Prof. Dr. Sinsi
|
Büyük Taarruz - Büyük Taarruz Hakkında...
Büyük Taarruz
Düşmanı "Vatanın harim-i ismetinde boğmak" zamanı gelmişti
İnönü ve Sakarya savaşlarından sonra İtilâf devletlerinin dışişleri bakanları Türk ve Yunan hükümetlerine ateşkes teklif ettiler 26 Mart 1922 tarihinde ise barış şartlarını bildiriyor ve bu defa Türkler'e sözde daha fazla taviz veriyorlardı Bu şartlara göre Kırklareli, Babaeski ve Edirne Yunanlılar'da, Tekirdağ ise Türkler'de kalmak üzere Trakya sınırı yeniden çizilecekti İstanbul boşaltılacak, ayrı bir bölge olacak, Boğazlar serbest bırakılacaktı Türk ordusunun Sevr Antlaşması'na göre 50 bin olan mevcudu 85 bine çıkarılıyor, kapitülasyonlarda tadilat teklif ediliyordu Türkiye Büyük Millet Meclisi hükümeti bu tekliflere kısa bir nota ile cevap verdi: işgalciler Anadolu'dan tamamen çekilmeden banş görüşmelerinin yapılamayacağı, tekliflerin incelenmeyeceği bildirdi İtilâf devletleri 15 Nisan'da bu notamızı reddettiler
Türkiye Büyük Millet Meclisi hükümeti barış temaslarından bir sonuç çıkmayacağını, düşmanı yurt topraklarından sürüp atmadıkça bizim istediğimiz şartlarda bir barış yapılamayacağını biliyordu Onun için ilk iş, vatanı düşmandan kurtarmak idi Büyük bir hücumla düşmanı, Mustafa Kemal Paşa'nın deyimi ile "Vatanın harim-i ismetinde", yani kutsal topraklarında, kutsal sinesinde boğmaktı Kesin sonuç ancak o zaman alınacaktı Büyük asker Mustafa Kemal, böyle bir taarruzun hazırlığı için, zamana ihtiyaç olduğunu biliyordu 19 Aralık 1921 günü, Akşehir'de, Garp Cephesi karargâhında, umumi taarruz için karar verildi ve hemen hazırlığa geçildi
Sakarya Meydan Savaşı'nda tükenen piyade ve topçu malzemesini temin etmek, asker sayısını arttırarak orduyu kuvvetlendirmek, çok önemli olan ve ihtiyaç duyulan küçük rütbeli subay sayısını arttırmak gerekiyordu Ankara talimgahında hızlandırılmış bir eğitimle birkaç devrede yetiştirilen subaylarla, Birinci Dünya Savaşı'ndan henüz çıkmış, genç ama tecrübeli yedek subaylar vatan vazifesine koştular ve subay ihtiyacı böylece karşılanmış oldu Şimdi bu subayların yetiştireceği acemi erleri toplamak gerekiyordu
Askerlik çağı gelmiş olanlarla, askerlik çağı geldiği halde ertelenenler süratle silâh altına alındı Erzurum ve Kars bölgesi ile Elce-zire ve Adana'daki çok az sayıda kuvvetler bırakılarak buradaki birlikler ve Doğu Cephesi'ndeki topçu birlikleri Garp Cephesi'ne yollandı O zamanın ulaşım şartlarında askerin ve savaş malzemelerinin Garp Cephesi'ne kısa zamanda yollanması çok güçtü, fakat millet ve ordunun büyük fedakârlığı sayesinde bu güç iş başarıldı Millet, eşyasını, parasını, hayvanını, varını yoğunu ordusuna verdi
Askerin talim ve terbiyesi aralıksız devam ediyordu Erlerin eğitimi kışla başlamış, ilkbaharda devam etmiş, haziran ve temmuz aylarında ise tümen ve kolordu manevralarına başlanmıştı Savaş malzemesi ve mühimmatından yurt içinde yaptırılması mümkün olanlar temmuz ayı içinde tamamlandı Bu iş için kadın, erkek, bütün yaşlılar, gençler, eli yatkın herkes gece gündüz çalıştı Yine temmuz içinde yurt dışından beklenen hafif makineli tüfeklerle kamyonlar da gelmeye başladı
Aşılmaz sanılan mevziler  
Yunanlılar, Sakarya'da yenildikten sonra çekildikleri Afyon-Kütahya hattını tahkim etmişlerdi Marmara kıyısındaki limanlar, Eskişehir-Afyon ve izmir demiryolu hattı onların kontrolünde idi Bu yüzden Yunanistan ve Avrupa'nın diğer ülkeleriyle kolayca bağ-iantı kuruyor, her çeşit yardım alıyorlardı Eskişehir-Afyon doğusunda kalan mevzilerini kademeli bir şekilde tel örgülerle tahkim etmişler, bunların gerisinde siperler kazmışlar ve her türlü tedbirleri almışlardı Artık yeni bir taarruza girişmeye niyetleri yoktu ama, Tûrkler'in de büyük bir hücuma geçebileceklerine ihtimal vermiyorlardı Hücum etseler bile bu güçlü savunma hatlarını asla aşamayacaklarından emindiler
Gerçekten de mevziler iyi hazırlanmıştı O günlerde bu mevzileri gezen yüksek rütbeli bir İngiliz subayı "Türkler bu mevzileri altı ayda aşabilirlerse altı saatte aşmış gibi övünebilirler" demişti Öte yandan, Ankara'da, Büyük Millet Meclisi'nde bazı üyeler sabırsızlanıyor ve "Sakarya Savaşı'ndan sonra aylar geçtiği halde ordu niçin taarruz etmiyor? Ordunun taarruz kabiliyeti yok mudur?" diyorlardı Mustafa Kemal, Millet Meclisi'nin gizli bir oturumunda ordunun taarruza kesin kararlı olduğunu, ancak hazırlıkların tamamlanmadığını belirterek özetle şunları söyledi:
"Ordumuzun kesin kararı taarruzdur Ancak bu taarruzu tehir ediyoruz Çünkü hazırlığımızı tamamlamak için biraz daha zamana ihtiyacımız vardır Kurtuluş için, istiklâl için, ergeç düşmanla bütün gücümüzle çarpışacak ve onu mağlup edeceğiz Bundan başka kararımız ve çaremiz yoktur Bilinmelidir ki, yarım hazırlıkla, yarım tedbirle yapılacak taarruz, hiç taarruz etmemekten daha fenadır!"
Hücum vakti
Nihayet Türk ordusu hazırlıklarını tamamladı 27 Temmuz 1922 günü Başkumandan Mustafa Kemal Paşa ile Genelkurmay Başkanı Fevzi (Çakmak) Paşa, Akşehir'de Garp Cephesi karargâhına geldiler Burada Garp Cephesi kumandanı ismet (inönü) Paşa'nın da iştirakiyle taarruz planları ayrıntılı olarak tespit edildi 28 ve 30 Temmuz günleri yapılan toplantılara 1 ve 2 ordu kumandanları ile, 1 , 4 ve 5 kolordu kumandanları da katıldı Burada varılan son karara göre 15 Ni-san'a kadar hazırlıklar tamamlanacak ve 26 Ağustos'ta hücuma geçilecekti Bu karar gizli bir emirle İsmet Paşa tarafından 6 Ağustos 1922 günü ordulara bildirildi
Düşmanın yapabileceği bütün hareketler gözönünde tutularak yapılan planın saldırı öncesi hazırlıkları büyük bir gizlilik içinde yü-rütüJdü Ordunun ağırlık merkezine kuvvetlerin kaydırılması, ağırlık merkezinin düşmandan gizlenmesi için alınan tedbirler de mükemmeldi Birlikler yürüyüşlerini gece yapmış, gündüz istirahate çekilmişlerdi »
Taarruzdan bir hafta önce millî hükümetin hâkim olduğu sınırlardan dışarıya posta ve telgraf gönderilmesi, kontrol altında tutulabilen limanlara gemilerin girmesi ve çıkması yasaklanmıştı Mustafa Kemal Paşa, otomobil ile Garp Cephesi karargâhına ulaşmak üzere Ankara'dan Konya'ya doğru hareket ettiği gün, Ankara gazeteleri onun Çankaya'da elçilere ve bütün yabancı temsilcilere bir çay ziyafeti vereceğini yazdılar Mustafa Kemal Paşa'nın Garp Cephesi karargâhına gizlice geldiği tarih 20 Ağustos 1922 idi Burada, Fevzi ve İsmet paşalarla taarruz planını bir kere daha gözden geçirdiler 24 Ağustos günü karargâh Afyon'un güneyindeki Şu-hut kasabasına nakledildi Taarruz öncesi geriye doğru sayma başiadığı zaman, Mustafa Kemal, Fevzi ve İsmet paşalar, ünlü Kocatepe'de idiler Ordunun bütün subayları ve erleri, güvenle, imanla ve sabırsızlıkla hücum emrini bekliyorlardı Düşmanın sayı ve silâh bakımından üs"-tün olması, Mehmetçik karşısında savaş kazanması için yeterli değildi Çünkü, Mehmeî-çikler'in kuvveti silâhlardan değil, yurt ve mil-let sevgisinden, inançlarından, kumandanlarının dirayetinden kaynaklanıyordu
Büyük Taarruz başlarken Türk ordusunun 208 bin er ve subay, 98 bin piyade tüfeği, 839 ağır makineli tüfek, 2032 hafif makineli tüfek, 323 top, 198 kamyon, 33 oto ve ambulans ve 5 uçağı vardı
Yunan ordusunda ise 220 bin er ve subay, 1130 bin piyade tüfeği 1002 ağır makineli tüfek, 3180 hafif makineli tüfek, 344 top, 4036 kamyon, yüzlerce oto ve ambulans, 12 uçak bulunuyordu
26 Ağustos gece sabaha karşı'' Topların çelik ağzı çaldı bir hücum marşı"
26 Ağustos 1922 Cumartesi günü sabah saat 05 30'da, yoğun topçu ateşiyle büyük taarrruz başladı Az sonra süvari ve piyadeler dalga dalga hücuma geçti Süvari kolordumuz Ahır Dağları'nda bir gedikten süratle dûşman hatlarının gerisine dalarak Afyon-İzmir telgraf hatlarını kesti ve sonra çemberi daraltmaya başladı Düşman neye uğradığını şaşırmıştı Fakat mevzilenmiş durumda olduğu için hemen savunmaya geçebilmişti Birinci gün Türk ordusu daha ileri gitmek ve yaklaşmak, düşman ordusu ise tutunmak için gayret etti İkinci gün erken saatlerde Türk hücumu bütün cephelerde ve çok şiddetli olarak tekrar başladı Öğleye kadar Çiğiltepe dışında, Afyon bölgesinin güneyindeki Yunan mevzileri tamamen işgal edildi ve Yunan birlikleri düzensiz bir şekilde ovaya doğru çekilmeye iladı Ovanın kuzeyindeki tepeleri tutup mevzilenmek istiyordu, ama gerisi kesildiği için tepelere de çıkamadı Öğleden sonra 8 tenimiz Afyon'u kurtarmıştı Ordu coşmuştu Az sonra bölgedeki bütün hedeflere ulaşıldı Düşman kaçıyor ama Mehmetçik
yetişip imha ediyordu
|