Gelişimle İlgili Kavramlar |
08-23-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Gelişimle İlgili KavramlarGelşimle İlgili Kavramlar 12OLGUNLAŞMA : Genetik yapı ve çevre etkileşimi sonucu bireylerde görülen biyolojik değişikliklere olgunlaşma denilir (Selçuk, 1996, s14)Organizma, fizyolojik olarak bir davranışı, bir iş yapabilecek hale geldiğinde, olgunlaşma gerçekleşmiştir Olgunlaşma, bir "süre"nin geçmesi sonucunda bireyin ya da bir organın, fiziksel güç ve kuvvet bakımlarından, yaşama uyumda belli bir durumu karşılayabilecek (başarı ile bir uyum yapabilecek) bir "düzey"e erişmesidir (Binbaşıoğlu, 1990, s29)Olgunlaşma, öğrenme için şarttır Örneğin, ayak ve bacaklarımız yürüme için yetere derecede "olgunlaşmamış" ise, "yürüme" öğrenilemezOlgunlaşma, bireyin bir işi yapabilecek düzeye ulaşmasıdır Canlı varlığın daha çok kalıtımdan getirdikleri ile, zorunlu olarak, çevreden kazandıklarının etkileşimi sonucu ortaya çıkar 13HAZIRBULUNUŞLUK : Kişinin olgunlaşma ve öğrenme sonucu belli davranışları yapmaya hazır olmasıdır (Selçuk, 1996, s14) Örneğin, dört işlemi öğrenecek olan bir çocuğun hem dört işlemi kavrayabilecek bir olgunluğa ulaşması, hem de bunun için gerekli olan sayma, toplama, çıkarma vs ile ilgili bilgi ve becerilere sahip olması gerekir Hazırbulunuşluk, canlı varlığın herhangi bir şeyi öğrenebilecek duruma gelmesini anlatan bir terimdir (Binbaşıoğlu, 1990, s30) 14GELİŞİM : Canlı varlığın bütün yaşamı boyunca geçirdiği ileriye ve geriye yönelik bütün değişiklikleri kapsar (Binbaşıoğlu, 1990, s28)Gelişim; öğrenme, yaşantı ve olgunlaşma sonucunda bireyde görülen düzenli ve sürekli değişiklikler olarak tanımlanabilir (Selçuk, 1996, s13) 141Fiziksel (Bedensel) Gelişim : Kişinin döllenmeden ölüme kadar geçirdiği, büyüme, durguluk ve çöküş evrelerindeki bütün değişiklikler demektir (Binbaşıoğlu, 1990, s28)Bedensel gelişim, bebeklerin doğumdaki büyüklükleri ve doğumdan sonraki büyüme hızları, onların genel gelişimleri hakkında bize bilgi verir (Yavuzer, 1996, s55) Fiziksel gelişimi içinde kişinin, boy ve ağırlık, iskelet, kas, sinir, bez (iç salgı beleri), sindirim, kan ve solunum sistemleri incelenir 142Sosyal (Toplumsal) Gelişim: Kişinin doğumdan yetişkinliğe kadar başka insanlarla olan ilişkilerinin ve onlara karşı geliştirdiği ilgi ve duygularının tümüdür (Binbaşıoğlu, 1990, s165)Toplumsallaşma, kişinin yetişkin çevresinde geçerli olan "norm" ve değer yargılarına bir "davranış geliştirme" sürecidir Sosyal gelişme; kişinin sosyal uyarıcıya, özellikle grup yaşamının baskı ve zorunluluklarına karşı duyarlık geliştirmesi, grubunda ya da kültüründe başkalarıyla geçinebilmesi, onlar gibi davranabilmesidir (Yavuzer, 18996, s49) Sosyalleşme, en başarılı şekliyle insan organizmasının çaresizlik ve tam bir bencillikle nitelenen bebeklik çağından bağımsız bir yaratıcılıkla nitelenen yetişkinlik dönemine geçmesiyle sonuçlanan bir öğrenme ve öğretme işlemidir Sosyalleşme, kişinin belirli bir toplumun davranış kalıplarının kişiliğe mal ederek o topluma ait bir kişi durumuna gelmesidir (Selçuk, 1996, s56) |
Gelişimle İlgili Kavramlar |
08-23-2012 | #2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Gelişimle İlgili KavramlarKURAMSAL AÇIKLAMALAR 21Fiziksel (Bedensel) Gelişim : Kişinin beden gelişimi içerisinde boy ve ağırlık, iskelet, kas, sinir, bez (iç salgı beleri), sindirim, kan ve solunum sistemleri incelenir (Binbaşıoğlu, 1990, s65) Kişideki beden gelişimi, bütün bu organ ve sistemlerdeki çalışma ve hacim bakımından sürekli bir değişiklik gösterir Bütün bu değişikliklerin temeli büyümedir Bir çocuğun boyu, ağırlığı artmazsa, kasları kuvvetlenmezse, beyni olgunlaşmazsa, iç organları gelişmiş bir vücudun ihtiyaçlarını karşılayabilmek için, hacimlerinde ve işleyişlerinde bir artma görülmezse çocuk, hiç bir zaman bir yetişkin olamaz (Cole ve Morgan, 1975, s1) Beden gelişimi, kişinin devinimsel, duygusal ve coşkusal yaşamı ile toplumsal ve zihinsel yaşamını farklı şekillerde etkiler Bütün bunların sonucunda kişide olumlu ya da olumsuz biçimde kişilik gelişimine neden olur Be yüzde, bedensel gelişimin kişinin yaşamı üzerinde önemli bir etkisi vardır Beden gelişimi, çocuğun davranışlarını hem doğrudan hem de dolaylı yollardan etkiler Doğrudan etkiler; çünkü yaşına göre sağlıklı gelişen bir çocuğun oyun ve spor faaliyetlerinde yaşıtlarıyla eşit koşullarda yarışmasını sağlayan en temel faktördür Çocuk, iyi gelişmemişse, elverişsiz durum nedeniyle yaşıtlarından geri kalır ve gruptan uzaklaştırılır Dolaylı olarak etkilemesi ise, çocuğun kendine ve diğerlerine karşı tutumu, bedensel gelişimin etkisi altındadır (Yavuzer, 1996, s36) Çocuk, anne karnından başlayarak, sürekli bir değişim içinde gelişir (Ülfen, Fidan, 1992, s5) Bireyin kişiliği üzerinde en çok etkisi görülen gelişme, onun beden gelişmesidir Kişinin beden gelişmesi, bütün bu organlarda (boy ve ağırlık, iskelet, kas, sinir, bez, sindirim, kan ve solunum sistemleri) hacim, oran ve çalışma bakımlarından sürekli bir değişiklik gösterir Bu değişiklik de, belli bir biçimde oluşur Bu gelişim kişinin, devimsel, duygusal ve coşkusal yaşamıyla, toplumsal ve zihinsel yaşamını da derece etkiler Bunun sonunda, bireyin şu ya da bu biçimde bir kişilik geliştirmesine yol açar Bu bakımdan, bireyin yaşamında beden gelişiminin büyük önemi vardır Çünkü, çocuk, beden bakımından gelişmezse, yetişkin hale gelemez Şimdi iskelet ve kaslar, sinir, bezler, sindirim, kan ve solunum gibi vücudun bütün sistemlerini gözden geçirelim |
Gelişimle İlgili Kavramlar |
08-23-2012 | #3 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Gelişimle İlgili Kavramlar211İSKELETİN VE KASLARIN BÜYÜMESİ 2111Boy ve Ağırlık Gelişmesi : Gelişim, baştan ayağa doğrudur Mesela: çocuğun baş büyüklüğü, boy uzunluğunun ¨´si iken (fetüs evresinin başlangıcında), yeni doğduğu zaman, L´ü ve yetişkinlikte de 1/7´si kadardır (Binbaşıoğlu, 1990, s62) Kız ve erkek çocuklar, farklı nispetlerde büyürler; Her birinin kendine mahsus bir büyüme ritmi vardır Bir erkek veya kız çocukla diğer bir erkek veya kız çocuk arasındaki fark, iki cins arasındaki farkın ortalamasından bir çok kere daha fazladır (Cole-Morgan, 1975, s38) Hem kız, hem de erkek çocuklarda boy büyümesi ve ağırlık artması, doğumu izleyen bir kaç yıl içinde ve erinlik öncesinde fazla, ilk çocukluk ile erinlik öncesine yakın yıllarda oldukça azdır Ağırlık artması en çok 0-3 yaşlık artması en çok 0-3 yaşız, hem de erkek çocuklarda boy büyümesi ve ağırlık artması, doğumu izleyen bir kaç yıl içinde ve erinlik öncesinde fazla, ilk çocukluk ile erinlik öncesine yakın yıllarda oldukça azdır Ağırlık artması en çok 0-3 yaşlık artması en çok 0-3 yaşartması, erkek çocuklardan daha önce başlamakta ve daha önce bitmektedir Bedensel olgunlaşma da kızlarda erkeklerden daha erken olmaktadır (Binbaşıoğlu, 1990, s62) Kız ve erkek çocuklarda boy, doğumla 6 yaş arasında süratle artar Ondan sonra, kızlarda 11, erkeklerde 13 yaşına kadar süren bir duraklama devri gelir (Cole-Morgan, 1975, s4) Erkek çocuklar, okul öncesi ve ilkokul yıllarında hem boy ve hem de ağırlık bakımından kızlardan biraz üstündür Erinlik öncesi ve erinlik yıllarında kızlar, hem boy hem de ağırlık bakımından erkeklerden üstündür Bunun süresi üç yıl kadardır Çocuklarda bedensel gelişim, "dönemsel" bir süreçtir Yani, fiziksel gelişmenin düzenli bir hızla değil, belli dönemlerde bazen hızlı, bazen yavaş olmasıdır Çocuklarda iki yavaş, iki hızlı olmak üzere dört belirgin yürüme dönemi vardır Doğum öncesi ve doğum sonrasının ilk altı ayı büyüme hızı yükselir Yaşamın birinci yılının sonunda büyüme yavaşlar ve bunun ergenliğe ya da cinsel olgunluğa kadar süregelen düzenli, fakat yavaş bir gelişim izler (Yavuzer, 1996, s36) Bebeklik çağında erkekler, kızlardan daha çok kilo alırlar Ondan sonra, bu hızın her iki cinste de yavaşladığı ve birleştiği görülür 10 yaşında kızlar en hızlı büyüme devrelerine girerler, bu devir, 12 yaşına kadar devam eder, bu yaştan sonra hız düşmeye başlar Erkekler de buna benzer bir hal gösterirler (Cole, Morgan, 1975, s6) Bebeklikte boy ve kilo süratle artar Çocuklukta bu hız azaları ve kızlar senede ortalama 2,5cm´den biraz daha az, erkekler ise 2,5cm´den biraz daha fazla bir artış gösterirler Kızlar, erkek çocuklardan 1-2 yıl önce bedensel olgunlaşma gösterirler En çok boy büyümesi, ortaokul yıllarına rastlar, bu lisede de sürer Bununla birlikte lisede daha çok ağırlık artması görülür (Binbaşıoğlu, 1990, s64) |
Gelişimle İlgili Kavramlar |
08-23-2012 | #4 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Gelişimle İlgili Kavramlar2112İskeletçe Büyüme: İskelet gelişmesi; kemiklerin gelişmesi demektir İskeletin büyümesi, her yönde aynı oranda değildir Kızlar, iskelet gelişimi bakımından erkeklerden biraz ayrılık gösterirler (Binbaşıoğlu, 1990, s65)Kızlar, 4 yaşında oldukları zaman iskelet yaşında erkeklerden hemen hemen bir yaş; 8 yaşındayken 1,5 yaş daha önde, ergenlikte ise 2 yaş daha ileridedirler (Cole-Morgan, 1975, s13) 14 yaşındaki bir kız çocuğunun kemikleri hemen hemen, 17´de tamamen olgunlaşmış durumdadır Erkeklerin iskeleti ise daha bir süre büyür Bunun genel olanakta 18-20 yaşlarına kadar, bazı yaşlarda ise 21 yaşına kadar sürdüğünü söyleyebiliriz (Binbaşıoğlu, 1990, s65) İskeletin görevi, hareketi dengeli bir hale getirmek ve iç organları korumaktır (Yavuzer, 1996, s57) Bir bebeğin bilek kemikleri son derecede küçük değil, aynı zamanda son derecede yumuşaktır da Çocukluk çağında kemiklerin hem boyu, hem yoğunluğu artar Uzun kemiklerin her biri başlangıçta kıkırdak halindedir Çocuğun yaşı arttıkça, bu kıkırdaklar kemikleşir (Cole-Morgan, 1975, s13) Doğuşunda bebekte 270 adet kemik vardır Bunar incedir, bükülebilir ve birbirine gevşek bir biçimde bağlıdır Ergenlikte ise kemiklerin sayısı 350´ye çıkar Erişkinlikte ise bazı kemikler birleşir ve kemik sayısı 206´ya düşer (Yavuzer, 1996, s58) 2113Kas Gelişimi Bebeğin, doğumdaki kas ağırlığının toplam vücut ağırlığına oranı, yetişkinlikteki kas/vücut ağırlığı oranından daha azdır (Senemoğlu, 1997, s30)Yeni doğan kız olsun, erkek olsun, beden büyüklüğü ile orantılı olarak kas liflerine sahiptir Baş ve boyuna yakın olan kasların daha aşağıdaki kol ve bacak kaslarına oranla daha önce geliştiği yolunda yaygın bir inanış vardır Erkek bebeklerin kas doku oranı, kız bebeklerinkinden daha fazladır Cinsiyet farklılığından kaynaklanan bu üstünlüğü erkekler tüm yaşlarda ellerinde bulundururlar (Yavuzer, 1996, s58) 2114Diş Gelişimi Diş gelişimi bakımından da kızlar, erkeklerden bir yıl ileride giderler Onların dişleri daha erken çıkar ve onun için de dişlerin sayısı her yaşta erkeklerinkinden daha fazladır (Cole-Morgan, 1975, s20) Dişler, ilk kez 6-7 aylıkken çıkar 4 yaşına doğru tamamlanır Bunlara süt dişleri denir 6 yaşında dişler değişmeye başlar, bu değişme ergenlik yıllarına kadar sürer Ergenliğin başında da ikinci azı dişler çıkmaya başlar Süt dişlerinin ilk kez çıkmasında erkekler kızlardan önde giderler, fakat daha sonra kızlar gelişmelerini daha erken tamamlarlar (Binbaşıoğlu, 1990, s65) |
Gelişimle İlgili Kavramlar |
08-23-2012 | #5 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Gelişimle İlgili Kavramlar2115Organların Gelişimi Doğumdan sonra, organların gelişmesi, düzgün bir sıra izlemek yerine, her organ çeşitli zamanlarda ve çeşitli oranlarda büyür ve gelişmenin son evresine de çeşitli zamanlarda ulaşır(Binbaşıoğlu, 1990, s66) Başın, büyük bir kısmı doğumdan evvel, geri kalanın çoğu, hemen doğumdan sonra büyürken, doğuşta başın uzunluğu, bütün vücudun uzunluğunun ¼´üne eşitken, çocukluk çağında yavaş yavaş büyümekte ve 9-10 yaş arasında büyüme artarak en son hacmini alır (Cole, Morgan, 1975, s21) Doğuşta 350 gr olan beyin, yetişkinlikte 1200-1450 gram arasındadır Beynin ağırlığı ile zeka arasında hiç bir orantı bulunamamıştır (Binbaşıoğlu, 1990, s66) Kollar ve bacaklardaki bütün kemikler, doğuşta son derece kısa iken, çocukluk çağında da nispeten kısa kalmasına rağmen, tam ergenlikten evvel ve ergenlik esnasında çabucak uzar Gövde doğuşta nispeten uzun iken, önceleri çabuk, çocukluk çağının geri kalan kısmında ve ergenliğin başlangıcında, az miktarda büyür ve nihayet yetişkinlik yaklaştıkça uzunluğu da artar (Cole-Morgan, 1975, s21) Beden gelişimi ile birlikte, bireyin yüzü de değişikliğe uğrar Bu değişiklik, büyüme süresince genişliğinden çok, uzunlamasına olur (Binbaşıoğlu, 1990, s67) 212Fizyolojik Gelişim Fizyolojik gelişme, etkisini daha çok kalp, solunum, sindirim, sinir ve bez sistemlerinde kendini gösterir Bu sistemlerdeki değişmeler, çocuğun davranışlarının şu ya da bu biçimde koşullanmasına yol açar (binbaşıoğlu, 1990, s67) Çocukta nabız sayısı 100, hatta daha fazla iken bu miktar eok kalp, solunum, sindirim, sinir ve bez sistemlerinde kendini gösterir Bu sistemlerdeki değişmeler, çocuğun davranışlarının şu ya da bu biçimde koşullanmasına yol açar (binbaşıoğlu, 1990, s67) Çocukta nabız sayısı 100, hatta daha fazla iken bu miktar eok kalp, solunum, sindirim, sinir ve bez sistemlerinde kendini gösterir Bu sistemlerdeki değişmeler, çocuğun davranışlarının şu ya da bu biçimde koşullanmasına yol açar (binbaşıoğlu, 1990, s67) Çocukta nabız sayısı 100, hatta daha farsizdir Bu da bir olgunlaşma işidir ve zamanla olacaktır Çocukta ve ergenlik çağında, gelişimi etkileyen en önemli etken, iç salgı bezleridir Bu bezlerin gelişmesi, doğumdan önce birbirine eşit olduğu halde doğumdan sonra, birbirlerinden çok ayrılık gösterirler Büyümeyi sağlayan timus bezi, çocukluk yıllarında hız<la gelişirken, 13yaşta, doğuştaki ağırlığın %220 katını bulur Metabolizma etkinlikleri erinlik öncesi yıllarda artar Tiroid bezi, bu etkinlikleri düzenlemekle görevlidir |
Gelişimle İlgili Kavramlar |
08-23-2012 | #6 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Gelişimle İlgili Kavramlar2121Bebeklik Döneminde (0-2 Yaş) Fiziksel Gelişim Bebeklerin doğumdaki büyüklükleri ve doğumdan sonraki büyüme hızları, onların genel gelişimleri hakkında bize bilgi verir (Yavuzer, 1996, s55) Doğum öncesi gelişimden sonra, bedensel gelişimin en hızlı olduğu dönem, doğumdan sonraki ilk yıldır Bu yaşın sonunda çocuk, doğum boyunun yaklaşık yarısı kadar uzamış, muhtemelen 75 cm olmuştur 2 yaşına kadar ise doğuştaki boyunun üçte ikisini kazanır Görüldüğü gibi, boyca uzama ilk yıldan sonra giderek azalmaktadır (Senemoğlu, 1997, s29) Ortalama olarak erkek bebekler, kızlara göre tüm beden oranları bakımından biraz daha büyüktürler Doğumdan itibaren başın en hızlı gelişen organ olduğu görülür Örneğin, doğumda başın bedene olan oranı ¼ iken bu oranın erişkinlikte 1/8´e düştüğü görülür Doğumdan 1 yaşına kadar gövde en hızlı büyüyen alanı oluştururken, bacaklardaki hızlı büyümenin bir yaşla ergenlik arasında gerçekleştiği görülür Bedence büyümenin hızı, sosyo-ekonomik koşullara ve beslenmeye büyük ölçüde bağlıdır (Yavuzer, 1996, s55) Ağırlıkça artma da doğumdan sonraki ilk yılda çok hızlıdır Fakat 2 yaşına doğru bu hızda azalma meydana gelir Bebek, 6 aylıkken doğumdaki kilonun muhtemelen iki katına, bir yaşında üç katına, 2,5 yaşında ise dört katına ulaşır (Başaran, 1994, s48) Yeni doğmuş bir bebekte kemikler, kıkırdak halindedir Kıkırdak dokular, zamanla kemikleşmektedir Kemiklerin olgunlaşması kızlarda daha çabuk olmaktadır Kemiklerin olgunlaşma derecesi, kemik yaşı olarak tanımlanmaktadır Kemik olgunlaşması, normal büyüyen bir çocukta kronolojik yaşa eşittir (Ülgen ve Fidan, 1984, s42) Diş tabakaları embriyon döneminde oluşmaya başlamaktadır Genellikle 5 ve 10aylar arasında alt kesici dişler öncelikle çıkmaktadır Birinci yaşın sonlarında ön dişler tamamlanır, nadir hallerde alt veya üt kesici dişlerle doğan bebekler olduğu gibi, 15ay civarında ilk dişini çıkaran bebekler de vardır Genetik özellikler ve tiroid hormonu diş gelişimini etkileyen etkenlerin başında gelmektedir (Selçuk, 1996, s27-28) 6 aylığa kadar solunum sistemi, özellikle burun delikleri ve akciğerler güçlenir ve koordineli hale gelir Salgıları, organizmanın çalışmasında önemli olan bir çok iç salgı bezi aktif hale gelir Beyin gelişimini sürdürür Fetüsün beyninin 28-30haftalarda ya da 7-8aylarda çalışmaya başladığı iddia edilmektedir (Senemoğlu, 1997, s28) Yeni doğan bir bebeğin, solunum sistemi, yetişkinlerinkinden farklıdır Bebek, doğduğunda dakikadaki solunum sayısı, 40-60 iken, 12 ayda solunum sayısı 30-35´e düşer İlk aylardaki hızlı solunuma kaburga kemiklerinin yatay durumda olması neden olmaktadır (Selçuk, 1996, s29) Bebeğin sindirim sistemi ise, anne sütünde bulunan besinleri sindirecek özelliktedir ve midenin hacmi doğuşta 30-90cm3 kadar iken, 2 yaşında 500cm3´e ulaşır Daha sonra, sindirim sistemi diğer yiyecekleri de sindirecek hale gelir (Senemoğlu, 1997, s30) Doğuşta beynin ağırlığı, 300-350 gr arasında değişmektedir Beyni, henüz tam olgunlaşmamıştır (Selçuk, 1996, s29) Bebeğin, sinir sistemi de gelişim ilkelerine uygun bir şekilde merkezden uçlara, içerden dışa doğru bir gelişim gösterir Baştaki sinirler, ayaktaki sinirlere göre daha gelişmiştir Ayrıca, dolaşım sisteminin gelişi incelendiğinde, bebeğin kan basıncı doğuşta çok düşüktür, altıncı haftadan sonra, artmaya başlar Kalp, vücuda göre daha büyüktür Kalp atışı, bebeklikte, yetişkinlerin yaklaşık iki kadardır Bebeğin boşaltım sisteminin özelliklerine gelince böbreklerin vücuttan zararlı maddeleri atacak güçtedir Ancak, sidik torbasının kontrol altına alınması, 12-30aylar arasında gerçekleşebilmektedir (Senemoğlu, 12197, s30) İlk iki yıl çocuğun fizik ve zihin gelişimlerinin de hızla ilerlediği bu gelişmelerin temellerinin atıldığı yıllardır Beslenme ve bakımın yeterliliği, duyu programlarının işlerliliği ve uyarıcı niteliği olan bir çevre ile etkinlik içinde bulunma olanaklarının sağlanası, çocuğun fiziksel olduğu kadar zihinsel gelişiminin de besleyicisidir Çocuğun fiziksel gelişi ile zihinsel gelişimi arasında sıkı bir ilişki vardır Toplumumuzun özdeyişlerinden olan "sağlam kafa, sağlam vücutta bulunur" sözünü, araştırma sonuçları doğrulamaktadır İlk yıl içinde çocuğun zihinsel gelişimi, duyuların gelişip çalışmasıyla sıkı bir ilişki içindedir Kas hareketleri ve duyu organları arasındaki işbirliğinin artmasıyla çocuğun zihinsel gelişiminin temelleri atılır Zihinsel gelişimde, "duygusal-devinim" dönemi olarak adlandırılan ilk iki yıl içinde hareket olanaklarının kısıtlanması ve uyarıcı yetersizliği, çocukta ileri yaşlarda öğrenme güçlüklerine neden olabilmektedir (Gitmez, 1977, s77) Çocukların, 17 yaşına kadar olan zihinsel gelişiminin !%50´sinin 4 yaşına, %30´unun 4 yaşından 8 yaşına, %20´sinin ise 8 yaşından 17 yaşına kadar oluştuğu, buna mukabil çocukların 18 yaşına kadar gösterdikleri okul başarısının %33´ünün 0-6 yaş arasında almış oldukları eğitime bağlı olduğu görülmüştür (Milli Eğitim Dergisi, 1996, s10) |
Gelişimle İlgili Kavramlar |
08-23-2012 | #7 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Gelişimle İlgili Kavramlar2122İlk Çocukluk Döneminde (2-6 Yaş) Fiziksel Gelişim: 2-6 yaş döneminde bedensel gelişim hızı, 0-2 yaşa göre azalmıştır Ağırlıktaki artış, birici yaşın sonunda, doğumdaki ağırlığın üç katı olmasına rağmen, 6yaşın sonunda ancak, yedi katı olmuştur (Senemoğlu, 1997, s33) Doğuşta ortalama 3,5 kg olan ağırlık ilk yılda ortalama üç katına ulaşır İkinci yıl, 3-3,5 kg´lık bir artma göstererek çocuğun ağırlığı 12 kg dolaylarına varır Bu artış oranı, 2 yaşından sonara git gide yavaşlayarak 3 yaşında 2-3 kg; dört beş yaşlarında 1,5-2 kg´dır (Yavuzer, 1996, s87) Dört yaşındaki bir çocuğun boy uzunluğu ise, doğumdaki boyunun iki katıdır İlkokul çağına doğru, boy uzamana hızı daha da azalır Daha sonra ergenlik çağında yeniden hızlanır (Senemoğlu, 1997, s33) Doğumdan sonra, ilk yıllarda bebek, çok hızlı bir büyüme içindedir 2 yaşından sonra, büyüme hızı yavaşlamaktadır 1-2 yaş arasında boy uzaması ortalama olarak yılda 12 cm, 2-3 yaş arasında ise 8 cm civarındadır 3-6 yaş döneminde de yıllık ortalama boy uzaması 6-8 cm arasındadır 4 yaşına gelen bir çocuk, doğumdaki boyunun yaklaşık iki misline ulaşmıştır 4 yaşından sonra, boy uzamasında bir yavaşlama görülmektedir (Selçuk, 1996, s29) İlk iki yılda hızlı bir artış gösteren boy uzaması, giderek daha yavaş fakat sürekli bir artış gösterir İlk yılda 20-25 cm olan boy artışı, ikinci ve üçüncü yılda 10 cm; dört ve beşinci yıllarda 5-6 cm´ye düşer; altıncı ve yedinci yıllarda 10 cm´lik bir artışla hızlanmış gibi görünmesine karşın, ergenliğe kadar ani bir artış kaydedilmez (Yavuzer, 1993, s87) Kız çocuklar kemik gelişimi bakımından erkek çocuklardan bir yıl ilerdedir 3-6 yaşlarında kemikler, tam olarak sertleşmemiştir Bu nedenle, düşmeleri halinde kemiklerde kırılma görülmez Kemiklerin sertleşmemiş olmasının zararları da vardır; yanlış duruş ve travma durumlarında kemiklerin biçimi kolaylıkla bozulabilmektedir (Selçuk, 1996, s29) Bu dönemde sinir sistemi, gelişimini büyük ölçüde tamamlanır İki yaşındaki çocuğun beyninin ağırlığı, yetişkin beyin ağırlığının %75´i iken; 5 yaşında %90´a ulaşır (Senemoğlu, 1997, s33) İlk diş genellikle, çocuk altı ya da 7 aylıkken çıkar ve 12 tane olan süt dişleri, 4 yaşlarına doğru tamamlanır Normal olarak da altı yaşına doğru dişlerin değişmesi başlar ve ergenliğe kadar dişlerin sayısı oldukça düzenli olarak bir yerden ötekine artar (Yavuzer, 1996, s87) Genellikle 3 yaşına kadar bütün süt dişler çıkmıştır Bu süt dişleri 6 yaşına kadar çocukların besinleri çiğneme ve sindirmelerine yardımcı olmaktadır Çocuklar, altı yaşına ulaştıkları zaman süt dişleri düşmekte ve yerine kalıcı dişler çıkmakta olup, kalıcı dişler daimi olduğu için, diş sağlığı açısından çok önemlidir (Selçuk, 1996, s29) Kalbin büyümesi, altı yaşına kadar çok hızlıdır Kalp atış hızı da giderek azalır ve ilkokula başlama yaşına doğru yetişkininkine benzer hale gelir Solunum sisteminin özellikle de ciğerlerin kapasitesinin gelişimi, bu dönemde oldukça yavaştır Ancak ergenlik döneminde birden hızlanma gözlenir Sindirim sistemi, tüm yiyecekleri sindirebilir hale gelmiştir (Senemoğlu, 1997, s33) Temel işlevleri büyümeyi uyarmak, beden gelişmesini düzenlemek ve metabolizmayı etkilemek olan hormonlardan timus, birinci yıl boyunca ve ağırlığının en yüksek sınırını kazandığı ergenlikten önceki yıllarda hızla büyür Tiroid ve paratiroid bezleri ve hipofiz daha düzenli bir biçimde büyür (Yavuzer, 1996, s87) |
Gelişimle İlgili Kavramlar |
08-23-2012 | #8 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Gelişimle İlgili Kavramlar22 Sosyal (Toplumsal) Gelişim Diğer insanlara intibak etmeyi öğrenmek, insan hayatının en mühim problemlerinden biridir Bu öğrenmeyi, rasyonel bir nizama doğru yürütebilmek için insanların ne gibi karakteristiklerinin sosyal tepkiler uyandırdığını, çocukların bu uyarıcıların mana ve ehemmiyetini nasıl öğrendiklerini, bu uyarıcılara nasıl karşılıkta bulunduklarını ve onların bu mukabelelerinin bütün sosyal durum üzerine ne g,bi tesirlerinin olduğun bilmek gerekir (Cole-Morgan, 1975, s143) İnsanın sağlıklı bir hayat sürdürebilmesi, içinde olduğu sosyal ve fiziksel çevreye uyum sağlamasına bağlıdır Bu nedenle, sosyal gelişim ve buna bağlı olarak sosyalleşme büyük bir önem taşımaktadır Toplumun beklentilerine uygunluk gösteren kazanılmış davranış yeteneği olarak tanımlanabilen sosyal gelişme, geniş anlamıyla bireyin doğumdan itibaren başlayan bir evreyi; dar anlamıyla ise günlük davranış gelişimini kapsar (Yavuzer, 1996, s49) Birey, yaşamı boyunca başkalarıyla birlikte bulunmak zorundadır Bireyin ailede, toplumda, sokakta, işyerinde vb yerlerde başkalarıyla iyi ilişkiler kurmasında, toplumsal kurallara uymasında, kamu görevlerini yapmasında ve haklarını kullanmasında toplumsal gelişimin katkısı vardır (Başaran, 1994, s129) Çocukluk yıllarında gerekli olan toplumsal gelişimi sağlayamamış olan kişiler, yaşamlarının ileri ki dönemlerinde topluma karşı bir takım uyumsuzluklar gösterirler ve çevrelerine zarar verirler Toplumsal gelişim bakımından normal olan bir kişi, her yaşta çevresindeki diğer insanlarla bir sorun yaratmadan yaşamayı bilir Bu bakımdan, çok gelişmiş olanlarda içinde bulunduğu toplumun önderi düzeyine çıkarlar Böyle bir kişi, aile ve okul çevresinde toplumsal gelişimin önemi bir kısmını tamamlar Toplum içine girdikleri zaman da büyük bir inandırma gücü gösterirler Toplumsal yönden geri ve zayıf olan kimse, topum içinde normal derecedeki insan ilişkilerini bile kuramaz Çeşitli ilgi ve tutumlar da kişinin toplumsal gelişiminin bir sonucu olarak oluşur Karakter ve kişilik özellikleri de bir takım toplumsal şartlanmalarla kazanılır Bunlar gibi, disiplin olaylarının çoğunun nedeni, toplumsal uyumsuzluktur (Binbaşıoğlu, 1990, s166) 221 TOPLUMSAL GELİŞİMİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER 2211 Kalıtsal Etkenler Sosyal gelişimde kalıtsal etkenler, bireyin bedensel yapısını oluşturan kromozomlar üzerindeki genlerdir Genler, aracılığıyla, kalıtsal olan beden özellikleri geçerken toplumsal gelişimle ilgili olarak da kişinin içe ve dışa dönüklük gibi yaratılış (mizac) hallerinde geçtiğine inanılıyor Kimi ailelerin genellikle şen ve şakrak, kimi ailelerin de genellikle içine kapalı yaratılışta oluşu, bu görüşü destekler niteliktedir (Binbaşıoğlu, 1990, s169) Kişinin devinimsel gelişimi, geniş ölçüde biyolojik yapıya dayanır Bunun da kalıtsal etkenler belirler Devinimsel gelişim yönünden ileri olan bir kimse de toplumsal uyumun daha fazla olduğu görülür Zeka da sosyal gelişimi etkiler Zeka bakımından üstün olan kişilerin genellikle toplumsal yönden de üstün oldukları kabul edilir (Binbaşıoğlu, 1990, s169) |
Gelişimle İlgili Kavramlar |
08-23-2012 | #9 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Gelişimle İlgili Kavramlar2212 Çevresel Etkenler: Çevresel etkenlerin başında aile ve okul gelir Aile ve okulda bulunan bireyler, çocuk üzerindeki çeşitli etkileriyle "toplumsal gelişimi" ya hızlandırır ya da yavaşlatırlar Okul ödevlerinden biri de çocuğun ailede kazandığı toplumsal özellikleri daha bilinçli bir biçimde geliştirmektir Ailenin toplumsal-ekonomik durumu da çocuğun sosyal gelişimini şu ya da bu şekilde etkiler Yoksul çevrenin çocukları, toplumsal yönden geri kalabilirler Bunların, toplumsal görgü ve yaşantıları az olabilir (Binbaşıoğlu, 1990, s170) Aile ve okul çevresinden sonra, toplum çevresi de çocuğun toplumsal gelişimini etkiler Radyo ve televizyonda yapılan bir konuşma, görülen bir olay çocuğun toplumsal gelişimini etkileyebilir (Binbaşıoğlu, 1990, s170) 222 Okul Öncesi Çocuğunun Yaşlarına Göre Sosyal Gelişimi: Okul öncesi çocuğunun sosyal gelişimi yaşlarına göre şu şekilde açıklanır Arnold Gessel´in yaptığı incelemelere göre toplumsallaşmanın ilk 10 ay içindeki gelişimi şöyledir: Birinci Ayda: Çocuğun karşısına geçilip el, kol e yüz hareketleri ile konuşulursa, çocuk, konuşanın yüzüne bakar ve hareketlerinde "kısa bir süre için"1 azalma olur İkinci Ayda: Kendisi ile meşgul olanlara gülümser, elleri ve parmakları ile oynar Yedinci Ayda: Çocuk, çevresindeki tanıdıkları, yabancılardan ayrılır Aynanın önüne oturduğu zaman, hayaline güler; onunla konuşma hareketleri yapar ve elleri ile oynaya vurur Onuncu Ayda: Giydirilirken, kolunu aldırır ve başını uzatır Aynanın önünde oturtulup eline birşeyler verilirse, onu aynaya doğru uzatır ve aynadaki hayli üzerinde uygulamaya başlar Bu toplumsal gelişimin temelidir Sosyal gelişim gerçekte onuncu aydan sonra başlamaktadır (Yavuzer,1996, s84) 2221 ( 0-2) Yaş Çocuğunun Sosyal Gelişimi: Sosyalleşme, bebeğin 3 ay dolaylarında insanla objeler arasındaki farkı görerek ,değişik tepkiler göstermesiyle başlar Bebekler üçüncü ayda, insan sesi duyduklarında o yöne çevirirler, gülümsemeye gülümsemeyle yanıt verirler, çevrelerindekilerin varlığından duydukları zevkleri gülümseme, tekmeleme ya da el hareketleriyle belirtirler (Yavuzer, 1996, s84) Bebekler, ilk 3 ay içinde çevrelerini gözleriyle, kulaklarıyla ve emzirilirken ağızları aracılığıyla tanırlar (Dodson, 1990, s45) Diğer bebekleri fark etme, onlara gülme ve ağladıklarında onlara ilgi gösterme 4-5 aylıkken başlar Bu aylarda bebekler gülümseme ve azarlamalara değişik tepkiler gösterirler, farklı uyarımları kolayca ayırt edebilirler (Yavuzer, 1996, s84) Bakma ve dokunma şeklinde başlayan arkadaşlık ilişkileri, altıncı aydan itibaren, giderek daha saldırgan bir biçim almaya başlar 9ve 13 Aylar arasındaki sosyal davranış belirtileri içinde, diğerlerinin ses ve davranışlarını taklit etme ve oyuncaklarla birlikte oynama sayılabilir Oyuncağın başkası tarafından alınması halinde sinirlenme, kavga ve ağlama gibi davranışlar tipik sosyal tepkiler arasındadır 8-9 aylık olduğunda çocuk başkalarında gözlediği konuşma seslerini, basit davranışları ve jestleri taklit etmeye çabalar 10-12 Aylar arasında, aynadaki kendi görüntüsüyle oynar ve görüntüsünü sanki başka bir insanmış gibi öper 1 yaşına kadar çocuk diğer insanlara, özelikle annesine bağımlıdır 1 yaşına geldiğinde, çevresini yalnız başına keşfedebildiği halde, çocuk bu dönemde "güven" temeline dayalı anne desteğine gereksinim duyar 9-13 aylık çocukların oyuncak konusunda birbirleriyle kavga ettikleri görülmektedir 14-18 aylık çocuklar ise, birbirleriyle dostça ilişkiler kurabilmekte iken, 1,5-2 yaşındaki çocuklar ise, birbirleriyle görüşebilmek olanakları aramaktadır (Binbaşıoğlu, 1990, s172) Bebeğin temel güven duygusu; beslenme ve bakım sürecinde anne ile kurduğu yakın ilişki sonucu oluşur Bu gelişimi olumlu yönde etkileyen sevgi ve yakın temas ihtiyacının karşılanmasıdır Bu duygu onun birçok istendik davranışlara yönelmesinde etkili olur Araştırmalar, bebeklerin de temel güven duygusu geliştirmemiş çocukların ileride ruhsal bozukluklar, aşırı korkular, aşırı kıskançlık, bencillik, sabırsızlık, saldır - ganlık gibi anti-sosyal davranışlar gösterme olasılıklarının fazla olduğunu ortaya koymaktadır (Tan, 1964, s13) Temel güven duygusundan yoksun olarak yetişmiş olan çocuklar, ileriki hayatlarında, sosyal ilişki kurmaktan çekinen, kendine güvensiz kişiler olabilirler (Selçuk, 1996, s48) Çevresindeki bireylerle giriştiği sosyal etkileşim sonucu, benlik kavramının temelleri atılır Sosyal çevresi tarafından algılanış biçimi, fiziksel gücünün sınırlamalarının farkına varış, benlik kavramını geliştirir (Geçtan, 1674, s78) |
Gelişimle İlgili Kavramlar |
08-23-2012 | #10 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Gelişimle İlgili Kavramlar2222 (3 Yaş) Çocuğunun Sosyal Gelişimi: Bu dönem, sosyal gelişim açısından kritik bir dönmemdir Çocukta işbirliği anlayışı gelişerek "biz" zamiri kullanılmaya çalışır Çocuğun dünyasında oyun önemlidir Oyuncaklarını zihninde sembolleştirip, onlara kızar, bağırır, okşar ve dakikalarca konuşur Bu yaştaki çocuk, hem yaşıtlarıyla oynamak ister hem de onlarla oyun esnasında problemler yaşar Bu yaştaki çocuklar için, kendine güven duygusu ve kendi işini yapmak önem kazanır 3-6 yaşlarındaki çocuklar, motor becerileri geliştiği için sosyal ilişkilere daha fazla katılırlar (Selçuk, 1996, s50) 2-3 yaş arası, çocuk açısından zorlu bir dönem niteliğindedir Çocuk,, dengeli değil, genelde isyankardır Söz dinlemediği gibi, çevresinden yardım da kabul etmez (Yakut, 1997, s18) Bu yaştaki çocukta kelime hazinesi zenginleşir ve bu kelimeleri kullanmaya başlar Bu yaştaki çocuklarda görülen konuşamamanın temel nedeni duygusal baskıdır Bu yaştaki çocuklara, konuşmasında ortaya çıkan tekrar ve tereddütlere elden geldiği kadarıyla olumlu yaklaşılmalıdır Bu yaştaki önemli olaylardan birisi de, çocukta oluşan merak ve öğrenme dürtüsüdür Bu dürtü çocuğu ulaşabileceği her şeyi incelemeye yöneltir Annesine, babasına ve çevresindekilere sürekli olarak, "nedir bu ?" merak giderici sorular sorar Bu dönemde çocuk, diğerlerin varlığını daha kolayca kabul etmekle beraber onlarla işbirliği yapma konusunda büyük güçlükler içindedir Çocuk daha önceki dönemde ben merkezci bir anlayış içindeyken bu kez, biz merkezli bir anlayış içindedir (Tuncel, 1977, s78-80) 4 yaşındaki çocuklar, konuk karışlamayı, az-çok öğrenir "Hoş geldin" derler, akraba ve komşu çocuklarıyla ahbap olurlar Bu yaşta çocuklar, oyuncaklarını diğer arkadaşlarıyla paylaşırlar; fakat bu arkadaşlıklar da hep çıkarcılığa dayanır (Binbaşıoğlu, 1990, s172) 4 yaşındaki çocuk, arkadaşlarıyla pek iyi geçinemezse bile, arkadaşlık etmek onun için en önemli olaylardan biridir Arkadaşlarıyla geçimsizliğinde, 2,5 yaşındaki tutumunu andıran olaylar görülür Tıpkı, o dönemdeki duygusal aşırılıklardadır: Bu, bakarsızınız, son derece utangaç, çekingendir, bir an sonra değişir ve kurum satmaya başlar Çocukların çoğu, bu dönemde de 2,5 yaşlarında olduğu gibi belirli alışkanlıklara saplanırlar Yemek, giyinmek, uyumak gibi konularda sürekli olarak aynı düzenin kollanmasını isterler Bu düzen, bozulduğu zaman anlayış gösteremez, tam tersine ağlayarak, bağırarak, sorular sorarak tedirginliklerini ortaya koyarlar (Dodson, 1990, s120-121) 4 yaşındaki çocuklar, arkadaşlık etmeyi, birlikte oyun oynamayı severler Ne var ki, bu beraberlik hiç de güllük gülistanlık bir ortamda gelişmez Bu yaşlardaki çocuklar, sürekli olarak birbirleriyle dalaşır, kavga ederler, dövüşürler, birbirlerine ad takarlar, küfür etmeye başlarlar Hele, kendi aralarında bir grup kurdular mı, başka çocukları yanlarına yaklaştırmazlar 4 yaş kabalık ve sakınmasızlık çağıdır Başkalarının duyguları hiç hesaba katılmaz Çocuk, istediğini, düşündüğünü yapar ve söyler 2222 ( 4 Yaş) Çocuğunun Sosyal Gelişimi: 4 yaşına gelen çocuk, artık 3 yaşında olduğundan daha sakin, daha uyumlu ve hareketlerini daha kolaylıkla kontrol edebilecek durumdadır Dört yaş çocuğu sürekli olarak çevresini tanıma çabası içindedir Be çabasını devamlı olarak sorduğu sorularla açıkça ortaya koyar Ne, nerede, kim vb sorular sorar Sorularıyla ilgili olarak kendisine verilen açıklamaları dikkatle izler Burada yetişkinin vereceği cevapların doğru, onun anlayabileceği açıklıkta olmasının önemi büyüktür Sorulan sorular, çocuğun ilgilerini, isteğini göstermesi açısından önemlidir Bu nedenle, "büyünce öğrenirsin" ya da "bana sor, o anlatsın" türünden geçiştirmeler, çocuğun öğrenme isteğini azaltabileceği gibi, onun yetişkine olan güven duygusunu da azaltarak kırıklığa uğramasına neden olabilir Toplumsal gelişim yönünden yetişkinleri izleyerek, onların davranışlarını taklit eden, 4 yaş çocuğu, bir yandan yetişkinle olumlu ilişkilerini sürdürürken, diğer yandan kendi yaşıtı olan çocuklarla da daha uzun süre birlikte olmaya başlar Ancak gruplar henüz çok kolaylıkla dağılabilir niteliktedir Bu yaş çocuğunda zaman zaman uzmanların paralel oyun adı verdikleri (aynı mekan içinde herkesin kendi oyununu sürdürmesi) oyun türü görülebilir Oyun sırasında ortaya çıkan çatışmalar, onun için sosyal birer deneyim yerine geçerler Çocuğun arkadaşlarının isteklerine uymayı öğrenmeye başlaması ve bunun için de kendi isteklerinden fedakarlıkta bulunabilmesi, sosyal gelişim yönünden son derece önemli bir adım olarak nitelenebilir 2-3 hatta 4 yaşındaki çocuklar, ancak bir kişi ile arkadaşlık kurabilirler 2-3 yaşındaki çocuklarda "sen, ben" kavramı gelişmiştir Bu kişinin, kendisini başkalarından iyice ayırdığının bir belirtisidir Toplumsal gelişim, bundan sonra, hızla artar (Binbaşıoğlu, 1990, s172) 3 yaşına giren çocuğun, giderek daha olumlu ve dengeli bir birey haline dönüştüğü görülür Bu evrede rastlanan ani öfke nöbetleri çoğunlukla eşyaya yönelmiştir Örneğin, yetişkinin "niçin koşuyorsun" sorusuna, çocuk, olayı rasyonalize ederek: "çünkü merdiven koş koş diyor" yanıtını verebilir (Yavuzer, 1996, s109-110) 1,5-3 yaş çocukları tamamen başkalarına bağımlı olmak istemezler Teşebbüs ettikleri işleri yaparak, kendilerine olan güvenlerini artırmaya çalışırlar Yetişkinlerin yaptıkları işe karışmalarını ve müdahale etmelerini istemezler Eğer, yaptıkları iş, engellenirse, öfkelenip, hırçınlaşırlar Buna karşılık yetişkinler, çocukları 2 yaşından itibaren toplumun istediği şekilde davranmaya zorlarlar Çünkü çocuklarının toplum kurallarına uyum sağlayabilen bireyler olarak yetişmelerini ister Bu kültür aktarımının bir gereğidir Ancak, ana-babalar, çocuklarına toplumun maddi ve manevi değerlerini sevdirerek ve onların kişiliklerini rencide etmeden aktarmalıdır (Selçuk, 1996, s49) Bu yaştaki çocuklarda Piaget´nin de işaret ettiği gibi, toplumsallaşmış dil" çok yavaş oluşan, yavaş yavaş evrimlenen bir olaydır (Tuncel, 1977, s80) Çocuk, üç yaşına gelince, oyun arkadaşı aramaya başlar Annesinden uzaklaşmak, daha bir bağımsız daha bir başına buyruk olmak ister Bunu sağlamanın en kolay yolu, çocuğu yuvaya yollamaktır (Dodson, 1990, s130) 2 yaşında başlayan sorgulama ve sorma dönemi, 4 yaşında en üst düzeye çıkar Bu çağdaki tipik sorunların başında, "ben nereden, nasıl geldim?" sorusu gelir Çocuğun yaşına uygun olarak kısa, öz ve doğru cevaplar verilmelidir Bu soruya çocuğun anlayıp, kavrayabileceği bir sadelik ve yalınlıkta karşılık verilmesi en uygun olanıdır Kesinlikle çocuğu susturmak ve gerçeği yansıtmayan karşılıklar vermek, doğru değildir Bu konuda anne-babaya önemli görevler düşmektedir (Yakut, 1994, s18-19) 4 yaş çocuğu son derece açık sözlüdür Hoşlandığı ve hoşlanmadıklarını rahatlıkla söyleyebilir 4 yaş çocuğu, somut düşünür Kelimeleri öğrendiği basit anlamlara göre değerlendirir Örneğin, "yüzsüz" den,ildiğinde, yüzü olmayan bir insanı anlamaktadır Bu da yetişkinlerin 4 yaş çocuğu ile konuşmalarında kullandıkları sözcükleri onun anlayabileceği şekilde olmasını ve 4 yaş çocuğunun bulunduğu sırada aralarında yapacakları konuşmalarda dikkatli olmaları gerekli kılmaktadır Bu yaştaki çocuk, oyunlarını bir konu çevresinde örmeye başlar Bebekleriyle, arabalarıyla, trenleriyle, öteki oyuncaklarıyla uzun süreli ve belirli olayların canlandıran oyunlar kurar Güçlü hareket itisi ve kafasının içindeki belirsizlikler, onu çeşitli yönlere çeker, ne yapmak istediğini, nereye gittiğini kestiremez Bu tavrı en iyi belirleyecek örnek, kendisine ne resmi yaptığını soran annesine "daha bitirmedim ki, nereden bileyim" diye cevap veren çocuğun yaşadığı olaydır |
|