Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
cennet, inananların, yurdu

İnananların Yurdu Cennet

Eski 10-27-2008   #1
sudenaz

İnananların Yurdu Cennet



Hayatta en fazla neyi istersiniz? Güzel bir ev, gösterişli elbiseler, zenginlik, bolluk, ihtişam Peki size, dilediğiniz herşeyin anında ve sonsuza kadar sağlanacağı bir mekanın varlığı haber verilse, bunu nasıl karşılardınız? Elbette, büyük bir heyecana kapılır ve hemen bu kusursuz mekanı görmek isterdiniz Böyle bir mekanda yaşamaya kuşkusuz hiçbir insanın, hiçbir şekilde itirazı olmazdı
Şimdi bir düşünün Şimdiye kadar size, güzelliklerin ayaklarınızın altına serileceği, sayısız nimet ve bollukla karşılaşacağınız bir mekanın varlığından hiç bahsedilmedi mi? Kuşkusuz ki bahsedildi Aslında size ve sizin gibi tüm insanlara tüm istediklerini hazır bulacakları bir yaşamın, "cennet yaşamının" varlığı mutlaka haber verilmiştir Yeryüzündeki her insan, ölümünden sonra ahiret yaşamında sonsuz bir cennetin var olduğu bilgisine sahiptir Cennete girmeye layık görülen her insan, nefsinin istediği herşeyi hazır bulacağı, mükafat ve nimetlerle karşılanacağı, sonsuza kadar güzellikle muhatap olacağı eşsiz bir mekanda yaşayacaktır Dünyada yaşadığı sınırlı süre ise, bu güzelliklere kavuşabilmesi için kendisine verilmiş bir fırsattır Allah, dünya hayatındaki imtihanın gereklerini yerine getiren salih kullarına, bu güzel yurdu vaat etmiştir

O halde insanları, cennet müjdesiyle sevince kapılmaktan alıkoyan, cennete özlem duymalarını ve ona kavuşmak için çaba harcamalarını engelleyen sebep ne olabilir? İnsanlar, acaba neden kendilerine karşılıksız nimetler ve güzellikler verileceğini bile bile, cennet için bir hazırlık yapmazlar? Kuşkusuz bunun en önemli nedeni, insanların bir kısmının cennetin varlığına kesin olarak inanmamaları, bir kısmının da bundan büyük bir şüphe içinde olmalarıdır İnsanların inançsız veya şüpheci olmalarının kuşkusuz çeşitli sebepleri olabilir Ancak burada asıl üzerinde durulması gereken, bu şüphenin kimi zaman bilgi eksikliğinden kaynaklanmasıdır

Bu bilgi eksikliğinin giderilmesi için başvurulacak yegane kaynak ise Kuran'dır

Allah, Kuran'da insanlara eşsiz ve sınırsız güzellikleri ile muhteşem bir cennet yaşamı tarif etmiştir Bu güzelliklerin sınırını bilmeyen, tarif edilen detayların farkında olmayan bir kimsenin, cenneti ve oradaki yaşamı gözünde canlandırması zor olabilir

Elinizdeki kitap ile amaçlanan, Allah'ın insanlara sunmuş olduğu ve büyük bir nimet olarak Kitabında anlattığı cenneti, insanlara tanıtmak, sahip olduğu güzelliklerden herkesi haberdar etmektir Cennetin, ahirette insanlar için hazırlanmış iki yaşamdan bir tanesi olduğunu bildirmek ve orada insana, şu anki düşünce sınırlarını aşacak derece güzel olan herşeyin verileceğini belirtmektir Cennetin, cahilce inanışların aksine, tüm nimetlerin kusursuzca var edildiği bir mekan olduğunu haber vermek ve insanlara orada "nefislerinin istediği", "arzu ettikleri" herşeyin sunulacağını göstermektir Cennette, tüm eksikliklerden, acizliklerden uzak olacaklarını, sıkıntı ve hüznü tadmayacaklarını, asla pişmanlık duymayacaklarını bildirmektir Cennette, şu ana kadar görülmüş, bilinmiş her türlü güzelliğin ve nimetin çok daha üstününün var olduğunu, ayrıca Allah'tan bir ikram olarak henüz tanınmamış, görülmemiş nimetlerin de orada hazır bulundurulduğunu ve bunların yalnızca Allah'ın kendilerinden hoşnut olduğu insanlara sunulmakta olduğunu haber vermektir

Elinizdeki kitapta cennetle ilgili tüm bilgiler Kuran ayetlerinden yola çıkılarak tarif edilmektedir Dolayısıyla sizler de bu bilgileri okuyup, cennet mekanını gözünüzde canlandırmaya çalışırken, anlatılanların tümünün gerçek olduğunu unutmamalısınız Bütün bu bilgiler doğrultusunda sizleri bekleyen asıl yurdun kusursuzluğunu düşünmeli ve oraya layık olabilmek için çaba içinde olmalısınız Allah'ın tüm bunları sizlere karşılıksız olarak vereceğini ve tüm bu nimetlere sonsuza kadar sahip olabileceğinizi unutmamalısınız Tüm bunların yanında, eğer sonsuz güzelliği tercih etmezseniz, tek seçeneğinizin sonsuz azap dolu cehennem olacağını ve cennettekilerin refah dolu yaşamlarını izlerken orada sonsuza kadar sıkıntı, hüzün, azap ve pişmanlık yaşanacağını mutlaka düşünmelisiniz

Nimet ve Sefahat

Kitabın ilerleyen bölümlerinde Kuran'da tarif edilen cenneti inceleyecek, ayetlerde yapılan tasvirlerden yola çıkarak, bu muhteşem mekanı kavrayabildiğimiz kadarıyla gözümüzde canlandırmaya çalışacağız Ancak bundan önce değinilmesi gereken bazı önemli noktalar var Cennet konusundaki bazı yanlış inanışlar ve izlenimler birçok insanın aklında ya da bilinçaltında bu konuya doğru bakmalarını önleyen engeller oluşturmuş durumda Bu engeller nedeniyle, asıl anlamlarından saptırılmış bazı temel İslami kavramları Kuran'a göre yeniden tarif etmek gerekiyor

Burada bu amaçla yapılması gereken ilk iş, nimet ve sefahat kavramlarını birbirinden ayırt etmektir

İlerleyen sayfalarda, Kuran'da tarif edilen cennetin son derece "lüks" ve ihtişamlı bir mekan olduğunu göreceğiz İçinde yaşanan hayatın, olabilecek en konforlu, en göz alıcı hayat olduğuna şahit olacağız

Oysa bugün bazı insanların gözünde, bu tür bir hayat pek de "İslami" bir hayat değildir Aksine, bu tür bir yaşam tarzının, Allah'tan ve din ahlakından uzaklaşmanın doğal bir sonucu olduğunu düşünürler

İşte toplumda hakim olan bu yanlış anlayış nedeniyle, pek çok kişi, konforlu, lüks, gösterişli bir yaşamı ve bu yaşamın unsurlarını "gayriİslami" bulur Bunlar, örneğin; kaliteli giyecekler, zengin ve gösterişli sofralar, eğlenceler, şölenler, ihtişamlı ve süslü evler, dekoratif mekanlar, değerli sanat eserleri vs, dinden kopmuş gafil insanlara ait şeyler olarak görülür Bunlarla dolu bir hayat da, genellikle "sefahat" olarak tanımlanır ve bu şekilde yaşayan kişiler yerilirken "sefahat içinde azgınca yaşayanlar" olarak adlandırılırlar Sefahat, Arapçada "sefih" kelimesinden türemiştir ve bu kelime, bir tercümeye göre, "servet ve refah içinde sorumsuzca yaşamaktan dolayı azma, şımarma, aklın zaafa uğraması" anlamına gelir

İşte aşılması gereken bir yanlış anlama, bu noktada ortaya çıkmaktadır Allah'ın kulları için seçip beğendiği cennet hayatı her türlü lüksü, konforu, gösterişi içinde barındırmakla birlikte, olabilecek en güzel, en asil, din ahlakına en uygun olan hayat tarzıdır

Yanlış anlamaya yol açan şey, sefahatin tanımının yanlış yapılmasıdır Sefahat, yani Allah'a isyan ederek azıp şımarmak, insanın zihninde gerçekleşen bir şeydir Kelimenin çağrıştırdığı maddi ortamla ise doğrudan bir ilişkisi yoktur Bir başka deyişle, birtakım insanları "sefih" kılan özellik, içinde yaşadıkları zengin ve gösterişli mekanlar değildir Sorun, giysilerde, gösterişli evlerde, estetik mekanlarda, kısacası maddi zenginlikte değil, insanların zihnindedir

Bu durumun doğal sonucu ise şudur: Bir insan, eğer Kuran ahlakını yaşıyorsa ve güçlü bir imana sahipse, son derece büyük bir zenginlik ve ihtişam içinde bulunabilir, ama bu asla onu "sefih" kılmaz Aksine, karşılaştığı herşeyi Kuran ahlakıyla ve Kuran kıstasları doğrultusunda değerlendirdiği için etrafındaki güzellikleri birer "nimet" olarak görecektir Bir şeyin nimet olarak görülmesi demek, onu Allah'ın verdiğinin farkında olunması demektir Dolayısıyla bir Müslüman çevresindeki zenginlikleri, güzellikleri, gösterişi ve ihtişamı Allah'ın verdiğini bilirse, doğal olarak bunun karşılığında Rabbimiz'e şükredecektir

Bu genel mantığı, günümüz toplumlarına uyarlarsak şunu söylememiz gerekir: Bugün Allah'ın hükümlerine yüz çevirerek sefih bir hayat sürenler, ellerinde bulundurdukları imkanları birer nimet olarak görmedikleri için sapmış durumdadırlar Eğer onları birer nimet olarak görselerdi, bu onların Allah'a şükretmelerini sağlardı Ve o zaman bu nimetlerin kullanımında da Allah'ın gösterdiği yolu izler, yani israftan kaçınır ve Allah'ın rızasına uygun biçimde harcama yaparlardı

Dolayısıyla, karşımıza iki ayrı zenginlik tanımı çıkmaktadır Bir kısım zenginler iman etmişlerdir ki, ellerindeki imkanları birer "nimet" olarak görürler Bir kısım zenginler de fasıklardır ki, ellerindeki imkanları sahiplenir, Allah'ı unutur ve sefahate dalarlar Allah'ın tüm mümin kulları için tavsiye ettiği model ise, birincisindeki zenginliktir Ancak zenginlik de fakirlik de müminler için dünya hayatında bir denemedir Müminler bir imtihan vesilesi olarak dünyada fakirlik de çekebilirler Allah Kuran'da, "Biz ise, yeryüzünde güçten düşürülenlere lütufta bulunmak, onları önderler yapmak ve mirasçılar kılmak istiyoruz" (Kasas Suresi, 5) şeklinde buyurmaktadır Allah'ın bu vaadi, dünyada da gerçekleşebilir, ancak ahirette kesin olarak gerçekleşecektir

İşte tüm bunlardan ötürü bazı Müslümanların ihtişamlı, lüks ve gösterişli bir yaşamı suçlayarak, ondan çekinerek, hareket etmeleri son derece yanlış olur Çünkü söz konusu yaşamın tüm maddesel içeriği -güzel kıyafetler, lezzetli yiyecekler, ihtişamlı evler, sanat eserleri vs- zaten iman edenler için yaratılmıştır Allah Araf Suresi'nde bu gerçeği iman edenlere şöyle bildirmektedir:

"De ki: 'Allah'ın kulları için çıkardığı ziyneti ve temiz rızıkları kim haram kılmıştır?' De ki: 'Bunlar, dünya hayatında iman edenler içindir, kıyamet günü ise yalnızca onlarındır'" (Araf Suresi, 32)

Nitekim Kuran'da iman edenlere örnek olarak Hz Süleyman'ın zenginliği verilmektedir Hz Süleyman'a Allah çok büyük bir mülk vermiştir Kuran'da, Hz Süleyman'ın sarayındaki ihtişam ve sanat eserleri çok ayrıntılı olarak tarif edilmektedir (Sebe Suresi,12- 12-13, Neml Suresi, 44)

Ancak önemli olan, Hz Süleyman'ın tüm bu mülk ve ihtişam içinde Allah'a sürekli şükretmesi ve tüm bunların Rabbimiz'den gelen birer lütuf olduğunu bilmesidir Kuran'da, Hz Süleyman'ın "Gerçekten ben, mal sevgisini Rabbimi zikretmekten dolayı tercih ettim" (Sad Suresi, 32) şeklindeki sözü haber verilirken, bu derin kavrayışa dikkat çekilmektedir

Hz Süleyman'ın hayatının anlatıldığı kıssalar bize göstermektedir ki, "mal sevgisi" kavramı, yani zenginliğe ve zenginliğin her türlü çeşidine karşı istek duymak, Allah'ı zikretmeye vesile olduğu sürece, meşrudur Kuşkusuz bu tür bir "mal sevgisi"ne sahip olan mümin, o malı Allah'ın gösterdiği yolda kullanmaktan ve harcamaktan da çekinmeyecektir Çünkü mal bir nimettir ve sahibi de Allah'tır; dolayısıyla Allah Kuran'da nasıl emretmişse, sahip olunan tüm mal ve zenginlikler de o şekilde kullanılacaktır

Ancak eğer mal, bir nimet olarak görülmez ise, o zaman sefahat başlar Kuran'da Allah, fasıklara ait olan bu zenginlik anlayışına pek çok ayette örnek verir "Bu, bende olan bir bilgi dolayısıyla bana verilmiştir" (Kasas Suresi, 78) diyen ve "Şımararak sevince kapılan" (Kasas Suresi, 76) dönemin zenginlerinden Karun bu yanlış zihniyete bir örnektir Karun'daki gibi bir mal sevgisi insanı Allah'a yaklaştırmaz, aksine O'nun yolundan saptırır Kuran'da, insanı Allah'a imandan ve elçilerin bildirdiği gerçeklerden uzaklaştıran mal sevgisinden şu şekilde bahsedilmektedir:

"Gerçekten insan, Rabbine karşı nankördür Ve gerçekten, kendisi buna şahiddir Muhakkak o, mal sevgisinden dolayı (bencil ve cimri tutumundan) çok katıdır" (Adiyat Suresi, 6-8)

İşte bu nedenle de Müslümanların zenginliğe bakış açıları, Kuran'da bildirilen bu ölçülere göre olmalıdır Müslüman Allah rızası için ve Allah'ın dinine hizmet için zenginliği talep etmeli, Allah'ın var ettiği tüm nimetlere karşı istekli davranmalıdır Çünkü dünya hayatındaki nimetler Allah'ın rızası için çaba sarf eden, samimi ve ihlas sahibi kulları için yaratılmıştır İman edenlerin yapması gereken, tüm bu nimetlere sürekli şükür halinde olmak, Kuran'da " O, ne güzel kuldu, çünkü o, (daima Allah'a) yönelip-dönen biriydi" (Sad Suresi, 30) ifadesiyle tarif edilen Hz Süleyman'ı örnek almaktır

Bir insan Kuran ahlakını gerçek manasıyla yaşayıp, yukarıda tarif edilen bakış açısını elde ederse, cennete girmeye de "layık ve ehil" olmuş olur Cennetin en önemli özelliklerinden biri, sonsuz bir ihtişama, göz kamaştırıcı bir zenginlik ve estetiğe sahip olmasıdır Mümin, bu güzelliklerin içinde Sad Suresi'nde haber verildiği üzere, " gerçekten ben, mal sevgisini Rabbimi zikretmekten dolayı tercih ettim" (Sad Suresi, 32) diyen Hz Süleyman gibi düşünecek ve hissedecek olan insandır

Mümin, asıl yaşamı olan cennette bu tür bir bakış açısı içinde olacağına göre, ahirete bir hazırlıktan başka bir şey olmayan dünyada da bu bakış açısını kavramaya çalışmakla yükümlüdür Zenginliği, estetiği, ihtişamı, bir "sefahat" olarak görenlerin aksine, her bir nimetin Rabbimiz'den gelen bir lütuf olduğunu bilmeli, değerini bilmeli, bunlardan zevk alıp şükretmeyi öğrenmelidir

Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : İnananların Yurdu Cennet

Eski 10-27-2008   #2
FBMH1907
Varsayılan

Cevap : İnananların Yurdu Cennet



teşekkurlerrr
Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : İnananların Yurdu Cennet

Eski 10-27-2008   #3
sudenaz
Varsayılan

Cevap : İnananların Yurdu Cennet



ben tşk ederim
Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : İnananların Yurdu Cennet

Eski 10-28-2008   #4
haticee
Varsayılan

Cevap : İnananların Yurdu Cennet



tesekkrler
Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : İnananların Yurdu Cennet

Eski 10-28-2008   #5
sudenaz
Varsayılan

Cevap : İnananların Yurdu Cennet



ben tşk ederim cnm
Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : İnananların Yurdu Cennet

Eski 10-28-2008   #6
MENİS_60
Varsayılan

Cevap : İnananların Yurdu Cennet



teşekkürler
__________________
Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : İnananların Yurdu Cennet

Eski 10-28-2008   #7
sudenaz
Varsayılan

Cevap : İnananların Yurdu Cennet



ben tşk ederim canlarım
Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.