Normalliğin Deliliği |
08-01-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Normalliğin DeliliğiNormalliğin deliliği Farzedin ki, aklınız başınızda olduğu halde, hatayla bir akıl hastanesine kapatılıyorsunuz Kapıları yumrukluyor, doktorların yakasına sarılıyor ve her fırsatta aynı şeyi tekrarlıyorsunuz: Ben deli değilim! Ama kimse size inanmıyor Herkes sizi deli kabul ediyor ve her hareketinize o gözle bakılıyor Oradan kurtulmanın imkânsızlığını anladıktan sonra, ne yapardınız? Herhalde, bir süre sonra korkunç bir tercihle karşı karşıya kalırdınız: Kendinize, normal olduğunuza başka hiç kimse inanmasa bile inanabilmek; içinde bulunduğunuz ortama hep yabancı hissetmek; etrafınızı saran delilerin sayıca çoğunluğunun altında ezilmeden dik durabilmek Ya da, yavaş yavaş o ortamda kabul gören normaliğe ayak uydurmak ve alışmak Çevrenizi sorgulamaktan, çelişkileri, yanlışlıkları görmekten yorulmak ve akıl ile delilik arasındaki sınırı kollamaktan vazgeçmek Hindistanlı Machal Lalung, Reuters'n bildirdiğine göre, böyle bir macera yaşamış Yanlışlıkla deli olduğuna hükmedilmiş ve akıl hastanesine yatırılmış Tam tamına 54 senesini delilerle birlikte geçirmek zorunda kalmış Neyse ki, yapılan yanlışlığın farkına varılmış, üst düzey bir yetkili Pardon! diyerek onu 77 yaşında salıvermiş Peki yarım yüzyıllık bu macera Machal'a neye mal olmuş, biliyor musunuz? Hissizleşmiş, ailesini, kendi kabile dilini ve hatta sevdiği yemeklerin tadını unutmuş Hastaneye kapatılmadan önceki hayatı küçücük bir noktacık olarak kalmış hafızasında Onu tedavi eden doktorlar çoktan emekli olmuşlar ve Machal'ın kayıtları çoktan kaybolmuş Şikâyet etmenin faydası yok diyormuş şimdi Machal Başlarda ailemi çok özlüyor ve gardiyanlara beni eve göndermeleri için yalvarıyordum Ama hiç dinlemediler beni Peki delilerle birlikte bir ömür yaşamak? Çok zordu, ama zamanla alıştım Babasını ve tek kardeşini çoktan kaybeden Machal Artık ölümün getireceği huzuru bekliyorum diye noktalıyormuş sözlerini Machal Lalung'un istisnaî gibi görünen ve insanı deli eden bu hikâyesini duyunca, aklıma yenilerde çıkan ve başlığıyla dikkatimi çeken bir kitap geldi: Normalliğin Deliliği başlığını taşıyan ve henüz okumadığım bu kitap, kendisini çok akıllı zanneden modern insanın nasıl da delice bir yıkıcılığa yol açtığını tahlil ediyormuş Yazarı Arno Gruen, çoğu zaman farkında olmadığımız, dostça davranışlar veya düzen sağlayan mantığın arkasındaki yıkıcılığın köklerini açıkça ortaya koyuyormuş Gruen, gerçek dünyada insanî değerlerin kaybolmasına katlanamayanlar deli sayılırken, insanî köklerinden kopmuş insanların normal kabul edilerek onaylanışını resmediyormuş İnsanın önce kendisinden, sonra hemcinslerinden nasıl nefret etmeye, ve normal bir şeymiş gibi nasıl gayriinsanî işlere girişebildiğini anlatıyormuş Şimdi, dönüp kendimize bakalım Şu akılsız asyonalizm çağında kendimizi nasıl hissediyoruz? Cevabımız Rahat ve evimizde gibi şeklindeyse, bir yanlış var demektir Sonsuz âhiret hayatının değil fâni dünya hayatının esas alınmasının, hayatı ölümü hiç düşünmeden sürdürme inadının, mış gibi yaşamanın, olmanın değil sahiplenmenin, hissetmenin değil görünmenin, gücü Rabbine karşı acziyette ve kullukta değil türlü türlü silâhlarda aramanın, insanları sever gibi görünüp onlardan nefret etmenin, şefkatsizliğin, merhametsizliğin, korkunun, endişenin, bedenine tapınmanın, yaşlıların gençlere ve gençlerin çocuklara özenmesinin, kadının erkekleşip erkeğin kadınlaşmasının, çocuğun heva ve hevesiyle büyüklere hükmetmesinin, şöhret-para-makam üçlüsünün her türlü değerin üzerinde tutulmasının, yalanın doğruya tercih edilmesinin, sömürünün, adaletsizliğin bu kadar normal ve akıllıca kabul edildiği bir yer ve zaman ne kadar normal kabul edilebilir, orada rahat hissetmek ne kadar normaldir? Yok, kendimizi yabancı ve garip hissediyorsak, korkmayalım! Normaliz demektir! Geriye bir tek delilik ortamlarının içinde değil kıyısında yaşama azmimizi ve böylece garipliğimizi koruma gayreti kalıyor Bir de, âhirzaman mü'minlerine eli gözüyle bakılacağını müjdeleyen nebevî haberi ve de Üstadımızın da zamanının garibi olduğunu unutmamak! Murat Çiftkaya |
|