Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
hedefleri, kabul, olunmayan, oruç, tutmanın

Kabul Olunmayan Oruç - Oruç Tutmanın Hedefleri

Eski 07-28-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kabul Olunmayan Oruç - Oruç Tutmanın Hedefleri






kabul olunmayan oruç - oruç tutmanın hedefleri
kabul olunmayan oruç - oruç tutmanın hedefleri

Ebu Hureyre’nin (ra) rivayetine göre Rasûlüllah (sav) söyle buyurdu; “Nice oruç tutanlar vardır ki, kendisine sadece susuzluğu kalır; nice gece namazına kalkanlar da vardır ki, sadece gece uykusuz kalmış olur” (İbn Mâce, Siyâm 21 Müsned 2/373)

Ebu Hureyre’nin (ra) bir diğer rivâyetinde ise Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Kim yalanı ve onunla ameli terketmezse (bilsin ki) onun yiyip içmesini bırakmasına Allah'ın ihtiyacı yoktur" (Buharî, Savm/8, Edeb/51 İbni Mace, Sıyam 21)

Bu iki hadiste oruç hakkında önemli ipuçları var Oruç tutmanın hedefini, maksadını, hikmetini özet bir şekilde haber veriyorlar Burada orucu hangi uzvumuzla tutacağımızı ve sonunda neyi kazanmayı hedeflememiz gerektiğini öğreniyoruz

Ya,,, demek ki nice oruç tutanlar, ya da nice oruç tuttuğunu zannedenler vardır ki; sadece aç kalmış olurlar Orucun hedeflerine ulaşamazlar Oruçla elde edilmesi gereken kârları elde edemezler Oruçla varılması mümkün olan menzile ulaşamazlar

Mesela, kim yalanı terketmezse; yani yalanın her çeşidine karşı tavır almazsa; Allah’a ve onun kullarına karşı yalan söylemeye devam ederse, işini, sözünü, va’dini yalan üzerine bina ederse; onun oruç tutuyorum zannıyla aç kalmasına gerek yoktur

Daha doğrusu Allah (cc) “oruç size farz kılındı” derken insanların belli saatlerde aç kalmasını değil, bununla nefislerini eğitmelerini, razı olunmayan amelleri terketmelerini, istenmeyen tavırları bırakmaları istemektedir
İslâm esasen insanın her açıdan terbiyesi/eğitimidir Âlemlerin Rabbi (cc) insanın biyolojik yapısını terbiye etti, düzenledi ve biçime koydu Onu harika ve mucizevî bir şekilde var etti Bununla birlikte onu eğitmek için de mürşid (eğitici) olan Peygamberini (sav) ve İslam nizamını gönderdi
İslamî ibadetler bir açıdan kulluk veya şükür borcu ise; bir açıdan da inasanın Rabbanî eğitimidir Onun olgun, kaliteli, fıtrata (yaradılışa) uygun bir terbiyeden geçmesini sağlamaktır Her bir ibadette, insanın bir yönünü eğiten bir ilke vardır Her bir ibadet kendisini yerine getiren insana fayda sağlar, onun bir duygusunu ıslah eder, onun davranışlarına etki eder Hiç bir ibadet gayesiz, hikmetsiz, içi boş değildir İbadetler sadece yerine getirilsin diye emredilmemiştir

Allah (cc) insana bir şey kazandırmayan, onu ıslah etmeyen, ona dünya ve ahirette fayda sağlamayan bir şeyi emretmez Allah (cc) fayda sağlayan bir bir şeyi de yasaklamaz İslâmda emredilenler insana mutlaka faydalıdır, yasaklananlar ise mutlaka zararlıdır

Oruç bu ibadetlerden sadece birisidir

İslâm fıkhına göre o bedenî bir ibadettir Yani bedenle, bedendeki organlarla yerine getirilir Orucun fıkhî tarifi elbette böyledir Ancak burada şunu sormak gerekiyor: “Sahi orucu hangi organ tutar? Mide mi, organlar mı, yürek mi ?”
Peygamber (sav) buyuruyor ki: “Kim, inanarak ve sevabını Allah’tan bekleyerek Ramazan orucunu tutarsa onun, geçmiş günahları affedilir” (Buharî, İman 28 Tirmizî, Savm 1 Nesâî, Sıyam 39)

Mükâfatı geçmiş günahların affı olan ibadet son derece önemli olmalı Bu ibadetin de –hadiste geçtiği gibi- imandan kaynaklanması ve ihlasla (samimiyetle) yerine getirilmesi gerekir

Oruç acaba mideye mi tutturulur, yoksa duygulara mı? Oruçtan maksat perhiz mi, yani mideyi ıslah mı, yoksa duyguları ıslah mı? Oruçla mide sağlığı mı asıl hedef, yoksa yürek, ahlâk, takva sağlığı mı? Bunlar düşünülmeye değer
Bilindiği gibi yapılan işler niyetlere göre değer kazanır Kim her hangi bir işi (ameli) para kazanmak için, gösteriş için, bir çıkarı için veya Allah rızası için yaparsa ona göre karşılık alacaktır Bu gerçek bir hadiste şöyle açıklanıyor: Hz Ömer (ra) anlatıyor: "Resûlullah (sav) buyurdu ki: "Ameller niyetlere göredir Herkese niyet ettiği şey vardır Öyleyse kimin hicreti Allah'a ve Resülüne ise, onun hicreti Allah ve Resülünedir Kimin hicreti de elde edeceği bir dünyalığa veya nikâhlanacağı bir kadına ise, onun hicreti de o hicret ettiği şeyedir" (Buhârî, Bed'ü'l-Vahy 1, İman 41 Müslim, İmâret 155 Ebu Dâvud, Talâk 11 Tirmizi, Fedâilu'l-Cihâd 16 Nesâî, Tahâret 60)

Abdullah ibnu Ömer (ra) anlatıyor: "Resülullah (sav) buyurdu ki: "Allah bir kavme azap indirdi mi, o azab, kavmin içinde bulunan herkese isabet eder Sonra, (Kıyamet gününde) herkes niyetlerine (ve amellerine) göre diriltilirler" (Buhârî, Fiten 19 Müslim, Sıfatu'l-Cenne 84)

Bir ameli Allah rızası niyeti ile yapmak samimiyettir Samimiyetin din dilindeki diğer adı ‘ihlas’tır

İhlas, dini yalnızca Allah’a tahsis etmek, sadece Allah’ın dinini kabul etmek, kulluğu sadece Allah’a hasretmek olduğu gibi, imanda ve kullukta samimi, dürüst olmak ve sadakat göstermektir (Isfehânî, Müfredât s: 221)
Allah (cc) kullarına, kendisine ihlasla/samimiyetle, içten gelerek, isteyerek ve severek ibadet etmelerini istiyor Böyle bir ibadetin Allah (cc) katında değerli olacağı ve mükâfatının ise çok çok fazla olacağı açıktır (Zümer 41/2, 3, 11, 13 Beyyine 98/5)

Yine Allah (cc) kullarından din’i yalnızca O’na has kılarak, samimi bir şekilde, bir anlamda yalnız O’na teslim olarak dua etmelerini istiyor (A’raf 7/29 Mu’min 40/14, 65)

İnsan darda kaldığı, bütün ümitlerin tükendiği, çaresiz kaldığı anlarda Din’i Allah’a has kılarak sadece O’na dua eder Yani artık Allah’a teslim olur ve yardım için O’na yalvarır (Yunus 10/22 Ankebût 29/65 Lokman 31/32)
Kur’an ihlaslı kullara ‘muhlis’ diyor ve onları övüyor (Bkz Musa (as) 19/Meryem, 51, Yusuf (as) 12/Yusuf 24) Allah (cc) cehennem azabından ihlaslı kullarını uzak tutacaktır (bkz 37/Saffat 40, 74, 128, 160, 169) Ve Şeytan Allah’ın ihlaslı kullarını saptıramayacaktır (38/Sad 83 15/Hıcr 40)
İhlas, amellerin hangi niyetle yapıldığını gösteren bir ölçüdür Ancak bu ölçü yürektedir ve bunu Allah’tan başka kimse bilemez ve ölçemez

(Allah Rasûlü); “Din nasihattır/samimiyettir” buyurdu “Kime Yâ Rasûlallah?” diye soruldu O da; “Allah’a, Kitabına, Peygamberine, müslümanların yöneticilerine ve bütün müslümanlara (karşı)” diye cevap verdi” (Müslim, İmân 95)

Buradaki nasihat Türkçe’ye genellikle “öğüt vermek, doğru yolu göstermek” şeklinde çevrilir Ancak bu hadiste nasihat’ın; ihlas, samimiyet, sadakat ve itaat manasına geldiğini görmekteyiz

Bu kelimenin kökü olan ‘nasaha’ fiili bir âyette şöyle geçiyor:

“Zayıflar, hastalar, harcayacak bir şey bulamayan yoksul kimseler için, Allah’a ve Rasulü’ne karşı nasih (samimi) oldukları sürece (sefere katılmamalarından ötürü) bir günah yoktur” (9/Tevbe91)

Burada geçen ‘nasaha’ fiili, yapılan işin her türlü aldatmadan uzak ve arınmış olması demektir (İbni Manzur, Lisanü’l-Arab, 14/268 Firûzâbadî, Kamusu’l-Muhît, s: 245 Isfehânî, Müfredat s: 753)

Bir şeyin ‘nush’ olması onun hâlis, arı duru olması demektir Bal, kendi mumundan süzülmüş olduğu zaman ‘nâsıh’ bal derler, yani saf bal Bir kimsenin birine nush ile söz söylemesi yani nasihat etmesi; ona samimi ve ihlaslı olarak bir şey demesi manasındadır (bkz Kurtubî, Tefsir (ter) 8/355

‘Nâsuh/samimi’ tevbe buradan gelmektedir ‘Nâsuh tevbe’ (bkz 66/Tahrim, 8); pişmanlıkta, günahlardan vazgeçmede samimi/içten olmaktır (bkzKurtubî, Tefsir (ter) 17/484)

Bu âyetteki ‘nasaha’ fiiline nasihat (öğüt) anlamı verilirse o zaman şöyle demek gerekir: Bu sayılanlar “Allah’a ve Rasûlüne nasihat ettikleri (öğüt verdikleri) sürece” Bu ise olmayacak şeydir İnsan Allah’a ve elçisine nasihat edemez ki Burada kasdedilen, imanda ve Peygamber’e itaatte samimi olduğu halde zayıflığından dolayı Peygamberin seferberlik davetine katılamayanların durumudur Onlar, sefere katılmadıkları halde, eğer Allah’a ve Peygamberine karşı samimi (ihlaslı) iseler, onlara bir günah yoktur

Pek çok hadiste nasihat (nasaha fiili) samimiyet, ihlas, sadakat manasında kullanılıyor Mesela; “Rabbine karşı ibadet görevini ve efendisinin kendi üzerindeki nasihat ve itaat haklarını yerine getiren bir köle için iki ecir vardır” (Buhari, Itak 17)

Bir kölenin efendisine öğüt vermesi pek mümkün olmayacağından, bu hadisteki nasihat kelimesinin manası samimiyet, sadakat/bağlılık olarak anlaşılmalıdır
Din, gerçekten nasihattır Yani “din ihlastır, sadakattir, samimiyet ve itaattir” Dine inanmak, dini yaşamak, dinin ölçülerine uymak, gizli ve açıkta din açısından dürüst olmak, her pozisyonda dinde sadakat sahibi olmak samimiyet/ihlasla olduğuna göre; oruç ancak bu samimiyetle tutulur Müslümanı yemeden, içmeden ve şehevî isteklerinden günün belli saatlerinde uzak tutan bu samimiyettir, imandaki bu ciddiyettir

Ebu Hüreyre (ra) anlatıyor: "Resulullah (sav) buyurdu ki: "Ademoğlunun her ameli katlanır Salih ameller en az on misliyle yazılır, bu yediyüz misline kadar çıkar Allah (cc) şöyle buyurmuştur: "Oruç bu ölçünün dışındadır Çünkü o sırf benim içindir, ben de onu (dilediğim gibi) mükâfaatlandıracağım Kulum benim için şehvetini, yiyeceğini terketti" (Kütüb-ü Sitte, 9/419)

Ebu Hüreyre’den (ra) rivayet edildiğine göre Resûlüllah (sav) şöyle buyurdu: “Allah (cc) "İnsanın oruç dışında her ameli kendisi içindir Oruç benim içindir, mükâfatını da ben vereceğim" buyurmuştur Oruç kalkandır Biriniz oruç tuttuğu gün kötü söz söylemesin ve kavga etmesin Şayet biri kendisine söver ya da çatarsa: 'Ben oruçluyum' desin

Muhammed'in canı kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki, oruçlunun ağız kokusu, Allah katında misk kokusundan daha güzeldir
Oruçlunun rahatlayacağı iki sevinç anı vardır: Birisi, iftar ettiği zaman, diğeri de orucunun sevabıyla Rabbine kavuştuğu andır" (Buharî, Savm 9 Müslim, Sıyam 163)

Oruç ibadetinin bir eşi yoktur

Ebu Ümâme (ra) anlatıyor: "Ey Allah'ın Resülü dedim, bana öyle bir amel emret ki (yaptığım takdirde) Allah beni mükâfaatlandırsın
"Sana dedi, orucu tavsiye ederim, zira onun bir eşi yoktur” dedi (Nesâi, Sıyam 43; 2222)

Oruç müstesna bir ibadettir Zira o ancak bedenin çok çok ihtiyaç duyduğu, iştahların peşine düştüğü zaman; ağızların suyunu akıtan yiyecek ve içeceklere mesafeli olabilme, nefsi onlardan bir müddet mahrum edebilme yiğitliğidir

Nefsine hakim olmak kuvvetli bir irade işi, en ihtiyaç duyulduğu anda bile kendine hakim olma ciddi bir başarı ise; oruç tutmaya neden yiğitlik demeyelim
Oruca riyanın (gösterişin) karışması mümkün değildir Oruç tutan onu yalnızca Allah rızası için tutar Başkalarının hoşuna gitmek için oruç tutulması mümkün değildir Zira kapalı yerlerde insan kendi vicdanıyla ve Allah’ın görüp-gözetmesiyle başbaşadır Bazı yerlerde insanı ne başkaları görebilir, ne de polis denetimindedir Allah’ın kendisini murakabe etmediğine inanan, ya da bu murakabeyi unutan kimseler, hata yapar, günah işlerler
O yüzden oruçlu müslüman zor olsa da, gündüzler uzun olsa da, açlıktan kıvransa, susuzluktan dili damağına yapışsa da, gizli veya açıkta bir şey yemez ve içmez Zira o Allah’a söz vermiştir, iftar vaktine kadar ağzını bağlamıştır, nefsine gem vurmuştur, Allah rızası için nefsine hakim olacaktır
Hz Ali’nin (ra) şöyle dediği rivâyet edilmiştir: “Allah (cc) orucu, halkın ihlâsını imtihan etmek için farz kıldı” (Nehcü’l- Belâğa)

Orucu yalnızca belli saatlerde yemeden ve içmeden uzak kalmak zannedenler, saatleri sayarlar Sık sık takvime/imsakiyeye bakarlar İftar topunun atılmasını, minarelerin ışığının yanmasını, ezanın okunmasını beklerler

Orucu yemeden ve içmeden uzak kalmak şeklinde anlayanların bir Ramazanı yemek tarifleriyle, pide çeşitleriyle, donanmış sofra hayalleriyle dolu olur
Müslümanlar Ramazan’ı yemek kültürü artsın diye karşılamazlar Onlar orucu daha çok yemek için, ya da perhiz için tutmazlar Onlar orucu ve oruç ayını Allah’ın yeryüzüne indirdiği gök sofrası sayarlar O gök sofrasının kendilerini maddi ve manevi olarak doyurduğunun farkına varmaya çalışırlar
Hiç gök sofrasının doyurduğu nefis aç gözlü olur mu? Hiç gök sofrasına buyur edilen yürek doymaz mı, tatmin olmaz mı, umduğuna kavuşmaz mı? Böyle bir ibadet ancak yürekle, yürekteki imanın getirdiği ihlasla/samimiyetle tutulur
Sözün özü; yürek ile oruç tutmak asıl hedeftir ve ihlasın/samimiyetin göstergesidir


Hüseyin KEce




Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.