Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Sinsi Eğlence > Bir Tutam Hikaye > Kıssadan Hisse

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
kilitler, neyi

Kilitler Neyi Kilitler?

Eski 08-05-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kilitler Neyi Kilitler?



Üst üste kilitlerle, çelik kapılarla kilitli evlerimiz Almadan vermeye kilitli ellerimiz Güzel bir söze, bir tebessüme, bir selama kilitli dudaklarımız

Gözyaşlarına kilitli gözlerimiz


Bir hastaya, bir yaşlının ayağına varmaya kilitli ayaklarımız

Yollarımız, yönlerimiz kilitli Ufku göstermiyor pusulamız Çünkü gönlümüz kilitli Kalbimize nicedir üst üste kilitler vuruldu Her kilitle kendimize daha bir yabancılaşıyor, kendimizden daha bir uzaklaşıyoruz Her kilitle daha bir ağırlaşıyor, hareket edemiyoruz Ömrümüzü nefes alıp vermeden sürüklüyoruz


Bir çocuk, yolumuzun üzerinde her sabah mendil satmaya çalışıyor Dönüp bakmıyoruz Çıplak ayaklarını, soğuktan kızarmış ellerini görmüyoruz Bir ihtiyar sessizce ayrılmış aramızdan Sahipsiz bir mezar taşına isim yazılmış bugün Umursamıyoruz Bir zamanlar dallarına salıncak kurduğumuz çınar ağacı görünmüyor Aramıyoruz

Yanıbaşımızdaki çocuk, çocuğumuz bizden ayrı büyüyor Etrafımızda dolanıyor, yaramazlık yapıyor İlgilenmiyoruz Masum haşarılıklarına gülemiyoruz Meraklarını önemsemiyor, sorularını cevaplamıyor, geçiştiriyoruz

Sulamayı unutuyoruz Saksımızda menekşe soluyor Ve köşelere yapay çiçekler konduruyoruz Yapay bir hayat Günler, aylar, mevsimler geçip gidiyor Ne bahar bir ışıltı konduruyor yüreğimize, ne dökülen yapraklar bir hüzün bırakıyor gönlümüze Mevsimler yalnızca üşütüyor ve yakıp kavuruyor


Yanıbaşımızdaki çocuk bir sabah perdeleri açıyor, etrafı bembeyaz buluyor Heyecanlanıyor, içi içine sığmıyor Koşmak, karlarda yuvarlanmak istiyor Tek bir kelime savuruyoruz yüzüne: Üşürsün! Soğukluğumuzdan kelime üşüyor Bilemiyoruz, karlar bizim kadar üşütemez Fırtınalar bizim kadar uzağa savuramaz, sel suları sürükleyemez bilmediği kıyılara Soğukluğumuz üşütüyor, kendimize ve hayata ilgisizliğimiz, duyarsızlığımız çocuğu savuruyor bizden ve kendinden uzaklara


Hayat hep ırağımızda, elimizin değmediği, terimizin akmadığı yerlerde yeşeriyor Sonbaharda göçen kuşlar göğümüzden ıramıyor, dökülen yapraklar dallarımızdan düşmüyor Güneş her sabah bizimle doğmuyor, gece bizimle çöküvermiyor şehrin üstüne


Ve çocuk bize ulaşamıyor, kilitlerimizi kıramıyor, duvarlarımızı yıkamıyor Güneş girmeyen, soğuk işlemeyen bir hücredeyiz Rahatız Çünkü ne hüzünlüyüz, ne de sevinmek sevindirmek için bir telaşımız var Rahatımız kaçmasın, konforumuz yerinde olsun yetiyor Hayat bize dokunmasın Üzmesin de mutlu etmese de olur

Oysa hüzünler de sevinçler kadar emek istiyor Nefes alıp vermek emek istiyor Lâkin biz mutlu olmak için kımıldamıyoruz ki biraz hüzne emek verelim Hücremizde rahatız Çünkü orada kendimiz de yokuz Kendi sevinçlerimiz, kederlerimiz, heyecanlarımız yok Hep bilmediğimiz bir yerlerde yaşanan acılara; uzaktakilerle, başkalarıyla, herkesle ah-vah ediyor, başkalarının başarılarıyla coşuyoruz Çünkü başkalarının acıları geceleri uykumuzu kaçırmıyor

Başkalarının başarıları için harekete geçmek, rahatımızı bozmak zorunda kalmıyoruz O acıları hissetmiyor, yalnızca seyrediyoruz O an herkesle birlikte şöyle bir üzülüyor, sonra o kederlere sırtımızı dönüveriyoruz Öyle ya, o acıları herkes çoktan unutmuştur Şimdi, uzaklarda başka şeyler başlamaktadır ve uzaklarda herşey ne kadar da hızlıdır



Derdi olmayan, kederlenemeyen bir insan kime üzülebilir? Sevinemeyen bir insan kimi mutlu etmek isteyebilir?

Yanıbaşımızdaki çocuk kendi halinde büyür Onun başarıları ancak başkaları gündemde olduğunda önem kazanır Fakat bunu bilmez, anlamaz çocuk Sevinelim, telaşlanalım ister İlgimizi çekmeyi, bir işe yaramayı dener Bir bardak kırar, bir vazo devirir Çırpınışını görmez, yalnızca kızarız Yine de anlamaz Yine de ümitlidir, sırılsıklam aç bir kedi yavrusunu kucaklayıp eve getirirken


Çocuklara kızarız Çünkü onlarda hayattan kalan herşey bir yitiğimizi ortaya çıkarır Onların asıllarına sadık kalışları kendimize ne kadar yabancılaştığımızı resmeder Böyle bir aynada kendimizi seyretmek istemeyiz Aynaları kırarız, kedi yavrusunu evden kovarız Herkes hayata yabancılaşsın isteriz Dünya yabancılaşsın Aynalar olmasın, hayat değişmesin, yaşamasın, dünya dönmesin

Fakat insanların durması dünyayı durdurmaz Dünya döner, zaman değişir, çocuklar büyür Biz ihtiyar oluruz Elimiz öpülsün, başımız okşansın, sözümüz dinlensin isteriz Halimizi, hatırımızı sorsunlar isteriz

Ellerimiz titrese, gözlerimiz görmese de bir işin ucundan tutmak isteriz Bir bardak kırarız, bir vazo deviririz Bir teselli sözü, biraz şefkat beklerken otur oturduğun yerde!diyen sert bir bakışla karşılarız İncinir, üzülürüz Çünkü kilitler şimdi kırılmış, duygularımızın bağı ancak çözülmüştür Duvarlar ancak yıkılmıştır Ve dünya ne kadar da değişmiş, ne kadar bozulmuştur


Halbuki dünya yalnızca dönmüştür Hayat uzaklarda bir yerlerde yeşermiş, yine uzaklarda bir yerlerde solmuştur Bir ömür peşimiz sıra sürüklenmiştir Bir zamanki küçükler büyümüş, etrafımızda birden yabancı yüzler belirivermiştir Çünkü gönlüne kilitler vurulu bir dünyada büyümek yabancılaşmaktır

Yazı:Zehra Korkmaz
Resim: Gökhan Gündüz

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.