Prof. Dr. Sinsi
|
Âlimlere Saygı
Âlimlere Saygı
ÂLİMLERE SAYGI
ÂLİMLERE, BÜYÜKLERE VE FAZİLET SAHİBİ KİŞİLERE
SAYGI GÖSTERMEK, ONLARI BAŞKALARINA ÜSTÜN TUTMAK,
TOPLANTILARDA ÖNE GEÇİRMEK VE ÜSTÜNLÜKLERİNİ
BELİRTMEK, TAKDİR ETMEK
Âyet
1 "De ki, bilenlerle bilmeyenler hiç bir olur mu? Bunu ancak akıl sahipleri anlar "
Zümer sûresi (39),9
İnsanları birbirinden ayıran ve farklı kılan maddî ve mânevî birtakım özellikler vardır Kişiler toplum içinde bu özelliklere göre muamele görürler Âyet-i kerîme, insanlar arasındaki farkın asıl sebebini ilim olarak tesbit ve ilân etmektedir Hem de çok çarpıcı bir soru ile; "Bilenlerle bilmeyenler hiç bir olur mu?"
"Bilenler", ilim sahibi olup bu bilgileriyle amel edenler, yani ilimlerini yaşayanlardır İlmiyle amel edip ondan yararlanmayanlar ise, "bilmeyenler, câhiller" gibidirler O halde toplum içinde görecekleri itibar ve muamele de ona göre olacaktır![frmsinsi.com](images/smilies/frmsinsi.gif)
"İlim, rütbe ve ünvanların en yükseğidir " Binaenaleyh bilenlere mevki ve rütbelerine göre saygı göstermek gerekmektedir Böylece toplumda bilginin ve bilen insanların saygınlığı korunmuş olur
Aslında "bilen kişi" gerektiği şekilde itibar görmese bile pek bir şey kaybetmez Zira "ilim" bizâtihi bir değerdir Ancak değerin kıymetini bilmeyen toplumlar, yeni değerler üretemezler Bu nankörlüklerini pahalıya öderler![frmsinsi.com](images/smilies/frmsinsi.gif)
İslâm toplumu değere saygı toplumudur Herkese lâyık olduğu mevki ve yeri verir Bilen ile bilmeyeni asla bir tutmaz Bu sebeple İslâm toplumunda her bilgi sahibinin bir saygınlığı vardır![frmsinsi.com](images/smilies/frmsinsi.gif)
Bu âyet sırf "ilim"den kaynaklanan seviye farkının her yerde ve her zaman dikkate alınması gereğine işâret etmektedir![frmsinsi.com](images/smilies/frmsinsi.gif)
Hadisler
349 Ebû Mes'ûd Ukbe İbni Amr el-Bedrî el-Ensârî radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Cemaata Kur'an'ı en iyi bilen ve okuyanları imam olsun Kur'an bilgisinde eşit iseler, sünneti en iyi bilen; eğer sünnet bilgisinde de denk olurlarsa, önce hicret etmiş olan; hicret etmekte de aynı iseler, yaşca en büyükleri imam olsun Hâkim ve yetkili olduğu yerde kişiye, izni olmadıkça bir başkası imam olmaya kalkmasın Hiç kimse, başkasının evinde, izni olmadıkça ev sahibinin özel yerine oturmasın "
Müslim, Mesâcid 290
Müslim'in bir rivayetinde, "yaşca en büyük olan" yerine "ilk evvel müslüman olan" kaydı bulunmaktadır![frmsinsi.com](images/smilies/frmsinsi.gif)
Yine bir rivâyette (Müslim, Mesâcid 291), "Cemaata, Allah'ın kitabını en iyi bilen ve kıraatta en ileri gelen imam olsun Eğer okuyuşları aynı ise, önce hicret eden imam olsun Eğer hicrette de aynı iseler, yaşça en büyükleri imam olsun" buyurulmuştur![frmsinsi.com](images/smilies/frmsinsi.gif)
Açıklamalar
Bilindiği gibi namaz, dinimizde baş ibadettir Namazda öne geçip imamlık yapacak olan kimsenin vasıfları büyük önem taşımaktadır Bu konudaki öncelikler, diğer konularda da gözetilecek hususlardır Yani İslâm toplumunda kişilere verilen önem, imamlık vasıflarıyla yakından ilgilidir Hadisimiz İslâm sisteminin temelinde mevcud olan bu saygı ve takdir sıralamasına dikkatimizi çekmektedir![frmsinsi.com](images/smilies/frmsinsi.gif)
"Akrauhum li kitâbillah" ifâdesi, "Allah'ın kitabını en iyi bilen, en çok ezberlemiş olan ve en iyi anlayan" mânâsına gelmektedir Yoksa "en güzel okuyan" demek değildir Bunun böyle olduğunu ikinci rivayette açıkca görmekteyiz Orada "akrauhum li kitâbillah ve akdemuhum kırâeten" buyurulmuştur Ayrıca, ashâb-ı kirâm arasında Kur'ân-ı Ke-
rîm'i pek güzel okuyan Übeyy İbni Kâ'b, Muâz, Zeyd İbni Sâbit ve Ebû Zeyd gibi zevât varken Peygamber Efendimiz, Hz Ebû Bekir'in cemaata imam olmasını ısrarla emretmiştir Bu da gösteriyor ki, özellikle namaz ibâdeti için Kur'an bilgisi, kırâat güzelliğinden önde gelmektedir Tabiatıyla kırâat, namazın sıhhatini bozacak durumda ise, bilgili olmak hiçbir şey ifâde etmez O takdirde kırâatı daha düzgün olan, bilgisi üstün olana tercih edilir Mezheplerin her birinin imamlıkta tercih sistemleri ile ilgili görüşleri az-çok farklılık göstermektedir Bu farkları belirtmenin yeri burası değildir Fıkıh kitaplarından öğrenilebilir
Sevgili Peygamberimiz, Kur'an bilgisi ve kırâatından sonra sünneti en iyi bilenlerin öne geçirilmesini emretmiştir Zirâ sünnet bilgisi İslâm'ı yaşamakta yegâne yoldur![frmsinsi.com](images/smilies/frmsinsi.gif)
Üçüncü sırada hicrette önceliği olanlar gelmektedir Hicret ölçüsü, bugün için geçerliliğini kaybetmiş gözükmektedir Ancak meselâ dâr-ı harbte müslüman olmuş sonra da İslâm toplumuna göç etmiş kimseler arasında bir seçim yapılsa, diğer özelliklerde eşit olmaları halinde müslümanlar arasında en çok kalan kimse tercih edilir Ya da biri göç edip gelmiş, diğeri müslüman toplum içinde yetişmiş iki kişinin Kur'an ve Sünnet bilgisiyle ve kırâatta eşit olmaları halinde, İslâm toplumunda yetişmiş olan tercih edilir![frmsinsi.com](images/smilies/frmsinsi.gif)
Hicret'in, özellikle İslâm'ın kuruluş döneminde, yani Hz Peygamber'in Medine'yi teşriflerinden sonra herkese farz olması, önce hicret edenlerin sonrakilere göre önde tutulmasına vesile olmaktaydı Bu sebeple İslâm'da muhacirler, daima ensardan önde tutulmuşlar, önce zikredilmişlerdir
Hadisteki sıralamada "önce müslüman olmak" veya "yaşca en büyük olmak" dördüncü sırada yer almaktadır Bu iki husus birbirinin yerine de zikredilmiştir Aslında "önce müsülüman olmak", daha çok asr-ı saâdet için, "yaşca en büyük olmak" da bütün zamanlar için geçerlidir İmamlık gibi ağır bir sorumluluk için hadisimizde sayılan bu ölçülerin her birinin ne kadar önemli olduğu ortadadır Her biri hakkında uzun uzun açıklamalarda bulunmak mümkündür Ancak, bizim buradaki konumuz imâmet değil, toplumda âlimlere, büyüklere, fazilet sahibi kişilere saygı gösterip onları önde tutmak, toplumun onları örnek almalarını sağlayıcı davranışlarda bulunmaktır
Ayrıca hadisimizin son kısmında yer alan iki cümle beşerî ilişkiler bakımından oldukça önemlidir Bir insanın, hâkim ve yetkili olduğu yerde önüne geçilmemesi lâzımdır Bu onun, idare ettiği kişiler nezdindeki itibarı açısından pek ehemmiyetlidir Resûl-i Ekrem Efendimiz, bu noktaya işaret etmekte, kişinin izni olmadan, sorumluluk sahasında önüne geçilmemesini, ona imamlık yapılmamasını, aynı şekilde ev sahibinin evinde oturmayı alışkanlık haline getirdiği yere oturulmamasını, izin vermedikçe evinde ona imam olmaya kalkışılmamasını tenbih etmektedir Bütün bunlar yönetimde ve beşeri ilişkilerde hem psikolojik hem de sos-yolojik bakımdan pek yerinde tavsiyelerdir Yetkili kişinin veya ev sahi-binin, kendisinden daha bilgili ve faziletli insanları gözetleyip onları öne geçirmesi ise tabiatıyla bir fazilettir Fakat herşeyden önce kendisinin sorumluluk ve haklarına saygı gösterilmesi hakkıdır
Hadisten Öğrendiklerimiz
1 İslâm bir değerler sistemidir İslâm toplumu da bu değerlere ve önceliklere saygı göstermekle yükümlüdür![frmsinsi.com](images/smilies/frmsinsi.gif)
2 Kur'an bilgisi, sünnet bilgisi, hicret ve yaşca büyük olmak gibi ölçüler imamlıkta dikkate alınacak tercih sebepleridir![frmsinsi.com](images/smilies/frmsinsi.gif)
3 Sultan, mescidin imamı ve ev sahibi imamlık yapmaya herkesten daha lâyıktır Ancak bunların yetki verdikleri kimse, kendileri adına imamlık yapabilir![frmsinsi.com](images/smilies/frmsinsi.gif)
4 Hz Ebû Bekir, Kur'an ve Sünnet bilgisi, hicret, önce islâm olmak ve yaşlılık ölçülerinin tamamını nefsinde toplamış olduğu için kendisinden daha güzel Kur'an okuyanlar bulunmasına rağmen Peygamber Efendimiz tarafından imâmete geçirilmiştir![frmsinsi.com](images/smilies/frmsinsi.gif)
5 İlim ve fazilet ehline, yaşlılara saygılı davranmak, kişi ve toplumların olgunluklarını gösterir![frmsinsi.com](images/smilies/frmsinsi.gif)
Riyazüs Salihin
|