Sıfat-İ Zâtiyye |
08-05-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Sıfat-İ ZâtiyyeYüce 'ın zatı için vacib olan, zorunlu olan sıfatlar Bunlara sıfât-ı nefsiyye de denir Diğer bir tabirle "zatî veya nefsî sıfatlar" da denilen bu sıfatlar, Yüce 'ın varlığını ve hakikatını anlayıp kavramada biz kullarına yardım eden sıfatlardır Bu sıfatlar sayesinde u Teâlâ'nın yüce zatını ve varlığını O'na yaraşır bir tarzda anlayıp, imanımın da o nisbette kuvvetlendirebiliriz Yüce 'ın kendine mahsus bir zatı vardır ve bu zatının gereği olan, bu zatdan ayrılması düşünülmeyen sıfatları vardır Bunlardan bir kısmına "Zatî sıfatlar" , bir kısmına da "sübutî sıfatlar" denir Zatî sıfatlar, hiç bir sebebin eseri olmayan, Teâlâ'nın hakikatını ortaya koyan sıfatlardır Bu sıfatlar Yüce 'ın zâtıyla, varlığıyla doğrudan doğruya alâkalı oldukları için ve sadece 'ın yüce zatına mahsus oldukları için zatî sıfatlar diye isimlendirilmişlerdir Zat veya varlık olmadan bu sıfatların varlığını düşünmek ve bu sıfatlardan söz etmek imkansızdır "Sıfât-ı Zatiyye" denilen bu zatî sıfatlar şunlardır: 1 Vücûd Sıfatı: Yüce 'ın mevcudiyeti, varlığı demektir ki; bazı âlimlerimize göre, asıl zatî veya nefsî sıfat budur Zira Yüce 'ın mevcudiyeti, varlığı kabul edilmeden, diğer sıfatlarından bahsetmek mümkün olmaz Yüce 'ın varlığına, mevcudiyetine işaret eden pek çok âyet-i kerime Kur'ânda mevcuttur Bunlardan birisi olan Haşr suresinin 22 âyetinde meâlen şöyle buyurulmaktadır: "O Yüce , görüleni de görülmeyeni de bilen, Kendisinden başka ilah olmayan, ancak kendisi var olan 'dır " Teâlâ'nın varlığı, mevcudiyeti kendi zatının gereğidir O'nun yüce zatı, yaratıklarda olduğu gibi başkasından dolayı değildir O kendi zatı ite vardır, kendi zatıyla kâimdir, varlığı için bir başkasına muhtaç değildir Zira muhtaç olan, İlâh olamaz 2 Kıdem Sıfatı: "Yüce 'ın varlığının evveli ve başlangıcının olmaması" demektir O, ezelidir; O'nun var olmadığı bir an bile düşünülemez Varlığı, zatının gereği olan Yüce 'ın bu varlığının ezelî olması, evveli ve sonunun olmaması vâcibtir Varlığında başlangıç ve sonu olanlar, ancak yaratıklardır ın kıdem sıfatına Hadid suresinin 3 Âyeti açıkça işaret etmektedir: "O, her Şeyden öncedir; kendisinden sonraya hiç bir şeyin kalmayacağı sondur; varlığı aşikardır; gerçek mahiyeti insan için gizlidir O, herşeyi bilir" 3 Bekâ sıfatı: " Teâlâ'nın varlığının sonu, bitiş noktası yoktur" demektir O, ebedîdir, yani onun mevcudiyeti, varlığı sonsuzca devam edip gitmektedir Bu sıfat dahi sadece onun yüce zâtına mahsus bir sıfattır, çünkü bütün yaratıklar sonludur, bir gün hayatları son bulacaktır İşte bu gerçek, Rahman suresinin 26 ve 27 âyetlerinde meâlen şöyle beyan buyurulmuştur: "Yer yüzünde bulunan her şey fânidir (sonludur); ancak yüce ve cömert olan Rabbinin varlığı bâkidir " 4 Vahdaniyet Sıfatı: Yüce ın zatında, sıfatlarında ve fiillerinde (işlerinde) bir tek olması demektir O'nun eşi ve ortağı, yardımcısı yoktur; bir ve tek'tir İhlâs Suresi, Cenab-ı Hakk'ın bu sıfatını açık bir üslupla ortaya koymaktadır: Hz Peygambere hitaben; "Deki, bir tektir; hiç bir şeye muhtaç değildir, O doğurmamış ve doğmamıştır, hiçbir şey O na denk değildir " Her şeyi yaratan Teâlâ olduğu için, O işlerinde, fiillerinde de tektir O'nun hiç bir benzeri, ortağı, örneği ve cüzleri (parçaları) ve yardımcıları yoktur İbadete lâyık yegâne tek mabut, 'tır İşte "Vahdaniyet" sıfatını bütün bu hususları içine alan bir teklik (ehâdiyet) olarak anlamak gerekir O her bakımdan en mükemmel, bütün eksiklik ve noksanlıklardan uzak (münezzeh) bir varlıktır 5 Muhâlefetün lil-Havadis Sıfatı: Yüce 'ın sonradan olanlara, sonradan yaratılmış olanlara benzememesi demektir Yüce 'ın benzeri hiç bir şey yoktur O'na eşit ve denk olan hiç bir varlık yoktur Zaten kâdîm, bâkî ve bir tek olan varlığın sonradan olanlara benzememesi, yine O'nun bu sıfatlarının bir sonucudur ve O'nun yüce zatına mahsustur Bu sıfata Şûrâ suresinin 11 âyetinde açıkça işaret buyurulmuştur: "O'nun benzeri hiç birşey yoktur, O işitendir, görendir" 6 Kıyam binefsihi (bizâtihi): "Yüce 'ın varlığı veya mevcudiyeti bir başkasına muhtac değildir; aksine varlığı kendi zâtındandır" demektir Bütün yaradılmışlar (mahlukât), var olmada ve varlığını devam ettirmede Cenâb-ı Hakk'a muhtaçtır Halbuki Yüce hiç bir şeye muhtac ve bağımlı değildir, O Azîz ve Sameddir, yani hiç bir şeye ihtiyacı yoktur; kâinattaki her şey O'na muhtaçtır Bu sıfata da Kur'ân-ı Kerim'in pek çok âyetlerinde işaret edilmektedir Meselâ; Alû İmrân Suresinin 2 âyetinde şöyle buyrulmaktadır: ", O'ndan başka ilah olmayan, diri ve kendi kendine kâim (var) olandır" Vâcibu'l-vücûd (varlığı zorunlu, varlığı kendi zâtının gereği) olan 'ın zatı düşünüldüğü zaman, bu varlıkla beraber bu zâtî sıfatların da düşünülmesi zaruridir (vâcibtir) Varlık, yani mevcudiyet ve sıfatlar O'ndan ayrılmaz Teâlâ kadîm, ezelî, ebedî ve her yönden en mükemmel olduğu için, ne zamana, ne mekâna, ne bir yardımcıya muhtaçtır O bunların hepsinin üstünde, varlığı zâtının gereği, mutlak ve en mükemmel ve vâcib bir 'dır |
|