Müslümanların Dokunulmaz Haklarına Saygı |
07-27-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Müslümanların Dokunulmaz Haklarına SaygıMüslümanların Dokunulmaz Haklarına Saygı MÜSLÜMANLARIN DOKUNULMAZ HAKLARINA SAYGI GÖSTERMEK, HAKLARININ AÇIKLANMASI VE ONLARA KARŞI ŞEFKAT VE MERHAMETLİ OLMA GEREĞİ Âyetler 1 "Kim Allah'ın hürmet edilmesini emrettiği şeylere saygıda bulunursa bu, kendisi için Rabbi nezdinde mutlaka hayırlıdır" Hac sûresi (22), 30 Allah'ın hürmet edilmesini emrettiği şeyler, O'nun Kur'an'da bildirdiği ahkâmı, emirleri ve yasaklarıdır Özellikle bu âyetle kastedilen ise, hac esnasında riâyet edilmesi gereken esaslardır Bunların her biri farz, vâcip ve sünnet cinsinden olabilir Bu esasları bilip öğrenerek gereğini yerine getirenler ve bu davranışlarını Allah'a saygı olarak yapanlar, âhiret hayatında bunun karşılığını görürler Bu karşılık ise hayırdan ibarettir 2 "Kim Allah'ın işaretlerine saygı gösterirse, şüphesiz bu kalblerin takvâsındandır" Hac sûresi (22), 32 Allah'ın işaretlerinden maksat, dininin alâmetleri, özellikle bu âyette haccın farzları, hacda kesilen kurbanlar, hac farizasında hürmet göste-rilmesi gereken mekânlardır Bunlar Allah'ın işaretleri ve saygı göste-rilmesini istediği esaslardır Bu saygı ise, kalblerin takvâsı sebebiyledir Çünkü takvâ, Allah'a karşı saygı ve hürmet, öncelikle kalble ilgili bir iş olup, tezâhürleri yaşayışımıza akseden uygulamalardır Her türlü iyiliğin ve kötülüğün kaynağı öncelikle kalbdir 3 "Mü'minlere şefkat ve tevazu kanadını indir" Hicr sûresi (15), 88 Âyet-i kerîmenin baş tarafının anlamı şöyledir: "Sakın onlardan bazı şahıslara verdiğimiz dünya malına göz dikme, onlardan dolayı üzülme" Dünya malı, bazı insanlar için bir övünme ve gurur vesilesidir Oysa bu son derece yanlış bir yöneliştir Çünkü dünya malı geçici olup, insana bir şeref ve üstünlük kazandırmaz Mü'minlere karşı şefkatli ve merhametli olmak, mütevazi davranmak, Allah'ın Peygamber Efendimiz'e talimatıdır Mü'minlerin de kendi aralarında birbirlerine karşı aynı şekilde şefkatli, merhametli ve tevazu sahibi olmaları istenilmiştir Kur'an ve Sünnet inananları sürekli olarak buna teşvik eder 4 "Kim bir cana kıymamış, ya da yeryüzünde bozgunculuk yapmamış olan bir canı öldürürse, sanki bütün insanları öldürmüş gibidir Kim de onu yaşatırsa, bütün insanları yaşatmış gibi olur" Mâide sûresi (5), 32 Haksız yere bir insanı öldüren kimse, bir insanın en kutsal hakkı olan hayat hakkını tanımamış, kan dökmenin haramlığını, kişilerin can dokunulmazlığını gözetmemiş olur Böylece haksız yere kan dökülmesine yol açmış, kötü bir çığır açmış ve yeni kanlar dökülmesine zemin hazırlamış, başkalarına bu yönde cesaret vermiş sayılır Bundan dolayı, bir kimseyi haksız yere öldüren Allah'ın gazabına ve en büyük cezaya hak kazanır; kendisine hayat hakkı tanınmaz ve öldürülmesi vâcip olur Böyle hareket edilmediği takdirde, toplumda kan davaları yaygınlaşır, herkes ihkâk-ı hak, yani kendi hakkını alma peşinde koşar Bunun neticesinde cemiyetler büyük bir fitneye sürüklenir, öldürmeler ve intikam alma yolları yaygınlaşmış olur Böyle bir yolun açılması, toplumları ardı arkası kesilmeyen karışıklıklara, anarşiye sürükler Kim bir insanı yaşatır, affetmek veya öldürülmesine mani olmak, ya da onu ölümden kurtarmak suretiyle hayatını devam ettirmesine sebeb olursa, sanki bütün insanları yaşatmış gibi olur Bunun içindir ki, İslâm dini insan hayatına çok büyük bir değer verir ve bu yönde bütün çarelere başvurur Hadisler 224 Ebû Mûsâ el-Eş'arî radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Mü'minin mü'mine karşı durumu, bir parçası diğer parçasını sımsıkı kenetleyip tutan binalar gibidir" Hz Peygamber bunu açıklamak için, iki elinin parmaklarını birbiri arasına geçirerek kenetledi Buhârî, Salât 88, Mezâlim 5; Müslim, Birr 65 Ayrıca bk Tirmizî, Birr 18; Nesâî, Zekât 67 Açıklamalar Pek çok hadiste şahit olduğumuz gibi, Hz Peygamber, bazı konuları anlatırken teşbihler, benzetmeler yapardı Bu hadiste de, mü'minlerin birbirlerine yardımcı olmalarını, aralarında yardımlaşmalarını, bir binanın unsurlarının birbirini sımsıkı tutması, kenetlenmesi haline benzetmiştir Böyle bir bina sağlam ve dayanıklı olur Aksi takdirde ayakta duramaz, yıkılır Şayet müslümanlar birbirlerine yardımcı olmaz, birlik ve beraberlik içinde bulunmaz, birbirlerine sımsıkı kenetlenmezlerse, güçlerini ve kuvvetlerini kaybeder, ayakta duramaz, yıkılırlar Nitekim, İslâm tarihi, bunun hem müsbet hem de menfi tecrübeleriyle doludur Mü'minler arasındaki yardımlaşma kavramını, sadece maddî cihetiyle ele almak doğru olmaz Maddî cihet, yardımlaşmanın unsurlarından sadece biridir Manevî yöndeki kardeşlik, dostluk ve samimiyet, birbirini sevmek, saymak, hak ve hukuka saygı, neticede maddî yardımlaşmayı da doğuran temel unsurlardır İslâm dini'nin emir ve yasakları, ibâdetler, farzlar, birtakım yasaklar ve haramlar bu kardeşliği ve yardımlaşmayı sağlayan esaslardır Müslümanlar, niteliklerinden bahsettiğimiz yapıyı gerçekleştirmek için, gerekli olan her çareye baş vurmalı, yaşadıkları zamanın ve mekânın gerektirdiği teşkilâtları kurmalı, sağlam bir bina gibi olmalıdırlar Aksi takdirde tek başına İslâm'ı yaşayamaz ve ayakta kalamazlar Hadisten Öğrendiklerimiz 1 Mü'minler, maddî ve manevî yönden birbirlerine yardımcı olmalı, bir binânın birbirine sımsıkı kenetlenmiş taşları ve tuğlaları gibi bir berâberlik oluşturmalıdırlar 2 Fert olarak, tek başına İslâm'ı yaşamak ve yaşatmak mümkün olmaz Fertler, dıştan gelen baskılara mukavemet edemezler Baskı ve şiddete mukâvemetin şartı birlik ve beraberliktir 3 Birlikteliğini kaybeden toplumlar ayakta duramaz, yıkılırlar Riyazüs Salihin |
|