Yalnız Allahü Tealanın Rızası İçin Sevmek... |
08-24-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Yalnız Allahü Tealanın Rızası İçin Sevmek...Îmânın temeli ve en mühim alameti, hubb-i fillah ve buğd-i fillahdır Yani, Allahü tealanın sevdiklerini yalnız Allahü tealanın rızası için sevmek ve Allahü tealanın sevmediklerini de yalnız Allahü tealanın rızası için sevmemekdir [Bu, yalnız kalb ile olur, kavga etmek, dövüşmek demek değildir] Sevgili Peygamberimiz "sallü aleyhi vesellem", bir hadis-i şeriflerinde (El-mer’ü me’a men ehabbe) buyuruyorlar ki, (Kişi, sevdiği ile berâberdir) demekdir Allahü teâlânın sevmediklerini sevmek ve onlarla kaynaşmak, insanı Allahü teâlâya ve Onun Peygamberine “sallü aleyhi ve sellem” karşı olmaya sürükler Bir kimse, kendini müslümân zan eder Kelime-i tevhîdi söyleyip, inanıyorum der Namaz kılar ve her ibâdeti yapar Hâlbuki, bilmez ki, böyle çirkin hareketleri, onun îmânını ve islâmını temelinden götürür Muhammed aleyhissalâtü vesselâma tâm ve kusûrsuz tâbi’ olabilmek için, Onu tâm ve kusûrsuz sevmek lâzımdır Bunun alâmeti de, Onun sevmediklerini sevmemek, Onu beğenmeyenleri sevmemekdir Muhabbete müdâhene, ya’nî gevşeklik sığmaz Âşıklar, sevgililerinin dîvânesi olup, onlara aykırı birşey yapamaz Aykırı gidenlerle uyuşamaz İki zıd şeyin muhabbeti bir kalbde, bir arada yerleşemez İki zıddan birini sevmek, diğerini sevmemeyi îcâb ettirir (Kimyâ-i se’âdet) kitâbı, beşinci aslında diyor ki: Resûlullah “sallü aleyhi ve sellem” buyurdu ki, (Îmânın temeli ve en kuvvetli alâmeti, müslimânları sevmek ve müslimânlara kötülük edenleri sevmemekdir) Cenâb-ı Hakkın Îsâ aleyhisselâma emr-i ilâhîsinin meâl-i şerîfi, (Eğer yerlerde ve göklerde bulunan bütün mahlûkların ibâdetlerini yapsan, dostlarımı sevmedikçe ve dost olmayanlardan uzaklaşmadıkça, hiç fâidesi olmaz)dır Her mü’min, Allahü teâlâyı sevmeyenleri sevmemeli, islâmiyyete yapışanları sevmelidir Bunu sözlerinde ve mümkin ise, hareketlerinde belli etmelidir Âsî ve fâsıklarla arkadaşlık etmemeli, fıskı çok olanlardan, çok kaçınmalıdır Zâlimlerden, müslimânlara eziyyet edenlerden dahâ ziyâde kaçınmalıdır Peygamberimiz “sallü aleyhi ve sellem” (İbâdetlerin efdali, müslümânları müslümân oldukları için sevmek, kâfirleri, kâfir oldukları için, sevmemektir) buyurdu Allahü teâlâ, Mûsâ aleyhisselâma, (Benim için ne işledin) diye sorduğunda, (Yâ Rabbî! Senin için nemâz kıldım, oruç tutdum, zekât verdim, ismini çok zikr etdim) deyince, (Yâ Mûsâ, namâzların sana burhândır Oruçların Cehennemden siperdir Zekât kıyâmet gününün sıcaklığından koruyan gölgedir İsmimi söylemen de, kabir ve kıyâmet karanlığında seni aydınlatan nûrdur Ya’nî bunların fâideleri hep sanadır Benim için ne yapdın?) buyurduğunda, Mûsâ “aleyhisselâm”, (Yâ Rabbî! Senin için olan ameli bana bildir!) diye yalvardı Cenâb-ı Hak: (Yâ Mûsâ! Dostlarımı benim için sevdin mi ve sevmediklerimden benim için uzaklaştın mı?) meâlindeki âyet-i kerîme ile cevâb verdi Mûsâ “aleyhisselâm” da, Allah için amelin, (Hubb-i fillâh) ve (Buğd-ı fillâh) olduğunu anladı Muhabbet, sevgilinin dostlarını sevmeyi, dost olmayanları da sevmemeyi îcâb ettirir Bu sevmek ve sevmemek, sâdık olan âşıkların elinde ve irâdesinde değildir Çalışmaksızın, zahmet çekmeksizin kendiliğinden hâsıl olur Dostun dostları güzel görünür ve dost olmayanları da çirkin ve fenâ görünür Dünyânın güzel görünüşlerine kapılanlara hâsıl olan muhabbet de, bunu îcâb ettiriyor Seviyorum diyen bir kimse, sevgilisinin sevmeyenlerinden kesilmedikçe sözünün eri sayılmaz Buna münâfık, ya’nî yalancı denir Şeyh-ul-islâm Abdüllah-i Ensârî “kuddise sirruh” buyuruyor ki, (Ebül-Hüseyn bin Sem’ûn, bir gün hocam Husrîyi incitmişdi O ândan beri, kalbimde ona karşı soğukluk duyuyorum) Büyüklerin meşhûr olan, (Üstâdını incitene darılmaz, gücenmez isen, köpek senden dahâ iyidir) sözünü burada hâtırlatmak yerinde olur Muhabbet, sevmek, hep berâber olmayı istemek, berâber olmaktan zevk, lezzet duymak demekdir İnsan sevdiğini hiç unutmaz Muhabbetin yeri kalbdir Kalb, yürek dediğimiz et parçasında bulunan bir kuvvetdir Bu kuvvete gönül diyoruz Birşeyi öğrenmek, akıl ile olur Akıl, dimâg, beyin dediğimiz et parçasında bulunur Küfrü, harâmları, mekrûhları sevmek, beğenmek küfr olur Farzları, sünnetleri, beğenmemek de küfr olur, dünyâ olur Müslümân olmak için, dünyâya ya’nî harâmlara kıymet vermemek lâzımdır Allahü teâlâyı sevmeyenleri sevmek, insanı Allahü teâlâdan uzaklaştırır Teberrî etmedikçe, tevellî olmaz Ya’nî uzaklaşmadıkça, dostluk olmaz Son nefeste îmân ile veya îmânsız ölmek, kalbdeki sevgiye bağlıdır Çünkü Kâinatın efendisi, sevgili Peygamberimiz, dünyada iken birbirini sevenlerin mahşer yerinde beraber haşr olunacağını, âhıretde de beraber bulunacağını müjdelemiştir Elbette, muhakkak doğrudur O halde, İnsan seveceği kimseyi iyi seçmeli, ona göre sevmelidir ki; ahiretde sevdiğinin yanında bulunacaktır Allahü tealaya emanet olunuz |
|