|
|
Konu Araçları |
geçen, ismi, kuran, olmayanlar, peygamber |
Kur'an Da İsmi Gecen Ve Peygamber Olmayanlar |
08-05-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Kur'an Da İsmi Gecen Ve Peygamber OlmayanlarASHAB-I KEHF Kur'an, İslâmın temel kaynağıdır İslâm'da bir mesele hakkında ilk müracaat edilecek kaynak Kur'an'dır Ancak O'nda hüküm bulunmadığı zaman diğer kaynaklara müracaat etmek gerekir Bu nedenle Eshâb-ı Kehf gibi hem müslümanlar hem de hristiyanlar için önemli bir meselede ilk olarak Kitab'a yani Kur'an'a bakmak gerekecektir Zira O, ilahî bir kitaptır En sağlam bilgiler O'nda bulunmaktadır Ancak hemen belirtelim ki, Kur'an bir tarih kitabı değildir O'nda itikâd(inanç)a, hukuka ve ahlâka ilişkin hükümler de vardır Kur'an'da meseleler büyük-küçük, itikadî-amelî, tarihî-hukukî ayrımı yapılmadan hayati önem taşıması ve ma'rifetullahı ilgilendirmesi nazara alınarak incelenmiştir Bunun sonucu olarak bir mesele Kur'anda yer almışsa bilinmelidir ki, o müslümanlar için önemlidir Hemen belirtelim ki, Kur'an'da bir sûrenin ismi Eshâb-ı Kehf dir Sadece bu bile Kur'an'da Eshâb-ı Kehf e verilen önemi belirtmesi açısından yeterlidir Kur'an gibi en son ve mükemmel bir dinin 114 sûreden müteşekkil kitabının sûrelerinden birinin isminin Arş-ı Â'lâ'ca Eshâb-ı Kehf olarak isimlendirilmesi, şereflerin en büyüğüdür Ayrıca Kur'an'da XVIII sûreye bu eşhasın unvanları verilmekle kalınmamış; aynı sûre içinde konu ile ilgili bizi aydınlatacak önemli bilgilere de yer verilmiştir Bu sûrede tam 18 ayet (9-26) Eshâb-ı Kehf e ayrılmıştır Önemine binaen bu ayetlerin kısaca meallerini buraya aynen alıyoruz: 9 (Rasûlüm!) Yoksa sen (sadece) Kehf ve Rakîm (1) sahiplerinin ibrete şayan olduklarını mı sandın? 10 O yiğit gençler mağaraya sığınmışlar ve "Rabbimiz! bize kendi katından rahmet ver ve bizim için şu durumumuzdan bir kurtuluş yolu hazırla!" demişlerdi 11 Bunun üzerine biz de onların kulaklarına nice yıllar perde koyduk (uykuya daldırdık) 12 Sonra da iki grubtan (Eshâb-ı Kehf ve hasımlarından) hangisinin kaldıkları müddeti daha iyi hesab edeceğini görelim diye onları uyandırdık 13 (Şimdi) Sana onların başından geçenleri gerçek olarak anlatalım Hakikaten onlar, Rablerine inanmış gençlerdi Biz de onların hidayetlerini artırdık 14 Onların kalplerini metin ve sağlam kıldık O yiğitler (Kralın önünde) ayağa kalkarak dediler ki, "Bizim Rabbimiz, göklerin ve yerin Rabbidir Biz ondan başkasına ilah demeyiz Yoksa hakikatten ve dinden uzaklaşmış oluruz 15 Şu bizim kavmimiz tan başka tanrılar edindiler Bari bu tanrılar konusunda açık bir delil getirseler ya; (ama ne mümkün!) Öyleyse hakkında yalan uydurandan daha zâlim var mı? 16 (İçlerinden biri şöyle demişti'ın dışında tapmakta oldukları varlıklardan uzaklaştınız, o halde mağaraya sığının ki, Rabbiniz size rahmetini yaysın ve işinizde sizin için fayda ve kolaylık sağlasın" 17 (Rasûlüm! orada bulunsaydın) Güneşi, doğduğu zaman mağaranın sağına meyleder; batarken de sol taraftan onlara isabet etmeden geçer görürdün Böylece onlar (güneş ışığından rahatsız olmaksızın) mağaranın bir köşesinde uyurlardı İşte bu 'ın mucizelerindendir kime hidayet ederse, işte o hakka ulaşmıştır; kimi de hidayetten mahrum ederse artık onu doğruya yöneltecek bir dost bulamazsın 18 Kendileri uykuda oldukları halde, sen onları uyanık sanırdın Onları (yanları incinmesi diye) sağa sola çevirirdik Köpekleri de mağaranın girişinde ön ayaklarını uzatmış yatmaktaydı Eğer onları görseydin (heybetlerinden dolayı) dönüp kaçardın ve gördüklerin yüzünden için korku ile dolardı 19 Sonra da biz aralarında kendi hallerini birbirlerine sormaları için onları uyandırdık İçlerinden biri "ne kadar yata kaldınız?" dedi (Kimi) "Bir gün ya da günün bir bölümü kadar yata kaldık" dediler; (Kimi de) Şöyle dediler: "Rabbiniz kaldığınız müddeti daha iyi bilir" Şimdi siz, içinizden birini şu gümüş para ile şehre (Tarsus'a) gönderin de baksın, şehrin hangi yiyeceği daha temiz ise ondan erzak getirsin; ayrıca, temkinli davransın ve sakın sizi kimseye sezdirmesin 20 Çünkü onlar eğer size muttali olurlarsa, ya sizi taşlayarak öldürürler va da kendi dinlerine çevirirler ki, bu takdirde ebediyyen kurtulamazsınız 21 Böylece (insanları) onlardan haberdar ettik ki, 'ın (öldükten sonra tekrar dirilteceğine dair) va'dinin hak olduğunu kesinlikle bilsinler Hani onlar aralarında Eshâb-ı Kehf'in durumunu tartışıyorlardı Dediler ki, üzerlerine bir bina yapın Çünkü Rableri onları daha iyi bilir Onların durumuna vâkıf olanlar ise, "bizler kesinlikle onların yanıbaşlarına bir mescit yapacağız" dediler 22 (İnsanların kimi'ın dilemesine bağlamadıkça (inşaallah demedikçe) hiçbir şey için "bunu yarın yapacağım " deme! Bunu unuttuğun takdirde 'ı an ve "umarım Rabbim beni doğruya bundan daha yakın olan bir yola iletir" de 25 Onlar mağaralarında üçyüz yıl kaldılar ve buna dokuz yıl daha ilâve ettiler (Yani üçyüz dokuz yıl: Güneş takvimine göre üçyüz yıl, ay takvimine göre üçyüz dokuz yıl kaldılar) (2) 26 De ki : "Ne kadar kaldıklarını daha iyi bilir" Göklerin ve yerin gizli bilgisi ona aittir O, öyle görür öyle işitir ki! Onlara (göklerde ve yerlerde olanlara) O'ndan başka velayet eden yoktur O, kimseyi hükmüne ortak da etmez" (3) Görüldüğü üzere, konu ile ilgili ayetler kendi bütünlüğü ve anlayışı içinde yeterli bilgi vermektedir İslâmın birinci kaynağı olan Kur'an'da aslında bu kadar teferruatlı bir şekilde işlenen çok az konu bulunmaktadır İnceleme konumuzun sınırlarını aştığı için, bu konuya neden bu kadar yer verildiği üzerinde duracak değiliz Ancak şunu belirtelim ki, samimi olarak kendisine inanan ve ondan yardım isteyenleri yolda koymaz Ayrıca bu olay, öldükten sonra insanların diriltileceğine de güzel bir misal teşkil etmektedir (1) Rakîm: Genellikle kabul edilen görüşe göre, Ashab-ı Kehf in isimleri, nesepleri ve başlarından geçen olaylar yazılarak mağaraya bakır bir sandık içinde bırakılmış iki adet kurşun levha Diğer bir fikre göre ise, Ashab-ı Kehf den önce yaşamış ve halleri Ashab-ı Kehf e benzeyen bir topluluk adıdır (Elmalı, Hak Dini Kur'an Dili, V, 3225) (2) Elmalı, V, 3243 (3) Kur'an, Kehf Sûresi, Âyet 9-26 |
|