Nifak |
08-02-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Nifakİnanmadığı halde inanıyor görünmek, akide ve düşüncelerinde münkir olmasına rağmen farklı bir tavır ve kanaat sergilemek, her zaman duruma göre hareket edip sürekli ikiyüzlü davranmak demek olan nifak; ferdî, içtimaî bir riyakârlık ve bir ruh hastalığıdırBu hastalığı taşıyan mürâî ve münafık, her zeminde ayrı bir tavırda bulunur, her yerde farklı bir görüntü sergiler ve o rengârenk davranışlarıyla âdeta birkaç hayatı iç içe birden yaşar Münafık, aslında hiçbir şeye inanmadığı halde, duruma göre "Benim Allah'a ve âhiret gününe inancım tamdır" diyerek kendine mü'min süsü verir ve her zaman ehl-i imanı aldatmaya çalışır Ne var ki, her aldatma hareketinde aldanan da onun kendisidir; zira mü'minler firasetlidirler ve imanın nuru ile, gördükleri her şeyi doğru görürler Münafıkla karşılaştığınızda yer yer kendinizi tam bir mülhit ve münkirle, zaman zaman da bir reybî (şüpheci), bir sofistle (safsatacı, mugalâtacı) yüz yüze gelmiş sanır ve irkilirsiniz Münafığın bu hastalığı bazen öyle şiddetli bir şüphe, bir kuşku ve bir telâşa dönüşerek dışarıya vurur ki, onun o hâli karşısında ürpermemek elden gelmez Bu hasta ruh, her zaman fevkalâde bir korkuyla sarsılır; çok defa da içine kapanarak kendine göre mevhum düşmanlar icat eder ve bu mevhum düşmanlar karşısında tir tir titremeye durur Bazen münafık, her ses ve her sözden irkilir, her hareketi kendi aleyhinde bir tecavüz hamlesi gibi görür, her kıpırdanışı da kendisine karşı bir baskın teşebbüsü şeklinde yorumlar ve bar bar bağırarak etrafında kıyametler koparır Bazen de o, bir orada bir burada bulunma telâşıyla sürekli kararsız davranır, tereddütlerle dolar-boşalır, her şeyi ve herkesi farklı görür, farklı yorumlar, hiçbir şeye ve hiçbir kimseye karşı güven duymaz Bu gibi durumlarda eğer güçlü ise hasım kabul ettiği cepheyi hem kendinin, hem sistemin, hem bütün insanlığın düşmanı gibi gösterir gösterir ve değişik vehimlerle, ihtimallerle zihninde mahkûm ettiği bu mevhum cephe insanlarını hemen bitirmek veya bitirtmek ister: Çığırtkanlık yapar, iftiraya, tezvire başvurur, moda tabiriyle yargısız infazlarda bulunur ve ne yapıp yapıp onların hakkından gelmeye çalışır İşte böyle bir talihsiz, gün gelir bütün bütün istikrarını kaybeder özünden uzaklaşır vicdanıyla tenakuza düşer iman ve imana müteallik şeylerden sıkılır dinden diyanetten ürker Kitab'a kuşkuyla bakar doğruyu gösteren delil ve burhanlardan kaçar her gün ayrı bir havada yaşamaya başlar "Dün dündü, gelip geçti; bugün bugündür, mutlaka yaşamalı ve keyif çıkarmalı; yarınlara gelince, onlar da cismanî arzulara göre plânlanmalı ve gerisi düşünülmemelidir" der ve her şeyi içinde bulunduğu âna inhisar ettirerek, sınırsızı sınırlandırarak ve genişi de daraltarak, ömrünü bir zamanzede olarak geçirir ZAMAN |
|