Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
kızıldereli, mektup, oturana, reisi, seatleden, washingtonda

Kızıldereli Reisi Seatle'den Washington'da Oturana Mektup

Eski 08-20-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kızıldereli Reisi Seatle'den Washington'da Oturana Mektup




Washington'daki Büyük Başkan'a

Washington'daki büyük başkan bize
topraklarımızı satın almak istediğini bildiren bir
haber yolluyor
Büyük Başkan bize aynı zamanda dostluk
iyi niyet dolu sözler de gönderiyor
Bu dostça bir davranıştır, zira biz onun bu
dostluğa ihtiyacı olmadığını pek iyi biliriz
Biz onun istediğini düşüneceğiz, zira eğer
biz satmağa razı olmazsak, belki o zaman da
beyaz adam tüfeğiyle gelecek ve bizim
topraklarımızı zorla alacaktır

Gökyüzü nasıl satılır,
ya da satın alınır,
ya toprakların sıcaklığı?
Bunu tasarlamak bize yabancıdır

İnsan havanın tazeliğine,
suyun şarıltısına sahip olamazsa
onu nasıl satabilir?

Siz onu bizden nasıl
satın alabilirsiniz?
Biz kararımızı vereceğiz
Seattle Reis ne söylerse,
Washington'daki Başkan
bunun doğruluğuna emin olmalıdır,
tıpkı beyaz kardeşimizin mevsimlerin
tekrar geleceğine güveni olduğu gibi

Benim sözlerim yıldızlara benzer
ki onlar hiç bir zaman sönmez
Bu dünyanın her bir parçası ulusum için kutsaldır,
pırıldayan her çam yaprağı ,her kumsallık kıyı,
karanlık ormanlardaki her sis, her geçit,
vızıldayan her böcek ulusumun düşünce ve
yaşantılarında kutsaldır
Ağaçların içinde yükselen özsuyu
kızılderili adamın hatıralarını taşır
Beyazların ölüleri, yıldızların altından
geçmek için uzaklara giderken
doğdukları toprakları unuturlar
Fakat bizim ölülerimiz bu büyülü dünyayı
hiç bir zaman unutmazlar,
çünkü o kızılderililerin annesidir
Biz bu toprakların bir parçasıyız ve onlar
bizden birer parçadırlar
O güzel kokan çiçekler bizim kızkardeşlerimiz,
geyik, at ve büyük kartal da bizim erkek kardeşlerimizdir
Yüksek kayalıklar, yeşil çayırlar,
tayların ve insanların vücutlarının ılık sıcaklığı
hepsi aynı bir aileye aittir
Washington'daki büyük başkan
bize bir yer vereceği ve bizim orada rahatça
kendi kendimize yaşayabileceğimizi haber veriyor
O bizim babamız, biz de onun çocukları olacağız
Fakat böyle şey acaba hiç olabilir mi?

Tanrı bizim ulusumuzu sever, fakat kızılderili çocuklarını terk etti
O beyaz adama işinde yardım etsin diye
makinalar yolluyor ve onun için büyük köyler yapacak
O geçen her günle sizin ulusunuzu daha kuvvetli yapacak

Beklenmeyen bir yağmurdan sonra
ırmaklar nasıl yataklarından taşarlarsa,
siz de çok geçmeden bu toprakları dolduracak,
her tarafa taşacaksınız

Benim ulusum gelgitin çekilen dalgalarına benzer,
fakat onlar bir daha geri gelemezler
Hayır biz başka başka ırklardanız
Çocuklarımız beraber oynamazlar,
ihtiyarlarımızın anlattığı öyküler de başka başkadır
Tanrının lütfu sizin üzerinizdedir, bizler yetim kaldık
Biz topraklarımızı satmak için yaptığınız
teklifleri bir kere daha düşüneceğiz
Bu sandığınız kadar kolay olmayacaktır

Çünkü bu topraklar bize kutsaldır
Biz bu ormanlarla seviniriz
Bilmiyorum
Bizim davranışımız sizinkinden farklıdır
Derelerin ve ırmakların içinden geçerken
pırıldayan sular yalnız su değildir: onlar bizim
atalarımızın kanlarıdır

Biz size bu toprakları sattığımız zaman,
bilesiniz ki, onlar kutsaldır ve
sizin çocuklarınız da onların kutsal olduklarını
ve göllerin berrak sularında oynaşan her yansının
benim ulusumun yaşantılarına ait masalları ve öyküleri
anlatmakta olduklarını öğrenmelidirler
Suların çıkardığı sesler benim atalarımın sesleridir
Irmaklar bizim kardeşlerimizdir,
onlar bizim susuzluğumuzu giderirler,
bizim kayıklarımızı taşır, ve çocuklarımızı beslerler
Topraklarımızı sattığımız zaman, bunu hatırınızda tutmalısınız,
ve çocuklarınıza öğretmelisiniz
Irmaklar bizim kardeşlerimizdir, sizin de
Ve siz şimdiden başlayarak ırmaklara iyiliğinizi esirgememelisiniz,
öteki her kardeşe karşı da

Kızılderili adam onun topraklarına giren
beyaz adam karşısında her yerde geriledi,
nasıl ki sabahın sisi dağlarda doğan güneşin önünden kaçar
Fakat bizim babalarımızın külleri kutsaldır
Onların mezarları mübarek topraklardır,
bütün bu tepeler, ağaçlar, dünyanın bu kısmı,
bizim için mübarektir

Biz beyaz adamın düşünümüzü anlamadığını biliriz
Toprağın her parçası onun için birdir, çünkü
o gece gelen ve yerden ihtiyacı olan şeyi alıp
giden bir yabancıdır
Toprak onun kardeşi değil düşmanıdır,
onu elde ettikten sonra ilerlere gider,
babalarının mezarlarını geride bırakır ve
onlarla bir daha ilgilenmez
O toprağı çocuklarından çalar ve gene ilgilenmez
Babalarının mezarları ve çocuklarının doğum hakkı çabukça unutulur
O annesi olan taprağı ve kardeşi olan gökyüzünü
satılacak ve talan edilecek şeyler gibi,
ya da koyunlar veya parıldayan inciler gibi
satın almak için kullanır

Onun açlığı dünyayı saracak ve geride
her tarafta çölden başka bir şey kalmayacak!
Ben bilmiyorum,
bizim düşünüşümüz sizinkinden farklıdır
Sizin şehirlerinizin görüntüsü
kızılderili adamın gözlerini ağrıtır
Belki bu onun bir vahşi olmasından
ve bu gibi şeyleri anlayamamasından ileri gelir!

Beyazların şehirlerinde sessizlik denen bir şey yoktur
Orada ilkbaharda oluşan yaprakların seslerini,
uçuşan böceklerin vızıltılarını işitecek
bir yer de bulamazsınız
Fakat bütün bunlar benim bir vahşi olmamdan
ve bunları anlayamamamdandır
Gürültü, patırtı bizim kulaklarımızı adeta tahkir eder
Kuşların ötüşünü,
ya da geceleyin su başında kurbağaların bağırışlarını
işitmedikten sonra dünyada ne vardır
Ben kızılderili bir adamım ve bunu anlayamıyorum

Bir kızılderili
gölün üstünden gelen rüzgârın mülâyim gürültüsünü sever,
öğleyin yağan yağmurun temizlediği,
taze çam yapraklarının ağırlaştırdığı
rüzgâr kokusundan hoşlanır
Kızıl adam için hava kıymetlidir,
çünkü her şey aynı solunumdan pay alır
hayvan, ağaç ve insan,
hepsinin teneffüs ettiği hava aynıdır
Beyaz adam teneffüs ettiği havanın farkında değilmiş gibi
görünüyor
Bir kaç gün önce ölen bir insanın kötü kokulan duymadığı gibi
Fakat biz size topraklarımızı satarsak, unutmamalısınız ki,
hava bizim için kıymetlidir
ve hava hayatta tuttuğu her şeyle ruhunu paylaşır
Rüzgâr babalarımıza ilk nefeslerini vermişti
ve son nefeslerini de alan odur
Çocuklarımıza da yaşama ruhunu o vermelidir
Eğer biz topraklarımızı size satarsak, onu
özel ve mübarek bir şey olarak kıymetlendirmelisiniz
Beyaz adam da çayır çiceklerinin
üzerinden geçen rüzgârın onların kokularıyla
nasıl tatlı koktuğunu duymalıdır
Topraklarımızı satmak üzerinde düşüneceğiz
ve eğer buna karar verirsek, bunun bir şartı olacaktır
Beyaz adam topraklarımızdaki hayvanlara
kardeşleri gibi muamele etmelidir
Ben bir vahşiyim
ve başka türlüsünü anlayamam
Ben şimdiye kadar beyaz adam tarafından bırakılmış,
çürümüş binlerce bizon gördüm
Ben bir vahşiyim
ve demir atın (lokomotif), sırf hayatta kalmak için öldürdüğünüz
bizondan daha kıymetli olduğunu anlayamam
Hayvanları olmadıktan sonra insanların ne kıymeti vardır
Eğer bütün hayvanlar onu bıraksalardı,
insanlar ruhlarının yalnızlığından ölmezler miydi?
Hayvanların başına gelenler çok geçmeden insanların da başına gelecektir
Hayatta her şey birbirine bağlıdır
Toprağın başına gelen, onun oğullarının da başına gelir

Sizler çocuklarınıza ayaklarının altındaki toprakların
bizim büyük babalarımızın külleri olduklarını öğretmelisiniz
Toprağa kıymet vermeleri için onlara,
toprağın bizim atalarımızın ruhlarıyla dolu olduğunu anlatınız
Çocuklarınıza, bizim öğrettiğimiz şeyleri öğretiniz
Toprak bizim annemizdir
Toprağın başına gelenler onun çocuklarının da başına gelir

İnsanlar toprağa tükürürlerse,
kendi kendilerinin yüzüne tükürmüş olurlar
Zira biz biliyoruz ki,
toprak insana değil,
insan toprağa aittir
Her şey,
bir aileyi birbiriyle birleştiren kan gibi birbirine bağlıdır
Herşey birbirine bağlıdır
Toprağın başına gelen oğullarının da başına gelir

İnsan hayatın dokusunu yaratmamıştır,
onun içinde yalnız bir liftir Siz dokuya ne yaparsanız,
bunu kendinize yapıyorsunuz demektir
Hayır,
gündüzle gece bir arada yaşayamazlar
Bizim ölülerimiz dünyanın tatlı ırmaklarında yaşamağa devam ederler
ve ilkbaharın yavaş adımlarıyla tekrar geri dönerler,
onların ruhu gölün yüzeyini çalkalayan rüzgârdır
Beyaz adamın topraklarımızı satın almak hususundaki isteğini düşeneceğiz

Fakat benim ulusum soruyor,
beyaz adam neyi satın almak istiyor?
Gökyüzü ve toprakların sıcaklığı,
koşan antilopların çabukluğu
nasıl satın alınabilir?
Biz size bütün bu şeyleri nasıl satabiliriz,
siz de bunları nasıl satın alabilirsiniz?
Kızıl adam bir kâğıt parçası imzaladığı ve
bunu beyaz adama verdiği için
siz bu topraklara istediğinizi yapabilir misiniz?
Havanın tazeliğine ve suyun pırıltısına sahip değilsek,
onları size nasıl satabiliriz?
Sonuncusu öldükten sonra
bizonları yeniden geriye satın alabilir misiniz?
Biz teklifiniz üzerinde düşüneceğiz
Biz, satmağa razı olmadığımız takdirde,
beyaz adamın tüfeğiyle gelip topraklarımızı alacağını bilmekteyiz
Fakat biz vahşi insanlarız
Beyaz adam ise, geçici olarak iktidardadır
ve O
kendisini bütün dünyanın kendisine ait olduğu,
Tanrı sanmaktadır
Bir insan, annesine nasıl sahip olabilir?
Biz topraklarımızı satın almak hususundaki
tekliflerinizi tekrar düşüneceğiz

Gece ve gündüz beraber yaşayamazlar,
biz, sizin başka topraklara göç etmemiz teklifinizi düşüneceğiz
Biz uzakta ve sükun içinde yaşayacağız
Günlerimizin kalan kısımlarını nerede geçireceğimiz önemli değildir
Çocuklarımız babalarını gururları kırılmış ve yenilmiş gördüler
Savaşçılarımız utandırıldılar
Yenilgiden sonra günlerini miskince geçirdiler,
vücutlarını tatlı yemekler ve kuvvetli içkilerle zehirlediler
Günlerimizin geri kalan kısmını nerede geçireceğimizin bir önemi yoktur
Zaten geriye de pek fazla zaman kalmamıştır
Bir kaç saat,
bir kaç kış,
sonra eskiden bu topraklar üzerinde yaşayan insanlardan,
kendi uluslarının mezarlarında matem tutacak kimse kalmayacaktır
O ulus ki bir vakit sizinki gibi kuvvetli idi
ve geleceğe ümitle bakıyordu;
oysa şimdi
ormanlarda başı boş dolaşmaktan başka
yapacak bir şeyleri olmayacaktır

Fakat ben ulusumun çöküşüne neden ağlayayım?
Uluslar insanlardan oluşurlar,
başka bir şeyden değil
İnsanlar da denizdeki dalgalar gibi gelip geçerler
Onlara yol gösteren
ve onlarla dostun dostla konuştuğu gibi
konuşan bir Tanrıya sahip olan beyaz adam bile,
herkes için belirlenmiş olan alınyazısından kaçamayacaktır
Belki biz hep kardeşleriz

Yalnız biz,
beyaz adamın da bir gün keşfedeceği bir şeyi şimdiden biliyoruz
Bizim Tanrımız da aynı Tanrıdır
Sizler belki bizim topraklarıza sahip olduğunuzu düşündüğünüz gibi
ona da sahip olacağınızı düşünüyorsunuz,
fakat buna muktedir olamayacaksınız
O
insanların Tanrısıdır,
kızılderililerin de
beyazların da
Bu topraklar onun için kıymetlidir
Onları yaralamak,
onların yaratıcısını hor görmek demektir

Beyazlar da bir gün bu dünyadan gideceklerdir,
belki de bütün öteki ırklardan daha çabuk
Yataklarınızı zehirlemeğe devam ediniz,
ve bir gece kendi çöplerinizin içinde boğulacaksınız
Fakat batışınızda her tarafa parlak bir ışık yayacaksınız,
bu, sizi bu topraklara getiren
ve size bu ülkeye
ve kızılderili adama hakim olmanızı emreden Tanrının
kudretinin ateşinden gelecektir
Bu kader bizim için bir muammadır

Bütün bizonlar öldürüldükten sonra,
yaban atları evcilleştirildikten,
ormanlann en gizli köşeleri,
binlerce insanın ağır kokusuyla dolduktan,
sevimli tepelerin görüntüsü konuşan tellerle kirletildikten sonra
Çalılıklar nerede?
Kayboldular!
Kartallar nerede?
Gittiler!
O hızlı koşan taya ve ava
"Allahaısmarladık"
demek, ne demektir?
Bu, o yaşamın sonu ve sırf daha fazla hayatta kalmanın başlangıcıdır!
Tanrı bizim hayvanlara ve kızılderililere hâkim olmamızı istedi,
herhalde bunun özel bir sebebi olacaktır,
fakat bu sebep bizim için bir muammadır

Belki beyaz adamın nelerden rüya gördü-
ğünü,
uzun kış geceleri çocuklarına hangi ümitlerini anlattığını,
onların sabahın özlemini çekmeleri için
imgelemlerinde (muhayyile) ne gibi hayalleri
ateşlediğini bilseydik,
evet
belki o zaman onu anlayabilirdik
Fakat biz yaban insanlanyız

ve beyaz adamın düşleri bize saklıdır
Ve onlar bize saklı oldukları için de,
biz kendi yollarımızdan gideceğiz
Çünkü biz her şeyden önce
her insanın kardeşlerininkinden -ne kadar farklı olursa olsun-
istediği gibi yaşama hakkını tanır ve sayarız
Bizi birbirimize bağlayan şeyler çok değildir
Biz sizin teklifinizi düşüneceğiz

Eğer ona evet dersek, bu sırf bize
vadettiğiniz yeni toprakları güvenlik altına almak içindir
Belki orada kısa günlerimizi
kendi alıştığımız şekilde geçirebileceğiz
Son kızılderili bu dünyadan gittiği
ve onun hatırası, yalnız bir bulutun
sonsuz çayırların üzerindeki gölgesi olarak kaldığı zaman,
babalarımın ruhu bu kıyılarda
ve ormanlarda yaşamağa devam edecektir
Çünkü onlar bu toprakları seviyorlardı,
yeni doğan bir çocuğun
annesinin kalbinin atışını sevdiği gibi

Size bu toprakları sattığımız zaman,
siz de onlan bizim sevdiğimiz gibi seviniz,
onlarla bizim ilgilendiğimiz gibi, ilgileniniz
Onları bugün bulduğunuz gibi hatırlayınız
Ve bütün kuvvetinizle, ruhunuzla ve kalbinizle onları
çocuklarınız için koruyunuz ve
Tanrının hepimizi sevdiği gibi, siz de onlan seviniz

Çünkü biz bir şey biliyoruz:
Tanrımız aynı Tanrıdır Bu dünya mübarektir
Beyaz adam bile ortak kaderimizden kaçamaz
Belki biz hepimiz kardeşiz
Zaman bunu gösterecektir

Duwarmish kızılderililerinin reisi
Reis Seattle
alıntı


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.