Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
bedreddin, bizimle, hakikat, şeyh

Şeyh Bedreddin ; Hakikat Bizimle...

Eski 08-20-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Şeyh Bedreddin ; Hakikat Bizimle...




Şeyh Bedreddin ; Hakikat Bizimle

Tam adı Bedreddin Mahmud; Simavnalı Şeyh Bedreddin veya Simavna Kadısıoğlu Şeyh Bedreddin olarak tanınır İslam mistisizminin (tasavvuf) Vahdet-i Vücud okuluna mensup ünlü mutasavvıf ve düşünürdür


Hayatı

Hayatı hakkında bilinenler büyük oranda torunu Hafız Halil'in yazdığı Menakıbname'ye dayanır

Günümüzde Yunanistan topraklarında bulunanSimavna kasabasında doğmuştur Kesin doğum tarihi bilinmemekle beraber çeşitli kaynaklarda 1358, 1359 veya 1365 olarak verilir Büyükbabası Abdülaziz Selçuklu soyundandır Menakıbname'ye göre son Selçuklu Sultanı III Alaeddin Keykubad'un yeğeni ve veziridir Babası İsrail ise Rumeli'yi fethe girişen ilk gazilerdendir Daha sonra Simavna kadısı olur Annesi Rum asıllı bir Hıristiyan iken Müslüman olan Melek Hatun'dur Edirne'nin Osmanlılar tarafından alınmasından sonra ailesi ile buraya yerleşir

Şeyh Bedreddin eğitimine Edirne'de babasının yanında başlar Hocası Molla Yusuf sayesinde fıkıh ilmiyle tanışır Hocası ölünce Bursa'ya gider, astronomi ve matematik alanlarında büyük şöhret kazanan Koca Efendi diye de bilinen Bursa Kadısı Şeyh Mahmud'den ders alır Daha sonra Konya'da Feyzullah'tan mantık ve astronomi dersleri alır Daha sonra dönemin İslam dünyasının ilim merkezi olan Kahire'ye gider

Menakıbname'ye göre 8 Aralık 1382 tarihinde Kahire'ye varır Burada Memluk Sultanı Berkuk'un dostu ve danışmanı olan dönemin ünlü alimlerinden Ekmeleddin el-Bayburti'nin öğrencisi olur Sultan Berkuk Bedreddin'i oğlu Ferec'in özel hocalığına tayin eder

Sultan Berkuk'un sarayında geçirdiği üç yıl zarfında Hüseyin Ahlati ile tanışır ve düşüncelerinden etkilenir Berkuk Bedreddin ve Ahlati'ye birer Habeş cariye sunar Menakıbname'nin yazarı Hafız Halil'in babası İsmail'i bu cariyelerden biri olan Cazibe doğurur Diğer cariye Mariye (Meryem) ise Ahlati'nin öğretisini özümsemiştir Bedreddin, Mariye ile yaptığı konuşmalarda kendisini gülün dikeni gibi gördüğünü söyler: "Anı gül gördi vü kendüni diken" Ahlati Bedreddin'in tasavvuf yolunda yol göstericisi olur

Hüseyin Ahlati bir süre sonra Bedreddin'i Tebriz'e yollar Burada Anadolu seferinden dönen Timur'la karşılaşan Bedreddin, ilmiyle Timur'u ve maiyetini etkiler Timur kendisiyle beraber gelmesini istese de Bedreddin bunu kabul etmez ve Kahire'ye döner

Ahlati ölümünden hemen önce Bedreddin'i halifesi ilan eder Ancak müritlerinin bazıları buna tepki gösterir Bedreddin altı ay sonra Mısır'ı terk eder Menakıbname bu ayrılışın sebebini Rumeli'ye dönme arzusu olarak gösterse de, müritlerin muhalefeti ve Mısır'ın içinde bulunduğu siyasi karmaşa da bu kararın sebeplerinden olabilir

Bedreddin önce Halep'e sonra Karaman ve Germiyan Beyliklerinin topraklarına gider Gittiği yerlerde tanınmaktadır Buradan Menderes Vadisi boyunca ilerleyerek Aydın'a gelir Menakıbname'ye göre, yolu üzerindeki Nizar köyünde en önemli müritlerinden Börklüce Mustafa ile tanışır Daha sonra Tire üzerinden İzmir'e geçer Menakıbname'de İzmir'den, Hıristiyan nüfuslu Ceneviz hakimiyetindeki Sakız Adası'na geçtiği anlatılır

Kütahya ve Domaniç üzerinden Bursa'ya yaptığı yolculuğu sırasında Sürme köyünde diğer önemli müridi Torlak Kemal ile tanışır Gelibolu üzerinden Trakya'ya geçer ve Edirne'ye ulaşır Kahire'den Edirne'ye kadar gittiği her yerde müritler toplamıştır Birkaç ay sonra Bursa ve Aydın'a tekrar gider, sonrasında yedi yıl Edirne'de kalır

Bu sırada Osmanlı Devleti Fetret Devri'ndedir Bedreddin Musa Çelebi'yi destekler Musa Çelebi Edirne'ye hakim olunca onu kazasker yapar Bu görev sayesinde Bedreddin Balkanlarda yaşayan halkla yakın ilişkiler kurar Musa Çelebi'nin kardeşi Mehmet Çelebi karşısında yenik düşmesiyle 1413'te ailesi ile birlikte İznik'e sürgün edilir Kendisine 1000 akçe maaş bağlanır Bu sırada Aydın ve Manisa'da Börklüce Mustafa ve Torlak Kemal'in yönettiği isyan patlak verince, kaçarak İsfendiyar Beyine sığınır Sinop üzerinden Eflak'a gider Daha sonra Edirne'ye dönmeye karar verir Sultan Mehmet isyanların başındaki kişi olarak gördüğü Şeyh Bedreddin'i Edirne'ye varamadan ele geçirir Bir heyet tarafından yargılanan Bedreddin'in, malı ve ailesi korunmak şartıyla idamına karar verilir Serez çarşısında asılır ve burada defnedilir Ölüm tarihi çeşitli kaynaklarda 1416 veya 1420 olarak verilir 1961'de kemikleri, Divanyolu'ndaki II Mahmut Türbesi haziresine defnedilmiştir

İsyan

Kazaskerliği sırasında kethüda olarak yanına aldığı Börklüce Mustafa, Bedreddin'in sürgüne gitmesiyle beraber Aydın'a döner Burada Osmanlı idaresinden memnun olmayan köylüleri ve yoksul dervişleri etrafına toplayarak isyan eder İsyanın merkezi Karaburun Yarımadasıdır İsyancıların sayısını Bizanslı tarihçi Dukas 6000, Osmanlı tarihçilerinden Şükrullah bin Şehabettin 4000, İdris-i Bitlisi ise 10000 olarak verir İsyanı bastırmak üzere harekete geçen Saruhan Beyinin ordusu bozguna uğrar Bunun üzerine Sultan Mehmet oğlu Murat ile veziri Beyazıt Paşa'yı bölgeye yollar İsyan bastırılır isyancılar Börklüce Mustafa'nın gözü önünde kılıçtan geçirilir Börklüce Mustafa ise bir deve üzerinde çarmıha gerilerek öldürülür ve şehirde gezdirilir

Börklüce isyanıyla muhtemelen aynı zamanlarda, Manisa civarında Torlak Kemal liderliğinde bir isyan daha patlar Daha küçük olan bu isyan da şiddetle bastırılır ve isyancılar öldürülür

Börklüce Mustafa ve Torlak Kemal isyanlarının Bedreddin'in onayıyla gerçekleşip gerçekleşmediği belirsizdir Ancak bu kişilerin Bedreddin'in müritleri olduğu konusunda tüm kaynaklar hemfikirdir

Bu sırada Sinop üzerinden Eflak'a giden Bedreddin'in Edirne'ye dönüş yolculuğunda, Osmanlı otoritesinin çok güçlü olmadığı Balkan topraklarında kaynaşmalar başlar Osmanlı tarihçileri Bedreddin'in düzenli bir isyan örgütlediğini yazarlar Menakıbname ise Bedreddin'in tek amacının yeni yazmış olduğu Nurü'l-kulub adlı eserini sultana sunmak olduğunu yazar (Menakıbname'nin yazılış amaçlarından birinin de Bedreddin'i Osmanlı yöneticilerinin gözünde aklamak olduğu hatırda tutulmalıdır) Osmanlı ordusu bu isyanı da şiddetle bastırır ve Bedreddin ölüme mahkum olur

Fikirleri

Şeyh Bedreddin'in bugün geniş kitlelerce tanınmasının en önemli sebeplerinden biri Nazım Hikmet'in Şeyh Bedreddin Destanı adlı eseridir Nazım Hikmet örneğinde görüldüğü gibi, modern Türk yazarları Şeyh Bedreddin'i sınıf mücadelesinin öncüsü ve Osmanlı otoritesine isyan ederek sosyalist bir düzen kurmayı hayal eden bir devrimci gibi görmektedirler Bu düşünce Bizanslı tarihçi Dukas'ın Börklüce Mustafa isyanı ile ilgili yazdıklarına dayanır Dukas'a göre Börklüce Mustafa "Ben senin emlakine tasarruf edebildiğim gibi sen de benim emlakime aynı surette tasarruf edebilirsin" diyerek ortak mülkiyeti savunmakta ve bu söylemle köylüleri yanına çekmekteydi Ortak mülkiyete dair bu görüşe Bedreddin'in günümüze ulaşan yapıtlarında rastlanmadığı gibi, Dukas haricinde hiçbir tarihçi de bu konuya değinmemiştir

Bedreddin'in yaydığı söylenen diğer önemli fikir, dinler arasında fark olmadığı, bütün dinlerin eşit ve benzer ilkeler üzerine kurulduğudur Kendisi İslam alimi olmakla birlikte annesi, eşi ve gelini ihtida etmiş Hıristiyanlardır, Hıristiyan Balkan halklarıyla yakın ilişkiler içindedir, tasavvuf anlamında kaynaştırmacı Türk-Anadolu mistisizminin bir halkasıdır Bütün bu verilerin ışığında dinler arasında fark olmadığına inanıp bu düşüncesini yaymış olması olasıdır

Mutasavvıflığı

İslam mistisizminin Vahdet-i Vücud okuluna mensup diğer mutasavvıfların etrafındaki tartışmaların bir benzeri Şeyh Bedreddin için de yapılmıştır Kimileri kendisini bâtıl (yoldan sapmış) kimileri de büyük bir sûfi olarak görmüş hatta eseri Varidat'a şerhler yazmışlardır Mutasavvıflardan Sofyalı Bâlî Efendi, Aziz Mahmud Efendi ilk görüşe sahip olanlardır Ancak mutasavvıf ve şair Niyazi Mısri ve son devrin Melami şeyhlerinden Seyyid Muhammed Nur ikinciler arasında yer almışlardır

Yapıtları

Ölümünden sonra eserlerinin birçoğu gizlenmiş veya kaybolmuştur Menakıbnameye göre 48, başka kaynaklara göre 38 yapıtı vardır Bazı yapıtlarının adı bilinmekle beraber günümüze ulaşmamıştır En iyi incelenmiş yapıtı Varidat'tır
Varidat
Cami?ü?l-fusuleyn
Letai'fü?l-işarât
et-Teshil
Meserretü?l-kulûb
Unkudü?l-cevahir
Çerağu'l-fütuh
Nurü'l-kulub

İnsanlığa adanmış bir hayat
(alıntıdır)


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.