Takvâ Korunmak, Sakınmak, Kaygılı Ve Saygılı Olmak Demektir |
07-27-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Takvâ Korunmak, Sakınmak, Kaygılı Ve Saygılı Olmak DemektirTakvâ korunmak, sakınmak, kaygılı ve saygılı olmak demektir TAKVÂ Âyetler 1 "Ey inananlar, Allah'tan ona yaraşır şekilde korkun (gücünüz yettiğince) saygılı olun (emirlerinin dışına çıkmaktan) sakının" Âl-i İmrân sûresi (3), 102 Takvâ korunmak, sakınmak, kaygılı ve saygılı olmak demektir Taşlı dikenli bir yolda yürüyen kişi nasıl son derece dikkatli olursa, insan da hayatta aynen o endişe, sakınma ve korunma dikkati içinde olmalıdır Sözünü ettiğimiz bu dikkat, Allah Teâlâ'nın koyduğu sınırlara karşı dikkattir Âyet-i kerîme mü'minlere hitâben bu konuda "son derece uyanık ve dikkatli" olmalarını istemektedir Demek ki takvâ, imanlı kişilere daha çok yakışmakta ve daha çok onlardan beklenmektedir Bu âyetteki "gerektiği şekilde" kaydı takvânın en üst seviyesini göstermektedir Ondan ne kastedildiği, nasıl olacağı ise, aşağıdaki âyetle açıklanmaktadır 2 "Allah'tan gücünüz yettiğince korkun, sakının!" Teğâbün sûresi (64), 16 İslâm'da emirlerin yerine getirilme ölçüsü, mükellefin gücü ve tâkatidir Kitap ve Sünnet'te ona istitâat denilmektedir Dinimizde "güç yeti-rilemeyecek bir mükellefiyet" (teklîf-i mâ lâ yutak) yoktur "Hakkıyla, nasıl gerekiyorsa öyle, gerektiği şekilde" takvâ emrinin burada "gücünüz yettiği ölçüde" demek olduğunu anlıyoruz Bu temel esasa dayanarak yaşanacak takvâ gerçeğinin, müslümanın hayatındaki en önemli görüntüsünün nasıl olması lâzım geldiğini de şu âyette bulmaktayız: 3 "Ey iman edenler, Allah'a karşı saygılı olun ve doğru konu-şun" Ahzâb sûresi (33), 70 Takvâ, en belirgin ve yoğun şekilde doğru sözlülükte görülür Aynı şekilde kul yalan söyleyerek Allah'a karşı göstermesi gereken saygı (takvâ) çizgisinden kolayca sapabilir Bu sebeple bir çok tezâhüründen sadece "dil hâkimiyeti"ne işaret eden âyet-i kerîme işin en kritik noktasına dikkat çekmiş olmaktadır "Allah korkusu" veya "Allah saygısı" diye anladığımız takvânın müslümana sağlayacağı faydaları ise, şu âyetten öğrenmekteyiz: 4 "Kim Allah'a karşı saygılı davranırsa, Allah ona bir çıkış ve kurtuluş yolu gösterir, hiç beklemediği yerden onu rızıklandırır" Talak sûresi (85), 2-3 Günlük hayatta karşı karşıya gelinecek sıkıntılardan, sosyolojik ve ekonomik meselelerden kurtulmakta, Allah saygısı asıl unsurdur Önemli olan Allah'ın koyduğu sınırlara bağlı kalarak O'na saygıda kusur etmemektir Aklın ve toplumun gösterge ve ölçülerine sığmayacak tecellilerin daima olabileceğini hesaba katmak ve dürüstlükten ayrılmamak gerekmektedir Demek ki aşılamaz ve halledilemez gibi gözüken problemler karşısında mü'minin en güçlü silahı "takvâ"dır Ötesi Allah Teâlâ'ya kalmıştır 5 "Eğer Allah'a karşı saygılı olur ve sakınırsanız, O size iyiyi kötüden ayırt edecek bir anlayış verir, kötülüklerinizi örter ve sizi bağışlar Allah büyük lutuf sahibidir" Enfâl sûresi (8), 29 Her konuda ihânetten sakınan ve takvâ üzere hareketi yeğleyen mü'minlere Allah Teâlâ, iyiyi kötüden ayırt edecek bir kâbiliyet ve anlayış verir Bu yetenek onları en zor ve hatta olumsuz şartlarda bile bir çıkış yolu bulma imkânına kavuşturur Çünkü âyette geçen furkân kelimesi "farkettirici" ve "sabah" anlamına gelir Allah takvâ sahibini gece karanlığında parlayan fecr-i sâdık gibi bir aydınlık görüşe sahip kılar Ayrıca insanın ufkunu karartan günahlarını örter, ayıplarını kimseye göstermez ve tümüyle bağışlar Bütün bunlar takvânın güzel sonuçlarındandır Hadisler 70 Ebû Hüreyre radıyallahu anh şöyle dedi: Bazı insanlar Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'e: - Ey Allah'ın Resûlü! İnsanların en hayırlısı, şereflisi kimdir? dediler Nebi sallallahu aleyhi ve sellem: - "Allah'tan en çok korkanlarıdır" buyurdu - Ey Allah'ın Resûlü! Biz bunu sormuyoruz, dediler - "O halde, Allah'ın halîli (İbrâhim)'in oğlu, Allah'ın nebîsi (İs-hak)'ın oğlu, Allah'ın nebîsi (Yakub)'un oğlu, Allah'ın nebîsi Yusuf'tur" buyurdu - Ey Allah'ın Resûlü, biz bunu da sormuyoruz, dediler - "O halde siz benden Arap kabilelerini soruyorsunuz (Bilin ki) Câhiliye döneminde hayırlı (şerefli) olanlar, şayet dînî hükümleri iyice hazmederlerse İslâmiyet devrinde de hayırlıdırlar" buyurdu Buhârî, Enbiyâ 8, 14, 19, Menâkıb 1, Tefsîru sûre (12), 2; Müslim, Fezâil 168 Açıklamalar Kerem, bol iyilik, çok hayr ve şeref demektir İnsanların en şereflisi, en hayırlısı veya en değerlisi kendisine sorulunca Hz Peygamber ilk ve en önemli ölçü olarak takvâ'yı göstermiş ve "Allah'tan en çok korkanlardır" buyurmuştur Bu cevabıyla Hz Peygamber "Sizin en üstün olanınız Allah'tan en çok korkanınızdır" [Hucurât sûresi (49), 13] âyetini hatırlatmıştır Hz Peygamber soruyu genel olarak "insanlar" çerçevesi içinde değerlendirmiş ve bu umumî prensibi hatırlatan cevabı vermiştir Ayrıca bu cevab "amel" cihetinden "en hayırlı" kişiyi tanıtmaktadır Aslında, hadisin burada bizi ilgilendiren tarafı da Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in bu cevabıdır Zira takvâ,bu noktadan yegâne "üstünlük" ölçüsü olarak tanıtılmaktadır Pek muhtemeldir ki, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz, kendisine soru yöneltenlerin neyi sormak istediklerini anlamış olmasına rağmen, onlara asıl üzerinde durulması gerekli olan meseleyi öğretmek maksadıyla bu cevabı vermiştir İkinci olarak da "şeref" yönünden insanların en hayırlısı, en üstünü akla gelebilir Hz Peygamber bu noktada da büyük dedesinden itibaren hep peygamber olan ve Kur'an'da mâcerâsı "en güzel kıssa" olarak nitelendirilen Hz Yusuf'u örnek göstermiştir Buhârî'deki bir rivayette Hz Yusuf için "Kerîm oğlu, Kerîm oğlu, Kerîm oğlu, Kerîm" (bk Buhârî, Enbiyâ 18) nitelemesi bulunmaktadır Bu niteleme, buradaki cevaba daha uygun düşmektedir Ancak sual soranlar, bu mânada "en üstün" olanı kastetmediklerini söyleyince, bu defa Hz Peygamber "Ha siz, Arap kabilelerinin ana kollarından hangisinin hayırlı ve üstün olduğunu soruyorsunuz öyle mi? O halde eski dönemde üstün görülenler, eğer İslâm esaslarını tam anlamıyla anlar ve yaşarlarsa, İslâmiyette de hayırlıdırlar" buyurmuştur Bu cevabıyla Efendimiz, Câhiliye devrinde üstünlüğün soy-sop ve ecdâdın şerefine nisbetle olsa bile, İslâmda fazilet, hikmet, ilim ve dindarlık yönünden değerlendirildiğini ortaya koymuştur Ayrıca soy üstünlüğüne "takvâ" eklenirse, ancak bir anlam ifade edeceğini anlatmıştır Aslında her üç cevap da "takvâ" ağırlıklıdır Hz Yusuf'un başından geçenler, özellikle Züleyhâ'ya karşı davranışlarının takvâya dayandığı, İslâm'ı iyi belleyen, öğrenen ve yaşayanların Allah korkusu ile dopdolu oldukları açıktır O halde Hz Peygamber birinci cevabında açıkça, sonrakilerde dolaylı olarak "takvâ"nın yegâne değer ölçüsü olduğunu ifade buyurmuştur Hadisin son kısmı 372 numarada tekrar gelecektir Hadisten Öğrendiklerimiz 1 Allah korkusu her hayrın başı ve yegâne üstünlük ölçüsüdür 2 Hz Yusuf'un hayatı bir çok yönden en güzel örneklerle doludur 3 Takvâ sahiplerinin dünyada şerefi, âhirette derecesi yüksektir Riyazüs Salihin |
|