|
|
Konu Araçları |
cevabı, klasik, koşullanmaayı nasıl oynatılırin |
Klasik Koşullanma...&Quot;Ayı Nasıl Oynatılır?&Quot;İn Cevabı. |
08-20-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Klasik Koşullanma...&Quot;Ayı Nasıl Oynatılır?&Quot;İn Cevabı.Klasik koşullanma alanında çalışmaları ile Pavlov Nobel ödülü almıştır Koşullanma Süreci Pavlov, deneyini sıkı bir şekilde kontrol ettiği laboratuar ortamında yapmıştır Köpeğin tükürük bezi kanalına ameliyatla bir tüp bağlamış ve ses geçirmez bir deney hücresine koymuştur Pavlov, önce metronomla ses vermiş, köpek bu uyarıya sadece başını çevirmiş, kulaklarını dikmiştir Sesi verdikten hemen sonra et tozu içeren bir eriyik vermiştir Ses ile eti birkaç kez verdikten sonra, sesi tek başına verdiği durumda da salya tepkisinin meydana geldiğini görmüştür Bu olayda, et, koşulsuz doğal uyarıcıdır Koşulsuz uyarıcı, organizma için doğal olan ve tepkiyi otomatik olarak meydana getiren uyarıcıdır Etin meydana getirdiği salya ise koşusuz yani doğal tepkidir Koşusuz tepki, koşulsuz uyarıcının organizmada meydana getirdiği doğal ve otomatik tepkidir Ses, henüz et ile ilişkilendirilmeden önce, köpek için bir nötr uyarıcıdır Ses, b,r süre et ile birlikte verilip ete gösterilen tepkinin sese de gösterilmesi sağlandıktan sonra, diğer bir deyişle etin meydana getirdiği etki, ses tarafından paylaşıldıktan sonra koşullu uyarıcı haline gelir Başlangıçta nötr bir uyarıcı iken, koşulsuz uyarıcı ile birlikte verilerek koşulsuz uyarıcının meydana getirdiği etkiyi paylaşması sağlandıktan sonra tek başına verildiğinde de organizmada doğal ve otomatik tepkiyi oluşturan uyarıcıya koşullu uyarıcı denir Köpeğe tek başına ses verildiğinde, meydana gelen salya salgılama tepkisi koşullu tepkidir Koşullu tepki; Sadece koşullu uyarıcının meydana getirdiği doğal, otomatik tepkidir Aslında koşulsuz tepki ve koşullu tepki her zaman aynıdır Örneğin; Pavlov’un koşullama deneyinde koşulsuz tepki de koşullu tepki de salyadır KOŞULLAMA İLKELERİ Koşullamanın meydana gelmesi ya da önlenmesinde, koşullama sürecinde bazı ilkelere dikkat etmek gerekmektedir Bunlar, bitişiklik, bilgilendiricilik, pekiştirme, sönme, genelleme ve ayırtetme gibi ilkelerdir Bitişiklik (Contiguity) Koşullama sürecinde, koşullu ve koşulsuz uyarıcıların verilme zamanının birbirine yakın olması önem taşımaktadır Genel olarak, koşullu uyarıcı, koşulsuz uyarıcıdan yarım saniyelik bir süre önce verildiğinde en etkili koşullamanın oluştuğu ileri sürülmektedir Ancak, değişik koşullama durumlarına göre bu koşullu ve koşulsuz uyarıcı verme arasındaki sürenin beş ile otuz saniye arasında değişebileceği de belirtilmektedir Koşullu ve koşulsuz uyarıcıların art arda verilmesi durumunda bitişiklik adı verilmektedir Koşullama sürecinde, koşullu ve koşulsuz uyarıcının ne kadar ara ile verilmesine ek olarak, koşullu uyarıcının geldiğini ya da sonlandığını haber verici nitelikte sunulması da gereklidir Habercilik (Contingency) Egger ve Miller yaptıkları deneylerinde, klasik koşullamanın meydana gelebilmesi için koşullu uyarıcının kendisinden sonra koşulsuz uyarıcının gelebileceğine ilişkin haber verici nitelikte olması gerektiğini ortaya koymuşlardır Yani koşullu uyarıcı (ses) önce, koşulsuz uyarıcı (et) sonra verildiğinde koşullama meydana gelmektedir Ses, etin geleceğinin habercisi olmakta; böylece köpeği sese koşullamak kolaylaşmaktadır Aksi durumda ise; koşulsuz uyarıcı (et) önce, koşullu uyarıcı (ses) sonra verildiğinde koşullama ya çok zor meydana gelmekte ya da hiç oluşmamaktadır Bu durum yaygın kabul görmekle birlikte son yıllarda, Rescorla (1966,1967) tarafından yapı> araştırmalarda, koşullu uyarıcı koşulsuz uyarıcıdan öce ya da sonra verilsin, koşullama sürecinde önemli olan şeyin koşullu, uyarıcının bilgi verici nitelikte olması gerektiği ortaya çıkmıştır Pekiştirme Koşullamanın bir başka ilkesi de pekiştirmedir Klasik koşullanmada pekiştirme, koşulsuz uyarıcının meydana getirdiği etkidir Koşulsuz uyarıcı pekiştireç rolü görmektedir Pavlov, koşulsuz tepkiyi (salya), meydana getiren koşulsuz uyarıcıya (et) birincil pekiştireç; koşullu tepkiyi (salya ) meydana getiren koşullu uyarıcıya (ses ) da ikincil pekiştireç adını vermektedir Klasik koşullanmada pekiştireç tepkiye bağlı olarak verilmez Tepkinin meydana gelmesinden önce sunulur ve tepkiyi doğuran uyarıcıdır Bu yönüyle klasik koşullama, gerek araçsal koşullanmadan gerekse edimsel koşullanmadan ayrılır Çünkü diğer iki koşullanmada da pekiştireç tepkiye bağlı olarak verilmektedir Sönme Koşullu uyarıcı, koşulsuz uyarıcının etkisini yeterince paylaştıktan sonra, diğer bir deyişle, koşullu uyarıcı (ses ) tek başına koşullu tepkiyi (salya ) meydana getirdikten sonra, uzun süre koşulsuz uyarıcı (et) olmadan, koşullu uyarıcı (ses) tek başına verildiği takdirde bir müddet sonra koşullu tepkinin (salya ) azaldığı ve yok olduğu görülür Koşullu uyarıcının artık tek başına koşullu tepkiyi oluşturmamasına sönme denir Yani koşullu uyarıcı olan sesi, birincil pekiştireç( aynı zamanda koşulsuz uyarıcı) olan et izlemediği takdirde bir müddet sonra salya miktarı azalmakta ve yok olmaktadır Genelleme Koşullamada bir diğer ilke de genellemedir Temel koşullanma sürecinde, koşullu uyarıcı olarak ses, koşulsuz uyarıcı olarak da et kullanılmıştı Ses ve et, yeterince birlikte verilerek ete karşı yapı> tepki (salya), tek başına ses verildiğinde de oluşturulduktan sonra, orijinal sese benzer farklı tonlardaki seslere de aynı tepki gösterilmektedir Verilen ses ton, koşullanan ses tonundan farklılaştığı ölçüde ise salyanın azaldığı gözlenmektedir Bu durumda, genellemenin meydana gelmesinde, verilen uyarıcının önceki koşullu uyarıcıya benzerliği önemlidir Ayırt Etme Genellemenin tersi ayırt etmedir Genelleme, yukarıda da ifade edildiği gibi organizmanın koşullu uyarıcıya benzer diğer uyarıcılara da aynı tepkide bulunması eğilimidir Ayırt etme de genellemenin tersine, organizmanın koşullama sürecinde, kullanı> koşullu uyarıcıyı diğerlerinden ayırt ederek tepkide bulunma eğilimidir Yani koşullu tepkinin, tek bir koşullu uyarıcıya karşı meydana gelmesidir KAYNAKÇA Senemoğlu Nuray, Gelişim Öğrenme ve Öğretim Gazi kitabevi, |
|