İlahi Armağan -8- Meclis |
08-02-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
İlahi Armağan -8- Meclis8 MECLİS Bu konuşma, salı günü öğle zamanı -akşamla yatsı arası olma ihtimali de vardır- yapıldı Konuşma tarihi: Hicrî 19 Şevval 545, Milâdî 1150 Riyakârın giydiği elbise cicili, ama içi pistir Yapmak veya yapmamakta serbest olduğu işlere yanaşmaz, kendince sofuluk satar Mukaddesatını satarak geçinir Şüpheli şeylerden sakınmaz Haram yer Tembeldir, çalışmaz Açık emirle yasak edilen hiç bir işi yapmaktan çekinmez Yaptığı iyilik sadece bir gösteriş için olur Taati, görsünler diye eder Dışı tam, içi harap ve berbattır Yazıklar olsun, içi bozuk adam sana! Yaptığın, içten gelerek olmuyor Kalıpla oluyor Halbuki bizim yaptıklarımız, içten ve gönülden olur Ruhun ve iç âleminin yapacağı şeylerdir |
İlahi Armağan -8- Meclis |
08-02-2012 | #2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
İlahi Armağan -8- MeclisBulunduğun bataklıktan çık ki, seni Hakk'a götüreyim Sana öyle bir elbise giydireyim ki, ondan bir daha soyunmayasın Hiç bir karışıklık onu kirletmesin Halkla Hakk'a yaptığın şirki bırak Halkı bırak, Hakk'a koş Şehvet kisvesini bir yana at Tembelliği bırak Bunları büsbütün bırak ki, o elbise sana giydirilsin Hakk'ın emirlerine karşı vurdumduymazlığı terk et İlâhî hukuku koru Kendini beğenmiş olma Nifak çıkarma İçini dışını bir et Halkın seni törenlerle karşılamasını bekleme Dünyalık örtüsünü çıkar, âhiret âlemine geç, oranın elbisesini giy Bütün varlığından soyun Varlığını terk et, kendini Hakk'ın kuvvet eline bırak Varlıksız olarak O'nun önünde dur Bu hâlinde şirk olmasın Sebepler araya sokulmasın Kullar araya girmesin Bunları yapabilirsen O'nun lütuf ve keremini çevrende bulursun O'nun rahmeti gelir, bozuk düzen işlerini düzenler Nimeti ve minneti gelir; seni alır, Hakk'ın bolluk âlemine götürür O'na kaç O'na kesil, üryan olarak yola koyul Ne sen ol, ne de başkası Parça parça, ayrı ayrı O'na yürü O, seni derler ve toparlar Dış âlemini kuvvetlendirir İç âlemini zengin eder Şöyle ki, bütün kâinat sana kapalı olsa, bütün yükler üzerine vurulsa sana zarar vermez Belki, daha saklanır ve esirgenirsin O kimse ki, halkı tevhid nuruyla yok etti; zühd eliyle de dünyayı bir yana itti Azîz ve Celîl olandan gayri her ne ki vehmediliyor, onu da istek eliyle perişan etti İşte felaha o kavuştu Kurtuluşa o erdi Selâmet yolunu buldu Dünyanın ve âhiretin hazzına kavuştu Nefsinizi yok etmelisiniz Hevâ diye anılan şahsî, kötü arzuyu perişan hâle getirmelisiniz Şeytan size yaklaşmamalı Ölmeden evvel bunu yapın Ölmeden önce özel ölümle varlığınızı eritin Umumî ölüm hepinizi götürür Ey cemaat! Bana koşun; sözümü dinleyin ve uyun Ben sizi Allah'a çağırıyorum Sizi O'nun kapısına ve tâatine çağırıyorum Kendim için sizi haylamıyorum Münafık, halkı nefsi için haylar, Allah'a çağıramaz İçi bozuk olan münafık, zevk ve safa arar, dünyayı ister Ey kendini bilmez Sözlerimizi dinlemek sana giran geliyor Hücrene kapanıyor, nefsinle ve kötü isteklerinle kalıyorsun İlk önce sana, ermiş biri lazım O, seni elinden tutup Hakk'a aparacak Sonra nefsini ve tabiî hevânı yok edeceksin Daha sonra Hak’tan gayri bilinen ne varsa göremeyecek, onları ölmüş bileceksin Kurtuluşun bu yoldadır İlk başta, Hak yolunda saçları ağarmışların kapısına koş Onlardan alacağını al, yine hücrene dön Bu kez Mevlâ ile olursun Bir sen, bir de O olur Aradan bir zaman geçer, sen de kaybolursun Sonra kim kalır, her halde anlarsın? Bu hâl bitince sen başka olursun Halk senden gönül derdine derman ister ve istediğini bulur Doğruyu bulmuş olursun Kim Hakk'a gitmek isterse sen götürürsün Allah'ın izni ile Hakk'ı arayanlar sana gelir İçi düzelmeyen adam, diline sahip ol Dilinden iyi şeyler çıkıyor, ama için fena Onu iyi et Dilden Allah'a hamd ediyorsun; ama kalbin O'na itiraz ediyor Olur mu böyle? Dıştan bakılsa müslümansın, içe girilince küfre dalmış görünüyorsun Zahirde tevhid ehlisin, ama Allah'a şirk koşmaktasın Dinin dışında, iyiliğin yine dışta; içine bakılsa harap olduğu görülür Su üstündeki beyaz köpükten başka ne denebilir senin hâline? Beyaz köpük iyi, ama bazen insandan çıkan kötü suda da oluyor Mezbelede, bataklıkta da köpük kabarıyor Ya senin de hâlin böyle olursa, işlerin buna benzerse, hâlin nice olur? Şeytan kalbine köşk kurar Sana sultan olur, hükmünü dinletir İman sahibi, evvelâ içini tamir eder İşin ilki oradan başlar Sonra dış âlemine bakar İman sahibi, yaptığı binanın içini süsler, sonra kapısını güzelleştirir İçi harap olunca kapının güzel olması neye yarar? İçinde bulunan kıymete göre kapıya önem verilir İçi boş olunca güzel de olsa o kapıyı kim çalar? İçinde güzellik bulunan çirkin kapıyı da herkes çalar İşte Allah'a karşı yapılan işler böyle başlar O'nun rızasına böyle erilir Bunlara erdikten sonra, yine O'nun izni ile halka dönmek kabil olur Başlangıç, âhiret işlerinden olmalı Dünya onun peşinden gelir Kısmette ne varsa, biraz geç de olsa alınır; onlar bitmeden de âhiret yolculuğu başlamaz |
|