Şefkatli Padişah |
08-02-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Şefkatli PadişahŞEFKATLİ PADİŞAH Bu misafirhanenin sahibi olan emsalsiz Zatın icraatları gösteriyor ki, Onun pek büyük bir şefkati vardır Her musibetzedenin imdadına koşuyor, her isteğe cevap veriyor En küçük bir raiyetinin, en küçük bir ihtiyacını ihmal etmiyor Bir koyunun ayağı incinse, ya merhem, ya hekim gönderiyor Bak, bu misafirhanede büyük bir içtima var Onun yaveri, bütün misafirler adına bir nutuk okuyor Padişahtan bir şeyler istiyor Bütün ahali, "Evet, biz de istiyoruz" diyorlar Padişahın en kerim memuru diyor ki: "Ey bizi nimetleriyle perverde eden sultanımız! Bize gösterdiğin numunelerin asıllarını, membalarını göster Bizi bu çöllerde mahvettirme Bizi huzuruna al Sana müştak ve müteşekkir şu mutî raiyetini başıboş bırakıp idam etme!" diyor ve pek çok yalvarıyor Bu kadar şefkatli ve kudretli padişahın, en küçük bir isteği bile cevapsız bırakmazken, hem kendi muradı, hem merhamet ve adaletinin gereği olan, en sevgili yaverinin umum adına yaptığı isteğe cevap vermemesi düşünülemez Hakikî hazinelerini ve lütfunu öyle bir tarzda gösterecektir ki, bütün akıllar hayrette kalacaktır İKİNCİSİ DAHA KOLAY Mucizevî eserler veren bir kâtip, üç yüz bin çeşit kitabı, bîr saatte, hiç birini bir diğerine karıştırmadan, noksansız bir şekilde yazsa, o kâtibin, suya düşüp yazılan dağılmış bu- kitabını çok kolay ve çabuk bir şekilde tekrar yazmasını akıldan uzak görmek, o katibin gözle görünen İcraatından hiçbir şey anlamamaktır ve aynı zamanda ahmaklıktır Veya, muhteşem bir sultanın, denizleri kaldırıp yerlerine dağlar kurduğunu, dağlan denizlere çevirdiğini, bir sayfadan bir diğer sayfaya geçiyor gibi zemin yüzünü değiştirdiğini gördükten sonra, o sultanın ziyafet sofrasına iştirak edecek olan davetlilerin geçtiği bir vadiye yuvarlanan ve onların yolunu kapatan taşı kaldırmaya gücü yetmeyeceğine zannetmek, idrak gözünün çok berrak seyredebileceği bir hakikati görememektir Veya, kara, deniz ve hava kuvvetlerine sahip bir orduyu, bütün teçhizat, silah ve talimiyle bir günde hazırlayıp kuran bir kumandanın, istirahat için dağıttığı ordusunu, bir düdük sesiyle toplayamayacağına ihtimal vermek divaneliktir Aynen öyle de, kışın beyaz sayfasını çevirip, baharın ve yazın yeşil sahifesinde, üç yüz bin çeşit mahlukatı, birbirine karıştırmadan yazan, binlerce çeşit ağacın programını küçücük bir çekirdekte, insanların hayatlarını hafizalannda kaydedip muhafaza eden, dünyayı bir sapan taşı gibi çeviren, hayat sahiplerini bir ordu gibi yoktan yaratan bir zatın, dünya sayfasını kapatıp yeni bir sayfa açması, vefat edenlerin asıllarını ve ruhlarını muhafazası, rahmetinin, kudretinin, hikmetinin, izzetinin ve vaadinin neticesidir O âlemin varlığı bu âlemden daha aşikardır |
Şefkatli Padişah |
08-02-2012 | #2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Şefkatli PadişahBAŞKA MAKSAT Nasıl ki bir sinema setinde harcanan o kadar emek ve masraf, sadece o birkaç dakika İçin değil, nice yıllar sinemalarda seyredilmek içindir Aynen onun gibi, hayat ve Ölüm arasında yuvarlanan, toplanıp dağılan mevcudat bir başka gaye içindir Bu dünyada kısa bir zamanda, bir toplum içinde yaşamak, vakıaların ve neticelerin kaydedilmesi, büyük bir huzurda ve meydanda görülüp gösterilmesi, mizanda tartılması, ebedî bir saadeti netice vermesi içindir Hadis-i şerifteki, "Dünya ahiretin mezraasıdır" sözü bu hakikatin ifadesidir BURANIN DEĞİL Küçük bir kışlada misafir edilen bir paşanın rütbesi, vazifesi, cihazları, hareket tarzı ve maaşı, o paşanın oraya ait olmadığını ilan eder İnsanın kalbi latifeleri, aklî potansiyeli, istekleri ve kabiliyetlerle donatılması, onun ebede müteveccih olduğunu, o şeylerin orası için verildiğini, ona göre teçhiz edildiğini gösterir Elbette ki, kocaman bir yunus balığının her hâli, dar bir akvaryum için olmadığını ve oraya sığamayacağını haykırır BiR SAYHA Meydanda hiç ordu yokken, tam donanımlı bir orduyu bugünde kuran birisi için, talimden sonra kısa bir istirahat için dağıttığı ordusunu bir sayha ile toplamak daha kolaydır Allah (cc) için, zorluk, kolaylık yoktur Fakat, varlığın yoktan var edildiğini gördükten sonra, tekrar diriltilmesi akıl için uzak ve zor olmamalıdır DOSTLARIN YANI Bir adamın yüzde doksan dokuz ahbabı istanbul gibi bir şehre gider Sadece kendisi köyündedir Akrabaları orada rahat ve huzur içinde yaşamaktadır O da oraya gitmek için iştiyaklıdır Ona "Sen de git!" denilse sevinerek, gülerek gider Diğer bir adamın da ahbaplarının yüzde doksan dokuzu gitmiştir, fakat o onlan göremediği için, mahvolduklarım, kaybolduklarını, perişan olduklarını zannetmektedir O, onların gittikleri yere gitmek istemediği gibi, kendisine gelip geçen misafirlerden dostlar tutmaya çalışmaktadır Evet, bir müminin başta Habibullah olmak üzere birçok ahbabı kabrin öbür tarafindadır Ölümün yüzüne erkekçe gühneli ve kabirden korkup başını çevirmemelidir BİTKİSEL HAYAT Bitkiler hayatın en alt basamağındadır Komaya giren insan hakkında onun için bitkisel hayatta tabiri kullanılır Ölü çekirdek, toprağın altına girince, kokuşur, çürür, dağılır Fakat, onun öldüğü noktada filizin hayatı başlar Meyvelerin dalından koparılarak ölmeleri, insanların midelerinde yeni ve daha yüksek bir hayatta dirilmelerini netice verir Adeta, her ölüm bir dirilişle gelir Bitkisel hayat seviyesindeki bir varlık, bir çekirdek, öldükten sonra dal budak salarak böylesine dirilirse, hayatın en üst basa-mağındaki insanın öldükten sonra dirilmesi ve hakikat-ı insanî-yenin bütün potansiyeli ile açılması kim bilir ne kadar muhteşem olacaktır İbrahim Refik |
|