Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
derda, ebu

Ebu Derda [r.a]

Eski 01-09-2009   #1
meLankoLik_asaLet
Icon1861

Ebu Derda [r.a]



Rasûlullah (sas)'in, Kur'ân, fıkıh ve hadis ilimlerinde önde gelen ashâbından biri Asıl adı Uveymir'dir Hazrec kabilesine mensuptur Hicrî ikinci yılda müslüman oldu Vâkıdî'nin naklettiğine göre, Ebû'd-Derdâ ailesi içinde en son müslüman olandır Onun örtüyle örttüğü bir putu vardı Kendisini İslâm'a dâvet eden dostu İbn Revâha bir gün putunu o evde yokken parçaladı ve gitti Ebû'd-Derdâ eve gelince önce çok kızmış, sonra şöyle demiştir: 'Eğer putta bir hüner olsaydı, kendini koruyabilecekti ' Ve sonra Peygamber efendimize giderek müslüman oldu (Hâkim, el-Müstedrek, III, 336)

Ebû'd-Derdâ önceleri ticaretle uğraşırken müslüman olduktan sonra kendini tamamen zühd ve ibâdete vermiştir Şam fakihi diye meşhurdur Kendisi bunu anlatırken şöyle der: 'Peygamber efendimiz risâletle geldikten sonra hem ticaret, hem ibadet yapmak istedim Fakat ikisinin bir arada olamayacağını anlayınca, ticareti bırakıp ibadete yöneldim'

İslâm'a girişinden önce meydana gelen Bedir gazasında bulunmayan Ebû'd-Derdâ, Uhud'da büyük fedakârlık ve şecâat gösterdi Bu gazadan sonra Rasûlullah (sas)'in bütün gazalarında bulundu Ebû'd-Derdâ'nın kardeşliği Selmân-ı Fârisî'dir Ebû'd-Derdâ, Rasûlullah'ın vefâtından sonra Hz Ömer'in ona ısrarla bir görev vermek istemesine rağmen o 'Bana müsaade et, gidip halka Rasûlullah'ın sünnetini öğreteyim, onlara namaz kıldırayım' demiş, Hz Ömer de ona müsaade etmişti Hz Ömer daha sonraları Şam'ı ziyaretinde Şam valisi Yezid b Ebî Süfyân, Amr b el-As, Ebû Musa el-Eş'ari'yi teftiş ettiğinde bu zatların kapılarının kilitli olduğunu, odalarının ipekle kaplı bulunduğunu, huzurlarına girenlerin kim olduklarını sorduklarını, müreffeh yaşadıklarını görmüş; Ebû'd-Derdâ'ya gittiğinde ise onun kapısında kilit bulunmadığı, odasında ışık olmadığı, elbisesi hafif, soğuktan muzdarip, gelenin selâmını alan, kim olduğunu sormadan içeri kabul eden, altında bir keçe parçası bulunan bir durumda görmüştü Hz Ömer, Ebû'd-Derdâ'ya, 'Ben seni Medine'de hoş tutmadım mı?' deyince o, Rasûlullah'tan duyduğu şu hadisi hatırlatmıştır: 'Sizin dünyadan metâmız bir yolcunun azığı kadar olsun ' (Kenzü'l-Ummâl, I 78) Kendisine misafirliğe gelen arkadaşları, yatak yerine yerde yatıp da şikâyet ettiklerinde şöyle demiştir: 'Bizim bir başka evimiz var ki, hepimiz orada toplanacağız' (Sıfatü's-Safve, I, 263)

Hz Ömer, Bedir'de bulunmamasına rağmen -çünkü o sırada müslüman olmamıştı- Ebû'd-Derdâ'ya da Bedir gazası tahsisatı bağlamıştır Hz Osman -veya Ömer- zamanında Ebû'd-Derdâ Şam kadılığına getirilmiş ve hicretin 32 yılında vefât etmiştir

Bütün ömrünü takvâ içinde geçiren Ebû'd-Derdâ'nın güzel yüzlü, esmer, sakalını boyayan, başına takke geçirip üzerine sarık saran bir zat olduğu zikredilmiştir

Ebû'd-Derdâ fıkıh ve hadis ilimlerinde ileri gelenlerden idi Rasûlullah'tan bütün öğrendiklerini, bütün duyduklarını, anladıklarını müslümanlara öğretmeye çalışmıştır Kur'ân-ı Kerîm'i ezberlemiş ve mescidde her gün Kur'ân dersi vermiştir Şam'da yüzlerce hâfız yetiştirmiştir Zevcesi Ümmü'd-Derdâ es-Suğrâ, Kur'ân kırâatinde sözü geçen tâbiîndendir Ebû'd-Derda'nın, tefsir ilminin gelişmesinde de emeği vardır Rasûlullah'a bir gün, 'Onlar ki, iman ettiler ve takvâ üzere bulundular; onlara bu dünya hayatında müjde vardır'' (Yunus, 10/64) âyet-i kerimesindeki 'büşrâ''dan, yani 'müjde'den maksat nedir? diye sormuş, Rasûlullah da, 'Bundan murad sâlih rüyadır' buyurmuştur (Ebu Davûd ed-Tayâlîsî, Müsned, 131)

Ebû'd-Derdâ, Rasûlullah (s)'den birçok hadis rivâyet etmiştir Ondan hadis öğrenenler arasında Enes b Mâlik, Abdullah b Ömer, Abdullah b Abbâs, Ümmi'd-Derdâ gibi râviler bulunmaktadır Tâbiin'in meşhur zatlarından Saîd b el-Müseyyeb, Alkame, Kays, Cübeyr b Nadir, Zeyd b Vehb, Muhammed b Sırın vb onun talebeleridir Ebû'd-Derdâ yetmiş dokuz kadar hadis rivâyet etmiştir Bunlardan en önemlileri şöyledir:

''Bir insan ilim kazanmak için bir yola girerse, Cenâb-ı Hak ona cennete doğru bir yol açar Melekler ilim peşinde koşanlardan hoşnut oldukları için kanatlarını onun altına gererler İlim sahipleri için yerdekiler ve göktekiler mağfiret niyaz ederler Peygamberlerin vârisleri âlimlerdir' (Ahmed b Hanbel, Müsned, V 128)

Bir gün Rasûlullah Cuma hutbesinde âyet okurken, Ebû'd-Derdâ yanında bulunan Ubey b Kâ'b'a, 'Bu ayet ne zaman nâzil oldu?' diye sormuş Übey cevap vermemiş; hutbe bittikten sonra, 'Cuma'nı şu boş sözünle iptal ettin' demiştir Ebû'd-Derdâ, Hz Peygamber'e giderek onun bu sözünü aktardığında Rasûlullah (s) şöyle demiştir:

'Übey doğru söyledi İmam hutbede konuşurken sözünü bitirinceye kadar sus ve onu dinle' (Müsned, V 190)

'Rasûl-i Ekrem her hadis söyledikçe tebessüm ederdi'

'Kıyâmet günü insanın mizânında en ağır basan şey iyi ahlâktır, yani güzel huydur'

'Size namazdan, oruçtan, sadakadan, faziletçe bir derece yüksek birşey söyleyeyim mi? İnsanların arasını barıştırmak'

Ebû'd-Derdâ fıkıhta reyine başvurulan bir fakihti Şam'da bulunduğu sırada Kûfe'den ve başka yerlerden gelenler onun görüşlerine başvururlardı Zikir konusunda da hadisler rivâyet etmiştir:

'Her namazdan sonra otuz üç defa tesbih, otuz üç defa tahmid, otuz üç defa tekbir getir' (Müsned, V, 1 96)

'Ezansız-namazsız köylerde oturma; böyle bir köyde oturmaktansa şehirde kal' (Müsned, VI, 145)

Rasûlullah (s)'in ashâbı arasındaki karşılıklı saygı ve yardımlaşmayı İslâm ümmeti için bir örnek olarak ifade eden bir hadisi Ebû'd-Derdâ zikretmiştir Bu hadiste Hz Ebû Bekir ile Hz Ömer arasındaki bir münâkaşada Ömer'e haksızlık eden Ebû Bekir'in sonradan pişman olarak Ömer'e gittiği; ancak Ömer'in onu affetmediği ve Ebû Bekir'in Rasûlullah'ın huzuruna çıktığı; arkasından da Ömer'in huzura girdiği; bu esnada Rasûlullah'ın Ebû Bekir'i dinledikten sonra Ömer'e dönüp itab etmesinden korkan Ebû Bekir'in, münâkaşada kendisinin ileri gittiğini öne sürmesi üzerine Rasûlullah şöyle buyurmuştur: 'Allah beni size peygamber göndermişti Bunu size tebliğ ettiğimde hepiniz beni yalanlamıştınız da Ebû Bekir inanmış, uğrumda canını, malını, fedâ etmişti Şimdi ashâbım, siz dostumu bu nisbetiyle ve bu husûsiyetiyle bana bırakırsınız değil mi?' Ebû'd-Derdâ o günden sonra hiç kimsenin Ebû Bekir'i incitmediğini nakletmektedir (Sahih-i Buhâri Muhtasarı, Tecrid-i Sarih Tercümesi, IX, 333-334)

Ebû'd-Derdâ hastalandığı bir sırada arkadaşları yanına gelerek 'Ey Ebû'd-Derdâ, nerenden şikayetçisin?' demişler; Ebû'd-Derdâ, 'Günahlarımdan' diye cevap vermiş; 'Canın birşey istemiyor mu?' sorusuna, 'Canım Cennet istiyor' demiş; 'Sana bakmak için bir hekim çağırmayalım mı?' diyen arkadaşlarına şöyle demiştir: 'Esasında beni yatağa düşüren hekimdir' (El-Hilye, I, 218; et-Tabakat, VII, 118) Hizâm b Hakım, Ebû'd-Derdâ'nın şöyle dediğini nakleder:

'Eğer öldükten sonra neler göreceğinizi bilseydiniz, iştahla ne bir yemek yiyebilir, ne bir şey içebilir ve ne de gölgelenmek için bir eve girebilirdiniz Hep avlularda oturup göğsünüze vurur ve hâliniz için ağlardınız Vallahi isterdim ki ben kesilen ve meyvesi yenen bir ağaç olaydım' (El-Hilye, I, 216)

'Bir saatlik düşünce ve tefekkür bir gece sabaha kadar ibâdet etmekten iyidir' (et-Tabakat VII, 392) diyen Ebû'd-Derdâ sevinç ve bollukta Allah'ı unutmaz; insanlara, konuşmayı nasıl öğreniyorlarsa, konuşmamayı da öyle öğrenmelerini, gereken yerlerde susmanın büyük bir ilim olduğunu, insanların cennete veya cehenneme dillerinin söylediklerinden götürüldüklerini öğütlerdi

Ebû Nuaym'dan Heysemî'nin Sâbit el-Bünânı'den naklettiğine göre, Ebû'd-Derdâ Selmân el-Farisi'ye Leysoğulları kabilesinden bir kız istemek üzere gitmiş, Selmân'ın üstünlüğünü anlatmıştı Kızın babası, kızını Selmân'a veremeyeceğini, fakat Ebu'd-Derdâ isterse ona vereceğini söyleyince, Ebû'd-Derdâ o kızla evlenmiştir Daha sonra bunu Selmân'a utanarak naklettiğinde Selmân ona, 'Senden çok ben utanmalıyım Zira Allah bu kızı sana nasib etmişken ben ona talib oldum' demiştir İşte ashâbın birbirlerine karşı olan olgun davranışları böyleydi

İlim hakkında Ebû'd-Derdâ şöyle demiştir: 'İlim ancak arayıp öğrenmekle olur İlim için sabah çıkıp akşam dönmenin cihad olmadığını sanan kimsenin aklı eksiktir' (Câmi'ül-Beyani'l-İlim, I, 31, 32, 100)

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.