Hubeyb Bin Adiy |
08-11-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Hubeyb Bin AdiyHubeyb Bin Adiy Uhud savaşında bazı yakınları ölen müşrikler Müslümanlardan bunların intikamını almak istediler Alçakca bir plân hazırladılar Hemen de planı tatbike koydular Bu maksatla bir heyet Medine'ye giderek Resulullahın huzuruna çıkıp: - Yâ Resûlallah Bizim kabîlelerimiz İslâmiyeti kabûl ettiler Yalnız Kur'ân-ı kerîm öğretmenine ihtiyâcımız var Lütfen bize; İslâmiyeti Kur'an-ı kerimi öğretecek kimseler yollar mısınız? diye ricada bulundu Sevgili Peygamberimiz kendilerine 10 kişilik bir öğretmenler heyeti yolladılar Başlarında Âsım bin Sâbit hazretlerinin bulunduğu bu heyette Mersed bin Ebî Mersed Hâlid bin Ebî Bükeyr Hubeyb bin Adiy Zeyd bin Desinne Abdullah bin Târık Muattib bin Ubeyd de bulunuyordu Bu öğretmenler kâfilesi geceleri yürüyerek gündüzleri gizlenerek Hüzeyl Kabilesi topraklarında Reci' suyu başında seher vakti konakladılar Bu sırada yanlarında bulunan Adal ve Kare kabilesi heyetinden biri bir bahane ile yanlarından ayrıldı Hemen Lıhyanoğullarına gidip haber verdi Çarpışmaya karar verdiler Çok geçmeden kâfilenin etrâfı sarıldı 200'den fazla silâhlı eşkiyâ oradaydı - Bize öğretmen lâzım! diyenler çekip gittiler O güzîde Müslümanları eşkiyâ ile karşı karşıya bıraktılar Lıhyânoğulları mensupları esir ticâreti ile geçinirlerdi Bu sebeple: - Teslim olun Canınızı kurtarın teklifinde bulunuyorlardı Asıl niyetleri onları Mekke'de köle olarak satmaktı Böylece çok para kazanacaklardı Çünkü Mekke'li müşrikler kendilerine: - Yakaladığınız her Müslüman için değerinden fazla para öderiz demişlerdi Bunu Müslümanlar da duymuşlardı Onun için aralarında istişâre ederek çarpışmaya karar verdiler Arkalarını dağa dönüp kılıçlarını çekip Allahın dîni uğrunda vuruşmaya başladılar İkiyüz kişilik düşmana karşı görülmemiş bir kahramanlıkla çarpıştılar Üzerlerine saldıran kuvvetten bir kısmını öldürdüler Nihayet çarpışa çarpışa on Sahâbi'den yedisi okla vurularak orada şehid düştü Sadece Hubeyb bin Adiy Zeyd bin Desinne ve Abdullah bin Târık kalmış müşriklerle çarpışıyorlardı Çok geçmeden müşrikler onları sağ olarak yakaladılar Arkadaşlarım bana örnektir Lıhyanoğulları üçünü de yayların kirişleri ile bağladılar Mekke'ye götürmek üzere yola çıktılar Abdullah bin Târık Mekkeli müşriklere götürülmeye râzı olmadı Gitmemek için zorlandı - Vallahi ben size arkadaş ve yoldaş olmam! Şehid olan arkadaşlarım bana örnek ve önderdir deyip bir zorlayışta ellerini kurtardı Lıhyanoğulları O'nu taşa tuttular sonunda O'nu da şehid ettiler Lihyânoğulları Hubeyb bin Adiy ve Zeyd bin Desinne'yi Mekke'ye götürüp müşriklere yüksek bir fiyatla sattılar Çünkü Hz Hubeyb Bedr Gazâsında müşriklerden Hâris bin Âmir'i Cehenneme yollamıştı Onun oğulları şimdi kendisini almak için büyük para ödediler Zeyd bin Desinne'yi de Safvân bin Ümeyye Bedir savaşında öldürülen babası Ümeyye bin Halef'in intikâmını almak üzere satın aldı Mekkeli Müşrikler Hz Hubeyb ve Zeyd'i satın aldıktan sonra onlara ne cezâ vereceklerini konuşuyorlardı: - Hayır! Evvelâ işkence etmeliyiz - Ama Harâm aylar içinde bulunuyoruz! - Evet! Bu sebeple hemen öldüremeyiz! Harâm ayların geçmesini beklememiz gerek - O hâlde hapsedelim - Ellerini ayaklarını zincire vuralım! diyorlardı Öyle yaptılar İntikam hırsı Harp meydanındaki yenilginin intikâmını müdâfaasız bir insandan alacaklardı Hem de o esîri; harpte değil parayla pazardan almışlardı! Hârisoğulları iftihârla Hubeyb bin Adiy'i kendi âile fertlerine gösteriyorlar: - İşte babamızı öldüren Şimdi vereceğimiz cezâyı beklemekte! diyorlardı Hz Hubeyb bin Adiy hapsedildiği evde tam bir tevekkül ile Allahü teâlânın kendisi hakkındaki takdirini bekliyordu Üzüm salkımı Hapsedildiği evde bulunan ve azatlı bir cariye olan Mâviye şöyle anlatmıştır: Hübeyb benim bulunduğum evde bir hücreye hapsedilmişti Ben ondan daha hayırlı bir esir görmedim Bir gün baktım elinde insan başı gibi kocaman bir üzüm salkımı vardı Ondan yiyordu Hergün böyle üzüm salkımı elinde görülürdü O mevsimde hem de Mekke'de üzüm bulmak asla mümkün değildi Allahü teâlâ ona rızık veriyordu Hz Hubeyb hapsolunduğu hücrede namaz kılar Kur'ân-ı kerîm okurdu Onun okuduğu Kur'ân-ı kerîmi dinleyen kadınlar ağlaşırlar Ona acırlardı - Ona bir isteğin var mı? dediğimde - Bana tatlı su ver putlar için kesilen hayvanların etinden getirme bir de beni ödürecekleri zaman önceden haber ver başka birşey istemem dedi Öldürüleceği gün kararlaştırılınca gidip kendisine söyledim Hayret ettim öldüreceği zamanı öğrenince onda en ufak bir değişiklik ve zerre kadar üzüntü eseri görülmüyordu Bana: - Ne olur bana bir ustura buluver Temizlik yapacağım Ben de sana duâ ederim dedi Haksız yere cana kıymayız Ben de çocuğumun eline bir ustura verip gönderdim Çocuk yanına gidince birden korktum - Eyvah bu adam çocuğu ustura ile keser o nasıl olsa öldürülecek dedim Koşup çocuğa baktım Hubeyb gönderdiğim usturayı çocuğun elinden alıp çocuğu sevmek için dizine oturtmuştu Ben bu durumu görünce çok korkup feryâd etmeye başladım Durumu anlayınca - Bu çocuğu ödüreceğimi mi zannediyorsun? Bizim dînimizde böyle şey yok Haksız yere cana kıymak bizim hâl ve şânımızdan değildir dedi Aslında eli usturalı bir esir çok şey yapabilirdi Hattâ bu fırsat sâyesinde hürriyetine bile kavuşabilirdi Hz Hubeyb böyle birşeyi düşünmek bile istemedi Küçük bir yavruyu âlet etmek küçüklüğünü aklına bile getirmedi Hubeyb bin Adiy ve Zeyd bin Desinne'yi öldürmek için müşriklerin kararlaştırdığı gün gelmişti Fakat müşriklerin kin ve intikâm hisleri geçmek bilmedi Herkese haber verildi Bu yüzden şehrin zengin-fakîr genç-ihtiyâr kadın-erkek ve bütün çocuklar oradaydılar Bu iki yüce Sahâbenin başına gelecekleri merak ediyorlardı Bir isteğin var mı? Bir sabah erkenden O büyük îmânlı Sahâbînin zincirlerini çözüp zindandan çıkardılar Mekke dışında Ten'im denilen yere götürdüler Çünkü bütün mel'anetlerini orada yapmayı âdet edinmişlerdi Bu iki Allah ve Resûlullah dostu ise heyacanlı değildilerYolda karşılaşıp görüşen bu iki Sahâbî kucaklaşarak birbirlerine uğradıkları belâya sabretmelerini tavsiye ettiler Az sonra bir müşrik bağırdı: - Ey Hubeyb! Sen bizim babamızı Hâris bin Âmir'i öldürdün Bugün onun intikâmını senden alacağız Ölmeden önce bir isteğin var mı? Hubeyb bin Adiy gâyet sâkin şunları söyledi: - Yaşatan ve öldüren ve öldükten sonra gene diriltecek olan yalnız Cenâb-ı Allahtır O'na binlerce hamd olsun Darağacında namaz Müşrikler hayretle tekrar sordular: - Ölmeden önce son bir arzun yok mudur? - Beni bırakınız iki rekât namaz kılayım - Kıl orada Elleri ve ayakları çözülen Hz Hubeyb hemen namaza durup büyük bir sükûnet içinde huşû' ile iki rekât namaz kıldı Cenâbı Hakka son duâlarını yaptı Toplanan müşrikler kadınlar çocuklar heyecanla onu seyrediyorlardı Namazını bitirdikten sonra - Vallahi eğer ölümden korkarak namazı uzattığımı zannetmeyecek olsaydınız namazı uzatırdım ve daha çok kılardım dedi Böylece idam edilirken iki rekât namazı ilk kılan âdet ve sünnet olmasına sebep olan Hubeyb bin Adiy'dir Peygamber efendimiz onun idam edilirken iki rekât namaz kıldığını işitince bu hareketini yerinde ve uygun bulmuştur Allah ve Resûlullah sevgisi için Hârisoğulları hırsla yaklaştılar: - Artık ölmeye hazır mısın? diye sordular Aslında O'nun bağırıp çağırmasını istiyorlardı Çünkü o zaman daha keyifle işkence edeceklerdi Fakat aksine Hubeyb halâ sâkindi: - Müslüman olarak öldükten sonra ne şekilde can verirsem vereyim önemli değil Çünkü bütün çektiklerim Allah ve Resûlullah sevgisi içindir Cenâb-ı Hak dilerse parça parça edeceğiniz vücudumun zerresini lütuf ile Cennetine nâil eyler dedi Hz Hubeyb son namazını kıldıktan sonra Mekkeli müşrikler onu tutup darağacına kaldırarak bağladılar Yüzünü kıbleden Medine'ye doğru çevirdiler Sonra: - Vallahi dînimden asla dönmem! Bütün dünya benim olsa bana verilse yine İslâmiyyetten dönem! Esselâmü aleyke Yâ Resûlallah - Şimdi senin yerine Peygamberinin olmasını onun öldürülmesini sen de evinde rahat oturasın ister misin? - Ben Muhammed aleyhisselâmın değil benim yerimde olmasını Medîne'de yürürken ayağına bir diken bile batmasına asla râzı olmam! - Ey Hubeyb İslâm dîninden dön eğer dönmezsen seni muhakkak öldüreceğiz - Allah yolunda olduktan sonra benim için öldürülmenin hiç ehemmiyeti yoktur Hz Zeyd bin Desinne'ye de bu şekilde söylediler O da aynı cevabı vererek şehid oldu Bundan sonra Hubeyb: - Allahım! Şuracıkta düşman yüzünden başka yüz görmüyorum Allahım! Resûlüne selâmımı ulaştır Bize yapılan bu işi Resûlüne bildir diyerek duâ etti Hubeyb bu duâyı yaptığı sırada sevgili Peygamberimiz Eshâb-ı kirâmla oturuyordu Zeyd bin Hârise şöyle anlatmıştır: Bir gün Resûlullah efendimiz Eshâbıyla otururken kendisine vahy geldiği sırada kaplayan hâl gibi bir hâl kapladı Sonra - Ve aleyhisselâm dedi - Yâ Resûlallah bu selâmı kimin selâmına karşılık verdiniz? - Kardeşimiz Hubeyb'in selamına karşılık verdim Cebrâil aleyhisselâm Hubeyb'in selâmını bana ulaştırdı Ve Hubeyb ile Zeyd'in şehid edildiğini Eshâbına duyurdu Hubeyb'in etrafında toplanan Kureyş müşrikleri: - İşte babalarınızı öldüren bu adamdır diyerek gençleri üzerine mızraklarıyla saldırttılar Mızraklarını saplayarak vücudunu yaralamaya başladılar Yüzümü Ka'be'ye çevir Bu sırada Hubeyb'in yüzü Kâ'be'ye doğru döndü Müşrikler Medine'ye doğru döndürdüler Hz Hubeyb: - Allahım eğer ben senin katında hayırlı bir kul isem yüzümü Ka'be'ye çevir diyerek duâ etti Yüzü yine kıbleye döndü Müşriklerden hiçbiri onun yüzünü Kâ'be'den başka bir tarafa çeviremedi Bu esnada Hz Hubeyb darağacı üzerinde düşman arasında garip bir halde şehit edilmekte olduğunu dile getiren bir şiir söyledi Mekkeli müşrikler darağacına çıkardıkları Hz Hubeyb'e ellerindeki mızraklarla işkence yapmaya başlayınca: - Valahi ben Müslüman olarak öldürülecek olduktan sonra vurulup hangi yanım üstüne düşersem düşeyim gam yemem Bunların hepsi Allah yolundadır dedi Hubeyb bundan sonra yüksek sesle şöyle bedduâ etti - Ey büyük ve herşeye kâdir Allahım Sen de bu zâlimlerin tamâmını mahveyle! Onlardan hiç birini sağ bırakma! Hepsini ayrı ayrı öldür Allahım! Hâinler korkak olur Hâinler korkak olur Bu hâinler de bedduâyı işitince korkmaya başladılar Hz Hubeyb biraz daha konuşursa vaziyet değişebilirdi Oradakiler müşrik de olsalar tesir altında kalabilirlerdi! Hattâ o mazlûmu kurtarmak istiyen bile çıkabilirdi Hârisoğulları: - Konuşturmayın şunu! diye bağırdılar Sonra da mızraklarını peşpeşe saplamaya başladılar içlerinden biri göğsüne mızrağı sapladı mızrak sırtından çıktı Hubeyb vücudundan kanlar fışkırırken ve darağacında sallanarak son nefesini verirken - Eşhedü enlâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve resûlüh diyerek şehid oldu Hubeyb bin Adiy'in cenazesi kırk gün darağacında asılı kaldı Bedeni çürüyüp kokmadı Hep taze kan aktı Peygaber efendimiz onun cenazesini getirmek üzere Eshâb-ı kirâmdan Zübeyr bin Avvâm ve Mikdâd bin Esved'i gönderdi Gece gizlice Mekke'ye girip Hubeyb'i asılı bulunduğu darağacından indirip deveye yükleyerek Medine'ye doğru yola çıktılar Cennetteki komşu Durumu öğrenen müşrikler büyük bir kalabalık hâlinde üzerlerine hücum ettiler Hz Zübeyr ve Mikdâd kendilerini savunmak için cenazeyi yere koydular Biraz sonra baktılar ki Hubeyb'in cenazesini bıraktıkları yer yarılıp cesedi içine alındı ve kapandı Onlar da oradan uzaklaşıp Medine'ye döndüler Peygaber efendimiz Hubeyb bin Adiy için: - O benim Cennette komşumdur buyurmuştur Bu şekilde şehid edilen Hubeyb Ensârdan ya'nî Medîneli Müslümanlardan olup Evs kabilesindendir Hicretten önce Müslüman oldu Bedir ve Uhud savaşına katıldı Bu savaşlarda büyük kahramanlıklar gösterdi |
|