Bir Çin Hikayesi / Aziz Nesin |
08-03-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Bir Çin Hikayesi / Aziz NesinM e m l e k e t i n B i r i n d e Bir Çin Hikayesi - Aziz Nesin * (Bu kitapta toplanan masallar, Türkiye'de düşün özgürlüğü tarihi bakımından ilginçtir Bu yazılar, 1955-1957 arasında «Akbaba» dergisinde ve «Demokrat İzmir» gazetesinde yayımlandı Çoğunu, zorlukla ve takma adlarla yayımladım Okuduğunuz bu hikayedeki olay, ilk yazılış biçimiyle Türkiye'de geçiyordu Ama birçok dergilerden geri çevrilince, bu hikayeyi uydurma bir Çin'li yazar adıyla, olay Çin'de geçiyormuş ve hikaye çeviriymiş gibi, dergide yayımladım Aynı hikaye, birkaç ay sonra, başka bir dergide, çevrilmiş bir Çin hikayesi olarak çıktı) Kung-Su, Güney Çin Denizinde küçük bir balıkçı kasabasıdır Şirin kasabanın hemen bütün halkı, balıkçılıkla geçinir Pung-Çiyang'ın balıkçı kahvesinde bir sabah, nerden, nasıl geldiği belli olmayan bir kedi yavrusu miyavlamaya başladı İhtiyar Pung, sıska kedi yavrusunu iri avuçlarının arasına aldı Küçük tekirin süt mavimsi gözlerine baktı, - Seni bana Allah gönderdi! diye söylendi Sonra çırağına, - Bu küçüğün adı, Çung-Ban Buna iyi bak! dedi Çung-Ban, küçük maskara, birkaç gün içinde gelişti, büyüdü Yalnız Pung Amca'nın değil, bütün müşterilerin sevgilisi oldu Çung-Ban'ın kötü bir huyu vardı, hırsızlık Aşagı yukan her kedi hırsızdır Ama Çung-Ban gibisi görülmemiştir Daha altı aylık var yoktu, bütün komşular şikayete başladılar Her sabah, daha gün ağarmadan vazifesine sadık bir memur gibi, işe çıkar, öğleye kadar bütün mahalleyi talan ederdi Girmediği mutfak, kanştırmadığı teldolap yoktu Ocakta kaynayan tencerenin kapağını açıp, içinden sıcak sıcak bir parça balıgı çalmadığı gün olmazdı Çung-Ban'ı, bütün zararına, hırsızlığına rağmen herkes seviyordu Çünkü, o kadar kurnazca hırsızlık yapıyordu ki, onun yüzünden zarara ugrayanlar bile, bu hırsızlıkları Çung'un muziplikleri diye karşılarlardı Bigün, Pung Amca'nın kahvesine bir müşteri geldi Elindeki balık dolu kesekağıdını rafa koyduktan sonra, kağıt oyununa daldı Neden sonra kahveden çıkarken elini raftaki kesekağıdına atınca, ağzı bir karış açık kaldı Kesekağıdının hiçbir yeri bozulmamıştı, fakat içi balık yerine havayla doluydu Yalnız, altından bir delik açılmıştı Çung'un, bu kadar kalabalık müşteriden hiçbiri farkına vamadan, balıkları teker teker kesekağıdından boşaltması, herkesi şaşırtmıştı Çung'un hırsızlıktaki maharetinin bu kadar takdir edilmesinin önemli bir sebebi vardı Kung-Su kasabasında hırsızlık etmeyen insanın on paralık itibarı yoktu Çalmak ayıp değildi Ayıp olan, çalarken yakalanmaktı Hırsızlık sırasında yakalananlar, bütün kasabada beceremedikleri işi yüzlerine, gözlerine bulaştırdıkları için rezil olurlardı O kadar ki, hırsızlık yapmayan erkeğe, karısını geçindiremez diye kız vermezlerdi Kung-Su kasabasının sembolü haline gelen Çung, yıldan yıla efsanevi bir yaratık oldu Ondört yaşına gelince, zavallı Çung'un gözlerine perde indi Görmeyen gözleriyle de, bir zaman mesleğine devam etti Bir insan gibi mutfak kapılarının mandalını açar, ocağın başındaki kadın, başını arkasına döndürünceye kadar, ızgaradaki balığı kapar kaçardı Kocalarına akşam yemeği yetiştiremeyen geveze kadınlar, hırsız Çung'u bahane ederler, - Ne yapayım? Balığı ocaktan Çung çaldı! derlerdi Bir sabah, Çung'un cesedini yüksek bir duvarın dibinde buldular Çung, vazife başında ruhunu teslim etmişti Bütün Kung-Su kasabası halkı, gözyaşı döktü, matem tuttu Çung'a büyük bir cenaze töreni yapıldı Çoluk çocuk, genç ihtiyar, mezarının başında toplandılar Çung'un arkasından, kasabayı bir sessizlik aldı Ama iki ay sonra bir mucize oldu Zavallı Çung'un mezarı üstünde büyük bir bina yükseldi: Vergi dairesi Kung-Su kasabası halkı, birbirlerine vergi dairesini gösterip, - Çung'un ruhu hortladı! dediler |
|