İslâm Dîninin Mertebeleri (İhsan) |
08-02-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
İslâm Dîninin Mertebeleri (İhsan)Üçüncü Mertebe: İHSAN İhsanın sözlük anlamı; Bir ameli en iyi şekilde, kusursuz ve ihlasla yerine getirmek demektir Terim anlamı ise; Itlak olunduğu (kullanıldığı) yere göre anlamı değişir Bunun da iki hali vardır: Birincisi: İhsan, İslâm ve îmân lafzı ile birlikte zikredilmeyip tek başına kullanıldığı takdirde, dînin tamamı kastedilirNitekim daha önce İslâm ve îmân lafızlarında da böyle geçmiştir İkincisi: İhsan, İslâm ve îmân lafızlarının ikisiyle veya ikisinden birisiyle birlikte zikredildiği takdirde, açık ve gizli, bütün amelleri güzel bir şekilde yerine getirmek olarak açıklanır Nitekim Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- bunu Allah Teâlâ'nın kendisine bahşetmiş olduğu cevâmiu'l-kelimden -özlü sözlerden- ve kendisinden başka yaratılmışlardan hiç kimsenin açıklamaya gücünün yetmeyeceği bir tefsirle açıklayarak şöyle demiştir: "İhsan;sanki O'nu görüyormuşçasına Allah'a ibâdet etmendirŞayet sen O'nu görmüyorsan bile, O seni görmektedir" Bu mertebe, İslâm dîninin en yüce mertebesi ve konum bakımından en büyüğüdür Bu mertebenin sahipleri, her türlü iyilik ve güzelliklere başkalarından önce sahip olacaklar ve cennetteki en yüksek makamlara yakın olacaklardır Nitekim Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- ihsan mertebesinin iki derecesinin olduğunu ve muhsinler için ihsanda iki farklı makamın olduğunu haber vermiştir: |
İslâm Dîninin Mertebeleri (İhsan) |
08-02-2012 | #2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
İslâm Dîninin Mertebeleri (İhsan)Birinci ve en yüksek makam: O'nu görüyormuşçasına Allah'a ibâdet etmendir Bazı âlimler bunu "Müşâhede Makamı" olarak adlandırmaktadır Dolayısıyla bir kul, kalbiyle Allah Teâlâ'yı görüyormuş gibi amelini yapması, kalbinin îmân nûruyla aydınlanıp görünmeyen şeyi -gaybı- görür hale gelmesidir Buna göre, her kim Allah Teâlâ'ya yakın olur, O'na yönelir, sanki O'nu görüyormuş gibi ve O'nun huzurunda olduğunu hissederse, bütün bunlar o kimseye haşyeti, Allah Teâlâ'dan gereği gibi korkmayı, heybet ve ta'zimi gerekli kılar İkinci makam: "İhlas/Murâkabe Makamı"dır Buna göre kul, Allah Teâlâ'nın kendisini gördüğünü ve O'na yakın olduğunu hissetmesidirKul, bunu amelinde hisseder ve bunun üzerine çalışırsa, amelini Allah Teâlâ'ya hâlis kılmış olurOnun amelinde bunu hissetmesi demek; onun bu davranışının, Allah Teâlâ'dan başkasına değer vermesine ve o varlık için ameli istemesine engel olurEğer kul, bu makamı gerçekleştirirse, birinci makama ulaşması kolaylaşırBunun içindir ki Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- ikinci makamı, birinci makama bir sebep olması için getirmiş ve şöyle buyurmuştur: "Şayet sen O'nu görmüyorsan bile, O seni görmektedir" Hadisin bazı lafızlarında şu rivâyet de vardır: (( أَنْ تَخْشَى اللَّهَ كَأَنَّكَ تَرَاهُ، فَإِنَّكَ إِنْ لاَ تَكُنْ تَرَاهُ فَإِنَّهُ يَرَاكَ))[ رواه مسلم ] "(İhsan sanki O'nu görüyormuşçasına Allah'tan korkmandırZira sen O'nu göremesen bile, O seni görmektedir"[color="gray"] Kulun,Allah Teâlâ'nın kendisini görmekte olduğunu,onun gizli ve açık her ameline muttali olduğunu, yaptığı hiçbir şeyin O'na gizli-saklı kalmayacağı îmân onun ibâdetinde gerçekleşirse, bu takdirde ikinci makama geçmesi kendisine kolaylaşırBu ise kulun, kendisini Allah Teâlâ'ya yakın olduğunu ve sanki O'nu görüyormuş gibi Allah Teâlâ'nın yardımının kendisiyle beraber olduğunu devamlı hissetmesidir[color="gray"] Allah Teâlâ'dan O'nun fazîlet ve ihsanını dileriz [size="4"] Müslim [size="4"] Hâfız Hakemî, "Meâricu'l-Kabul", c:2, s: (20-33,326-328), "el-Mecmûu's-Semîn",c:1,s,49,53), "Câmiu'l-Ulûmi ve'l-Hikem", c:1, s:106 |
|