Tarımın Bilinçli Yok Edilişi - 12 |
01-05-2008 | #1 |
[KAPLAN]
|
Tarımın Bilinçli Yok Edilişi - 12Tarih elbet hesabını soracaktır Türk tütününe kıyıyorlar Uygulanan kotalar, TEKEL’i özelleştirme girişimleri ve Tütün Yasası ile Türk tütüncülüğü öldürülürken, özellikle Doğu ve Güneydoğulu tütün ekicisi “mevsimlik işçi” haline getirildi Yabancı sigara tekellerinin IMF eliyle uygulattıkları Türk tütününü yok etme çabaları “hız kesmeden” sürüyor 2000 yılından beri uygulanan kota uygulaması Adıyaman, Bitlis, Malatya, Diyarbakır, Muş, Siirt ve Hatay gibi Doğu ve Güneydoğu Anadolu illerindeki “Şark tipi tütün” üretimini yarı yarıya düşürürken, Tekel’in özelleştirilmesi gerçekleşirse bu bölgelerde yetişen geri kalan tütünler de tarihe karışacak Ancak yörede sulama projelerinin yaşama geçirilmemiş olması yüzünden alternatif ürüne geçemeyen çiftçiler, ya ürettikleri tütünü kaçak olarak satmak zorunda kalıyorlar, ya da çiftçilikten “mevsimlik işçiliğe” geçiş yapıyorlar Ege’de tütün yerine zeytin ağaçları Ege’de yetişen Virginia tipi tütüne gelince Egeli tütün üreticisini bir yıl önceden yapılan sözleşmelerle yabancı sigara şirketlerine bağlayan Tütün kanunu onları öyle yıldırdı ki, pek çok Egeli üretici tütünden vazgeçti Ancak Egeliler’in verimli toprakları ve bölgenin kliması, onları alternatif ürün seçme konusunda şanslı kılıyordu Örneğin, Ege’nin bir zamanlar en önemli tütün üretim merkezlerinin başında gelen Aydın’ın Karacasu ilçesinde uygulanan kota üzerine çiftçiler zeytinciliğe yöneldi Son 8 yılda ilçe genelinde yaklaşık bir milyon zeytin fidanı dikildiğini ve bu fidanların bir çoğunun meyve vermeye başladığını ifade eden Karacasu Ziraat Odası Başkanı İsa Sevinç, “Kota uygulaması başlayınca herkes isyan etti Bir çok kişi ne üreteceğini bilemediği için aç kalacağından bile endişe etti Ancak odamız ve diğer kurumların da öncülüğünde ilçe genelinde zeytin üretimine başladık Gemlik türü olarak yetiştirdiğimiz zeytinlerde hem kalite hem de verim çok iyi oldu Bunun yanında damlama sulama sistemine de geçerek dört dörtlük bir tarımsal faaliyet yapınca herkesin yüzü gülmeye başladı Şu anda tütüncülükle geçen yıllarımızın boşa geçtiğini düşünmeye başladık” dedi Bu son cümle kuşkusuz, Türk tütününü yok etmek için uğraşanların, galibiyete ne kadar yaklaştıklarını göstermesi açısından ibretlik bir cümledir Karadeniz’de alternatif ürün sebze Bu ibretlik cümleden de anlaşılacağı gibi Ege’de tütün üretimi son yıllarda yüzde 31, üretici sayısı ise yüzde 60 azalmıştır Karadeniz Bölgesi’nde de değişen çok bir şey yoktur Alternatif ürün bulan, toprağından tütünü uzaklaştırmaktadır Örneğin bölgedeki üretimin yaklaşık yüzde 22’sini karşılayan Bafra’da son yıllarda tütün üreticisi sayısı 21 binden 10 bine düşmüştür Bafra’da tütüne alternatif olarak sebze yetiştiriciliği yaygınlaşmıştır Anadolu’nun güneyinde Hatay’da ise tütünü “kota” zoruyla bırakan çiftçiler 30 hektarlık alanda Teksas Bademi yetiştirmeye başlayıp, 5 yılda 7 milyon adet zeytin fidanı diktiler Hataylı çiftçi bundan böyle ekmeğini badem ve zeytinden çıkaracak Üreticinin yarısı tütünden koptu Türkiye’de tütün üretimi, iç tüketim ve dış satım miktar ve imkanları dikkate alındığında toplam ihtiyacı karşılamaktan uzak seviyelere inmiştir 2002 yılında 405000 civarında olan üretici sayısı 2006 ürününde 210000’e; 160 bin tonluk üretim ise 2006 ürününde 93 bin tona inmiştir Dış ticaret açısından baktığımızda da tütün ithalatında her yıl yaşanan artış, son bir yılda ülke ekonomisi açısından tehlikeli boyutlara varmıştır Tekel’in satışını gerçekleştirerek Şark tütününü tarihe gömmeye çalışan yabancı sigara şirketleri, halen Maltepe, Samsun gibi Şark tipi tütünden yapılmış sigaralara alışık kişileri de Virginia tütünü içmeye zorlama peşindedirler Bu da, daha fazla tütün ithalatı olacak anlamına geliyor 2006 yılı sonu itibarıyla ithal edilen 66551 ton tütün için toplam 252807883 ABD doları bedel ödenmiştir Böylece, 1988 yılında 610 ton ile başlayan tütün ithalatının, bugün 70 bin ton seviyesine yaklaştığını görüyoruz Tütün ihracattan elde edilen gelirin yarısından fazlası, Virginia ve Burley tipi tütünler ile homojenize ve şişirilmiş tütünlerin ithalatına gitmektedir Türk tütün üreticilerinin istekleri Tütüncülerin sesini kamuoyuna duyurmaya çalışan Tütün Eksperleri Derneği, üreticiler ve TEKEL çalışanları adına hükümetten şu taleplerde bulundu: * TEKEL’in özelleştirilmesi kararından ve uygulamasından bir an önce vazgeçilsin ve politik etkilerden uzak, özerk bir kuruluş olarak yeniden yapılandırılsın; * TEKEL’deki işçi, memur tüm çalışanlara onurlu bir yaşam sürdürme imkanı tanınsın; * Tütün üreticisine destek olunsun ve üreticiler çokuluslu şirketlerin çıkarlarına teslim edilmesin * Çokuluslu sigara şirketlerinin yasaya aykırı reklam ve tanıtım faaliyetlerine dur denilsin; * 4733 sayılı Kanun, Türk tütüncülüğünü gözeten bir anlayışla yeniden ele alınsın; * Sektörde vergi düzenlemeleri, Türk tütüncülüğü lehine yapılsın Çayın da tadını kaçırdılar Maliyetin altında ödenen paralar ve uygulanan kotalarla perişan olan çay üreticisi, bazen para bile alamayıp, yaş çayına karşılık kuru çayla köyüne yollanıyor! Türk insanının vazgeçemediği iki besin maddesi kuşkusuz ki bir somun ekmek, bir bardak çaydır Hemen bir hatırlatma gelir ardından: “Cam bardakta olsun, mümkünse ince belli” Bir arkadaşımızı “Gel çay demledim, içelim birlikte” diyerek yanımıza davet ederiz, sabah bir pot kırsak ya da söyleneni anlamasak, bahanemiz çoktan hazırdır: “Daha çayımı içmedim Kusuruma bakma!” Yaşamımıza adeta taç ettiğimiz bu içeceği üreten insanlara gelince Çoğu kadın olan bu üreticiler özellikle son yıllarda hiç de mutlu değiller Nasıl olsunlar ki! Onca çabanın ardından verdikleri yaş çaya karşın aldıkları para, maliyetin bile altında Tabi ki o parayı da alabilirlerse Onların bu sıkıntılı hallerini bile bile keyifle o çayları yudumlamak mümkün olur mu acaba? Herkes çayı içiyor derdini Karadeniz çekiyor 3-5 dekardan fazla olmayan çay bahçelerinde üretim yapan üreticiler, özellikle son yıllarda yaş çay fiyatlarının maliyetin bile altında kalması sonucunda çok zor günler yaşıyorlar Dünya çay literatüründe Kamelya tipi çay üreten bir ülke olan Türkiye’de üretim Doğu Karadeniz’in yamaçlarında gerçekleşiyor Üretimin yüzde 70’ini Rize üstlenirken, onu yüzde 17’lik payla Trabzon ve yüzde 7’lik payla da Artvin izliyor Çay üreticisi olan diğer iki il ise, Giresun ve Ordu Diğer çay üreticilerinin özellikle hava şartları nedeniyle daha uzun hasat dönemi yaşamaları, çaylarını daha ucuza dünya piyasalarına sürmelerine neden oluyor Karadeniz köylüsünün durumu ise onlar gibi parlak değil Çünkü Karadeniz iklimi çay yetiştirmeye uygun olmasına karşın, hasat mevsimi Mayıs ile Ekim arasında sürüyor Geri kalan dönemde insanlar üretimde bulunamıyorlar Kaçak çayı önlemek yerine koy kotayı! Çay üreticisinin sorunu bununla da bitmiyor Çaykur tarafından uygulanan kota, çay üreticisinin zaten fiyatlarla bükülmüş belini daha da büyüyor Piyasada bulunan ortalama 40 bin tonluk kaçak çay, iç piyasayı şişiriyor ve bunun cezası da Çaykur’un kotası ile çay üreticisine kesiliyor Oysa ülkeye kaçak çay sokulması ile ciddi anlamda mücadele edilse, üretici en azından kota yüzünden elinde kalan çayı “yakmak” zorunda kalmaz Üreticiye para yerine kuru çay! Çay alımlarının yaklaşık yüzde 60, bazen de yüzde 65’ini Çaykur yapıyor Geri kalan ürünü ise özel şirketler satın alıyor Eskiden sadece Çaykur’a çayını satan köylü, şimdi uygulanan kota yüzünden özel şirketlere de ürününü vermek zorunda kalıyor Büyük şirketlerle çok fazla problem yaşamayan çay üreticisi, özellikle küçük şirketlerden çok çekiyor Verdiği yaş çayın parasını uzun süre boyunca alamayan üretici, bazen de para yerine eline tutuşturulan kuru çayla köyüne geri yollanıyor Üreticinin verdiği 5 kilo yaş çaydan fabrikalarda 1 kilo kuru çay elde ediliyor Umutlar organik çaya bağlandı Geçen yılın rakamlarına göre 766 bin 136 dekar alanda 203 bin 701 çay üreticisi, bizlerin sofrasında çay eksik olmasın diye, yukarıda saydığımız tüm olumsuz şartlara rağmen çay üreticisi olmaya devam ediyorlar Uzmanlar, yeri müsait olana, organik çay üretimi yapmasını öneriyorlar Normal çayda dünya piyasalarının üzerinde seyreden fiyatlarla Türk çayının ihracat şansı pek bulunmazken, organik üretilmesi halinde yüksek fiyatlarla yurt dışında pazarlanmasının mümkün olduğu düşünülüyor Ancak çoğu üreticinin toprakları organik çaya müsait değil Yerleşim alanlarından çok uzaktaki dağ tepelerinde çay üretenler, organik tarıma “en uygun” bulunanlar Çaykur 2008’de organik çay fabrikası açacak Yörede Filiz Çay, Of Çay ve Karalı Çay adlı özel firmalar birkaç yıldır “sembolik” miktarda organik çay üretimi yapıyorlar Rize ve Trabzon yöresinde çok cüzi miktarda yapılan organik siyah çay üretimi, Çaykur’un da konuya el atmasıyla, çok yakın bir gelecekte bütün Doğu Karadeniz’e yayılacak 2007 yılında gerek üreticilerle yapılacak sözleşmeler, gerekse alınacak sertifikalar konusunda ön çalışmalar yapan Çaykur, 2008’de Rize’nin Pazar-Hemşin ilçesinde kuracağı fabrika günlük 25 ton organik çay kapasitesinde olacak Bu bölümden tamamen arınmış başka bir bölümde ise günlük 75 ton miktarında konvansiyonel üretim yapılacak Hemşinli ve Artvinliler organik üretecek Çaykur’a verilecek organik çay ilk etapta, Hemşinliler ve Artvinliler tarafından üretilecek Gerekli sertifikaların alınabilmesi için en önemli şart, çay bahçelerinin yerleşim alanlarından çok uzakta olması ve böylece zararlı çevre faktörlerinden etkilenmemesi Bu iki bölge bu açıdan çok uygun Organik çay üretimine geçecek üreticiyi öncelikle “rekolte düşüşünün” yaratacağı bir hayal kırıklığı bekliyor Ancak organik çayın normal çaya kıyasla 4-5 kat daha pahalı satılıyor olması, Çaykur’un alım fiyatlarına da muhakkak ki yansıyacak Ayrıca o köylülerin, geri kalan topraklarında yetiştireceği sebzeler bile organik kabul edilebilecek Organik çay üreticisinin yüzü nihayet gülünce de, diğer çay üreticileri “organik çay ” ekmenin yollarını arayacak |
Cevap : Tarımın Bilinçli Yok Edilişi - 12 |
01-05-2008 | #2 |
Tehlikeli
|
Cevap : Tarımın Bilinçli Yok Edilişi - 12Tek bunlar değil herşeyin tadını kaçırıyorlar şu avrupa birliğine girelim daha neleri kaybedeceğiz türk tarımı bu gidişle son bulacak herkez kendi kafasına göre bir şeyleri düzelteyim derken daha beter yapıyor güzel konu için sağol |
|