08-24-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Yüz Güzelliği Mi,Huy Güzelliğimi?
Osmanlı Devleti'nin son devirlerinde yüksek mevki sahibi memurlardan birinin,itina ile yetiştirdiği bir kızı;yine kendisi gibi üst kademedeki diğer bir memurun ise bir oğlu vardı Aile büyüklerbu iki değerli genci birbirlerine uygun gördüklerinden evlendirmek istediler Neticede her iki ailede çocuklarını evlendirmek üzere aralarında anlaştılar Önce söz,sonra nişan,derken sıra düğüne geldi Düğün merasimi,gelinin gideceği konakta yapılmaktaydı
O günün usullerine göre,her iki genç,birbirlerini ancak düğün günü görebileceklerdi Gelinin babası duvağı kapalı olarak salona getirdiği kızını;kısa fakat manalı bir konuşma ile damada teslim etti Kendilerine ayrılan bir odada,genç damat müstakbel hayat arkadaşının duvağı açıpta yüz görümlüğünü taktıktan sonra ani bir fenalık geçirerek yere düştü Orada bulunan yakınlarından bir kaç hanım,hemen damadı kaldırarak ayılması için gerekeni yaptılar
Ayılıp kendine gelen damat ile gelini,kendileri için hazırlanan koltuklara oturtup,ferahlandıracak bir şerbet ikram ettikten sonra başbaşa bıraktılar
Gelin,üzgün ve mahzun söze başladı:
''-Muhterem beyefendi,sizin biraz önce geçirmiş olduğunuz halin sebebi,bence malüm!Küçük yaşta geçirmiş olduğum ağır bir çiçek hastalığının yüzümde bıraktığı izler,bir ömür yüzüne bakmaya mecbur olduğunuz hanımınıza karşı size bir soğukluk ve sıkıntı verdi Ancak bu benim elimde olan bir kusur değil Rabbim bu hali bana layık görmüş,elimden ne gelir ki![frmsinsi.com](images/smilies/frmsinsi.gif) ![frmsinsi.com](images/smilies/frmsinsi.gif) Şimdi sizden istirhamım şu;kırk gün evinizde bir misafir olarak kalayım Bu müddetin sonunda,anlaşamadığımız gerekçesiyle evime döneyim Bu konuda lütfen anlayış gösterin Bu halden,ikimizden başka kimsenin haberdar olmamasını bilhassa istirham ediyorum![frmsinsi.com](images/smilies/frmsinsi.gif) ![frmsinsi.com](images/smilies/frmsinsi.gif) !''diyerek,üzerinde şahane gelinlik ve başındaki tacı ile gözleri yaşlı bir şekilde damadın ayaklarına kapandı
Damat,ne diyeceğini şaşırmıştı Gelini yerden kaldırarak yanına oturttu Kapıldığı heyecan sebebiyle fenalaştığına gelini inandırmaya çalıştıysa da,genç kız düşüncelerinde karalıydı
Konaktaki düğün,ailenin şerefine uygun olarak bütün ihtişamı ile devam etmiş,fakat iki genç arasındaki bu hadise,büyük bir sır olarak kendi aralarında kalmıştı Aradan günler geçmiş:genç gelin,başte kayınpederi ve kayınvalidesi olmak üzere,konağın içindeki,hizmetkarlara varıncaya kadar,güzel ahlakı,hizmeti,tevazuu,davranışları ve konuşmaları ile herkesin kalbinde taht kurmuştu
Günlerden bir gün,sabah saatlerinde damat beyin oda kapısı hafifçe vuruldu Kırk gün tamamlanmıştı İçeri giren mahzun yüzünü büsbütün solgun gösteren siyah elbisesi ile gelin hanımdan başkası değildi Kendisine konaklarındaki kırk günlük misafirliği sırsında gösterdikleri nazik muamele sebebiyle teşekkürlerini bildirerek,düğün günü aralarında alınan karar gereğince,kırk gün dolduğundan evine dönmek üzere müsaade istemekteydi
Ayağa kapanma sırası şimdi damada gelmişti;gözyaşlarını tutamayarak:
''-Muhterem hanımefendi,eğer siz beni beğenmediyseniz ve evinize dönmekte kesin kararlıysanız,ona bir diyeceğim olamaz Ancak şunu bilmenizi istemki,siz benim için artık vazgeçilmez bir eşsiniz Şunu bilinki;havasız susuz yaşarım,ama siz olmadan asla!Sizi tanıdıktan sonra başka bir hayat arkadaşıyla olmama imkan yok!''
Bu ve benzeri sözlerle genç kızı ikne ederek kararından vazgeçirmek üzere yalvardı ve neticede muvaffak oldu
İki değerli insan,ayrılmamak üzere birbirlerine kavuşmuş olmanın sevincini paylaştılar Onların ömürleri,her gün yenilenen bir balayı olarak sürüp gitti
|
|
|