Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Yazılar & Hikayeler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
müslüman, söylemez, yalan

Müslüman Yalan Söylemez 2

Eski 08-02-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Müslüman Yalan Söylemez 2




MÜSLÜMAN YALAN SÖYLEMEZ


Resulullah sallallahu aleyhi ve selem şöyle buyuruyor: “Sizi uyarıyorum! Yalandan sakının! Yalanın ciddisi şakası yoktur! Kişi yerine getirmeyeceği şeyi çocuğuna söylemesin Çünkü yalan günaha, günah cehenneme götürür (İbnu Mace)


Konuşmak insanın başlıca özelliklerindendir Allah azze ve celle, Adem aleyhisselamı yarattıktan sonra hem onunla konuşmuş hem konuşması için eşyaların isimlerini öğretmiştir Ayrıca Allah azze ve celle, peygamberleri aracılığıyla insanlarla konuşmuş ve konuştuklarının diğer insanlara konuşmak suretiyle iletilmesini istemiştir Demek peygamberlerin görevi olan tebliğ, konuşmakla olur


Ancak konuşma, usul ve adabına riayet edilerek yapılmalıdır Adabına uymayan konuşmalar insanın aleyhine kayda geçer ve hesabı insandan sorulur (Resulullah’ın tavsiyeleri)


Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:

“…Söylemekte oldukları yalanlar sebebiyle de onlar için elîm bir azap vardır”(Bakara: 10)

“…Eğer yalan söylüyorsa Allah’ın laneti onun üzerine olsun” (Nur: 7)


Yalan, ticaretin bereketini yok eder:

Ebû Hâlid Hakîm bin Hizâm radiyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Satıcı ve alıcı (söz kesip) pazarlığı bitirdikten sonra birbirlerinden ayrılmadıkça alış-verişi bozup bozmamakta serbesttirler Eğer onların her birisi karşılıklı olarak doğru söyler ise, alış-verişleri bereketli olur Yok, eğer gizler ve yalan beyanda bulunurlarsa, alış-verişlerinin bereketi kalmaz” (Buhârî, Müslim, Ebû Dâvûd, Tirmizî, Nesâî)


Yalan söyleyerek veya malın ayıbını gizleyerek, daha doğrusu karşısındakini aldatarak para kazanmak mümkün ise de bu, Müslüman’ca bir tavır değildir Zira Hz Peygamber sallallahu aleyhi ve selem bir başka hadîs-i şerîfinde “Bizi aldatan bizden değildir” buyurmuştur (Müslim) O halde Müslüman’ın gerçek kazancı, bütün muamelelerinde Müslüman’ca yani dürüst davranmaktadır


Bu açıdan bakıldığı zaman ticârî reklâmların çığırtkanlığa varmaması, yalan ihtivâ etmemesi, malın vasıflarını dosdoğru aksettirmesi gerekmektedir Aksi halde büyük ölçüde bir aldatma söz konusu olur Yalana dayalı reklâmlarla elde edilen servetlerin, eninde-sonunda elden çıkacağı, kimseye fayda vermeyeceği açıktır Bu durum, sayısız misalleriyle ortadadır (Riyazüssalihin tercemesi ve açıklaması)


Yalan, toplum hayatında büyük tahribatlara yol açar

Fertleri yalancı olan bir toplumun aynı gaye etrafında toplanması mümkün değildir

Fertleri yalancı olan toplumda; komşuluk, ticaret, ahlak ve sosyal dayanışma ilişkileri sağlıklı olmaz İlim, bilgi ve kültürün yayılması, adalet mekanizmasının sağlıklı yürümesi ve insan haklarının korunması ve savunulması mümkün olmaz Dolayısıyla devlet-toplum ilişkisi de sağlam yürümez


Yalan, toplum hayatında büyük tahribat yaptığı ve onulmaz yaralar açtığından dolayı Efendimiz aleyhisalatu vesselam onu münafıklığın alametlerinden saymıştır Çok kolay ağızdan çıkan bir yalan, ailelerin perişan olmasına, dağılmasına, cinayetlerin işlenmesine, hatta ülkelerin savaşmasına ve binlerce insanın ölmesine sebep olabilir (Resulullah’ın tavsiyeleri)


Tarihte ve günümüzde bunun örnekleri sayılamayacak kadar çoktur Mesela: Yalan, İnsanoğlunun cennetten kovulmasına neden olmuştur…


Yalan, Hz Yakub aleyhisselam’ın yıllarca evlat hasretini çekmesine ve ağlamaktan gözlerinin göremez hale gelmesine sebep olmuştur…


Yalan, Hz Yusuf aleyhisselam’ın köle olarak satılıp uzun yıllar vatanından, ailesinden, baba sevgisi ve şefkatinden mahrum kalmasına sebep olmuştur…


Yalan, üçüncü İslam halifesi Hz Osman radiyallahu anh’ın Kur’an-ı Kerim üzerinde mazlum bir şekilde şehid düşmesine neden olmuştur O günden bu güne de İslam ümmeti artık belini doğrultamamıştır


Yalan, Sahabe-i kiram’ın (radiyallahu anhum) arasında savaşların çıkmasına ve pak kanlarının akmasına neden olmuştur…


Yalan, Hz Hüseyin radiyallahu anh ve beraberindeki ehl-i beytten takriben 70 kişinin Kerbela Meydanında büyük bir mazlumiyet ve mahrumiyet içerisinde şehadetlerine neden olmuştur…


Yalan, İslam ümmetinin darmadağın olup tefrikaya düşmesine, gurupçuklara ayrılmasına ve düşmanlar için yutulması kolay bir lokma haline gelmesine neden olmuştur…


Ve… Yalan, tüm insanlığın özellikle Müslümanların vahşice zulümlerin altında ezilmelerine sebep olmuştur…


Üstad Bediüzzaman hazretleri şunları ifade eder:


- Kizb (yalan), küfrün esasıdır…

- Kizb, nifakın birinci alametidir…

- Kizb, kudret-i İlahiyeye bir iftiradır…

- Kizb, hikmet-i Rabbaniyeye zıddır…

- Ahlak-ı aliyeyi tahrib eden kizbdir…

- Âlem-i islamı zehirlendiren ancak kizbdir…

- Âlem-i beşerin ahvalını fesada veren kizbdir…

- Nev-i beşeri (insanı) kemalattan geri bırakan kizbdir…


İşte bu sebeplerden dolayıdır ki bütün cinayetler içinde tel’ine, tehdide tahsis edilen kizbdir (İşaratü’l i’caz)

“Küfür, bütün envâıyla kizbdir, yalancılıktır İman sıdktır, doğruluktur Bu sırra binaen, kizb ve sıdkın ortasında hadsiz bir mesafe var; Şark ve Garp kadar birbirinden uzak olmak lâzım geliyor Nar ve nur gibi birbirine girmemek lâzım Hâlbuki gaddar siyaset ve zâlim propaganda birbirine karıştırmış, beşerin kemâlâtını da karıştırmış


Bu sıdk ve kizb, küfür ve iman kadar, belki cehennem ve cennet kadar birbirinden uzaktır” (Hutbe-i Şamiye)

“Kizb vasıtasıyla Müseylime-i Kezzabın emsâli, esfel-i sâfiline sukut etmiş (düşmüş) Ve kizb o zamanda küfriyat ve hurafatın anahtarı olduğunu o inkılâb-ı azîm gösterdiğinden, kâinat çarşısında en fena, en pis bir mal olup, o malı satın almak değil, herkesin nefret etmesi hükmüne (geçmişti)


İşte, Asr-ı Saadette, sıdk ile kizb, iman ile küfür kadar birbirinden uzak iken, zaman geçtikçe, gele gele birbirine yakınlaştı Ve siyaset propagandası bazen yalana ziyade revaç verdi Fenalık ve yalancılık bir derece meydan aldı (Hutbe-i Şamiye)


S - Herşeyden evvel bize lâzım olan nedir?

C - Doğruluk

S - Daha?

C - Yalan söylememek

S - Sonra?

C - Sıdk, ihlâs, sadakat, sebat, tesanüd (Munazarat)

Şeyh Ahmed-i Xanî (Kuddise sirruh) “Nubahar-a Bıçukan” adlı eserinde yalana olan bakış açısını şöyle dile getirir:


Ger te dıvétın tu bıbi mir u ser u mu’teber

Kizbu xilafé mebéje ger te bıkın ker bıker


Yani: “Eğer Emir, reis ve güvenilir olmak istersen; seni lime lime etseler de yalan ve hilaf söyleme!”

Sonuç olarak

Madem ki;

- Yalan, Şeytan’ın işidir

- Yalan, berekete mânidir

- Yalan, toplumsal hayatı zehirler

- Yalancı lanetlenmiştir

- Yalanın cezası cehennemdir

- En önemlisi de, madem insanoğlu daha yaratılışının başında yalanın mağduru olup cennet gibi bir servetten mahrum olup hadd-u hesaba gelmeyen eza ve cefalara maruz kalmıştır, eğer zerre miktarı aklı varsa ve insanlık şerefini hak etmişse bütün kuvveti ile yalandan kaçmalıdır

Ey her şeye gücü yeten Yüce Rabbimiz! Bizi ve tüm Müslüman kardeşlerimizi yalandan muhafaza buyur! Amin!


AKuddus Yalçın (inzar Dergisi 65 Sayı)


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.