Engeller, Tuzaklar Ve Tökezlemeler |
08-02-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Engeller, Tuzaklar Ve TökezlemelerEngeller, Tuzaklar Ve Tökezlemeler İnsanların Yüz Çevirmesi Davet yolunda engellerin ilki, insanların davetçiden ve davet ettiği şeylerden yüz çevirmeleri ve davetine kulaklarını sağırmışcasına tıkamalarıdır Davetçiye, insanların yüz çevirmesi ağır gelip, azminde ve sebatında gevşeklik göstermesine neden oluyorsa; bu takdirde kendiliğinden İslâm davetini kabul edenler dışında kimseye bir şey veremez ve faydalı da olamaz Böylece o, daha yolun başlangıcında başarısızlığa uğramış demektir Artık ondan, Allah'a davet edenlerin kervanıyla birlikte yürüyerek hedefe ulaşması beklenemez Ancak davet yolunda yürüyen herkesin, nefsini yoldaki engellere alıştırması ve davet ettiği hususlara insanların hemen yakınlık gösterip kolaylıkla karşılayamayacaklarını bilmesi gereklidir Çünkü o, insanların iç içe oldukları ve üzerinde bulunduktan inanç ve adetleri terketmeye davet ediyor Yine o, geleneklerine, törelerine, arzu ve isteklerine ters düşen ölçü ve değerlere davet ediyor O halde, davanın tebliğinde sabretmek ve sabır yardımlaşmasında bulunmak gerekmektedir Her ne kadar insanlar yüz çevirseler de, terketseler de Çünkü Resulüllah (as) bu sahada bizim için en güzel ve en hayırlı örnektir Ve o, Allah yolunun davetçileri için en yüce misaldir İlahi tebliğ ve davetini, onların yüz çevirmelerine ve alay etmelerine rağmen, çarşılarda, panayırlarda topluma ve fertlere ulaştırıyordu Davayı tebliğ etmek uğruna uzun mesafeler katediyor, bir çok meşakkatlere katlanıyor, fakat yine de, tebliğ ve davet işinde yılmak nedir bilmiyordu Davet için durmadan didiniyor, çalışıyor ve uğraşıyordu Kur'an, bu mana etrafında bizim için bir çok ibretleri kıssa halinde anlatıyor Efendimiz Hz Nuh (as)'un, yaklaşık on asır insanların yüz çevirmelerine rağmen, kavmini Allah'a davet yolundaki sabrı en güzel örneklerdendir: "Dedi ki: Rabb'im gerçekten ben kavmimi gece ve gündüz demeyip davet edip durdum Fakat davet etmem, bir kaçıştan başkasını artırmadı Doğrusu ben, senin onları bağışlaman için her davet edişimde onlar parmaklarını kulaklarına tıkadılar, örtülerini başlarına çektiler ve büyüklük tasladıkça büyüklük gösterip direttiler Sonra ben onları açıktan açığa davet ettim Daha sonra (davamı) açıkça onlara ilan ettim ve kendilerine gizli gizli yollarla (onlardan bazılarıyla gizli ilişkiler kurmak ve davamı onlara bir sır olarak aktarmak suretiyle de) yanaşmak istedim" Hz Yunus (as)'un kavmiyle olan ilişkilerini de hatırlamamız gerekir O, kavminin kendisinden ve davetinden yüz çevirmesine kızarak, bulunduğu bölgeden çekip gitmiştir Allah'ın emri olmaksızın davet yerini terkedişi neticesi başına gelenlerde, faydalanılacak birçok ibretler vardır Yüce Rabb'ımız (cc), Allah'a davet eden herkesin bu olaydan ders ve ibret alması için bu kıssayı Kur'an'da zikretmiştir "Peygambere duyurup bildirmeden (tebliğden) başka (yükümlülük) yoktur" Böylece Allah'a davet edenler, hiç bir zaman neticeden sorumlu değildirler Çünkü hidayet veren ancak ve ancak Allah (cc)'tır "Gerçek şu ki, sen sevdiğini hidayete eriştiremezsin, ancak Allah (cc) dilediğini hidayete eriştirir" İşte ey kardeşim, bir insanı Allah'a davet ettiğin zaman; ya yakınlık duyar davetine icabet eder, -ki bu da, ancak Allah'ın bir fazlı rahmetidir-, ya da senden ve davetinden yüz çevirip uzaklaşır Yüz çevirmesinde de, uzun zaman ve mekan ayrılışından sonra davet edildiği değerleri hatırlar ve çoğu kez davet edilen şeye yeniden dönebilir Önceden davet edilen hususları, sanki yeni duyuyormuşcasına etkilenebilir Böylece bu hatırlayış ve etkileniş, zulüm, haksızlık ve bilgisizlik çukurunda olsa bile onun hidayetine sebep olabilir Neticede, ona gerekli delilleri önceden sunmuş, üzerine düşen davet görevini yerine getirmiş sayılırsın Allah'a davet ettiğimiz kimselerin, sanki anlayış ve idraklerini yitirmişcesine kendilerinde meydana gelen gaflet durumlarını bilmemiz gerekir Onların uyanmaları, derin uykudan kalkmaları, dikkatli ve uyanık olmaları için davet görevini yapmak ve hatırlatmalarda bulunmak üzere, onlarla dostluk ilişkilerini kurmak zarureti bize düşmektedir Bizlerden hiç kimse sanmasın ki, davet ettiğimiz kimselerin davete ilk icabetleri, onların sürekli uyanık bulunmalarını ve davet yolunda kesintisiz hareket etmelerini sağlamaya yeterli olacaktır Çünkü sen, onlara tebliğ, davet ve hatırlatmalarını bazen terk ettiğinde veya aksattığında, onlar gafletlerine tekrar dönebilirler Ve sen de onların yüz çevirdiğini sanırsın, halbuki gerçekte bu, senden kaynaklanan bir ihmaldir Mustafa Meşhur |
|