Prof. Dr. Sinsi
|
Namazın İkamesi (Namazı Ayakta Tutmak)
Namazın İkamesi (Namazı Ayakta Tutmak)
Kur’an’da namaz kılmayı emreden âyetlerde “kaame” fiilinden türeyen “ekıymu’s-salâte” , “yukıymûne’s-salâte” gibi ifâdelerin kullanılması oldukça dikkat çekicidir 2/Bakara sûresi, 3 âyette de, Kur’an’ın hidâyet ve yol göstericisi olacağı takvâ sahibi kimselerin özelliği belirtilirken “yukıymûne’s-salâte” ifâdesi kullanılır Allah Teâlâ, namazı ikame lafzından başkasıyla emretmemiş, ondan başkasıyla da insanı övmemiştir “Kaame” fiilinde, yine namaz kılmayı ifâde eden “sallâ-yusallûne”den farklı olarak bir takım ilave anlamlar vardır “İkaame” ; bir şeyi kaldırıp dikmek, düzeltip doğrultmak, dosdoğru yapmak, özenle ve şartlarına riâyet ederek uygulamak, devamlı ve itibarlı hale getirmek anlamlarına gelir
Dolayısıyla, “namazı ikaame etmek” ; onu ta’dil-i erkân ile –rükûnlarının hakkını vererek- , huşû ve hudû içinde, dosdoğru bir şekilde kılmak ve hatta kıldırmak demek olur Namaz için emr-i bil-ma’rufta bulunmak, ona engel olacak engelleri ortadan kaldırmak, başkalarına namazı hatırlatmak, emretmek ve öğretmek de namazı ikaame kapsamına girer “Ehline, ailene namazı emret; kendin de ona devam edip sabret ” (20/Tâhâ, 132) Namazı itibarlı ve devamlı hale getirmek, insanları namazdan alıkoyan her türlü psikolojik ve fiilî baskıya karşı direnmek, mücâdele etmek ve namazı sürekli koruyup muhafaza etmek de yine namazın ikamesi ile alakalıdır![frmsinsi.com](images/smilies/frmsinsi.gif)
Namazı Ayağa Kaldırmak: "Namazı ikame edin" ibâresinin anlam çağrışımlarından biri, belki de birincisi; "namazı ayağa kaldırın!"dır Çünkü namazlar ölü gibi, yerde sürünüyor Namazların başı dik değil, başı eğik Namaz, insanın Allah karşısındaki esas duruşunu sembolize eden muhteşem bir simge Ama, Allah'a karşı esas duruşu olmayanların başını nasıl dik tutsun namaz? Namazın başını dik tutmayanların başını neden dik tutsun namaz?
“Namaz, Din’in direğidir; onu terkeden şüphesiz dini yıkmış olur ” (Beyhakî) hadisi açısından konuya bakarsak, namazı ikaame etmek, dinin bu temel direğini, yani sütununu inşâ edip dikmek, sapasağlam hale getirmek şeklinde de yorumlanabilir Bir çadırın ayakta kalabilmesi için temel direğin, bir binânın yükselebilmesi için temel sütunların önemi ne ise, İslâm dini için de namaz odur İslâm binâsının temeli imanla atılacak, direk ve sütunları da namazla dikilecektir Bu yüzdendir ki, Kur’an ve sünnet, tevhid’den sonra ilk olarak namazı emretmiştir
Aşağıdaki âyetlerde, tevhid çizgisinde olanları namaz konusundaki hassasiyetleri vurgulanırken; daha sonraki sapıtan topluluğun en belirgin vasfı olarak da “namazı zâyi etmeleri” zikredilir:
“İşte bunlar, Allah’ın nimet verdiği peygamberlerden, Adem neslinden, Nuh ile beraber gemide taşıdıklarımızın neslinden, İbrahim ve İsrail (Yakub) neslinden yol gösterdiğimiz ve seçtiğimiz kimselerdir Onlara Rahman’ın âyetleri okunduğu zaman ağlayarak secdeye kapanırlardı Onlardan sonra yerlerine öyle bir nesil geldi ki, namazı zâyi ettiler ve şehvetlerine uydular Bunlar da azgınlıklarının cezasına uğrayacaklardır ” (19/Meryem, 58-59)
Şu âyette ise, namazı ikame etmeyenlerin, nasıl dinlerini helak edip cehenneme sürüklendikleri açıkça ortaya konulur: “Suçlulara sorarlar: ‘Sizi cehenneme sürükleyen nedir?’ Onlar derler ki: ‘Biz namaz kılanlardan değildik Yoksula da yedirmezdik Zevke dalanlarla birlikte dalardık Ceza gününü de yalanlardık Sonunda bu halde iken ölüm bize gelip çattı ” (74/Müddessir, 41-47)
Kısacası; Namazı ikaame etmek, Din’i ikaame etmektir Namazı terketmek ise, Din’i helak edip yıkmaktır Dolayısıyla namazı İslâm dininin “olmazsa olmaz” birincil ibâdeti olarak bilmeli ve onu hakkıyla ikaame etmeliyiz
Namazın hakkıyla kılınması konusunda ölçü, Rasûlullah’ın; “Namaz kılarken beni gördüğünüz gibi namaz kılın” (Buhârî, Ezan 18/60, Edeb 27; Ahmed bin Hanbel; V/53, Dârimî, Salât 42) hadisi olmalıdır Dosdoğru namaz; Rasûlullah’ın kıldığı, onun tanımladığı ve onun uygulama olarak gösterdiği namazdır Allah’a lisanen ve bedenen taatte bulunmanın ötesinde; kalben ve ruhen ibâdet etmek, namaz sayesinde imanı güçlendirmek, imanı tazelemek, dinamizmini artırmaya ve kulluk bilincini hatırlamaya yönelik seviye kazanmak namazın ikame edilmesi için vaz geçilmez şartlardır Bütün bunların yanında, namazın dosdoğru ve makbul olabilmesi için şekle yönelik bazı şartların da titizlikle yerine getirilmesi gerekir
Esasen, namazın derûnî ve ruhî boyutu, bir bakıma şeklî boyutu olmadan gerçekleşemez Kıyam, rükû, sücud, kuûd gibi temel bedensel eylemler, hiç kuşkusuz derin ruhî ve psikolojik anlamlar içeren sembolik hareketlerdir Bu bakımdan, Rasûlu Ekrem, namazın şekli ile alakalı çok önemli uyarılarda bulunmuştur “Namaza durduğunda, önce tekbir al Sonra Kur’an’dan kolayına geleni oku Sonra rükûya var, eklemlerin yerli yerinde (mutmain) oluncaya kadar dur Sonra başını kaldır, aykta büsbütün doğruluncaya kadar dur Sonra secdeye var, mutmain oluncaya kadar kal Sonra başını kaldır, mutmain oluncaya kadar otur Bunu namazının bütününde böyle yap ” (Sahih-i Buhârî, Tecrîd-i Sarih Terc II/ 735 hadis no: 423)
Hadiste sözü edilen her hareketin mutmain olarak yapılması; o hareketler sırasında yapılan duâ ve zikirlerin anlam kazanması bakımından elzemdir Acele ile, daha rükûya tam varmadan doğrulmak, tam doğrulmadan secdeye gitmek ve hemen secdeden kalkmak, daha oturmadan tekrar secdeye gitmek![frmsinsi.com](images/smilies/frmsinsi.gif) ![frmsinsi.com](images/smilies/frmsinsi.gif) Bütün bunlar, namazın şekli ve aslı olan bedensel unsurları eksik bıraktığı gibi, namazın manasını ve ruhunu da zedeler Nitekim, Rasûlullah, namazda “horozun gagalaması gibi gagalamayı, köpek oturuşu gibi oturmayı ve tilki bakışı gibi sağa sola bakınmayı” yasaklamıştır (Sıfatu Salâti’n-Nebî, s 70; Fıkhu’s-Sünne, I/ 175)![frmsinsi.com](images/smilies/frmsinsi.gif)
Her konuda bize örnek olan Peygamberimiz’in, namaz konusundaki titizliği ve dikkati de bizim için yegâne örnek olmalıdır: Aişe annemiz şöyle dedi: “Rasûlullah aleyhisselâm rükûya vardığı zaman başını ne yukarıya kaldırır, ne de aşağıya indirir; ikisinin arasında tutardı Rükûdan başını kaldırdığı zaman, iyice doğrulup ayakta durmadıkça secdeye gitmezdi Secde edip başını kaldırdığı zaman da, iyice doğrulup oturmadıkça (ikinci) secdeye gitmezdi ” (İbn Mâce, K Salât 869, 880)
|