Dön Ki Yokluguna Biraz Sen Bırak |
08-26-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Dön Ki Yokluguna Biraz Sen BırakHeybemde birikti sustuklarım nicedir Kelimelerimse vahşi bir hayvan kadar aç ve saldırgan Harf harf pençeleriyle içimde yaralar açmakta İç kanamalı koleksiyonlarım var yüreğimde suskunluğumdan kalan Ateşkes bozuldu, kalem kağıda saldırdı işte, beş para etmez şimdi binlerce “sus” can dökecek mürekkebim, katle fermandır bu, sükutum sus pus… Dört mevsim hükümsüz, yokluğunla mevsimlerime gurbet düştü yar, hüznü çağırıyor baharlarım Yaprak yaprak hazan gazellenmiş yarınıma Gelinlik mevsimi geçmiş ömrün, kefen makamında badem çiçeklerim Herkese “ilk” olan, bana “son” oluyor nedense Sevdam, sen mi geç kaldın, ben mi erken geldim, erkenciliğimden mi yoksa “her” şeyime “hiç” kalmışlığım? Deltasını bulmuş gözlerinin renginde, göz yaşlarım Ela b-akışlarda yok(ol)uşlara öykünüyor Kırkikindilere benzemiyor bu yağmur, sanki kırk ömür yağmaya and içmiş sağanak sağanak Her dere, her ırmak, her nehir akar, yatağını bulur Yatağına muhtaçlanmış bir nehir şimdi omzunu arayan başım Sözüne sadık, bulsa son damlasına kadar ç-ağlayacak… Gönüllüsüyüm her eceli gelmiş vuslatın teneşirine Her gidişin, karanlığına kendimi gömdüğüm bir mezar yalnızlığı kazıyor içimde Sevdam, gelişinle aldığım her nefesin bedeli bin ölümse, razıyım Habil’in kaderine bin kere… Bir Habil’e bin mezar kazmak düştü, Kabil şaşkın haline Şimdi cenaze merasimleri yasaklanmış, toplu mezarlar kazılıyor ölü düşlere Parçalanmış cesetler birikmiş ayrılığın ayak izlerinde Biliyorum, gitmen gerek yine de öyleyse git, “me”sini dilimde infazladığım “git”leri yanına alarak ölü düşlerimin mezarlarına basmadan git, yoksa “kal”larım ayağına dolanacak Her gidiş bitiş değildir bilirim Yeter ki yitme, yitirme aşkı, ben beklerim, dönüşünün umuduna günlerimi asarak… ne olur dön sevdam yine gidecek olsan da dön… dön ki, yokluğuna biraz sen bırak |
|