Yaratmak.... |
08-03-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Yaratmak....Allahü teâlâ, dilediğini yaratır Yaratdığı herşeyde nice fâideler vardır Ya’nî hakîmdir İnsan aklı bunları anlayamaz Akl ancak alışdığı, duygu organları ile aldığı bilgileri ölçer, kavrar Kâfirleri yaratdığında, bunlara uzun ömr, bol rızk, mevkı’, rütbe verdiğinde, küfrlerini, kötülük yapmalarını dilediğinde ve yılanları, hınzırları, zehrleri yaratdığında [insanları öldürücü, memleketleri yıkıcı enerji kaynakları yaratdığında, görülemiyen atomun, düşünülemiyen küçücük çekirdeğinde, aklları şaşırtan, şehrleri yok eden mu’azzam kuvvet yerleşdirmesinde, ışık, elektrik, mıknatıs ve kimyâ enerjileri yaratmasında, fizikde, kimyâda, biyolojide okunan ve pekçoğu henüz anlaşılamıyan madde ve kuvvet ve hayât kanûnlarını, nizâmını kurmasında] sayısız hikmetler, fâideler vardır Fâidesiz birşey yapmak sefâhetdir, aşağılıkdır Allahü teâlânın her yaratdığında, çeşidli fâide vardır İrâdesi Onun sekiz sıfatından biri olup kadîmdir, hep var idi Ezelde kendi de, sekiz sıfatı da hep var idi Sonradan olma değildirler Müşebbihe fırkasından Kerrâmiyye adındaki zındıklar, irâde sıfatı kadîm değil hâdisdir, ya’nî sonradan olmadır dedi Kâfir oldular Sekiz sıfatdan birine kadîm değil, hâdis diyen kâfir olur Allahü teâlâ, herşeyi tekvîn sıfatı ile yaratmakdadır Tekvîn var etmek demekdir Yerde ve göklerde bulunan bütün varlıkları, maddeleri, cismleri, özellikleri, olayları, kuvvetleri, kanûnları, bağlantıları yaratan, yalnız Odur Ondan başka yaratıcı yokdur Ondan başkasına yaratıcı denemez ve kimseye, bir şey yaratdı denemez Kur’ân-ı kerîmde meâlen, (Her şeyi yaratan, yalnız Allahü teâlâdır) buyuruluyor Bir âyet-i kerîmede meâlen, (Yaratan ve emr eden yalnız Odur) ve Yasîn-i şerîfdeki bir âyet-i kerîmede meâlen, (Yalnız O yaratıcıdır ve çok bilicidir) buyuruldu Karada, denizlerde, havada yaşıyan hayvanların [mikrobların, atom çevresindeki elektronların, moleküllerin, iyonların] ve insanların, meleklerin ve cinnîlerin, ya’nî her var olanın kendisini ve hareketlerini ve işlerini ve durmalarını, ibâdetlerini ve günâhlarını, iyiliklerini, zararlarını, küfrlerini ve îmânlarını yaratan Odur Mu’tezîle diyor ki, (Kullar, işlerini kendileri yaratır Hak teâlâ, kullara çok kudret verip, kendi işlerini kendileri yaratır Hayvanlar da böyledir) Bu sözleri yanlışdır İnsanlar ve hayvanlar, irâde-i cüz’iyyeleri ile bir işi yapmağı diler Bu dilemeğe (Kesb etmek) denir Allahü teâlâ da, dilerse, bu işi yaratır Kul birşey yaratamaz Bizim [ya’nî Kâdîzâde Ahmed efendinin] (İrâde-i cüz’iyye) risâlemizde bunu uzun açıkladık Elin, ayağın kımıldamasını, dilin söylemesini, gözün açılıp kapanmasını ve görmesini yaratan Odur Sineklerin, böceklerin, mikrobların, yıldızların, rüzgârların hareketlerini [ve titreşimlerini, elektrik itme ve çekmesini, maddenin çekimini, sıvıların ve gazların kaldırma kuvvetlerini] yaratan yalnız Odur İnsanların, hayvanların, cinnîlerin ve rûhlarımızın rızkını yaratan, gönderen Odur Halâla da, harâma da rızk denir Mu’tezîle, harâmdan gelen, rızk değildir, dedi Bu sözleri yanlışdır Her canlının rızkı tükenmeyince eceli gelmez, ölmez Kimse kimsenin rızkını yiyemez Rızk, ibâdet yapmakla artmaz, bereketlenir Allahü teâlâ herkesin rızkını ezelde takdîr, ta’yîn etmiş, ayırmışdır Bu, artmaz ve azalmaz Canlıları öldüren, ölüleri dirilten, sağlamları hasta yapan, hastaları iyi eden yalnız Odur Mikroblar, tabîb ve Azrâîl aleyhisselâm, birer sebebdir Bunlar te’sîr edince, işi yaratan, bunlara te’sîr veren Odur Ateşde yakmak, karda soğutmak, [elektrikde ısı, ışık ve elektroliz hâsıl etmek] hâssalarını hep O yaratmakdadır Ateş, kar, elektrik, görünen sebeblerdir Allahü teâlânın âdeti olan vâsıta ve şartlardır [Duygu organlarımızı, bunlardaki duyma kuvvetlerini, hücrelerdeki beslenme, üreme, zararlı maddeleri çıkarma, oksidlenme ve osmoz olaylarını, kalbi, kanı, kan sisteminin, öteki doku ve organların ve sistemlerin çalışmalarını, aralarındaki düzeni yaratan hep Odur Komünistler, kitâbsız kâfirler ve çok eskiden beri gelen zındıklar] sapıklar diyor ki, her madde ve kuvvet, kendi özelliği ile kendisi te’sîr eder Meselâ, ateş yakıcıdır Her zemân, elbette yakar Bu sözleri çok yanlışdır Ehl-i sünnet âlimleri “rahime-hümullahü teâlâ” buyuruyor ki, sebeblerin te’sîri kendiliğinden değildir Sebebleri var edince, bunların te’sîrini, işlerini de hemen yaratması, Onun âdetidir Ateşde yakmak özelliğini yaratmasa, hiç yakamaz Ateşe düşen kimseyi, o istemezse, ateş yakmaz Maddenin kendinde özellik yokdur Maddenin özelliklerini, sebeblerin te’sîrlerini ve işlerini, Hak teâlâ yaratıyor O dilemezse, bu özellikleri ve te’sîrleri yaratmaz Dileseydi, karda sıcaklık, ateşde soğukluk yaratırdı Kılıcın kesmesini, merminin delmesini, zehrin öldürmesini yaratan Odur Denize düşende boğulmayı yaratıyor Dilerse boğulmaz, sağlamlaşır Kuşun, tayyârenin uçmasını, [havanın kaldırmasını, sürtünme kuvvetlerini] yaratan Odur Bu özellikleri, kuvvetleri yaratmasa, uçurmaz Hastalıkları, çeşidli ilâçlarda çeşidli hâssaları yaratmakdadır İbrâhîm aleyhisselâm, Nemrûdun ateşinde oturdu Hiç yakmadı Eğer yakmak, ateşin tabî’atı, özelliği olsaydı elbette yakardı Yakmağı yapan, ateş değildir Allahü teâlâ yakdırmakdadır Allahü teâlâ, maddelerde dilediği özelliği, işi, yaratır Yaratdığı iş, maddeden hâsıl olur Fekat, Allahü teâlânın hikmeti ve âdeti şöyledir ki, her maddeye belli özellik, belli etki vermişdir Maddeleri, birbirlerinin değişmesine sebeb kılmışdır Buğday tohumundan buğday, arpadan arpa yaratır İnsandan insan, hayvandan kendi cinsini yaratır [Vebâ basîlinden tâ’un, menengokokdan menenjit yaratır Atomlar arasındaki elektron alışverişini, radioaktiviteyi ve çekirdek reaksiyonlarını, her maddede başka şeklde yaratıyor] Yemek ile karın doymasını yaratıyor Eğer doymak yaratmasa, tonlarca yisek doymazdık Susuzluk yaratmasaydı, hiç su içmesek susamaz idik Ondan başka yaratıcı yokdur Her var olanı, o yaratmışdır Maddeleri hareket etdirir Yerlerini değişdirir Bir zemândan, başka zemâna götürür Bir hâlden başka hâle döndürür Akllara hayret verecek şeyler yaratır Bir damla menîden ve görülemiyen spermatozoidden bir olgun insan yaratır [Nûh aleyhisselâm gibi büyük bir Peygamberden, Ken’an adında âsî, kâfir ve ahmak bir oğul yaratır Ebû Cehl gibi taş yürekli, örümcek kafalı bir kâfirden, İkrime gibi bir mü’min oğul yaratır Elinin, dilinin, vücûdunun her zerresinin düzgün yapıları, özellikleri ve hareketleri ile, Onun varlığını, irâdesini, kudretinin büyüklüğünü anlatan, i’lân eden alçak bir kâfirin kalbinde küfr yaratır Bunların, söz ile, yazı ile, rütbe ve mal gücü ile, dîne saldırmalarını yaratır Kendi mahlûkunu, eserini kendine düşman yapar İnsanların yüreğinde yerleşdirdiği, gönül [kalb] adındaki bir cevherin, kuvvetin ba’zısını nûrlandırarak, temizliyerek, kendine ayna yapar Ba’zısını da, karartarak, küfr ve kötülük deposu yapar] En küçük zerre olan, mikroskobda bile görülemiyen atomun derinliğinde, çekirdeğinde, dağları deviren nükleer kuvvetler yaratır Pancarda şeker yaratır Yaprakda fotosentez, özümleme kuvveti yaratır Arıda bal yaratır Bir buğday dânesinden, nice buğday yaratır Cansız yumurtada, canlı hayvan yaratır Çiçeklerde esanslar, güzel kokular yaratır Kuru ağaçda, yapraklar, çiçekler, meyveler yaratır Su içinde hayvanlar, çiçekler, ağaçlar yaratır Acı su içinde tatlı su yaratır [Kimyâ reaksiyonları ve nice fizik ve kimyâ özelliklerini yaratır Toprağı bitki hâline, bitkiyi hayvan hâline döndürür İnsanları, hayvanları çürütüp toprak maddelerine, su ve gazlara döndürür Herşeyin tersini de yapdığı, reversibl tepkimeler yapdığı gibi, bunun da ters, geri dönen hâlini yaratır Bu kâinât fabrikasında herşeyi, hesâblı, düzenli yaratmakdadır Gelişi güzel, yıkıcı, bozucu görünen değişmelerin, hepsinin de çok hesâblı, çok âhenkli, bağlılıklar, akllara hayret veren bir düzen içinde yaratıldığı, fen ışığı altında, günden güne dahâ iyi anlaşılmakdadır] İmam-ı Rabbani Ahmed Faruki Serhendi hazretlerinin Eshab-ı Kiram kitabından alıntıdır |
Yaratmak.... |
08-03-2012 | #2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Yaratmak....[Nûh aleyhisselâm gibi büyük bir Peygamberden, Ken’an adında âsî, kâfir ve ahmak bir oğul yaratır Ebû Cehl gibi taş yürekli, örümcek kafalı bir kâfirden, İkrime gibi bir mü’min oğul yaratır Elinin, dilinin, vücûdunun her zerresinin düzgün yapıları, özellikleri ve hareketleri ile, Onun varlığını, irâdesini, kudretinin büyüklüğünü anlatan, i’lân eden alçak bir kâfirin kalbinde küfr yaratır Bunların, söz ile, yazı ile, rütbe ve mal gücü ile, dîne saldırmalarını yaratır Kendi mahlûkunu, eserini kendine düşman yapar İnsanların yüreğinde yerleşdirdiği, gönül [kalb] adındaki bir cevherin, kuvvetin ba’zısını nûrlandırarak, temizliyerek, kendine ayna yapar Ba’zısını da, karartarak, küfr ve kötülük deposu yapar] Sübhanallah |
|