Hz. Harûn (A.S) |
08-02-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Hz. Harûn (A.S)Hz HARÛN (as) Hz Harûn (as), İsrailoğulları peygamberlerinden, Hz Musa (as)'ın kardeşi Hz Yusuf'un vefatından sonra Mısır'da yaşayan İsrailoğulları ve diğer insanlar, bir müddet onun gösterdiği yoldan yürüdüler; ancak daha sonra hakikati unuttular Bu arada Mısır'ın idaresi Kıbtîlerin eline geçti Kıbtîler ise yıldızlara ve putlara tapıyorlardı Kıbtîler, İsrailoğullarını hor görmeye başladılar Onları ağır, zor işlerde kullandılar İsrailoğulları çok kalabalık bir topluluk olup Hz Yakub'un oğullarına nisbetle on iki kola ayrılıyordu Onlar Kıbtîlerin zulmünden kurtulmak istiyorlardı Dedelerinin ülkesi olan Kenan bölgesine gitmek için izin istemelerine rağmen onlara izin verilmemekteydi Her dönemde olduğu gibi, o dönemin Firavun'u da zulmü temsil ediyor ve insanları eziyet altında inletiyordu İsrailoğullarının çoğalması Kıbtîleri ve onların hükümdarı Firavun'u endişelendiriyordu Onlar, İsrailoğullarının isyan ederek kendilerine zarar vermesinden korkuyorlardı Firavun, bir gün kahinlerini yanına topladı Gelecekle ilgili onlardan bilgi istedi Kahinlerden birisi Firavun'a İsrailoğullarından bir çocuğun doğacağını ve saltanatına zarar vereceğini bildirdi Firavun, bunu duyar duymaz korktu ve tedbirler almaya başladı Bunun için de İsrailoğullarının doğacak erkek çocuklarının tamamının öldürülmesini emretti Hz Musa, bu dönemde doğdu ve öldürülmesin diye bir sandığın içine bırakılarak nehre atıldı Firavun'un sarayında büyüdü Allah diledi ve Musa'yı Firavun'un kucağında büyüttü Harun Peygamber, Hz Musa'nın büyüğüdür, İsrailoğullarının erkek çocuklarının öldürülmeye başlanıldığı dönemden önce dünyaya gelmiştir Hz Harun (as); Musa (as)'dan daha uzun boylu, daha etli, daha beyaz tenli, daha geniş sırtlı olup açık ve düzgün dilli, yumuşak huylu idi Alnında da bir ben vardı (Hakim, el-Müstedrek, II, 577) Harun peygamberle ilgili Kur'an-ı Kerîm'de pek fazla bilgi yoktur Bir ayette Hz Musa ile birlikte zikredilmektedir Medyen'den dönerken Hz Musa'ya Peygamberlik verildi Peygamberlikle şereflendi Yüce Allah Hz Musa'ya emretti: "Firavun'a git, çünkü o azdı" (Taha, 20/24) Musa Peygamber "Rabbim, beni yalanlamalarından korkuyorum" (eş-Şuara, 26/ 12), "Kalbim sıkılır, dilim açılmaz olur Onun için Harun'a da Peygamberlik ver" (eş-Şuara, 26/13) "Bir de onların aleyhimde de bir kısas davaları var, bu sebeple beni öldürmelerinden korkarım" (eş-Şuara, 26/14), "Bana ailemden bir vezir ver Biraderim Harun'u Onunla arkamı kuvvettendir Onu içimde ortak kıl Ta ki seni çok çok tesbih edelim ve seni çok çok zikredelim Şüphesiz sen bizi hakkıyla görensin" (Taha, 20/29-35) dedi Cenab-ı Allah, Musa'nın bu duasını kabul etti "Ey Musa! İstediğin sana verildi" (Taha, 20/36) buyuruldu Böylece Harun'a da peygamberlik verildi "Firavun'a gidin, biz alemlerin Rabbinin Peygamberleriyiz, bizimle beraber İsrailoğullarını gönder" deyin" (eş-Şuara, 26/16-17) buyuruldu Hz Musa ve Harun (as) "Ey Rabbim! Doğrusu biz Firavun'un, bize karşı aşırı gitmesinden, yahud taşkınlığını artırmasından endişe ediyoruz" diye Allahu Teala'ya dua ettiler Yüce Allah: "Korkmayınız! Çünkü ben sizinle beraberim Ben (her şeyi) işitirim, görürüm! Hemen gidiniz ve ona şöyle deyiniz "Biz Rabbinin iki elçisiyiz, artık İsrailoğullarını bizimle gönder Onlara işkence etme! Biz sana Rabbinden, hakiki bir ayet getirdik selam (ve selamet) doğruya tabi olanlaradır Bize, şu hakikat vahy olundu ki: hiç şüphesiz azab yalanlayanların ve yüz çevirenlerin üzerinedir" (Taha, 20/45, 48) buyurdu Bunun üzerine, Hz Musa ve Harun geceleyin Firavun'un yanına gittiler Kapıyı çaldılar Firavun kapının açılmasından dehşete düştü Hz Musa ve Harun, Firavun'a kendilerinin Rabbülalemin olan Allah'ın elçileri olduklarını, kendisini dine davet etmek için geldiklerini söylediler Firavun "Ben sizin en yüce Rabbinizim " (en-Naziat, 79/24) diyerek onları reddetti Hz Musa'ya vahyedildi, "Kullarımla geceleyin yola çık Onlara denizde kuru bir yol aç Size yetişmelerinden korkma" (Taha, 20/77) buyuruldu Bu iki peygamber İsrailoğullarını geceleyin yola çıkardılar Bu durumdan haberdar olan Firavun ve askerleri onları izledi Hz Musa, Harun ve israiloğulları, denizi geçerek kurtuldular Firavun ve askerleri de denizde boğuldular İsrailoğulları Tih sahrasına geldiler, Rızık olarak kendilerine kudret helvası, bıldırcın kuşu verildi (el-Bakara, 2/57); onlar itirazlarını sürdürdüler "Biz bir çeşit-yemeğe dayanamayız Bizim için Rabbına dua et de bize toprağın bitirdiği sebzeden, acurdan, sarımsaktan, mercimekten ve soğandan çıkarsın" (el-Bakara 2/61) dediler Musa peygamber, onlara öğütler de bulundu Tûr dağına çağırıldığında ağabeyi Harun'u kendi yerine vekil bıraktı İsrailoğulları Mısır'dan çıkarken altınlarını, gümüşlerini de yanlarına almışlardı Hz Musa (as)'ın Tûr'a gitmesiyle İsrailoğullarının münafıklarından Samiri bu altınları topladı ve bir kapta eriterek bir buzağı yaptı Gönüllerinde yatan putculuğu bir türlü tepeleyemeyen bu kavim buzağıya tapmaya başladı Hz Harun, onlara öğütlerde bulundu "Ey kavmim! Bununla imtihan edildiniz Sizin gerçek Rabbiniz Rahman olan Allah'tır Gelin bana uyun ve emrime itaat edin" (Taha, 20/90) buyurdu İsrailoğulları, Hz Harun'u dinlemediler "Musa, bize dönüp gelinceye kadar, biz o buzağıya tapmaya devam edeceğiz" (Taha, 20/91) dediler Hz Musa (as), Tûr Dağı'ndan döndüğünde kavminin buzağıya tapmakta olduğunu gördü Buna çok üzüldü Ağabeyine kızdı "Ey Harun! Onların saptıklarını gördüğün zaman bana uymaktan seni alıkoyan nedir? Emrime isyan mı ettin?" (Taha, 20/92-93) dedi Harun Peygamberin yakasına yapıştı Harun Peygamber; Hz Musa'ya İsrailoğullarının kendisini dinlemediğini anlattı Musa peygamber öfkelendi ve Samiri'yi kovdu Allahu Teala, Musa (as)'ya Harun (as)'u vefat ettireceğini, onu dağa getirmesini bildirdi Musa (as), Harun (as)'un elinden tutarak dağa çıktılar Harun (as)'un Sibr ve Şibbîr adındaki oğulları da yanlarındaydılar Dağın üzerinde görülmemiş güzellikte bir ağaç, yapılmış bir ev, evin içinde bir sedir, ve sedirin üstündeki yataktan misk gibi bir koku geliyordu Hz Musa ile birlikte Harun yatağın üstüne yattılar Allahu Teala Harun (as)'un ruhunu bu halde iken aldı, sonra ağaç kayboldu, ev ve sedir semaya yükseldi Hz Musa, Harun (as)'un cenaze namazını orada kılarak onu dağa defnetti Yahudiler bu dağa Tûr-u Harun adını vermişlerdir (Taberî, Tarih, l, 223) Harun (as)'un Tih çölündeki bu dağda vefat ettiğinde yüz on yedi, yüzyirmi veya yediyüzyirmiüç yaşında olduğu söylenir (Yakubî, Tarih, l, 41) Harun Peygamber uzun müddet yaşadı Musa Peygamberle birlikte kavmine öğütlerde bulundu, kavminin nankörlüklerine göğüs gerdi Zaman geldi; Rabbine kavuştu, o da ölümü tattı KAYNAK: Şamil İslam Ansiklopedisi, ŞİA, Akit Gazetesi Yayını, CIII, S183-184 |
|