Gevşemeyiniz!... |
08-24-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Gevşemeyiniz!...GevŞemeyiniz! Kitab'a, Rasul(as)'a sarılalım Bir anlık gevşemenin Ka'b b Malik'e nelere mal olduğunu hatırlayalım Kendi ellerimizle kendimize zulmetmeyelim Küresel hendeklerin kazıldığı bu günlerde küresel iblislerin kazdıkları hendeklerin işçisi olmayalım Vahye kulak verelim ve adayanlardan, adananlardan olalım Korku ve karamsarlık putunu ellerimizle kıralım Rabbani yolda kalabilmek, bu yola girebilmekten daha zor Öyle ki fıtrat üzerindeki, şeytan ve dostlarının ablukası yolda kalanlarda daha bir derinleşmekte, dava da sebat ve süreklilik zorlaşmaktadır Şeytan ve dostlarının beşer fıtratını önden, arkadan, sağdan ve soldan kuşatma altına aldığını Kur'an bize bildirir Her bir cephe başlı başına irdelenmesi gereken bir yazı konusu olmakla beraber inş bunları başka çalışmalarımıza bırakalım Ve Adem (as)'ın sınavını bir nebzecik hatırlayalım "Derken şeytan, O'na vesvese verdi:"Ey Adem" dedi"Sana ebedilik ağacını ve ebedilik saltanatını göstereyim mi?" (Taha-20) Bu vesveseyi veren Şeytan davasından vazgeçmiş değildir Vesvese ile ebedilik ağacına her dönemde çağırmaktadır Bizler hangi yasak ağaca çağrıldığımızı düşünmeliyiz Bu gevşemişliğin, vurdumduymazlığın adeta el etek çekercesine köşeye çekilişler yasak ağaca kurban gidişler mi? Önümüze sunulan yasak meyvelerin kurbanı mı olduk, duyarsızlaştık? Rabbani yolda kalabilmek, rabbanilerden olmakla mümkün ki, o rabbaniler vahyin ortaya koyduğu, Rasul (as)'ın pratize ettiği yola talib olanlardır Ve onlar bu yolda sebat edenlerdir Cahili sistemlerin dümen suyunda sele kapılıp gidenlerden olmamak için direnmeli, yönelmeli, savrulmamalı Savruk, eğreti düşüncelere "La" demeli Direnişi, İntifadayı önce nefislerimizde yaşamalı, sapanlarımızdaki taşların yönünü önce nefislerimizde hissetmeliyiz Kendi intifadasını gerçekleştirememiş bireylerin bölgesel ya da küresel intifadaya katkısı ne olabilir ki? Allah adına aldatıcılar dün olduğu gibi bugün de boş durmamakta, şeytanın adımlarını, adamlarını takip ettirircesine yol ve yöntemler sunmaktadırlar "Sen onlara yumuşaklık gösteresin de, onlar da sana yumuşaklık göstersin isterler" şeklindeki Kur'ani ikazda ifade edilen uzlaşı, asimile arayışlarına devam etmektedirler Çağrıldığımız "Yasak Ağaç"ları idrak etmeliyiz Hayatımızdaki yasak bölgeler neler? "Ben"lerimiz mi yoksa yasak ağaçlar? Statümüz, konumumuz, ilmimiz, liderimiz, istikbal endişelerimiz, eşlerimiz, çocuklarımız, ya da yıllarca sürdürdüğümüz mücadelemizde arpa boyu yol katedemeyiş yeisimiz mi? Hangi yasak bölgelere takılıp kaldık? Yoksa afyonvari bir din bize de mi galebe çaldı? Geleneğe direnen bizler teslim mi olduk? Geç değil asla geç değil "Gevşemeyiniz!" diyor Haydi bu hitap ile silkilinelim ve hayatlarımızı bu yasak bölgelerde heder etmeyelim Durgunluğumuzu ve duyarsızlığımızı ancak kurbansızlığımızla ifade edelim ve yeniden İbrahim (as) gibi İsmaillerimizi arayalım "Kim Allah'tan korkarsa, Allah ona bir çıkış yolu ihsan eder"(Talak-2) "Gevşemeyiniz" hitabı karşısında sığınağımız, Ashabı Kehf gibi mağara bile olsa meşru olsun Yalnız Rabbimizin gösterdiği limanlara sığınalım Şeytan ve dostlarının sunduğu düşünce ve yöntemlerden Alemlerin Rabbi olan Allah'a hicret edelim "Talut askerlerle beraber (Cihad için) ayrılınca: "Biliniz ki Allah sizi bir nehirle imtihan edecek, kim ondan içerse benden değildir Eliyle bir avuç içen müstesna, kim ondan içmezse bendendir" dedi İçlerinden pek azı müstesna hepsi nehirden içtiler" (Bakara-249) Savruk ve asimile düşüncelerle Calut'a asker olmayalım Hayatımızdaki nehirlerimizi bir bir tesbit edelim Susamışlığımızı, susuzluğumuzu cahili yol ve yöntemlerde değil vahyin pınarında arayalım Ve kana kana içelim o pınardan İmtihan için verilen, bahşedilen bu ömrü dünyevileşme sularında zayi etmeyelim Uhud Ashabı gibi, oklarımızı ve yaylarımızı bırakıp, gözlerimizi dünya sevgisi bürümesin Korku ve karamsarlık çökmesin yüreklerimize Zamanın Tebük'lerini oluşturup, geri kalmayalım Oklarımızı ve yaylarımızı bıraktığımız yerden yeniden elimize alıp daha bir sıkı sarılalım Kitab'a, Rasul(as)'a sarılalım Bir anlık gevşemenin Ka'b b Malik'e nelere mal olduğunu hatırlayalım Kendi ellerimizle kendimize zulmetmeyelim Küresel hendeklerin kazıldığı bu günlerde küresel iblislerin kazdıkları hendeklerin işçisi olmayalım Vahye kulak verelim ve adayanlardan, adananlardan olalım Korku ve karamsarlık putunu ellerimizle kıralım "(Firavun): Mutlaka ellerinizi, ayaklarınızı çaprazlama keseceğim, sonra da hepinizi asacağım (deyince), Onlar; Biz zaten Rabbimize döneceğiz dediler" (Araf-124,125) Küresel iblislerce estirilen korku putu karşısında ye'se düşmemek, vahyin sunduğu örneklikleri gözönüne getirmek, yalnız ve yalnız ona sığınmak Ölümü bile ayakta karşılayabilecek bir bilinci kuşanmak Fıtrat bu bilince muhtaç Bunun susuzluğunu çekmekte Akan kanlar ve çığlıklar, gözyaşları, gasbedilen mukaddes mekanlar, hunharca liğme liğme edilen bedenleri ekranlarda seyrederken boğazımıza tıkanan lokmalar Hala öze dönmeyecek miyiz? Yaradılışımızın özüne! Bizi biz yapan değerlere O tatlı koşuşturmacaları özlemedik mi? Soğuk kış günlerinde, insanların sıcak evlerinden çıkamadıkaları günlerde yoğun kar altındaki yürüyüşlerimizi özlemedik mi? Gece yarısı bir kardeşimizin derdine derman olduğumuz, Kitabı tedricen-tertil üzere okuduğumuz o günlere ve gecelere ne oldu? Yoksa, “Ey iman edenler, İman ediniz…" ayetine mi takıldık? Aşamadık mı? İmanın üstünlüğü gerçeğini mi unuttuk? O halde hatırlatalım ve hatırlayalım "Gevşemeyiniz, üzülmeyiniz Eğer gerçekten inanıyorsanız üstün olan sizlersiniz" (Al-i İmran-139) İlim ile yoğrulup, amel ile doğrulmak duasıyla |
Gevşemeyiniz!... |
08-24-2012 | #2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Gevşemeyiniz!...Orjinal Yazarı SeYFuLLaH GevŞemeyiniz! Kitab'a, Rasul(as)'a sarılalım Bir anlık gevşemenin Ka'b b Malik'e nelere mal olduğunu hatırlayalım Küresel iblislerce estirilen korku putu karşısında ye'se düşmemek, vahyin sunduğu örneklikleri gözönüne getirmek, yalnız ve yalnız ona sığınmak Ölümü bile ayakta karşılayabilecek bir bilinci kuşanmak Fıtrat bu bilince muhtaç Bunun susuzluğunu çekmekte Akan kanlar ve çığlıklar, gözyaşları, gasbedilen mukaddes mekanlar, hunharca liğme liğme edilen bedenleri ekranlarda seyrederken boğazımıza tıkanan lokmalar Hala öze dönmeyecek miyiz? Yaradılışımızın özüne! Bizi biz yapan değerlere O tatlı koşuşturmacaları özlemedik mi? Soğuk kış günlerinde, insanların sıcak evlerinden çıkamadıkaları günlerde yoğun kar altındaki yürüyüşlerimizi özlemedik mi? Gece yarısı bir kardeşimizin derdine derman olduğumuz, Kitabı tedricen-tertil üzere okuduğumuz o günlere ve gecelere ne oldu? Yoksa, “Ey iman edenler, İman ediniz…" ayetine mi takıldık? Aşamadık mı? İmanın üstünlüğü gerçeğini mi unuttuk? O halde hatırlatalım ve hatırlayalım "Gevşemeyiniz, üzülmeyiniz Eğer gerçekten inanıyorsanız üstün olan sizlersiniz" (Al-i İmran-139) İlim ile yoğrulup, amel ile doğrulmak duasıyla “Şüphe yok ki Allah, inananlardan müşriklerin şerrini defedecek; şüphe yok ki Allah, hainlikte ileri giden nankörlerin hiçbirini sevmez Kendileriyle savaşa girişilenlere, zulme uğradıklarından dolayı savaşmaya izin verildi ve şüphe yok Allah’ın onlara yardım etmeye gücü yeter elbette O kişilerdir onlar ki ancak rabbimiz Allah’tır dediklerinden dolayı haksız olarak yurtlarından çıkarıldılar ve eğer Allah, insanların bır kısmını bir kısmıyla defetmeseydi, içlerinde Allah isminin çok anıldığı manastırlar da yıkılırdı, havralar da, kiliseler de, mescidler de ve Allah, kendisine yardım edene mutlaka yardım eder, şüphe yok ki Allah kuvvetlidir, güçlüdür”(Hac 39-40)) Çok güzel bir paylaşım,Emeğine,sağlık |
|