Muhteşem Rezalet Kimleri Memnun Etti? |
08-23-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Muhteşem Rezalet Kimleri Memnun Etti?Muhteşem Rezalet kimleri memnun etti? Kanuni Sultan Süleyman birilerinin ecdadı olmayabilir Ama ben onu ecdadım olarak görüyor ve çocuklarıma da öyle anlatıyorum Biz, şanla şerefle dolu tarihiyle Osmanlı torunuyuz Ve bu ülkede yaşayan bir birey olarak, askeri ve sivil her alanda ki örnek başarısıyla üç kıtada hükmetmiş olan benim atamı kadın düşkünü, yataktan başını çıkarmayan, sefih bir padişah olarak göstermelerini kınıyorum (Kaldı ki, gerçekte öyle biri de değil İlk iki seferini 26 ve 27 yaşlarında yapmış ve toplam bir yılı çadırda geçmişti) Gerçek dışı, kimsenin bilmesine imkân olmayan olaylar gerçekmiş gibi anlatılıyor filmde Kim görmüş haremin içinde geçenleri? Bütün bu olaylar kurmaca Ama siz bu kurmacalar ile benim ecdadımın göğsündeki kıllara kadar her şeyini ortaya döktünüz Bir Batılı yönetmen olsaydı daha farklı ne gösterecekti? Bu, insan haklarına da sığmaz Nasıl yaşayan bir insanın vazgeçilmez hakları varsa ölen ve arkasından seveni bulunan insanların da çiğnenmemesi gereken hakları vardır Kimse özgürlük, sanat vs maskesinin arkasına sığınmasın Kendi anne babanızı onların yerine koyarak düşünün bakalım önce Onları o sahnelerde görmeye içiniz elverir miydi? Birileri de kalkmış, ‘Peki bu şehzadeler polenle mi oldu?’ diyor pişkin pişkin İyi de, sen de polenle olmadın, o zaman ebeveyninin yatak odasını mı çekmemiz gerekir? Hatırlayın, Deniz Baykal’ın kaseti ortaya çıktığı zaman ne yapmıştık? Yüzde yüz gerçek olduğu halde hep beraber dedik ki: Kimsenin bir insanın yatak odasına kamera sokmaya hakkı yoktur Peki ama siz benim ecdadımın yatak odasına kamera sokuyorsunuz Üstelik o zaman kasete özel hayata müdahale diye tepkide bulunanların Kanuni’nin yatak odasını yalan yanlış canlandırmaya destekçi çıkmalarını aklım almıyor Ben meseleye iki açıdan bakıyorum Birisi İslamî, diğeri de ahlakî İslamî açıdan bakarsak “Tecessüs etmeyiniz” emri var elimde Ahlakî açıdan bakarsam da kendine yapılmasını istemediğini başkasına yapma uyarısı Benim için ahlak yoksa siyaset de yoktur, bilgi de Açık söyleyeyim: Aynı yatak odası sahneleri Atatürk için de çekilse ona da karşı çıkarım Neden? Çünkü ben özel hayatın hakikaten o insanın tamamen kendisine ait olduğuna ve bir insanı yatak odasından vurmanın alçakça bir şey olduğuna inanırım Dizideki tarih hatalarını bir yerde anlayabiliriz Yeterince araştırmamışlar diyebiliriz Hatta dersinize daha çok çalışın da diyebiliriz Buna kendileri kızabilirler ki, haklılar Kimse yaptığı işin beğenilmemesinden hoşlanmaz Ancak benim derdim o değil Beni ilgilendiren başka bir nokta Bu ülkede 1999’dan beri tarihe, özellikle de Osmanlıya doğru olumlu bir yöneliş var Bu yönelişin içinden gelen bir yönetim, Osmanlı’nın kendine güvenen tavrını Türkiye’ye yeniden aşılamakla uğraşıyor Bakın Katar’da Başbakan Erdoğan, ‘100 yıllık hasretin bittiğinden’ bahsetti Bu aslında ‘Osmanlı’yı çökerterek emperyalistler bizi birimizden ayırdılar, şimdi yeniden buluşuyoruz’ demenin bir başka şekliydi Yani Türkiye’nin bir bölgesel güç olarak yıldızı yeniden parlıyor, insanımızın kendine güveni geri geliyor Tam da eksen kayması tartışmasının yaşandığı bir dönemde Osmanlı’yı küçük düşüren, pespaye kılıklı, sefih gösteren bir dizinin yayın zamanlaması bana son derece anlamlı geliyor En başından başlayın: Kiliseyi basarak papazı öldüren bir Osmanlı imajı yer alıyor sahnede (baskını yapan Kırımlılar da Osmanlıya tabiydi) Buradaki mesaj kime peki? Eksen kaymasından rahatsız olanlara olduğu açık Bu noktadan başlayıp ‘Sizin Osmanlı’nın zirvesi dediğiniz, işte bu yatak odasında avuçları terleyerek cariye yolu gözlemekle meşgul adamdır’ mesajına kadar her unsur yerli yerinde Halbuki Osmanlı, bir İslam devleti olarak en önce kiliselere ve din adamlarına dokunmayın diye uyarırdı askerlerini Ne oldu? Bu imaj daha en başından yerle bir edildi Peki buna kimler sevindi? “Ermeni lobisi” başta olmak üzere Türkiye’den bir şeyler koparmak isteyenler elbette Muhakkak oralara da pazarlanması düşünülerek çekildi dizi İkinci bölümü seyrediyordum Diziye ara verildiğinde elimdeki 1972’de basılmış “Hürrem Sultan” romanından birkaç cümle okumuş ve beklemeye başlamıştım Romanda Hürrem, Kanuni’yle Has Oda’da buluştuklarında (Mukaddes Emanetler’in bulunduğu odada onları buluşturmalarından büyük bir hakaret olmaz) “Cariyeniz bu anı o kadar çok diledi ki” diyordu Dizide söylenenler de bir iki kelime hariç aynıydı Böylece Viorica Stircea adlı Romanyalı yazarın romanının biraz da Ukraynalı Zahrebelniy’inkiyle karıştırılıp “Tudorlar” dizisinden Batılı katkılarla sunulduğu bir senaryo çorbasıyla karşı karşıya olduğumuz ayan beyan hale geliyor Yani senaryo orijinal değil, tarihî hata derseniz sürüyle, bakış ‘pis’, hatta mide bulandırıcı Belki biz de bu satırları yazarak onlara şan katıyoruz Ne çare ki, o acılı annenin feryadını duyup da bunları yazmamak elde mi? “Ben bundan sonra oğluma Kanuni’yi hangi yüzle anlatacağım? Bana söyler misiniz?” diyor ve ekliyordu dertli anne: “Tarih bütün ciddiyetini yitirdi çocuğumun gözünde” Bu feryatları içimde duyarak yazıyorum bu satırları Bu eleştirileri yöneltince hemen şu sığ gerekçeye sığınıyorlar: Dizinin başında “gerçeklerden ilham alarak kurguladıklarını” yazmışlarmış İyi de zaten başka ne yapacaklardı ki? Film dediğin kurgudur Kurgu yoksa film de olmaz Hatta belgesel bile bir kurgu ürünü değil midir? Hayali bir film yapsalardı mesele yoktu Gelin görün ki, dizide neredeyse bütün kişiler gerçek Şu padişah Kanuni, bu Mahıdevran Sultan, o Sadrazam Piri Paşa, bu Hasodabaşı Pargalı İbrahim Öyleyse bu bal gibi bir dönem filmi İnsanlar Kanuni ve Hürrem olduğu için izliyorlar onu O zaman tarihî olay ve kişiliklere saygı göstermek zorundasınız Hem bu bir kurgudur diyorlar, hem de ekrandan ekrana koşup senaryo için kaç bin sayfa kitap okuduklarını, senaryonun bilgisel bir temeli olduğunu ispata uğraşıyorlar Ben de diyorum ki, filmde anlatılanların ‘gerçek’ olduğunu ispata girişiyorsanız ‘kurgu’ deyip işin içinden sıyrılamazsınız Eğer kurguysa o zaman da beni kaç bin sayfa kitap okuduğunuz zerre kadar ilgilendirmez Kaldı ki, Hürrem ve Harem hakkındaki bilgilerimiz de denizdeki kırıntılar kabilindedir Hürrem’in (Roksolana) nereli olduğu bile tartışmalıdır Kimi Polonyalı diyor, kimi de Ukraynalı Hatta Kafkas kökenli olduğu rivayeti bile var Saraya nasıl ve kaç yaşında girdiği de meçhul Hürrem Sultan Kanuni’nin 21 saltanat yılında Eski Saray bir yangında yanınca Topkapı Sarayı’na mecburiyetten gitmişse bile orada devamlı kalmadığı biliniyor Nitekim Mekki adlı Arap gezgin, seyahatnamesinde cenazesinin ulemanın omuzlarında taşınıp Beyazıt Camii’nden kaldırıldığını söylediğine göre İstanbul Üniversitesi merkez binasının bahçesindeki Eski Saray’da vefat etmiştir Hürrem Sultan güya içten içe gizli bir Hıristiyanmış da, anne ve babasının intikamını(?) almak için “Süliman”ı kendine esir etmeyi planlamış imiş (Kızımız Türkçeyi bülbül gibi konuşuyor da nedense bir tek Süleyman’ı telaffuz edemiyor Oysa adı Rusçada o tarihte bile “Suleyman” diye meşhurdu) Bunlar hep tevatür, söylentiden ibaret şeyler Birkaç yabancı elçinin söylediklerini tarihçi Hammer’in uydurmalarıyla süsle, üzerine biraz roman sosu dök, erotik sahneler ekle, al sana ‘Rus kızı’ Hürrem masalı… Padişahın cariyelerin önüne mendil attığı da yalan, Amerikan filmlerinden çalınma, cariyelerin o ‘yastık kavgası’ da Üstelik Haremde böyle çocukça laubalilikler yer silmeyle değil, dayakla ve uslanmazlarsa saray dışında kötü biriyle evlendirilmekle cezalandırılırdı Ayrıca bir lokmalık cariyeyi hapsetmeye ne hacet? Kapının önüne konulma korkusu onlara yeter de artardı bile Cariyeler her sabah namazında camide toplanıp namaz kılarlardı Peki dizi boyunca Haremde bir tek namaz sahnesinin yer almayışını nasıl yorumlamak gerekir? Namazsız niyazsız bir saray, tam da diziyi hazırlayanların zihniyetini bir ayna gibi yansıtmakta değil midir? Hele Hürrem’i henüz Müslüman olmadan önce Kanuni’nin halvetine dahil etmelerine ne demeli? Bir kere cariye İslamî bir terimdir ve Müslüman kadın köleler için kullanılır Hıristiyan cariye olmaz Bir de padişahın işi gücü yok da (ki o tarihlerde Belgrad’ı fetihle uğraşıyordu) bir cariyeye kelime-i şehadet getirtmekle mi uğraşacaktır? Hele 5 yaşındaki oğlu Mustafa’ya yaptığı o soğuk şaka yok muydu? Koptuğum nokta bu oldu Kucağındaki oğluna söylediği “Belki padişah olamazsın Muhafızlar Tez kellesi vurula!” münasebetsizliği, Kanuni’nin sevgisizliğini mi, yoksa densizliğini mi göstermek için konuldu oraya? Bir türlü anlayamadım Dizinin temel sakatlığı, bakış açısında Ticari olarak ne getirir? diye bakıldığı o kadar açık ki, bütün kurgusu, cinselliğe odaklanmış Osmanlı torunları olan müslüman Tük milleti olarak, yalan ve iftiralarla atalarımızı karalayanlardan davacıyız Bu diziyi çekenler ne Türk toplumuna nede müslümanlara hizmet etmediler Birilerine hizmet ettiler ama kime hizmet ettiklerini de onlar söylesin ! Mustafa ARMAĞAN |
|