Allah’İn Talebi |
08-24-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Allah’İn TalebiALLAH’IN TALEBİ Allahû Tealâ’nın sizi ne kadar çok sevdiğini biliyor musunuz? Hangi şartların içinde doğarsanız doğun, hangi şartların içinde yaşarsanız yaşayın, Allahû Tealâ sizi sevmekte devam eder O’na lâyık olmak konusundaki her davranışınız, O’nun sizin üzerinizdeki sevgisini artırır, artırır, artırır Muhakkak ki Allah’ın en çok sevdikleri daimî zikrin sahipleridir Zikir, Allah’ın sevgi ölçüsüdür Sevgili kardeşlerim, Allahû Tealâ sizi çok seviyorsa, sizin de O’na aynı sevgiyle cevap vermeniz gerekmez mi? Sevgi, fedakârlık ister Sevginizi Allahû Tealâ’ya ispat mı etmek istiyorsunuz? O zaman O’nu zikredin! Sevginin en güzel ispatı zikirdir Zikirde Allah ile gönül gönüle olursunuz Allah’ı size bağlayan, Allah’ın katından size akan rahmet, fazl ve salâvât nurlarıdır Bu nurlarsa kendi kendine gelmezler, sadece Allah’ı zikreden zakirler (zikir yapanlar) için mümkündür Üç çeşit zikir vardır: 1- Sesli zikir (cehrî zikir) 2- Sessiz zikir (hafî zikir) 3- Kalp zikri İşte Allahû Tealâ için asıl kıymetli olan o üçüncüsüdür Ne zaman zikrinizi kalbinize indireceksiniz diye bekler, Allahû Tealâ Daimî zikir, kalp zikridir Her 24 saat boyunca kesintisiz devam eder Daimî zikre ulaşan bir kişinin daimî zikirden düşmesi mümkün değildir! Önemli olan daimî zikre ulaşabilmektir Bir insanı zikirden vazgeçirebilecek olan düşman, şeytandır ve kişinin nefsindeki afetlerdir Tabii şeytan deyince sadece iblisi kastetmiyoruz; insan şeytanlar ve cin şeytanlar da buna dahildir Bunların hepsinin birden adı; taguttur Sevgili kardeşlerim, gelin Biz kendi dünyamızda yaşayalım Tagutu aramıza sokmayalım Sizinle bir sohbet edelim ki, tadı damakta kalsın Sevgiden başka söylenecek ne var ki Herşeyin başı, mutluluğun temelinde yatan faktör; sevgidir… Bir garantiyle başlıyorsunuz ha-yatınıza: Allah sizi seviyor Allah’ın en az sevdiğinden en çok sevdiğine kadar insanlar yaşar, dünya üzerinde Ama herkese sevgi nazarıyla bakar Herkesi kurtarmak ister Bu istek, öylesine güçlüdür ki, Allahû Tealâ konuya inanılmaz bir çözüm getirmiştir İnsanların varabilecekleri sadece iki tane melce vardır: 1- Cehennem 2- Cennet ALLAHÛ TEALÂ BİLİN Kİ HEPİNİZİN MUTLAKA ALLAH’IN CENNETİNE GİRMESİNİ İSTER ALLAH’IN TALEBİ DAİMA BUDUR BUNUN İÇİN DE O BÜYÜK SEVGİLİ, KÂİNATTAKİ EN SEVGİLİ, KÂİNATIN SAHİBİ, 6 ÂLEMLE KÂİNAT OLUŞTURAN, SONRA DA KENDİ RAHMETİ VE İLMİYLE O KÂİNATI KAPLAYAN ALLAH, SİZDEN VAZGEÇMEZ! Ve inanılmaz bir kolaylıkla hepinizi cennetine almaya hazır! Allahû Tealâ; “Bana ulaşmayı dileyeceksiniz, cennetimi hakedeceksiniz” diyor Bu kadar basit mi? Evet, sevgili kardeşlerim, bu kadar basit! Bu kadar kolay mı? Evet, sevgili kardeşlerim, bu kadar kolay! Peki, Allah bu kadar sevecen mi? Evet! Bundan daha fazla sevecen Hiçbirinizin ceheneme gitmesini asla istemez ama kanunlarını koymuş O, sizi cehenneme göndermiyor! Unutmayın sevgili kardeşlerim! Kim cehenneme gidecekse o, kendisi bunu tayin eder Ve kendisini cehenneme adeta zorla atar Allahû Tealâ bütün kutsal kitaplarında, insanları Allah’a ulaşmayı dilemek suretiyle cennetine göndermeyi garanti ediyor Kur’ân-ı Kerim ise bunun bütün özelliklerini detaylarıyla veriyor Allahû Tealâ 2 tane maksat için “Resûllerimizi, nezirlerimizi göndeririz!” diyor 1- Âmenû olanları (Allah’a ulaşmayı dileyenleri) müjdelemek için 2- Âmenû olmayanları (Allah’a ulaşmayı dilemeyenleri) ikaz etmek için Sevgili kardeşlerim, eğer bir insan bir tek dilekle Allah’a lâyık olacaksa, (Allah’a ulaşmayı dileyerek) mutlaka Allah’ın cennetine girecektir 5-6 aylık bir ömrü varsa, o tek dilek sebebiyle mutlaka dünya saadetinin de yarısına sahip olacaktır Bu, Allahû Tealâ’nın sizleri ne kadar çok, ne kadar çok, ne kadar çok sevdiğini ispat etmez mi? Söyleyin bakalım Bana, aksi olabilir mi? Sevgili kardeşlerim, bir tarafta Allah var, bir tarafta insan ve cin şeytanlar Allahû Tealâ basit bir sebebi cennet vasıtası kıldığı için, insanların çoğunun dünya saadetinin de yarısına mutlaka ulaşması lâzımdır Ama dünya sahnesine indiğiniz zaman olayın böyle olmadığını, evvelâ hayretle müşahede ediyorsunuz Sonra içinizi bir kasvet, bir keder kaplıyor 27 senedir size bunları anlatmaya çalışırız Allahû Tealâ isteseydi bütün insanları cennetine alırdı Ama o zaman da haksızlık etmiş olmaz mıydı? Cehenneme gitmesi gereken insanların cehenneme gitmesini önlemediği gibi, hakedenle etmeyeni, hepsini birden cennetine almış olurdu O zaman da dünyada yaşamaya zaten gerek kalmazdı Doğrudan doğruya cennet hayatını yaşardı bütün insanlar, olur biterdi Ama sevgili kardeşlerim, sizler insansınız; kâinatın en üstün mahlûkları… Allahû Tealâ’nın size teslim ettiği bir iradeniz var Adına “cüz’i irade veya kişisel irade” diyoruz Sizi kurtaracak olan veya cehenneme götürecek olan şey, kendi iradenizle yaptığınız seçimdir Allahû Tealâ insanoğlunun kişisel iradesine o kadar çok değer veriyor ki, bu standartlarda bütün insanlar için bir sonuç çıkıyor ortaya: İnsanların çoğunun kendi iradeleriyle Allah’a ulaşmayı dilemelerine iblis ve onun şürekâsı (tagut; insan ve cin şeytanlar) mani oluyorlar Hayatınızda tanıyabileceğiniz en kurnaz mahlûk, en zekî mahlûk, en korkunç mahlûk iblistir İnsanları kandırmakta üstüne yoktur Yetmez, bunu yaparken başka insanları da kandırır Herşey belli değil mi sevgili kardeşle-rim? Şu anda Biz, Kur’ân hükümlerini anlatıyoruz sizlere Allahû Tealâ’nın, Allah’a ulaşmayı dilerseniz sizi cennetine alacağını, dünya saadetinin yarısını size vereceğini ve bunları garanti ettiğini söylü-yoruz Âyetler son derece açık Allahû Tealâ buyuruyor: 42/ŞURA-13: Şerea lekum mined dîni mâ vassâ bihî nûhan vellezî evhaynâ ileyke ve mâ vassaynâ bihî ibrâhîme ve mûsâ ve îsâ, en ekîmûd dîne ve lâ teteferrekû fîh(fîhi), kebure alel muşrikîne mâ ted’ûhum ileyh(ileyhi), Allâhu yectebî ileyhi men yeşâu ve yehdî ileyhi men yunîb(yunîbu) “Dîni ikame edin ve fırkalara ayrılmayın” diye dîn olarak Nuh’a vasiyet ettiğimizi, sana vahyettiğimizi, İbrâhîm’e, Musa’ya ve İsa’ya vasiyet ettiğimizi, sizin için de şeriat kıldık Müşriklere, kendilerini davet ettiğin şey (Allah’a davet ve tek Allah’a inanmak) ağır geldi Allah, kimi dilerse onu Kendisine seçer ve Kendisine yöneleni, O’na (Kendisine) ulaştırır Burada bir mutlakiyet var “Allahû Tealâ mutlak olarak ulaştırır” müessesesi ile karşı karşıyayız İnsan sadece Allah’a ulaşmayı dileyecektir O zaman insan kendine düşeni yapmış olacak, Allah da ona karşılık verdiği sözü tutacaktır O kişiyi hem cennet saadetine ulaştıracak (cennetin 3 katına) hem de dünya saadetinin yarısını ona teslim edecektir Kişi dünya hayatını yaşarken yarı yarıya bir mutluluğu mutlaka gerçekleştirecektir Allah’ın sözü var, tutmaması da mümkün değildir! İblis bu konuda ne yazık ki, %90’ın ötesinde insanı kandırmayı başaran bir hüviyet taşımaktadır İnsanların %90’dan fazlası Allah’a ulaşmayı dilemiyorlar İblis ve ona bir kısım farkında bile olmadan, hizmet eden bir dîn öğretici takımı bulunmaktadır İnsanların %90’dan fazlası onların söylediklerine inanıyorlar Allah’a ulaşmayı dilemiyorlar Dilemeyince de gidecekleri yer cehennem Bu dünyada da mutluluğu asla yaşayamazlar! Allah’ın kanunları var Bu kanunlar hükmünü mutlak standartlarda icra eder Bir kısmı ise hamdolsun ki bütün bu söylediklerimizi inceleyip bilerek o istikamette gayret eden insanlar Bu ikinci grup, küçük bir grup Allahû Tealâ diyor ki: “Bana ulaşmayı dilediğinizde 1 kat cennetin sahibisiniz” “14 basamakta sizi mürşidinize Ben ulaştıracağım O zaman 2 kat cennetin sahibisiniz” “21 basamakta ruhunuzu Kendime ulaştıracağım Ve ruhunuz Bende yok olacak! Bunu sağladığım zaman 3 kat cennette olacaksınız” “2 kat cennet ve 3 kat cennet arasındaki geçen günlerde size dünya saadetinin yarısını sağlayacak olan, nefsinizin kalbinde %51 nur birikimini gerçekleştireceğim” “Bu Benim sözüm Ben Allah’ım! Sizi yaratan Benim ve Ben, size söz veriyorum Allah’ın sözünde hulf olmaz!” Ve Allahû Tealâ hepinizi cennete ulaştırmaya hazır Hepinizi dünya saadetinin yarısıyla mükâfatlandırmaya hazır Hiçbir şey karşılığı değil; bir tek talep: Allah’a ulaşmayı dilemek Sonuç; insanların %90’dan fazlası Allah’a ulaşmayı dilemiyor Yeter mi? Hayır, yetmez Daha kötüsü de var: Bu insanlar, Allah’ın bu güzelliklerini sizlere anlatıyoruz diye, Bize de düşman oluyorlar İyi mi? Sevgili kardeşlerim, bizlerin bu sevgisi var ya, o sevginin ne olduğunu bilmeyen insanlar için gerçekten bir başka dünya Onlara göre hedefler yok olmuş; vasıtalar hedef olmuş Bunun şuurunda olmayarak vasıtaları hedef zannediyorlar İster-seniz sorun: “Allah sizi neden bu dünyaya gönderdi?” deyin Diyecekler ki: “İbadet etmeye” Oysaki, ibadet etmek bir vasıtadır Allahû Tealâ bütün insanları; Kendisine teslim olsunlar, Ruhlarını Allah’a teslim etsinler, Fizik vücutlarını Allah’a teslim etsinler, Nefslerini Allah’a teslim etsinler, İradelerini Allah’a teslim etsinler, diye yarattı Cinlerde ruh olmadığı için onların da fizik vücutlarını, nefslerini ve iradelerini Allah’a teslim etsinler diye yaratıldığını biliyoruz Sevgili kardeşlerim, can dostlarım ve de gönül dostlarım, işte böyle bir dizaynda Biz sizlerin mutluluğu için çırpınırken, 14 asır evvel bütün sahâbenin Bizim sizlere anlattığımız şeyleri yaşadıklarını kesin olarak ispat etmemize rağmen, acaba neden bu insanlar Bize bir düşman gibi bakıyor? Arkasında görebiliyor musunuz ipler kimin elinde? İblis, sevgili kardeşlerim, şeytan ve onun avanesi insan ve cin şeytanlar (tagut) 2/BAKARA-257: Allâhu velîyyullezîne âmenû, yuhricuhum minez zulumâti ilen nûr(nûri), vellezîne keferû evliyâuhumut tagûtu yuhricûnehum minen nûri ilaz zulumât(zulumâti), ulâike ashâbun nâr(nâri), hum fîhâ hâlidûn(hâlidûne) Allah âmenû olanların (Allah’a ulaşmayı dileyenlerin) dostudur Onları (onların nefslerinin kalplerini) zulümattan nura çıkarır Onlar ki kâfirlerdir; onlar tagutun (insan ve cin şeytanların) dostlarıdır Onlar (onların nefslerinin kalpleri) nurdan zulümata çıkarılır İşte onlar, ateş halkıdır Onlar, orada ebedî kalıcıdırlar Biliniz ki, Allah’a ulaşmayı dilemeden kimse mü’min olamaz! Mü’min olmayı Allah’a inanmak olarak değerlendirenler büyük bir gafletin içindedirler Söylediklerimiz onların bir kulaklarından giriyor, öbür kulaklarından çıkıp gidiyor: “Biz atalarımızdan böyle öğrendik, bize dînimizi öğretenler böyle öğrettiler Sen kim oluyorsun?” diyorlar BİZ, O’NUN DOSTU OLUYORUZ BİZ, SİZLERİ KURTARMAK İÇİN O’NUN VAZİFELENDİRDİĞİ KİŞİYİZ SADECE BİR TEK GAYEYLE YAŞARIZ: Hepinizi dünya saadetinin, cennet saadetinin sahibi kılmak Bunun için sadece Allah’ın söylediklerine kulak vermeniz yeterlidir O, ruhunuzu, vechinizi, nefsinizi ve iradenizi Allah’a teslim etmenizi istiyor İndirdiği Kur’ân-ı Kerim’in’de sahâbeyi misal olarak veriyor İslâm merdiveni 28 basamaktan oluşur Bu 28 basamak, 7 tane safhayı 4 tane de teslimi içerir 3 basamakta Allah’a ulaşmayı di-lersiniz, 1 kat cennet sizindir 14 basamakta 12 tane ihsanla mürşidinize ulaşmış olursunuz 7 tane ni’met alacaksınız: 1- Başınızın üzerine devrin imamının ruhu gelecek 2- Allahû Tealâ, kalbinize “îmân”ı yazacak 3- Başınızın üzerine gelen devrin imamının ruhu, ruhunuza yevmüt talâkın oluştuğunu, Allah’a mülâki olma gününün geldiğini ve gereğinin yapılmasını emredecek O zaman ruhunuz vücudunuzdan ayrılacak 4- Nefs tezkiyesine başlayacaksınız 5- Fizik vücudunuz da adım adım şeytana kul olmaktan kurtulma, adım adım daha güzele doğru davranış biçimleri uygulamak istikametinde harekete geçecek 6- Allahû Tealâ bir sevabınıza 10 katını verirken, 100 katını vermeye başla-yacak Ve bunu 1’e 100’den 1’e 700’e çıkaracak Allahû Tealâ, irşad makamına ulaşıp da tâbiiyetinizle beraber daha önce örttüğü günahlarınızı sevaba çevirecektir 7- İradeniz güçlenmeye başlayacak 25/FURKAN-70: İllâ men tâbe ve âmene ve amile amelen sâlihanfe ulâike yubeddilullâhu seyyiâtihim hasenât(hasenâtin), ve kânallâhu gafûren rahîmâ(rahîmen) Ancak kim (mürşidi önünde) tövbe eder (böylece kalbine îmân yazılıp, îmânı artan) mü’min olur ve salih amel (nefs tezkiyesi) yaparsa, o taktirde işte onların, Allah, seyyiatlerini (günahlarını) hasenata (sevaba) çevirir Ve Allah, Gafûr’dur (günahları sevaba çeviren), Rahîm’dir (rahmet gönderen) GÖRÜYOR MUSUNUZ SEVGİLİ KARDEŞLERİM? O, ALLAH HEP VERİR… O, YOKTAN VAR EDENDİR Biz insanlar varolanları şekle sokarız sadece Allahû Tealâ’nın var ettiği şeylerden yeni bir şeyler üretebiliriz Toprağa attığımız bir buğday tanesinin oluşması için mutlaka sünnetullahın devreye girmesi ve o tohum üzerinde küllî iradenin hüküm icra etmesi lâzımdır Tohumu çatlatması ve kök salmasına sebebiyet vermesi ve o kökten buğday danesinin yükselmesi söz konusudur Ruhunuz Allah’a doğru yaptığı yolculukta, nefs tezkiyeniz yükseldikçe, zikriniz arttıkça evvelâ zemin kattan 1 kata ulaşırsınız Zikriniz daha çok artar, 2 kata ulaşırsınız Zikriniz arttıkça 3, 4, 5, 6, 7 gök katlarına ulaşırsınız 7 gök katında ruhunuz 7 tane âlemden geçerek Allah’ın Zat’ına ulaşır Bu ulaşma sizin için önemli bir gelişme ifade eder Nefsinizin kalbindeki nurlar %51’i aşmıştır Ve Allah’ın sözü buraya kadardır! Kim Allah’a ulaşmayı dilerse, Allah onun ruhunu mutlaka Kendisine ulaştırır (Şura-13, sayfa-6) “Peki, biz hiç mi bir şey yapmayacağız?” mı diyorsunuz? Yapacaksınız tabii Allahû Tealâ: “Kim Bana ulaşmayı dilerse Ben onun ruhunu mutlaka Kendime ulaştırırım” diyor Ama bu iki taraflı bir olgudur Allahû Tealâ Kendine düşeni yapacak, ruhunuzu Kendisine ulaştıracaktır Sizin de kendinize düşenleri yapmanız, namaz kılmanız, oruç tutup açlık hissetmemeniz lâzımdır! Size namazı sevdirecek olan Allahû Tealâ, mutlaka sevdirir Oruç tuttuğunuz zaman açlık hissetmemenizi temin edecek olan Allahû Tealâ, mutlaka temin eder Zikir yapmayı size sevdirecek olan Allahû Tealâ, zikir yapmayı sizin için zevkli bir iş haline getirecektir Hacca gitmek de öyle! Kelime-i şahadet getirmek de sizin için bir zevk olacaktır Bütün bunları siz sevmeyeceksiniz, Allah size sevdirecek! Öyle ki, severek, isteyerek, görevlerinizi zevk alarak yapacaksınız Allah’a ulaşmayı dilediğiniz noktadan itibaren, çile halinde olan hayatınız zevk dünyasına doğru adım adım yaklaşacak ve de bu yolculuk sırasında pencereleri açıp: “Mutluyum!” diye bağırmak geçecek içinizden Bunları siz yapmıyorsunuz sevgili kardeşlerim, Allah yaptırıyor Ne karşılığı? Bir tek şeyin karşılığı: Siz sadece Allah’a ulaşmayı dileyen birisiniz O kadar Hep kalbinize bakan Allahû Tealâ, kalbinizde yeşeren bu sonucu işitir, bilir ve görür Gördüğü anda da Rahîm esmasıyla tecelliye başlar Bu tecellinin sonucu, sizi Kendi Zat’ına ulaştırmaktır Bir dilek Karşılığında da 3 kat cennet, dünya saadetinin de yarısından fazlası Allah’ı kalbinizde en sevgili noktaya oturtun, sevgili kardeşlerim O, Hakk’tır, bâtıl O’nunla yarış edemez! Ve sizi mutlaka hedefe ulaştırır Mutlaka Zat’na ulaştırır Size 3 kat cenneti de dünya saadetinin yarısından fazlasını da mutlaka temin eder Sadece siz Allah’a ulaşmayı dileyin! Şartlar bunlarsa, Allah’ın yardımı mutlak size ulaşacaksa, mutlaka sizi Kendisine ulaştıracaksa “ermiş” bir evliya yapacaksa, “Allah’ın Zat’ına ermiş” bir Allah dostu yapacaksa ve bunun karşılığı sadece bir dilekse, o zaman dengesizliği görmüyor musunuz sevgili kardeşlerim? Siz ne yaptınız yani? Bir dilekte bulundunuz Hepsi o kadar! Ama O, bu dileğin karşılığında verdiği sözü yerine getirdi; sizi Kendi Zat’ına ulaştırdı Aynı ibadetleri Allah’a ulaşmayı dilemeden yaptığınızı kabul edelim Zaten zikir yapmayacaktınız (zikir farzların arasında mevcut değil), İslâm’ın 5 şartını yerine getirecektiniz Allah’a ulaşmayı dileyen bir kişi; 6 ay sonra ruhu mutlaka Allah’a (normal şartlar altında) ulaşır Bütün mesele Allah’a ulaşmayı dilemektir Dileyen kişinin ruhu Allah’a ulaşır Öyleyse siz Allah’a ulaşmayı dilemeseydiniz değil, 5-6 ay; 50-60 yıl İslâm’ın 5 şartını yerine getirmiş olsaydınız, hiçbir zaman Allah’a ruhunuz ulaşamazdı Sadece cehaletiniz yüzünden! Allah’ın böyle bir şeyi garanti ettiğinden haberiniz olmadığı için İşte şimdi şeytanın taraftarlarının (tagutun) en büyük korkusu o Sizlerin Allah’ın bu âyetlerini öğrenmeniz ve harekete geçmeniz Allah’a ulaşmayı dilemeniz O zaman şeytanın uykuları kaçmaya başlar O, hepinizin kendisiyle beraber cehenneme gitmesini ister Oysaki, söylediklerimiz bir kurtuluş reçetesidir ve Kur’ân’da A’dan Z’ye hepsi vardır İblis insanlara Kur’ân’daki bu hükümleri unutturarak nereye ulaşıyor? İnsanları büyük bir hataya düşürmeye ulaşıyor İnsanlar zannediyorlar ki, dünyaya namaz kılmaya, oruç tutmaya, zekât vermeye, hacca gitmeye, kelime-i şahadet getirmeye gelmişler Yapsınlar 80 yaşında ölen bir insan düşünelim: Sorumluluk 15 yaşında başlar Bu kişi de gerçek anlamda 15 yaşında sorumluluğunu idrak etmiş, harekete geçmiş olsun 65 yıl İslâm’ın 5 şartını yerine getirmiş Eksiksiz! Adam cennetlerden cennet beğenemiyor 65 yıl ibadet etmiştir Ama gideceği yer cehennemdir Arkasında ne var? Arkasında cehalet var! Kur’ân’ı bilmemek var! İşte bunun için sizlere ulaştık, sevgili kardeşlerim! Bunun için yarenlik edi-yoruz sizlerle Siz bu sırların sahibisiniz Neden “sır” diyorum? Çünkü iblis bütün insanlara bu Kur’ân hakikatlerinin hepsini unutturmayı başarmıştır Sevgili kardeşlerim, düşünün bir defa: Herşeyin en güzelini sizin için yaratan, sizi kurtarmak için bir tek dileğinizi yeterli bulan Allahû Tealâ’nın, bütün söylediklerini iblis size nasıl unutturmuşsa, Biz de bugün size hepsini hatırlatmakla vazifeliyiz! Şu anda dünya üzerinde şeytanın en büyük düşmanı, O, Biziz! Onun açısından işin kötü olan tarafı, Bize hiçbir şey yapamayacağını çok iyi bilir Çünkü Bizim ayağımızdan çıkardığımız bir çorap, kim tarafından giyilirse giyilsin, eğer o kişi, Allah’a ulaşmayı diliyorsa, mutlaka onu cinlerin istilâsından kurtarır Büyüden de kurtarır! Öyleyse “dilek” bu kadar önemli! Sevgili kardeşlerim, can dostlarım, gönül dostlarım, Allahû Tealâ, huzur namazının kılındığı yerde, yukarıda, Yokluk’tadır Varlıklar âlemi sona ermiştir Ve herşeyi bilir, herşeyi görür Herşeyi izler Hepinizi ilmiyle ve rahmetiyle kaplamış durumdadır Bunun için her yaptığınızdan anında haberdar olur Herşeyi bilir İşte O, Yüce Rabbimiz sizlerin mutlu olmanızı istiyor Mutlu olmanızın ise başlangıcı bir tek dilektir: Allah’a ulaşmayı dilemek Bunun karşılığı da 3 kat cennet ve dünya saadetinin yarısından fazlasıdır Sevgili kardeşlerim, “Bu ne biçim alışveriş!” demeyin O, Allah Sonsuz verilerin sahibidir Herşey O’nundur! Bilin ki kanunu, adalet üzeredir Yani Allah sadece hakedene, hakettiğini verendir Ama birçok kişi Bize müracaat ediyor Diyor ki: “Ben Allah’a ulaşmayı diledim” Biz diyoruz ki: “Peki namaz kılmayı seviyor musun? Durum ne?” “Yok” diyor “Peki, ya oruç tutmak?” diyoruz: “Eskisinden bir farklılık yok!” “Zikir yapmak?” “Hiç yapamıyorum zikirlerimi” diyor Biz: “Bu kadarı yeter! Sevgili evlâdım, sen Allah’a ulaşmayı dilememişsin İblis seni bu konuda sağlam bir şekilde aldatmış” diyoruz “Ama ben diledim, hem kaç defa diledim” diyor Biz de ona tarih kitabı hikâyesini anlatıyoruz Hani çocuk tarihten ikmale kalmış Ertesi gün imtihana girecek, babası tarih kitabını vermiş evlâdına: -Oğlum al, bu kitabı oku sabaha kadar Eğer sabahleyin bu kitabı bitirebilirsen sana şu kadar para vereceğim, demiş Sabahleyin çocuk babasına: -Baba, kitabı okudum, bitirdim İmtihana girmeye hazırım, ver bakalım şimdi paraları, diyor Babası: -Yavrum, sen o kitabı okumamışsın! Oğlan gene ısrarda: -Baba, nereden biliyorsun okumadığımı? Okudum, bitirdim kitabı İmtihana gireceğim ama sen bana imtihanı geçince değil, kitabı bitirince parayı vereceğini söylemiştin, hadi ver parayı şimdi Babası diyor ki: -Ver kitabı bana! Veriyor Babası kitabın son sayfasını açıyor, para orada -Eğer kitabı okumuş olsaydın, o son sayfaya mutlaka gelecektin ve parayı orada görecektin Ve zaten alacaktın, bana da gelmeyecektin, diyor Sevgili kardeşlerim, ölçünüz elinizde Allah’a ulaşmayı dileyen herkes namaz kılmaktan birdenbire zevk almaya başlar Oruç tutmak ona açlık getiremez! Zikir, en büyük zevkidir Huzura, zikirle kavuşur! Namaz kılmak, oruç tutmak, zekât vermek, onun hoşuna gider Kelime-i şahadet getirmek de hoşuna gider: “Eşhedu en lâ ilâhe ill ve eşhedü enne muhammeden abduhu ve resulûhu” Sevgili kardeşlerim, can dostlarım, gönül dostlarım, Allah ile ilişkilerinize dik-katle bakın! Allah’a ulaşmayı dilediniz mi? Eğer dilemediyseniz dileyin ki, Allah sizi Kendisine ulaştırsın ve ermişlerden birisi yapsın! Ruhu Allah’a şu dünya ha-yatını yaşarken Allah’a ermiş olan bir insan yapsın! Hazır Hepinize sözü var Kur’ân-ı Kerim’i doğru anlamaya çalışın! Siz dünyaya ibadet etmek için değil; Allah’a kul olmak için geldiniz Kul olmanın başlangıç noktası ise Allah’a ulaşmayı dilemektir İbadetsiz bu hedeflere gidilemez! İbadet etmek hedef değildir, vasıtadır! Hedeflerle vasıtaları birbirinden sağlam bir şekilde ayırın! Allahû Tealâ hepinize hedefler tayin etmiş: Birinci hedefiniz, Allah’a ulaşmayı dilemek (3 basamak) İkinci hedefiniz, irşad makamına ulaşıp tâbiiyetinizi gerçekleştirmek (14 basamak) Üçüncü hedefiniz, ruhunuzu Allah’a ulaştırıp teslim etmek (21 basamak ve 22 basamak) Dördüncü hedefiniz, fizik vücu-dunuzu Allah’a teslim etmek (25 basamak) Beşinci hedefiniz, nefsinizi Allah’a teslim etmek (27 basamak) Altıncı hedefiniz, irşada ulaşmak (28 basamağın 4 kademesi) Ve yedinci hedefiniz, iradenizi de Allah’a teslim etmektir (28 basamağın 5 kademesi) Her hedefi vücuda getirdiğinizde, Allah’ın yeni ve daha üst seviyede bir kulu olursunuz İlk kulluk; Allah’a ulaşmayı dilediğiniz noktada tecelli etmiştir Tagutun kulu olmaktan burada kurtulup Allah’ın kulu oldunuz Tagutun dostu iken Allah’ın dostu oldunuz Küfürde iken mü’min oldunuz Takva sahibi değilken, takva sahibi oldunuz Dalâlette iken hidayet sahibi oldunuz Cehenneme gidecek biriyken, 1 kat cenneti kazandınız Allah’ın âyetlerinden gâfil iken, Allah’ın âyetlerinden haberdar olan, Allah’ın âyetlerini öğrenen birisi oldunuz Akıl eden birisi oldunuz Hüsrandan kurtuldunuz Şirkten kurtuldunuz Sadece Allah’a ulaşmayı dilemek, bakınız sizi ne kadar Kur’ân hakikatinin muhtevasının içine aldı Bütün negatiflerden kendinizi kurtardınız Cehenneme gidecek biriyken, bir tek dileğin sahibi olarak Allah’ın cennetine ehil oldunuz, hem de 3 kat cennete Acaba ne demek istiyor Peygamber Efendimiz (SAV)? “İnsanlar vardır cehennemlik amel işlerler ama cennete girerler İnsanlar vardır, cennetlik amel işlerler ama cehenneme girerler” Kimlerden bahsediyor? Allah’a ulaşmayı dileyen ve dilemeyen insanlardan bahsediyor Diyelim ki Allah’a ulaşmayı dileyen bir insan ertesi gün öldü Ömründe hiç ibadet yapmadı Ama Allah’a ulaşmayı dilediğini Allah gördü, işitti ve bildi O kişi mutlaka Allah’ın cennetine girecektir Çünkü kim Allah’a ulaşmayı dilerse, dilediği an onun kalbine bakan, kalbini dinleyen, kalbini gören Allahû Tealâ, kalbinde Allah’a ulaşma talebini görür, işitir ve bilir Bildiği anda Rahîm esmasıyla tecelli başlamıştır Başladığı anda da o kişinin kurtuluşu söz konusudur Çünkü birkaç dakika içerisinde o kişide Allahû Tealâ 7 tane furkan vücuda getirecek, bu furkanlarla o kişinin günahlarını tamamen örtecektir Hiç sevap kazanmamış bir insan hiç yaşamamıştır Mutlaka sevabı vardır O sevabı sebebiyle, günahları örtüldüğü için, mutlaka sevapları günahlarından fazla olan birisi olacaktır Sadece Allah’a ulaşmayı dileyen bu kişinin hiçbir cennetlik amel yapmadan gideceği yer cennettir Cehennemlik amel işlemiştir Hiç ibadet yapmadığına göre hep günahlar işlemiştir bu kişi ama Allahû Tealâ bütün günahlarını örtmüştür Bu kişinin gideceği yer Allah’ın cennetidir Öbür taraftan, verdiğimiz misali düşünün, 80 yaşında ölen adam, 65 yıl ibadet etmiş ama Allah’a ulaşmayı dilememiştir Ne yazık ki Allah’ın cennetine giremez! Sevgili kardeşlerim, can dostlarım, gönül dostlarım Şaka etmiyoruz! Son derece ciddî Kur’ân hakikatlerinden bahsediyoruz Bu sözlerimizi ciddiye almayanlar! Cehenneme gittiğiniz zaman sorumluluğu başkalarına yüklemeye kalkmayın! Siz sorumlusunuz! Sözlerimizi incelemediğiniz için Hele öğretim üyesi iseniz, iki kat sorumluluğunuz var Çünkü siz sadece öğrenmekle vazifeli değilsiniz, aynı zamanda öğrendiklerinizi talebelerinize öğretmekle vazifelisiniz Ve bunların hiçbirisini bilmediğiniz için öğretmiyorsunuz Müfredat programınızda da yer almadığını çok iyi biliyoruz Sevgili öğretim üyeleri, sevgili kardeşlerim! Sizler de Bizim can dostlarımızsınız ama lütfen inceleyin! İncelemezseniz sadece kendiniz cehenneme gitmeyeceksiniz; o dîn öğrettiğiniz herkes sizinle beraber cehenneme gidecek Onların vebali sizlerin o-muzlarınızadır! Onun için Bize kızmaktan vazgeçin de söylediklerimizi inceleyin! Kur’ân âyetlerine bakın! Her söylediğimizin doğru olduğunu gördükçe Bize kızıp da harcadığınız günleri hasretle yadedeceksiniz: “Ben nasıl oldu da bu kadar günü, bu kadar zamanımı boşa geçirdim Allah’ın hakikatlerini öğreneme-dim ve talebelerime de öğreteme-dim” diye acı duyacaksınız Huzursuz olacaksınız Sevgili kardeşlerim, sizlere doyum olmaz! Tekrar Allahû Tealâ, sizler ve Biz, bir sevgi halesi içinde beraber olmak, bu müstesna mutluluğu gönül gönüle yaşamak, en büyük sevgilerle birarada olmak ümidi ve dualarıyla yazımızı inşa burada tamamlıyoruz Allah hepinizden razı olsun |
|