Beraat Kandili |
08-02-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Beraat KandiliBERAAT KANDÄ°LÄ° Bu gecenin, ÅŸu ayeti kerimede bildirilen gece olduÄŸu söylenmiÅŸtir “O gecede her hikmetli iÅŸ, belirlenip hükme baÄŸlanır” [149] Bu gecede, gelecek yıla kadar olacak hükümler belirlenir ve o senenin iÅŸleri yazılır Åžaban ayının ondördüncü gününü onbeÅŸinci gününe baÄŸlayan gece Bu gece, deÄŸiÅŸik adlarla da anılmaktadır: Bu geceye, bereketli ve feyizli bir gece olması sebebiyle 'Mübârek'; kulların günahlarının affolunması ve temize çıkmaları sebebiyle 'Berat'; kulların ihsana kavuÅŸmaları nedeniyle 'Rahmet', geceyi iyi deÄŸerlendiren kulların seçilerek salih kullar arasına alınması sebebiyle 'Berae veya Sakk' adı da verilir Sevgili Peygamberimiz (sav) “BeÅŸ gece vardır ki, onlarda yapılan dualar kabul olur Bunlar; Recep ayının ilk gecesi,Åžaban ayının on beÅŸinci gecesi,Cuma ve Bayram geceleridir” [150] buyurmuÅŸtur Peygamber Efendimiz(sav)bu gece ve gündüzünün ehemmiyetini gösteren bir hadis-i ÅŸerifinde şöyle buyurmuÅŸtur: "Åžaban ayının yarısı (Berâat gecesi) gelince: gecesini namazla, gündüzünü oruçla geçiriniz Cenâb-ı Allah o gece güneÅŸin batmasıyla dünya göğüne iner ve şöyle der: Benden af dileyen yok mu; onu affedeyim Rızık isteyen yok mu; rızık vereyim Åžifâ dileyen yok mu; ÅŸifâ vereyim" [151] Hz AiÅŸe validemizin rivayetine göre, Peygamber Efendimiz,beraat gecesini ibadetle geçirmiÅŸ ve kıldığı namazın secdesinde şöyle dua etmiÅŸtir: “Allah’ım! Azabından affına, gazabından rızana sığınıyorum Ya Rabbi! Senden yine Sana sığınıyorum Sen yücelerden yücesin, Seni layık olduÄŸun ÅŸekilde medh-ü sena edemiyorum Sana layık bir şükürle şükredemiyorum Sen ancak kendini övdüğün gibisin” [152] Böyle feyizli ve bereketli gecelerde bir taraftan Yüce Rabbimize dua edip affımızı istemeli, diÄŸer taraftan da anne ve babamızın hayır dualarını almaya, akraba, komÅŸu ve arkadaÅŸlarımızın gönüllerini kazanmaya ve aramızdaki insanî iliÅŸkileri daha da güçlendirmeye çalışmalıyız Ayrıca, aramızda dargınlık bulunan kardeÅŸlerimizle, bu mübarek gecenin aydınlığında barışalım, düşünce ve meÅŸrep farklılığı gözetmeden onlarla kucaklaÅŸalım ve kırılan gönülleri onarmaya gayret edelim Hiç şüphe yok ki bu gayretler, Allah’ın rızasına ermemize vesile olacağı gibi, birlik ve beraberliÄŸin pekiÅŸmesine de önemli katkılar saÄŸlayacaktır Bu gecenin beÅŸ özelliÄŸi vardır: 1) Bu gecede önemli iÅŸlerin seçimi ve ayırımı yapılır 2) Bu geceyi ibadetle geçirenlere yardımcı olması amacıyla Allah tarafından melekler gönderilir 3) Bu gece bağışlanma ve af gecesidir 4) Bu gecede yapılan ibadetlerin fazileti çok büyüktür 5) Bu gecede Peygamberimize ÅŸefaat yetkisinin tamamı verilmiÅŸtir Bu yetkinin üçte biri Åžaban'ın onüçüncü günü, üçte biri Åžaban'ın ondördüncü günü, geri kalan üçte biri de Åžaban'ın onbeÅŸinci günü verilmiÅŸtir BERAAT GECESÄ° YAPILACAKLAR Åžanı yüce olan Allah, ahiret için hazırlık yapmamızı emrederek şöyle buyuruyor: “ Ey iman edenler! Allah’tan korkun, herkes yarına ne hazırladığına baksın Allah’a karşı gelmekten sakının, çünkü Allah yaptıklarınızdan haberdardır Allah’ı unutan ve bu yüzden Allah’ın da onlara kendilerini unutturduÄŸu kimseler gibi olmayın Onlar yoldan çıkan kimselerdir” [153] Peygamber Efendimiz (sav), hastalık, mal-mülk edinme, yaÅŸlılık, aniden gelen ölüm gibi engeller çıkmadan, ibadet için eldeki fırsatların güzelce deÄŸerlendirilmesini istemiÅŸ ve şöyle buyurmuÅŸtur: “ Yedi ÅŸey gelmeden önce, ibadetleri yerine getirmede acele ediniz! Ä°nsana her ÅŸeyi unutturan fakirlik, taÅŸkınlığa götüren zenginlik, saÄŸlığı bozan hastalık,takati kesen yaÅŸlılık,hayatı sona erdiren ölüm,beklenilen ve ne zaman çıkacağı fark edilmeyen büyük ÅŸer ve çok ürpertici ve çok acı bir gün olan kıyamet ” [154] Ä°nsanların bir sene içerisindeki rızıkları, zengin veya fakir olacakları ve ecelleri gibi mühim hususlar o gece içerisinde meleklere bildirilir O geceyi ibâdet ve tâatla geçirmek ve nafile namaz kılmak sevaptır Nitekim Peygamber Efendimiz bu geceyi ibadetle geçirmiÅŸ ve Allah'a şöyle dua etmiÅŸtir: "Azabından affına, gazabından rızana sığınır, senden yine sana iltica ederim Sana gereÄŸi gibi hamdetmekten âcizim Sen seni senâ ettiÄŸin gibi yücesin” [155] Åžaban ayının on beÅŸinci gecesinde kılınacak namaz için,önceki büyüklerden bazıları bu gecede, bin ihlas ile yüz rekat namaz kılıyorlardı Her rekatında ihlas süresini on defa okuyorlardı Bu namaza “salatül-hayr” ismini veriyorlardı Onlarca bu namazın hayrı ve bereketi bilindiÄŸi için bu namazı kaçırmıyorlardı Bize, Hasan-ı Basrî’nin şöyle dediÄŸi rivayet edildi: “Hz Peygamber’in (sav) ashabından otuz kiÅŸi bana ÅŸunu söylediler: “Kim Åžaban ayının on beÅŸinci gecesinde bu namazı kılarsa, Cenab-ı Hak ona yetmiÅŸ nazar kılar ve her nazarda onun yetmiÅŸ ihtiyacını karşılar Bunların en düşüğü, onları maÄŸfiret etmesidir” [156] Bu mübarek gecede, öncelikle Rabbimize, ailemize, milletimize ve ülkemize karşı görev ve sorumluluklarımızı hatırlatmalı, hatalarımızdan ve günahlarımızdan tevbe etmemize vesile olmalıdır Ayrıca büyüklerin gönülleri alınmalı, eÅŸ ve dostlarımızın hatırları sorulmalı, garipler aranmalı, sofralarımıza davet edilmeli, yetimler gözetilmeli, yardıma muhtaç kimselere yardım edilmelidir Aramızdaki kırgınlıklar, dargınlıklar, ÅŸahsi çıkar hesapları bir tarafa bırakarak, hoÅŸgörü, kardeÅŸlik ve birlik içerisinde olunmalıdır Yüce Allah bir kulunu severse, onu en faziletli vakitlerde, en faziletli amellerde meÅŸgul eder ve kendisine en üstün sevabı verir Ama bir kulundan hoÅŸnut olmazsa onu, faziletli vakitlerde en kötü amellerle meÅŸgul eder Böylece onun, dini emirlere hürmetteki noksanlığı ve haramlara dalması yüzünden kötülüğü artmış olur DenilmiÅŸtir ki; Ä°lâhî yardıma ermenin alameti üçtür Bunlar: 1-Bir niyetin olmadan da iyi amellerin karşına çıkması 2-Ä°stediÄŸin halde bile, kötülüklerin senden uzaklaÅŸtırılması 3- Dar ve geniÅŸ anlarda Allah’a yönelme ve yalvarma kapısının açılması Ä°lâhî yardımdan mahrum olmanın alameti de üç tanedir Bunlar: 1-Ä°stediÄŸin halde hayırlı amellerin senin için zorlaÅŸtırılması 2-Kaçıp kurtulmak istediÄŸin halde kötülüklerin kolayca önüne gelmesi 3-Ä°yi veya kötü bütün hallerde Allah’a yönelme ve yalvarma kapısının sana kapanmış olması Allah Teala’dan lutfuyla güzel yardım ve hayırlara yönelmeyi isteriz Sonu kötü olan kaza ve kaderlerden O’na sığınırız [157] BERAAT GECESÄ°NDEN MAHRUM OLANLAR Anne ve babasını incitenler, büyücüler, baÅŸkalarına kin besleyenler,içki düşkünleri bu gecenin faziletinden yararlanamazlar Bu konuyla ilgili olarak ÅŸu hadisler rivayet edilmektedir: Peygamber Efendimiz (sav)bu geceyi Hz ÂiÅŸe validemize tanıtırken şöyle buyurmuÅŸtur: "Bu gece Åžaban'ın onbeÅŸinci gecesidir Allah Teâlâ bu gecede Beni Kelb kabilesinin koyunlarının tüyleri sayısınca insanları Cehennem'den kurtarır Ancak kendisine ÅŸirk koÅŸanların, Müslümanlara karşı kin ve düşmanlık besleyenlerin, akrabaları ile münasebeti kesenlerin, gururlu ve kibirlilerin, ana-babasına asî olanların ve içki içmeye devam edenlerin yüzüne bakmaz " [158] "Allah Teâlâ Åžaban'ın onbeÅŸinci geresi (Berâat gecesi) tecelli eder ve ana-babaya asi olanlarla Allah'a ortak koÅŸanlar dışında bütün kullarını bağışlar " [159] Hadis-i ÅŸeriflerden de anlaşılacağı üzere bu faziletli gecenin bereketinden faydalanmayı ve Rabb’inin maÄŸfiretini dileyen kulların yukarıda belirtilen hususlardan kendilerini temizlemeleri gerekir Bilinmelidir ki,bu mübarek geceler kulların Rabb’ine dönmesi iÅŸlemiÅŸ oldukları günahlarından rücu etmeleri için birer vesiledirler Bu gecelerde bol bol tövebe edilmeli ve iÅŸlenen günahlara bir daha dönmemek üzere yüce yaratıcıya söz vermelidir TÖVBE VE Ä°STÄ°ÄžFAR Tövbe,kalp ve fiil ile Allah’a yönelmektir Tövbe insanın bozuk niyetini,kötü halini ve yanlış gidiÅŸatını düzeltmesidir Tövbe,Cenab-ı Hakk’ın kullarına ihsan ettiÄŸi en büyük nimetlerden birisidir EÄŸer Allah’u Teala tövbe kapısını açık tutmasaydı -istisnasız- bütün insanların iÅŸi zordu Çünkü, Yüce Allah’ın azameti yanında noksanı ve kusuru olmayan kimse yoktur Bütün kusur ve noksanlıklardan uzak olan sadece Yüce Allah’tır O, bu sıfatta da tek olduÄŸunu göstermek için, peygamberlerini bile bulundukları makama göre kusur sayılacak hallerle yüz yüze getirmiÅŸ, istiÄŸfar isteyen durumlar yaÅŸatmış, sonra tövbelerini kabul buyurup kusurlarını affetmiÅŸtir Kusursuz kul yoktur, sözünün hakikati budur Allah’u Teala buyurur ki: “De ki: Ey günahlara dalıp haddi aÅŸan kullarım! Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin Çünkü Allah bütün günahları bağışlar Şüphesiz O, çok bağışlayan, çok acıyandır Size azap gelip çatmadan önce Rabbinize dönün ve O’na teslim olun“ [160] Rasulullah (sav) Efendimiz, meâlini verdiÄŸimiz bu ayet hakkında buyurmuÅŸtur ki: “Bana, dünya ve içindekiler verilseydi, bu ayet kadar sevinmezdim“ [161] Hiç şüphesiz Efendimizin bu sevinci ümmeti içindir Çünkü Cenab-ı Hakk O’nun, makamına göre kusur sayılacak bütün hatalarını affettiÄŸini müjdelemiÅŸtir Ayeti celile de Allah’u Teala:“Böylece Allah senin geçmiÅŸ ve gelecek günahını bağışlar Sana olan nimetini tamamlar ve seni doÄŸru yola iletir“ [162] Tövbe kapısı kula ölüm gelene kadar açıktır Bu açık kapıdan, Allah’tan korkarak, O’nun rızasını arayarak, kul olduÄŸunu anlayarak kim girerse, tövbesi geçerli olur, günahı affedilir Rasulullah (sav) Efendimiz buyurmuÅŸtur ki: “Bütün insanlar hata edicidir Hata edenlerin en hayırlısı ise, çokça tövbe edenlerdir“ [163] “Ey insanlar! Allah’a tövbe ediniz Şüphesiz ben, günde yetmiÅŸten fazla, (bir rivayette yüz defa) Allah’a tövbe ediyorum” [164] “Kalbimi (nurdan bir takım) perdeler kaplar ve bu sebepten dolayı Allah’u Teala’ya günde yüz defa istiÄŸfar ederim” [165] Küfür ve ÅŸirk dahil her günahın tövbesi vardır Allah’ın Peygamberi cennetle müjdelendiÄŸi,ismet sıfatıyla günahlardan beri olmasına raÄŸmen tövbe ediyorsa,akıllı olup büluÄŸa eren her insanın Yüce Allah’a iman etmesi, hükümlerine teslim olması, emirlerine uyması ve kusurları için tövbe etmesi farzdır Bu iman, teslimiyet ve tövbe sevgi ve iradeyle ölmeden evvel olmalıdır Tövbe sadece Allah’tan korkulduÄŸu için yapılmalıdır Allah rızası düşünülmeyen piÅŸmanlıklar faydasızdır Kul, kusurlarına kalbini Allah’tan perdelediÄŸi için piÅŸman olmalıdır Çünkü, insanlar arasında kınanmaktan korkup kötü ÅŸeyleri terk etmek, itibarını kurtarmak için tövbe yapmak, halkın içinde rezil olurum endiÅŸesiyle yaptıklarından piÅŸman olmak tövbe deÄŸildir Unutmamalı ki,hiç kusur iÅŸlemeyen kul yoktur Kusurum yoktur demek, en büyük bir kusurdur Peygamberlerin kusuru, bizim kusurlarımız cinsinden deÄŸildir Onlar günah iÅŸlemekten korunmuÅŸlardır Peygamberlerin devamlı istiÄŸfar ettiÄŸi kusurlar kendi makamlarına göredir Onlar devamlı Cenab-ı Hakk’ın huzurunda bulunmaktadırlar Normal ÅŸartlarda güzel ve doÄŸru olan bazı ÅŸeyler, o huzurda büyük kusur gibi uyarı alabilir Yüce Rabbimizin bütün kullarından istediÄŸi ÅŸey dua, tövbe ve istiÄŸfar, itaat ve kendisine güzel zan beslemeleridir Åžu hadisteki hikmeti iyi anlayalım: “Canımı elinde tutan Allah’a yemin ederim ki, eÄŸer siz hiç günah iÅŸlemeseydiniz, Allah sizi yokeder, günah iÅŸlediÄŸinde hemen istiÄŸfar eden ve kendilerini affettiÄŸi insanlar getirirdi“ [166] Bu hadis-i ÅŸerifte, günah iÅŸlemenin normal ve basit bir ÅŸey olduÄŸu anlatılmıyor Burada dikkat çekilen husus ÅŸudur: Cenab-ı Hakk’ın “rahmân”, “rahîm”, “ÄŸaffâr”, “settâr”, “tevvâb” gibi yüce sıfatları mevcuttur O (cc), bunlarla tecellî edip yüceliÄŸini göstermeyi murat etmektedir Bunun ortaya çıkması için zahirde bir sebep ve mahal gerekmektedir Bu sıfatların tecellisi için en güzel sebeplerden birisi, kusur içindeki kulun hatasını anlayıp Yüce Rabb’ine yalvarmasıdır Aciz kula düşen, kusurunu anlayıp aÄŸlamaktır Yüce Rabb’e layık olan ise bağışlamaktır Böylece, kulların acizliÄŸi, Mevla’nın yüceliÄŸi anlaşılmış olacaktır Helali bırakıp harama girmek büyük bir kusurdur Aynı ÅŸekilde günaha dalan bir kulun, onu küçümseyip: “Yaptığım ne ki!” diyerek tövbeyi terk etmesi, daha büyük bir kusurdur Bunun için Yüce Rabbimiz: “Tövbe etmeyenler, zalimdir“ [167] buyurmuÅŸtur Ariflerden Sehl b Abdullah et-Tüsterî (ks)demiÅŸtir ki: “Ä°nsanlara tövbeyi bilmekten daha gerekli bir ÅŸey yoktur Çünkü tövbenin ne olduÄŸunu bilmemek en büyük günahtır Ä°nsanların çoÄŸu, tövbenin ne olduÄŸunu bilmemektedir“ [168] Ariflerden Sûsî’ye (ks), tövbenin ne olduÄŸu sorulunca, şöyle demiÅŸtir: “Tövbe, dinin kötülediÄŸi her ÅŸeyi terk ederek, onun övdüğü ÅŸeylere dönmektir” Bu söz, bütün tövbe çeÅŸitlerini içine almaktadır [169] Alimlerin tövbe ile ilgili sözlerini şöyle özetleyebiliriz: Tövbe, sonsuz rahmet sahibi Mevlamız’ın biz kullarına acıyıp, af kapısına çağırmasıdır Tövbe, kulun Rabbi tarafından gelen bu davete uymasıdır Tövbe, kalbin gafletten uyanması ve vicdanın Rabbine karşı vefasızlığını anlamasıdır Tövbe, kulun kulluktaki kusurunu anlaması ve ihmal ettiÄŸi kulluÄŸa koÅŸmasıdır Tövbe, Yüce Allah’ın: “Ey günah iÅŸleyerek kendine zulmeden kullarım! Benim rahmetimden ümit kesmeyin, bana gelin!” emrine uymak, hâlini anlamak, aÄŸlayıp af kapısına koÅŸmaktır Tövbe, piÅŸmanlıktır Yani, kulun nefsi yüzünden ilahi sevgiden mahrum kalışına ve Yüce Rabbine asi oluÅŸuna piÅŸman olmasıdır Tövbe, kalbimizin ilacı ve ruhumuzun ihtiyacıdır Tövbe, Yüce Rabbimizin kullarına en güzel bir hediyesidir Tövbe, Allah’u Teala’nın sevmediÄŸi bütün kötü iÅŸlerden ve düşüncelerden vazgeçip O’na dönmektir Tasavvuf terbiyesinin tek gayesi bu dönüşü gerçekleÅŸtirmektir Bu da ancak, içi ve dışı ile istikamet üzere yaÅŸamakla olur Allah’u Teala, kullukta kendisine ÅŸirk koÅŸulmasını haram kıldığı gibi; haram iÅŸlere girilmesini de yasaklamıştır Gönlü masiva, günü masiyet ile dolu olan bir kimse, ilahî huzurda nasıl kabul görecektir? |
Beraat Kandili |
08-02-2012 | #2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Beraat KandiliMasiva, Yüce Allah’ın razı olmadığı her ÅŸeydir Masiyet ise, haram kılınan amellerdir “Ben, Allah’u Teala’nın beni sevmesini istiyorum!” diyen herkes, bu sevgiyi O’nun razı olmadığı bütün sevgi ve sevgililerden, fikir ve fiillerden vazgeçerek tadabilir Bakınız, insanların en alimi, en müttakisi, en mücahidi, en cömerdi, en güzeli, bütün insanların efendisi Hz Rasulullah (sav)’e Cenab-ı Hak ne emrediyor: “Allah’ın yardımı ve fetih gelip insanların bölük bölük Allah’ın dînine girdiÄŸini gördüğün vakit Rabbine hamd ederek, O’nu tesbih et ve O’ndan maÄŸfiret dile! Çünkü O, tövbeleri çok kabul edendir“ [170] NakÅŸibendî büyüklerinden Åžeyh Abdurrahman et-Tâhî (ks), bu ayet-i kerimedeki istiÄŸfarın hikmetini açıklarken demiÅŸtir ki: “Tarikattan gaye, nefsin aciz ve zelil olduÄŸunun farkına varmaktır Fazilet şükürdedir Şükretmek ise elimizde deÄŸildir Ä°nsanda bulunan her iyi haslet, Yüce Allah’ın bir ihsanıdır Kötülükler ise, kendi nefsimizdendir Kul, şükretmeye Allah’ın yardımıyla muvaffak olduÄŸuna göre, kendisine nisbet edeceÄŸi hiçbir ÅŸey kalmaz Böylece kul, kusurlu olmaktan hiç kurtulamaz Bu durumda insan, her iyiliÄŸi Yüce Rabbinden bilmeli, bütün kötülük ve kusurları da nefsinden görüp, devamlı maÄŸfiret dilemelidir“ [171] Ä°stiÄŸfar,iÅŸlediÄŸi günahların amel defterinden silinmesi istemektir“Rabbinizden aff isteyiniz,sonra da ona tövbe edin/dönün” [172] ayeti bunun iÅŸlemektedir Ä°stiÄŸfar etmek kolay,tövbe etmek zordur Tövbeyi yapmak ve korumak için Salih mü’minlerin yardımına ihtiyaç vardır Buna takva yolunda yardımlaÅŸma denir Bunun içindir ki,bir mürÅŸid nezaretinde tövbe etmek çok kazançlıdır MürÅŸid güzel tövbe etmede ve tövbeyi korumada yardımcıdır TÖVBENÄ°N EN FAZÄ°LETLÄ°SÄ°, SALÄ°HLERLE BÄ°RLÄ°KTE YAPILAN TÖVBEDÄ°R “Ey iman edenler! Hep birden Allah’a tövbe ediniz ki, kurtuluÅŸa eresiniz” [173] ayeti, müminlerin topluca Allah’u Teala’ya tövbe etmesini ve taatına yönelmesini emretmektedir Ä°nsan, tek başına güzel bir tövbe yapabilir fakat, yalnız olarak tövbesini koruması gayet zordur Halbuki, tövbesine mü’minleri şâhit tutması, dualarını destek yapması, sonra da mümin kardeÅŸleri ile takva yolunda bir ve beraber olarak dinini yaÅŸaması Allah için en güzel bir yoldur Gerçek ÅŸudur ki bir insanın, emredildiÄŸi ÅŸekilde nasuh tövbesi yapması ve onu koruması kolay deÄŸildir Bunun için insanın, müminlerin oluÅŸturduÄŸu bir takva cemaatini, nefis ve ÅŸeytan düşmanlarına karşı siper etmesi, salihlerin güzel ahlak ve dualarını kendisine destek yapıp dinini korumaya alması lazımdır “Mü’minler, birbirlerini yıkayıp temizleyen iki el gibidir” [174] buyuran Resulullah (sav) Efendimiz, takva üzere kurulmuÅŸ cemaatin faydasını ve tek başına kalmanın zararını şöyle belirtmiÅŸtir: “Sizin cemaat hâlinde olmanız gerekir Ayrılıp tek başına kalmaktan sakının Şüphesiz ÅŸeytan, tek kalanla beraberdir; (onu kolayca etkileyip, kalbine vesvese verir) Ä°ki kiÅŸiden ise çok uzakta durur Kim iman selameti ile ölüp cennetin tam ortasında olmak istiyorsa; cemaate yapışsın Kimi iyilikleri sevindiriyor, kötülükleri üzüyorsa o, gerçek bir mümindir“ [175] “Şüphesiz Allah’u Teala, ümmetimi dalâlet (sapık fikir ve fitne) üzerinde bir araya getirmez Allah’ın eli (rahmet ve desteÄŸi) cemaatle birliktedir Kim, cemaatten ayrılırsa ateÅŸe gider“ [176] Ä°mam Beyhakî’nin rivayetinde hadis ÅŸu ÅŸekilde bitmektedir: “Hiç şüphesiz ÅŸeytan, cemaatten ayrılan kimseyle beraberdir Onun içine yerleÅŸip istediÄŸi yola çeker“ [177] DiÄŸer bir hadis-i ÅŸerifte, Ä°slam cemaatinden ayrılanın durumu şöyle anlatılmaktadır: “Kim(Kur’an ve sünnet üzere giden)cemaatten bir karış ayrılırsa,boynundan Ä°slam bağını çıkarmış olur“ [178] “Kurdun sürüden ayrılan koyunu kaptığı gibi, ÅŸeytan da cemaatten ayrılan insanı kapar Bölünüp dağılmaktan sakınınız Size, cemaate sarılmanız ve hak üzere giden çoÄŸunluÄŸa katılmanız gerekir“ [179] “Şüphesiz müminlerin birbirlerine yaptıkları dualar, onları destekler“ [180] Cenab-ı Hak, günahla nefsine zulmeden kullarına en güzel tövbe ÅŸeklini şöyle tarif etmiÅŸtir: “EÄŸer onlar kendilerine zulmettikleri zaman, sana gelseler de, Allah’tan bağışlanmayı dileseler, Rasul de onlar için istiÄŸfar etseydi, Allah’ı ziyadesiyle affedici ve esirgeyici bulurlardı“ [181] Demek ki, ümmet için en hayırlı tövbe, Allah’ın sevgilisi ve halifesi olan Hz Peygamber’in (sav) huzurunda onun nurlu nazarları ve ÅŸahitliÄŸi altında yapılan, Onun da dua ve istiÄŸfarla desteklediÄŸi tövbedir Ä°mam Fahruddin Razî (rah)bu ayetin tefsirinde demiÅŸtir ki: “Hz Peygamber (sav) ile birlikte yapılan tövbenin bir faydası da, tövbe yapanın istiÄŸfarındaki gaflet ve kusurlarının Hz Peygamber’in istiÄŸfarı ile giderilmesi ve ilâhî huzura sahih ve saÄŸlam bir tövbe olarak ulaÅŸmasıdır Çünkü, kendileri için istiÄŸfar eden Peygamberi (sav) Allah’u Teala seçmiÅŸ, onu vahyi ile ÅŸereflendirmiÅŸ, kendisi ile kulları arasında bir elçi yapmıştır Bundan dolayı, onun ÅŸefaat ve vesilesiyle huzuruna gelen bir ÅŸeyi geri çevirmemektedir“ [182] Bugün, yeryüzünde Allah’u Teala’nın ÅŸahidi ve halifesi sıfatını koruyan, Hz Rasulullah (sav) ’ın varisi ve ümmetinin terbiyecisi olan kamil mürÅŸitler de, ümmetle yaptıkları tövbe ve istiÄŸfarda Efendimizin (sav) ayette anlatılan sıfatını temsil etmektedir Kamil mürÅŸitler, kulların Allah’u Teala’ya yöneliÅŸlerine ÅŸahit olmakta, tövbelerinin kabulü için ayrıca yüce huzurda yalvarmaktadırlar Arifler, naz makamında niyaz ettikleri için, onlarla birlikte yapılan tövbeler, onların nezaretinde icra edilen zikirler, onların tavsiye ve emirleri doÄŸrultusunda yapılan hizmetler Allah katında en verimli, en sevimli, en temiz ameller olarak kabul görmektedir Yeter ki insan, bu makamın münkiri ve o huzurdaki edebin cahili olmasın Bir Allah dostunu ÅŸahit tutarak yapılan tövbede, tevazu ve kalp kırıklığı vardır Bu durumda insan, kibrini kırmış, nefsini zelil etmiÅŸ, acizliÄŸini anlamış, hiçliÄŸini görmüş, ihtiyacını bilmiÅŸ ve ilacına koÅŸmuÅŸ olmaktadır Böyle bir tövbeyi hafife almak, münafıkların sıfatıdır ve o kimsenin, ÅŸu ayette anlatılan kimselerden olmasından korkulur: “Onlara: Gelin, Allah’ın Peygamberi sizin için maÄŸfiret dilesin denildiÄŸi zaman baÅŸlarını çevirirler ve sen onların kibir içinde uzaklaÅŸtıklarını görürsün“ [183] Hz Rasulullah’ın varisi kamil bir mürÅŸidin nezaretinde Allah’a yapılan tövbeyi Hrıstiyanların “Vaftiz” olayına ve papazın önünde günah çıkarma törenlerine benzetenler, tevhid dinini, Kur’an’ın hedefini, sünnette uygulanan biatlerin hikmetini ve tasavvufun edebini bilmiyorlar demektir EÄŸer bildikleri halde böyle yapıyorlarsa, kendilerine yazık, hakka ihanet ediyorlar Takvaya ulaÅŸmak ve marifetullahı tahsil etmek için kendisine biat ve intisap edenlere mürÅŸid-i kamilin istiÄŸfar etmesi, Kur’an-ı Hakim’in emri ve edebi gereÄŸidir Cenab-ı Hak, Rasulullah (sav) Efendimize şöyle emir vermiÅŸtir: “Ey Peygamber! Ä°nanmış kadınlar biat için sana geldiklerinde biatlerini kabul et ve onlar için Allah’tan maÄŸfiret dile Şüphesiz Allah, çok bağışlayan, çok esirgeyendir“ [184] “Rasulüm! Hem kendi kusurun, hem de erkek ve kadın müminlerin günahları için istiÄŸfar et! “ [185] Hiç bir mümin, intisap ve tövbe için elini tuttuÄŸu bir kamil mürÅŸide: “Ben ÅŸu ÅŸu günahları iÅŸledim, beni affet, günahlarımı temizle, beni Cehennem’de yakma, Cennet’e koy!” demez, diyemez Ancak, “Ben Rabbime dönmek, rızasına yönelmek istiyorum; seni bu yolda kendime delil ve imam seçiyorum Sen de bu amelime Yüce Rabbim huzurunda ÅŸahit ol ve affım için O’na yalvar Yalvar ki kalbime nur, gönlüme sürur versin, günahımı affetsin, beni güzel kullukta muvaffak etsin,” der ve demek ister Sonra, o arifin takva mektebinde talebe olur; ihlas, takva ve edep dersleri okur Ä°ÅŸte tasavvufa girmek, mürÅŸitle tövbe etmek, ona intisap yapmak budur Ariflerin iÅŸi, Allah’u Teala’yı kullarına, kulları da Allah’u Teala’ya sevdirmektir [149]-Duhan suresi ayet-4 [150]-el-Feth’ül Kebir,II,92 [151]-Ä°bni Mace,Ä°kametü's-Salah,191,HNo:1388,I,444;Tac,II,107 [152]-Ä°bni Mace,I,444; [153] -HaÅŸr suresi ayet-18,19 [154]-Tirmizi, Zühd, bab, 3, IV,552,HNo: 2306 [155]-Buhârî,et-Tergib,II,119-120 [156]-el-Mekki,Kutu’l-Kulub,I,305 [157]-El-Mekki,Kutu’l-Kulub,I,308 [158]-Buhârî,et-Tergîb ve't-Terhib,II,118 [159]-Ä°bn Mace,Ä°kametü's-Salât,191;Tirmizî,Savm,38 [160]-Zümer suresi ayet-53 [161]-Ahmed,Müsned,V,255;Taberî,Camiu’l-Beyan,Cüz:XXIV,21 [162]-Fetih suresi ayet-2 [163]-Tirmizî,Kıyame,49;Ahmed,Müsned,III,197;Hakim,Mà ¼ste drek,IV,244 [164]-Buharî,Deavat,3;Müslim,Zikr,42 [165]-Müslim,Zikr,41;Ebu Davud,Vitr,26 [166]-Müslim,Tövbe,9,11;Tirmizî,Cenne,2;Ahmed,Müsned ,I,2 89,II,305 [167]-Hucurât suresi ayet-11 [168]-Ebu Talib el-Mekkî,Kutu’l-Kulub,I,179 [169]-Sühreverdî,Gerçek Tasavvuf,628 [170]-Nasr suresi ayet-1,3 [171]-Abdurrahmân-ı Tâhî,Ä°ÅŸaretler,119 [172]-Hud suresi ayet-3 [173]-Nûr suresi ayet-31 [174]-Zebîdî,Ä°thâfu’s-Sâde,VII,13-14 [175]-Tirmizî,Fiten,7;Ahmed Müsned,I,18;Hakim,Müstedrek,I,114;Ä°bnu’l-Cevzî,Telbisu Ä°blis,7 [176]-Tirmizî,Fiten,7;Tabaranî,el- Mu’cemu’l-Kebir,No:13623 [177]-Beyhakî,Åžuabu’l-Ä°mân,VI,66;Tabaranî,el-Kebir,No:363-367 [178]-Ahmed,Müsned,V,180;Ebu Davud,Sünnet,27,Hakim,Müstedrek,I,117 [179]-Ahmed,Müsned,V,243;Tebrizî,MiÅŸkatu’l-Mesabih,No:184 [180]-Ahmed,Müsned,V,183;Darimî,Mukaddime,23;Tabaranî ,el-Kebir No:4890;Heysemî,Mecmau’z-Zevaid,I,138 [181]-Nisâ suresi ayet-64 [182]-Râzî,Tefsir-i Kebir,X,130 [183]-Münâfikûn suresi ayet-5 [184]-Mümtehine suresi ayet-12 [185]-Muhammed suresi ayet-19 |
|