Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
anneciğimişin, bitince, severmisin

Anneciğim!İşin Bitince Severmisin Beni...

Eski 08-04-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Anneciğim!İşin Bitince Severmisin Beni...




Anneciğim Beni Sever misin?

Anne bağırır :

“Çabuk ol servisi kaçıracaksın!”

Baba kükrer :

“Ne yatmasını biliyorsun, ne kalkmasını!”

Sabahları güneşin doğuşunu bilmez çocuk Hic aydınlanmadan kalkar içi Taze bir sabah, bayat bir günün devamıdır çok zaman

Her sabah adına yuva denen, adına kreş denen o yere bırakılır Başkalarının annesinde, kendi annesinin hasretini çeker günboyu Sabahın köründe “benim annem ne zaman gelecek” diye gözyaşları çeker solgun yüzüne dizi dizi

Akşam ne uzundur Yuva nice gürültülü Sevgilerini konuşurlar efkarlı saatlerde

“Benim babam beni çok seviyor

“Hayır, benim babam beni daha çok seviyor

“Hadi ordan, beni hem babam hem annem daha çok seviyor

Başkalarının babası kendi çocuklarını çok severse, sanki kendi babalarının sevgisi azalacakmış gibi kavga ederler En çok sevilen olmaktır tutkuları

Her pazartesi ne kadar sevildiklerinin ispatını yapmaya koyulurlar


“Benim babam beni hamburger yemeye götürdü

“Biz hem hamburger yemeye gittik, hem de luna parka gittik

“N’apalım Benim annem beni sinemaya götürdü Arslan Kral filminde ağladık annemle birlikte

“Kızlar ağlar zaten Ağlamanın neresi eğlenceli?”

“Biz babamla maç ettiğimiz zaman çok eğleniyoruz

“Benim babam benimle değil, arkadaşlarıyla maç etmeye gidiyor

“Bak demek ki benim babam beni daha çok seviyor Bi kere biz ikimiz, yani babamla ben, maç ediyoruz


Pazartesileri hep böyle geçer

Herkes kendi babasının en sevgili baba olduğunu kanıtlamaya çalışır Öteki çocuklar yeni sevgi kanıtlarını ortaya koydukça içini bir ürperti kaplar

Başkalarının babası çocuklarını daha çok mu seviyordur acaba? O Reklam gelir aklına Kahrolası reklam “Evinizi seviyorsunuz, arabanızı seviyorsunuz Beni sevmiyor musunuz?”

İnanmak üzeredir onu sevmediklerine Arka koltuğa gazoz döktü diye ne çok bağırmıştı babası Ama olsun, arkadaşlarına bunu anlatmazsa eğer, babasının arabasını kendisinden çok sevdiğini nereden bilecekler

Keşke her Pazartesi en sevilen evlat oyununu oynamak zorunda kalmasaydı Bunun için Pazartesileri hep hasta numarası yapması Uyanamaması En sevilen çocuk olmak yarışması, bilseniz ne kadar zor diyebilse bir gün, her şey ne kadar kolay olacak Oyunu değiştirebilirdi Bu oyunun mağlubu olduğunu arkadaşları öğrenecek diye her Pazartesi Karanlık bir kuyu olmazdı o zaman Herkesin annesinin ve babasının ne kadar iyi Anne baba olduğu, çünkü onlara ne çok pahalı oyuncak aldıklarının konuşuldukları bir sıra,

“Beni anneannem çok sever” diye bağırıverdi

Sustu arkadaşları

Söyleyebilecek bir şey bulamadılar bir an

Akın boynunu büküp “benim anneannem yok” dedi

Üzüldü o zaman Ama geri dönemezdi “benim anneannem beni cok sever Masal anlatır bana Yaramazlık yapınca “dayın da böyleydi” der gülerek

Arkadaşları ne kadar dinliyor diye sustu birden Kendisine doğru yönelmiş meraklı bakışları keyifle izledi Ağızları açık “Ee sonra?” diyorlardı

“Sever beni Masal anlatır Hiç susturmaz beni Ben konuştukça güler ‘Hay çocuk’ der ‘Sen beni güldürdün Allah da seni güldürsün’, der

Herkes bir masal büyüsü ile dinlerken onu, anneannesini öteki çocuklarla paylaştığını düşünüp susuverdi

Üsteledi arkadaşları “Hadi anlatsana!” dediler

Top havuzuna doğru koşup “Herkesin anneannesi kendine” diye bağırdı

Akın itiraz etti Hiç olmazsa arkadaşının anneannesinde tatmadığı bir duyguyu tadacağını düşünürken ne diye oyunbozanlık yapıyordu Kızdı “Herkesin babası kendisine” demiyordun ama!”

Duymazlığa geldi Anneannesini hiç kimselerle yarıştırmak istemiyordu, işte o kadar Akşam çabuk oldu Bu oyunu kazanmıştı Muzaffer bir komutan edasında dolaştı bütün gün Artık annesine neden pazartesileri yuvaya gitmek istemediğini anlatabilirdi Yorganın altına saklanmazdı bundan böyle Her Pazartesi anneannesinden bir demet yapıp götürürdü

Kapıdan içeri girer girmez neşeyle bağırdı : “Anne biliyor musun bugün yuvada ne oldu?”

“Görmüyor musun? Telefonla konuşuyorum

Hiç kimsenin sevdiği şey birbirine benzemiyordu Annesi telefonu, babası arabayı seviyordu Herşey erteleniyordu telefon ve araba söz konusu olduğunda Bir de eve misafir gelecek oldumu kendisine hiç yer kalmıyordu Nerelere gitsindi?

Annesi kapattı telefonu Mutfaktan tencere kaşık sesleri geliyordu Koşarak yanına gitti “Sana yardım edeyim mi?” dedi en sevimli halini takınarak

Annesi manalı manalı baktı

“Hayırdır Bir yaramazlık filan Bak bir de seninle uğraşmayayım Çok yorgunum zaten

Yorgunluk nasıl bir şeydi? Bazen elinde oyuncağıyla uykuya daldığında anneannesi oyuncağı yavaşca elinden alır “Nasıl yorulmuş yavrucak Uykunun gül kokulu kolları sarsın seni” diyerek alnına bir öpücük konduruverirdi

Yorgunluk gül kokulu bir uykuya dalmaksa eğer, ne diye annesi kendisiyle böyle kızgın kızgın konuşuyordu

“Anneciğim yorulduğun zaman gül kokulu uykulara dalarsın Anneannem öyle söylüyor

“Uykuya dalayım da gül kokuları kusur kalsın Yorgunluktan ölüyorum


Bu kelimeden nefret ediyordu Yorgunum Yorgun olduğumdan Böyle Yorgun yorgunken

“Anneciğim sen yorulma diye

“Yemekte konuşuruz çocuğum Bankada işler yetişmedi Baban gelene kadar bunları bitirmem lazım Hadi sen oyna biraz

“Hani siz yoruluyorsunuz ya

“Eeee

“Ben de oynamaktan yoruluyorum

“Ne yapayım?”

“Bilmem

Yapılmaması gerekenleri biliyordu da büyükler, yapılması gerekenleri hiç bilmiyorlardı

Işıklar söndü birden Annesi öfkeyle söylenmeye başladı

“Mum da yok” diye diye karıştırdı dolapları el yordamı

Çocuk sirtüstü yatıp, anneannesinin köyünü düşündü Gaz lambasının ışığında deli tavşan masalını anlatışını Deli tavşanın duvardaki aksini getirdi gözlerinin önüne Anneannesi gibi iki ellerini birleştirip işaret parmaklarını yukarı kaldırarak tavşan kafası yaptı “bak deli tavşan” diyerek parmaklarını oynattı Yoldan geçen arabaların farları duvardaki tavşana yol açtı Tavşan alabildiğine hür dolaştı sağda solda Otlarla, kuşlarla konuştu Sonra yorgun düştü Duvardaki görüntü o minik avuçların açılmasıyla kayboldu Kolu yavaşça kanepeden aşağı sarktı


Neden sonra ışıklar geldi Kadın çocuğun hiç konuşmadığını fark etti birden Kanepeye koştu Küçücük dizlerini karnına doğru çekerek uykuya dalmıştı Masanın üstündeki dosyalara baktı iğrenerek Dindirilmez bir pişmanlık doldurdu içini Uyandırmaktan korka korka küçük alnına bir öpücük kondurdu

Çocuk sanki bu öpücüğü bekliyormuşçasına,


“İşin bitince beni sever misin anne?” dedi

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.