaka söylemesi için ona bir sürü dil döktü” -O C Kaygılı *Dil otu yemek Çok konuşmak: “Mütemadiyen gülüp söylüyordum Hacı Kalfanın ellerini dizlerine vurarak: -Dil otu mu yedin be kızım? diye bir gülmesi var ki…” -R N Güntekin *Dil tutmak esk sorguya çekmek için düşman askeri yakalamak *Dil uzatmak Bir kimse veya bir şey için kötü söylemek: “Başka ulusların kabahatleri ne olursa olsun, dost ve düşman bize nasıl dil uzatırlarsa uzatsın…” -T Halmanforumsinsinet *Dilden düşmez olmak Herkes tarafından sürekli tekrar edilir olmak: “Kapsamı iyice belirtilmeyen, gerektiği gibi tanımlanmayan sanat sözü, dillerden düşmez oldu” -S Hilav *Dilden düşürmemek Sürekli tekrar etmek *Dile (dillere) düşmek Hakkında dedikodu yapılmak: “Yâr adını desem olmaz / Düşer dillere dillere” -Erzurumlu Emrah *Dile dolamak Bir şeyi veya konuyu sık sık tekrar etmek *Dile gelmek 1) dile düşmek; 2) konuşma kudreti, yeteneği, olmayan varlık konuşmak, dillenmek, lisana gelmek: “Günlerce elin, dile gelmeyen çocuğunu bağrına basan fabrika sahibine acındı” -L Tekin *Dile getirmek 1) konuşturmak: “Yıllar yılı, bu amaçları devlet adamlarımız, basınımız, sanat âlemimiz dile getirip durmuştur” -T Halman 2) belirtmek, anlatmak, açıklamak, ifade etmek: “Kendi kendime, adlı şiirinde bunu şöyle dile getirir” -S Birsel *Dile vermek Gizli tutulması gereken bir şeyi açığa vurmak, duyurmak, yaymak |
|