Hudud Hakkında Hadisler |
07-27-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Hudud Hakkında HadislerHudud Hakkında Hadisler İRTİDAD VE YOL KESME HADDİ 1557 - Zeyd İbnu Eslem (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Dinini değiştirenin boynunu vurun" İmam Mâlik, bu hadisi Muvaffa'da Akdiye 15, (2, 736)kaydeder ve hadis hakkında şu açıklamayı sunar: "Bu hadisin mânası şudur: "Her kim İslâm'dan çıkarak zındıklık ve benzeri bir dine girecek olursa, kendisine galebe çalındığı takdirde öldürülür Öyle birine tevbe teklif edilmez Zîra gerçekten tevbe edip etmediği bilinemez Çünkü bunlar (galebeden önce) küfürlerini gizleyip, Müslüman olduklarını ilan ediyorlardı Ben, böylelerinin küfrü, delille sübut bulduğu takdirde tevbe etmeye çağırılmalarını uygun bulmam, (tevbe etse de kabul edilmemeli)" Devamla der ki: "Bizim nezdimizde, esas olan şudur: "Bir kimse irtidad ederse tevbeye çağırılır, (kendisine galebe çalınmazdan önce) tevbe ederse (hayatı bağışlanır), aksi takdirde öldürülür" İmam Mâlik devamla der ki: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın:"Dinini terkedeni öldürün" hadisinin mânası: "Kim İslâm'dan çıkıp bir başka dine geçerse" demektir "İslâm'dan başka bir dinden çıkarak bir diğer dine geçerse" demek değildir Sözgelimi Yahudiliği terkederek Hıristiyanlığa veya Mecusiliğe geçen kastedilmemiştir Binaenaleyh ehl-i zimmeden herhangi biri böyle bir din değiştirmesi yapacak olsa ne tevbeye çağırılır, ne de öldürülür" 1558 - İbnu Abbâs (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "Âbdullah İbnu Sa'd İbni Ebi s-Sarh Hz Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'e kâtiplik yapıyordu Şeytan ayağını kaydırdı; adam irtidâd ederek kâfırlere sığındı Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) Fetih günü, onun öldürülmesini emretti Ancak, Hz Osman (radıyallahu anh) onu himayesi altına aldı Resûlullah da bu himayeyi tanıdı" Ebu Dâvud, Hudud 1, (4358); Nesâî, Tahrimu'd-Dem 15, (7,107) Bu hadis Tefsir bölümünde, Nahl süresinin tefsiri sırasında Nesâî rivayeti olarak daha uzun bir hadiste geçmiştir 1559 - Hz Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "Ukl ve Ureyne kabilelerinden bir grup insan Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın yanına gelip: Ey Allah'ın Resûlü! Biz hayvancılıkla uğraşıp sütle beslenen (çöl) insanlarıyız, (çift-çubukla uğraşan) köylüler değiliz" dediler Bu sözleriyle, Medine'nin havasının kendilerine iyi gelmediğini ifàde ettiler Resûlullah, onlara (hazineye ait) develerin ve çobanın (bulunduğu yeri) tavsiye etti Kendilerine oraya gitmelerini, develerin sütlerinden ve bevillerinden içmelerini söyledi Gittiler, Harra bölgesine varınca, İslâm'dan irtidâd ettiler Hz Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'ın çobanını da öldürüp develeri sürdüler Haber, Hz Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'e ulaştı Resûlullah, derhal arkadaşlarından takipçi çıkardı (yakalanıp getirildiler) Gözlerinin oyulmasını, ellerinin kesilmesini ve Harra'nın bir kenarına atılmalarını ve o şekilde ölüme terkedilmelerini emretti " Buhârî, Muhâribin 16,17,18, Diyât 22, Vudü 66, Zekât 68, Cihâd 152, Megâzî 36, Tefsir, Mâide 5, Tıbb 5, 6, 29; Müslim, Kasâme 9, (1671); Tirmizî, Tahâret 55, (72), Et'ime 38, (1846); Ebü Dâvud, Hudud 3, (4364-4371); Nesâî, Tahrimu'd-Dem 7, (7, 93-98); İbnu Mâce, Hudud 20, (2578) 1560 - Ebu'z-Zinad (merhum) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) develerini çalanların (el ve ayaklarını) kestiği, gözlerini de ateşle oyduğu zaman, Allah zülcelal hazretleri, Hz Peygamber'i itab etti ve mesele üzerine şu âyeti inzal buyurdu: "Allah ve Resûlü'ne harp açanların cezası:" (Maide 33) Ebu Dâvud, Hudud 3, (4370); Nesâî, Tahrîmu'd-Dem 7, (7,100) ZİNÂ HADDİYLE İLGİLİ HÜKÜMLER 1561 - İbnu Abbâs (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "Hz Ömer (radıyallahu anh)'i hutbe verirken dinledim Şöyle demişti: "Allah Teâla hazretleri Muhammed (aleyhissalâtu vesselâm)'i hak (din ile) gönderdi ve O'na Kitab'ı indirdi Bu indirilenler arasında recm âyeti de vardı! Biz bu âyeti okuduk ve ezberledik Ayrıca, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) zinâ yapana recm cezasını tatbik etti, ondan sonra da biz tatbik ettik Ben şu endişeyi taşıyorum: Aradan uzun zaman geçince, bazıları çıkıp: "Biz Kitabullah'da recm cezasını görmüyoruz (deyip inkâra sapabilecek ve) Allah'ın kitabında indirdiği bir farzı terkederek dalâlete düşebilecektir Bilesiniz, recm, kadın ve erkekten muhsan olanların zinâları, -delil veya hamilelik veya itiraf yoluyla- süb–t bulduğu takdirde, onlara tatbik edilmesi gereken Kitabullah'da mevcut bir haktır Allah'a kasemle söylüyorum, eğer insanlar: "Ömer Allah Teâla' nın kitabına ilâvede bulundu" demeyecek olsalar, recm âyetini (Kitabullah'a) yazardım" Buhârî, Hudud 31, 30, Mezâlim 19, Menâkibu'l-Ensar 46, Megâzi 21, İ'tisâm 16; Müslim, Hudud 15, (1691); Muvatta, Hudud 8, 10, (, 823, 824); Tirmizî, Hudud 7, (1431); Ebu Dâvud, Hudud 23, (4418) 1562 - İbnu Abbâs (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "Allahu Teâlâ Kur'ân-ı Kerim'inde: "Kadınlarınızdan fuhşu irtikâb edenlere karşı içinizden dört şahid getirin Eğer şehâdet ederlerse onları ölüm alıp götürünceye, yahud Allah onlara bir yol açıncaya kadar kendilerini evlerde alıkoyun (insanlarla ihtilattan menedin)" buyurdu (Nisa 15) Cenab-ı Hakk, bu âyette (zinâ meselesinde) önce kadını zikrettikten sonra, erkeği kadınla birlikte ele alarak şöyle demiştir: "Sizler-den fuhşu irtikab edenlerin her ikisini de (kınayarak) eziyete koşun Eğer tevbe edip (nefislerini) ıslah ederlerse artık onlara (eziyetten) vazgeçin çünkü Allah tevbeleri çok kabul eden, en çok esirgeyendir" (Nisa 16) Cenab-ı Hakk bu âyeti, celde âyetiyle neshederek şöyle buyurdu: "Zinâ eden kadınla zinâ eden erkekten her birine yüzer deynek vurun Eğer Allah'a ve âhiret gününe inanıyorsanız bunlara, Allah'ın dinini tatbik hususunda, acıyacağınız tutmasın Mü'minlerden bir zümre de bunların azabına (bu cezalarına) şahid olsun" (Nur 2) Sonra Nur sûresinde recm âyeti nâzil oldu Önceki (celdeyi emreden) vahiy bekâr (zâni) içindi Sonra recm âyeti tilâvetten kaldırıldı, ancak hükmü bâki kaldı" Ebu Dâvud, Hudud 23, (4413) Bu rivayetin "yüzer deynek vurun"ibaresine kadar olan kısım Ebu Dâvud'a aittir, mütebakisini Rezîn ilâve etmiştir 1563 - Ebû Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Sa'd İbnu Ubâde (radıyallahu anh): "Ey Allah'ın Resûlü, ne buyurursunuz, zevcemi bir erkekle yakalarsam dört şahid getirmek için bekleyecek miyim?" diye sordu Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm): "-Evet bekleyeceksin!" dedi" Müslim, Liân 14, (1498); Muvatta,Hudud 7, (2,823); Ebu Dâvud, Diyât 12, (4532, 4533) Müslim ve Ebû Dâvud'un bir diğer rivayetinde: "Bir adam, karısının yanında bir yabancı yakalasa onu öldürebilir mi ne dersiniz?" diye sorar Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm): "Hayır!" deyince, Sa'd: "Bilakis evet! Seni hak dinle şereflendiren Allah'a yemin ederim, fırsatı yakalarsam ondan önce kılıncımı işletirim" der Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm): "Efendinizin ne söylediğine bakın!" buyurur 1564 - Ebu Hüreyre ve Zeyd İbnu Hâlid (radıyallahu anhümâ) şunu anlattılar: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a muhsan olmayan câriye zinâ yaparsa ne gerekir? diye sorulmuştu, şöyle cevap verdi: "- Câriye zinâ yaparsa ona celde uygulayın, yine zinâ yaparsa yine celde uygulayın, yine zinâ yaparsa yine celde uygulayın ve sonra onu (kıldan mamul âdi) bir ipe mukabil de olsa satın gitsin" Buhârî, Büyû 66,110,17; Müslim, Hudud 30, (1703);Muvatta, Hudud 14, (826); Tirmizî, Hudud 13, (1440);Ebu Dâvud, Hudud 33, (4469, 4470, 4471) Bir rivayette: "(Efendisi) ona celde tatbik etsin, bir de ayıplamasın" denmiştir 1565 - Ebu Abdirrahmân es-Sülemî (radıyallahu anh) anlatıyor: "HzAli (radıyallahu anh) hutbede şöyle buyurdu: "Ey insanlar, kölelerinize -ister muhsan olsunlar, ister olmasınlar- haddleri tatbik edin Zîra, Hz Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'in bir cariyesi zinâ yapmıştı, ona celde tatbik etmemi emretti (Dövmek üzere) yanına geldim Yeni nifas olmuştu Döversem öldürürüm diye korktum Durumu Resûlullah'a arzettim Bana: " İyi yapmışsın, iyileşinceye kadar ona dokunma" dedi" Müslim, Hudud 34, (1075); Tirmizî, Hudud 13, (1441); Ebu Dâvud, Hudud 34, (4473) 1566 - Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) hür kimseye terettüp eden haddin bölünebilen çeşidinin yarısını köleye hükmetti Sözgelimi zinâ yapan bâkirenin haddi, iftira (gazf) haddi ve şürbü'l-hamr (içki) haddi böyledir (Bunlar bölünebilen haddlerdir, köleye hep yarısı tatbik edilir) Rezîn ilavesidir 1567 - İbnu Ömer (radıyallahu anhümâ) hazretlerinden rivayete göre: Câriyelerinden birine hadd tatbik etmiş, bu maksadla ayaklarına ve bacaklarına vurmaya başlamıştı Bunu gören Sâlim (rahimehullah) kendisine: "- (Sen niye böyle yapıyorsun?) Cenab-ı Hakk'ın "Bunlara Allah'ın dinini tatbik hususunda acıyacağınız tutmasın:" (Nur 2) sözü nerede kaldı?" der Abdullah İbnu Ömer (radıyallahu anhümâ) de: "- Beni ona şefkatli davranıyor mu buldun? Her halde Cenab-ı Hakk onu öldürmemi emretmedi" cevabını verir Rezîn ilavesidir 1568 - Vâil İbnu Hucr İbni Rebîa (radıyallahu anh) anlatıyor; "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın sağlığında, namaz kılmak maksadıyla bir kadın evinden çıkmıştı Yolda ona bir erkek rastladı Kadına çullanıp ihtiyacını giderdi Kadın bağırdı, adam ise sıvıştı gitti (Çığlığı üzerine) kadına bir erkek uğramıştı Ona başından geçeni anlatıp, bir adam bana böyle böyle yaptı dedi Sonra, bir grup muhacire rastladı, başından geçeni onlara da anlatıp: "Bir adam bana böyle yaptı!" dedi Hep beraber yürüyüp, kadının kendisine tecavüz ettiği kimseyi yakalayıp kadına getirdiler Kadın: "- Evet bu odur?" dedi Sonra adamı Hz Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'in yanına götürdüler Resûlullah adamın recmedilmesini emrettiği sırada, kadına tecavüz etmiş olan kimse kalkıp: "- Ey Allah'ın Resûlü, suçlu benim!" diye itirafta bulundu Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) kadına: " Git Allah günahlarını affetti" dedi Zan altında kalmış olan kimseye de güzel sözler söyleyip (gönlünü aldı) Mütecavizin recmedilmesini emretti ve recmedildi Sonra Resûlullah şunu söyledi: " Bu adam öyle bir tevbe ile tevbe etti ki, böyle bir tevbeyi Medine ahalisi yapsaydı kabul edilirdi" Tirmizî, şu ziyadede bulunmuştur: "Vâil (radıyallahu anh) Hz Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'in kadına mehir takdir edip etmediğini zikretmedi" Tirmizî, Hudud 22, (1452); Ebû Dâvud, Hudud 7, (4379) 1569 - İbnu Abbâs (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "Hz Ömer'e, zinâ yapmış olan deli bir kadın getirildi (Recm edilip edilemeyeceği hususunda) halkla istişare ederek recmedilmesine hükmetti Kadına Hz Ali (radıyallahu anh) uğradı (Hazırlığı görünce): "- Bunun hâli nedir?" diye sordu Kendisine: "Falanca kabileden deli bir kadındır, zinâ yapmıştır Hz Ömer (radıyallahu anh), recmedilmesine hükmetmiştir" dediler Hz Ali (radıyallahu anh): "- Kadını geri götürün!" dedi, sonra Hz Ömer'e uğrayıp: "- Ey mü'minlerin emîri! Bilirsin ki, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) : "Kalem üç kişiden kaldırılmıştır (artık onlar yaptıklarından sorum1u değildirler): Büluğa erinceye kadar çocuktan, uyanıncaya kadar uyuyandan, şifa buluncaya kadar bunamıştan" Bu bîçare kadın falanca kabilenin bunağıdır Ona tecavüz eden, muhakkak ki aklî noksanlığı sırasında tecevüz etmiştir" dedi" Ebu Davud Hudud 16 (43994400 4401 4402) 1570 - Habib İbnu Salim (rahimehullah) anlatıyor: "Abdurrahman İbnu Huneyn denen bir adam karısının câriyesine temasta bulundu Hâdise, Küfe emîri Nu'man İbnu Beşir (radıyallahu anh)'e götürüldü "- Ben, dedi, hakkınızda, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın hükmüyle hükmedeceğim: Eğer zevcen, câriyeyi sana helâl ederse, yüz deynek yiyeceksin, helâl etmezse recmedileceksin" Sonra (tahkik etti) karısının câriyeyi adama helâl ettiğini görünce, emîr yüz deynek vurdu" Tirmizî, Hudud 21, (1451); Ebu Dâvud, Hudud 28, (4458, 4459); Nesâî, Nikâh 70, (6,124); İbnu Mlâce, Hudud 8, (2551) 1571 - Seleme İbnu Muhabbak (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm), hanımının câriyesine temas eden bir adam hakkında şöyle hükmetti: "Eğer, adam câriyeyi zorladı ise, câriye hürdür, adam, câriyenin efendisine (yani karısına) mislini borçlanmıştır, câriye rıza göstermişse, câriye adamın olur, câriyenin efendisine, onun bir mislini borçlanır" Ebu Dâvud, Hudud 28, (4460, 4461); Nesâî, Nikâh 70, (1,124); İbnu Mâce, Hudud 8, (2553) 1572 - Berâ İbnu'l-Âzib (radıyallahu anh) anlatıyor: "Dayım Ebu Bürde İbnu Niyâr -beraberinde bir bayrak olduğu halde- bana uğradı Kendisine nereye gideceğini sordum "- Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm), bana babasının hanımıyla evlenen bir adamın kellesini getirmemi (ve malına da el koymamı) emretti, Ona gidiyorum" diye Cevap verdi" Tirmizî, Ahkâm 25, (1362); Ebu Dâvud, Hudud:27, (4456, 4457); Nesâî, Nikâh 58, (6,109-110); İbnu Mâce, Hudud 35, (2607) 1573 - Hz İbnu Abbâs (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) şöyle emretti: "Kim, nikâhı haram olan bir akrabasına cinsî temasta bulunursa -veya şöyle demişti; kim haram yakını ile evlenirse- onu öldürün" 1574 - Hz Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: Bir adam, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın ümmü veledine temas etmekle itham edilmişti Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm), Hz Ali (radıyallahu anh)'ye : "Git boynunu vur!" diye emretti Hz Ali, adama geldiği vakit, onu bir kuyunun içinde (yıkanıp) serinliyor buldu "Çık dışarı!" diyerek elinden tutup kuyunun dışına çıkardı Hz Ali, adamın mecbub (burulmuş) ve tenâsül organından mahrum olduğunu gördü Artık ona dokunmayıp, durumu Hz Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'e haber verdi Resûlullah, onu, davranışı sebebiyle takdir etti" Bir rivayette şu ziyade gelmiştir: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm): "Şahid, gâibin görmediğini görür" buyurdu" Müslim, Tevbe 59, (2771) 1575 - Sehl İbnu Sa'd (radıyallahu anh) anlatıyor: "Bir adam Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a gelerek ismini de verdiği bir kadınla zinâ yaptığını itiraf etti Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) kadına adam göndererek meseleyi sordurdu Kadın, zinâ ettiğini inkâr etti Bunun üzerine, adama hadd celdesi tatbik etti, kadına dokunmadı" Ebu Dâvud, Hudud 31, (4466) 1576 - İbnu Abbâs hazretleri (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "Bekr İbnu Leys kabilesinden bir adam, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a gelerek, bir kadınla (itiraf ederek) dört kere zinâ yaptığını söyledi Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) ona yüz sopa vurulmasına hükmetti Zîra adam bekârdı Sonra, kadın aleyhine beyyine sordu Kadın: "- Ey Allah'ın Resûlü! Vallahi yalan söylüyor" dedi bunun üzerine, Resûlullah, adamı iftira (kazf) haddine, yani seksen sopaya mahkum etti" Ebu Dâvud, Hudud 31, (4467) |
Hudud Hakkında Hadisler |
07-27-2012 | #2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Hudud Hakkında HadislerRESÛLULLAH'IN HADD TATBİK ETTİKLERİ KİMSELER 1577 - Hz Büreyde (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissâlatu vesselâm)'a, Mâiz İbnu Mâlik el-Eslemî (radıyallâhu anh) gelerek: "- Ey Allah'ın Resûlü, ben nefsime zulmettim, zinâ fazihasını işledim, beni temizlemeni istiyorum" dedi Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) onu reddetti (geri çevirip meselenin üzerine gitmedi) Ancak Mâiz ertesi gün tekrar geldi Yine: "- Ey Allah'ın Resûlü, ben zinâ fazihasını irtikab ettim!" diye ikinci sefer itirafta bulundu Adamı ikinci sefer geri çeviren Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) adamın kavmine birisini yollayarak: "Onun aklında bir noksanlık biliyor musunuz, normal bulmadığınız bir davranışına rastladınız mı?"diye tahkik ettirdi Ancak hep beraber: "Biz onu gördüğümüz kadarıyla, aramızdaki sâlih kişilere denk akıl (ve feraset) sahibi biliyoruz" dediler Mâiz üçüncü sefer müracaatta bulundu Hz Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) onlara yine birini göndererek adam hakkında sordurdu Yine ne kendinde, ne aklında bir kusur olmadığını söylediler Adam dördüncü sefer müracaat edince, ona bir çukur kazdırdı Taşlanmasını emretti ve taşlandı Râvi der ki: Gâmidiye adında bir kadın da gelerek: "Ey Allah'ın Resûlü, beni niye reddediyorsun Görüyorum ki, beni de Mâiz gibi geri çevirmek istiyorsun Allah'a kasem olsun ben hamileyim de!" dedi Hz Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm): "Öyle ise hayır Sen git ve çocuğu doğurunca gel" dedi Kadın gitti çocuğu doğurunca, bir beze sarılmış olarak çocukla geldi "İşte çocuk, doğurdum!" dedi Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm): "Git, sütten kesinceye kadar emdir, sonra gel!" buyurdu Kadın gitti, o çocuğu sütten kesince çocukla birlikte geldi Çocuğun elinde bir ekmek parçası vardı "Ey Allah'ın Resûlü, işte çocuk, sütten kestim, yemek de yedi" dedi Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) çocuğu alıp, Müslümanlardan birine teslim etti Sonra bir çukur kazılmasını emir buyurdu Göğsüne kadar derinlikte bir çukur kazıldı Bundan sonra halka taşlamalarını emretti Herkes taşladı Hâlid İbnu Velid (radıyallâhu anh) elinde bir taş ilerledi, başına attı Kan yüzüne fışkırmıştı, kadına küfretti Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) Hâlid'in kadına küfrettiğini işitince: "Ey Hâlid ağır ol!" dedi ve ilâve etti: "Nefsimi kudret elinde tutan Zât-ı Zülcelâl'e kasem olsun, bu kadın öyle bir tevbe yaptı ki, şâyet alış-verişte sahtekârlık yapanlar aynı tevbe ile tevbe yapsalardı, onların bile mağfiretine yeterdi !" Sonra Resûlullah (tekfın) emretti Kadının üzerine namaz kıldırdı ve defnedildi" Müslim, Hudud 22, (1695); Ebü Dâvud, Hudud 24, 25, (4434, 4441) 1578 - Hz Câbir (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) zinâ yapmış olan bir kimse için celde ile hadd tatbik edilmesini emretti Sonra, onun muhsan olduğu bildirildi Bu sefer recmedilmesini emretti ve recmedildi" Ebü Dâvud, Hudud 24, (4438, 4439) 1579 - İmrân İbnu'l-Husayn (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a Cüheyneli, zinâdan hamile kalmış bir kadın geldi ve: "- Ey Allah'ın Resûlü! Ben bir hadd cürmü işledim, cezasını bana tatbik et" dedi Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) da kadının velisini çağırıp: " Buna iyi muamelede bulunun Çocuğu doğurunca kadını bana getirin!" buyurdu Velisi öyle yaptı (Doğumdan sonra gelince) Resûlullah kadının elbisesini üzerine bağlamalarını emretti Sonra taşlamalarını söyledi ve taşlandı Üzerine cenaze namazı kıldırdı (Bunu gören) Hz Ömer: "- Bu zâniye kadına namaz mı kıldırıyorsun?" dedi Aleyhissalatu vesselam Efendimiz: " Bu öyle bir tevbe yaptı ki, onun tevbesi Medine ahalisinden yetmiş kişiye taksim edilseydi onların hepsini rahmete bandırırdı Sen Allah için canını vermekten daha efdâl bir amel biliyor musun?" diye cevap verdi" Müslim, Hudud 24, (1696); Tirmizî,Hudud 9, (1435); Ebü Dâvud, Hudud 25, (4440, 4441); Nesâî, Cenâiz 64, (4, 63) 1580 - Ebû Hüreyre ve Zeyd İbnu Hâlid el-Cühenî (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: "Bir bedevî, Hz Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'e gelerek: "- Ey Allah'ın Resûlü, Allah aşkına, hakkımda Allah'ın kitabıyla hükmet!" diye yemin verdi Bundan daha fakih olan bir diğeri de: "- Evet aramızda Kitabullah'la hükmet, bana da izin ver!" talebinde bulundu Aleyhissalatu vesselam Efendimiz: " Meramını söyle! (seni dinliyorum)" dedi Adam: "- Oğlum bunun yanında işçi idi Karısıyla zinâ yaptı Bana,"Oğlun için recm gerekir" dediler Ben de hemen oğlum namına yüz koyunla bir cariyeyi fıdye verdim Sonra bir de ilim adamlarına sordum Bana: "Oğluna yüz deynek ve bir yıl sürgün cezası gerekir; bu adamın karısına da recm cezası icabeder" dediler" dedi Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm): "- Ruhumu kudret elinde tutan Zât'a yemin olsun ikinizin arasını Kitabullah uygun şekilde hükme bağlayacağım: Cariye ve koyunlar sana geri verilecek Oğluna yüz sopa ve bir yıl sürgün tatbik edilecek" buyurdu Sonra, Eslemli bir adama seslendi: " Ey Üneys! bu zâtın hanımına git, eğer zinâyı itiraf ederse onu recmet gel!" Üneys, kadına vardı O suçunu itiraf etti Resûlulluh (aleyhissalâtu vesselâm) emretti, kadın recmedildi" Buhârî, Muhâribin 30, 32, 34, 38, 46, Vekâlet 13, Şehâdât 8, Sulh 5, Şurüt 9, Eymân 3, Ahkâm 39, Haberu'I-Vâhid I, İ'tisâm 2; Müslim, Hudud, 25, f1697,1698); Muvatta, Hudud 6, (2, 822); Tirmizî, Hudud 8, (1433); Ebü Dâvud, Hudud 25, (445); Nesâî, Kudât 21, (8, 240, 241); İbnu Mâce, Hudud 7, (2549) 1581 - İmam Mâlik diyor ki: "Bana ulaştığına göre, Hz Osman (radıyallâhu anh)'a evliliğinin altıncı ayında doğum yapan bir kadın getirildi Derhal recmedilmesini emretti Ancak Hz Ali (radıyallâhu anh): "- Cenab-ı Hakk, Kur'an-ı Kerim'de "(İnsanın anne karnında) taşınma ve sütten kesilmesi (müddeti) otuz ay dır:" (Âhkâf 15) buyuruyor Keza bir başka âyette de: "Anneler çocuklarını iki tam yıl emzirirler (Bu hüküm) emmeyi tamam yaptırmak isteyenler içindir"( Bakara 233) buyurmaktadır Bu durumda hamilelik müddeti altı aydır" Bu açıklama üzerine HzOsman (radıyallahu anh) kadının geri gönderilmesini emretmişti, ancak kadın recmedilmiş bulundu" Muvatta, Hudud 11 (2, 825) 1582 - Ebû İshâk eş-Şeybânî (rahimehullah) anlatıyor: "İbnu Ebî Evfâ (radıyallâhu anh)'ya: "- Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) hiç recm tatbik etti mi?" diye sordum Bana: "Evet!" cevabını verdi Ben tekrar: "- Nür süresinin nüzülünden önce mi, sonra mı?" diye sordum "Bilmiyor'um!" dedi" Buhârî, Hudud, 21, 37; Müslim, Hudud 29, (1702) 1583 - Şa'bî (rahimehullah) anlatıyor: "Hz Ali (radıyallâhu anh), kadını remettiği zaman onu perşembe günü dövdü, cuma günü de recmetti Ve şunu söyledi: "Ona Kitabullah(ın hükmü) ile celde, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın sünneti ile de recm tatbik ettim" Buhârî, Hudud 21 1584 - Hz Ebû Hüreyre (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Yahudilerden bir kadınla bir erkek zinâ yaptılar Birbirlerine: "Bizi şu peygambere götürün Çünkü bir kısım hafıfletmeler getiren bir peygamberdir Bize recm dışında fetvâlar verirse kabul eder, Allah indinde O'nun hükmünü kendimize delil kılarız ve: "Peygamberlerinden bir peygamberin bize verdiği fetvalar(la amel ettik, hevamıza uymadık) deriz" dediler Mescidde ashabıyla birlikte oturmakta olan Hz Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'e gelerek: "- Ey Ebü'1-Kasım, zinâ yapan kadın ve erkek hakkında kanaatin nedir?" dediler O, onlara tek kelime söylemeden Beyt-i Midrâslarına geldi Kapıda durarak: "-Hz Musa (aleyhisselâm)'ya kitabı indiren Allah aşkına söyleyin, muhsan olan birisi zina yapacak olursa bunun Tevrat'taki hükmü nedir?" diye sordu "- Yüzü siyaha boyanır, eşek üzerine ters bindirilir ve dayak atılır" -Hadiste geçen tecbiye: Zânileri, enseleri birbirine bakacak şekilde bir eşeğe bindirilip, bu halde sokaklarda dolaştırılmasıdır- Râvi devamla der ki: "Yahudilerden bir genç (bu cevaba katılmayap) susmuştu Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) onun suskunluğunu görünce sualinde ısrar etti Bunun üzerine genç: "Madem ki sen bize Allah'ın adına yemin veriyorsun (gerçeği söyleyeceğim): "Biz Tevrat'ta recm emrini görüyoruz" dedi Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm): "- Allah'ın emrini hafifletmenizin başlangıcı nasıl oldu?" diye sordu (Genç) şu cevabı verdi: "- Krallarımızdan birinin bir yakın akrabası zinâ yaptı Kralımız, recmi ona tatbik etmedi Sonra halka mensup bir aileden bir erkek zinâ yaptı Bunu recmetmek istedi Ancak adamın kavmi buna mani olup: "- Sen yakınını getirip recmetmedikçe biz de adamımızın recmedilmesine müsaade etmeyeceğiz!" dediler Bunun üzerine, aralarında şimdiki cezayı vermek üzere anlaşıp sulh yaptılar (Bu açıklama üzerine) Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm): "- Ben Tevrat'taki âyetle hükmediyorum!" dedi ve onların recmedilmelerini emretti ve recmedildiler Zührî (rahimehullah) der ki: "Bana ulaştığına göre şu âyet bunlar hakkında nazil olmuştur: "Şüphesiz ki Tevrat'ı biz indirdik Ki onda bir hidâyet, bir nur vardır Kendisini (Allah'a) teslim etmiş olan (İsrail) peygamberleri, Yahudilere ait (dâvalarda) onunla hükmederlerdi" (Maide 44) Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) onlardan biri idi" Ebû Dâvud, Hudud 26, (4450, 4451) 1585 - İbnu Ömer (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: "Yahudiler, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a gelip, kendilerinden bir erkekle kadının zinâ yaptığını söylediler Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) onlara: " Recm hakkında Tevrat'ta ne buluyorsunuz?" diye sordu Onlar: "- Teşhir edip rezil ederiz ve dayak atarız" dediler Abdullah İbnu Selam (radıyallâhu anh): "- Yalan söylüyorsunuz Zinânın Tevrat'taki cezası recmdir" dedi Hemen Tevrat'ı getirip açtılar İçlerinden (Abdullah İbnu Surya adında) biri elini recm âyetinin üzerine koydu Sonra, âyetten önceki kısımlardan okumaya başlayıp (kapadığı kısmı atlayarak arka kısmını okumaya devam etti Abdullah İlbnu Selam (radıyallâhu anh) müdahale edip: "- Kaldır elini!" dedi Adam elini çekti, tam orada recm âyeti mevcut idi Bunun üzerine: "- Ey Muhammed, Abdullah doğru söyledi Tevrat'ta recm âyeti mevcuttur!" dediler Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) derhal o iki zâninin recmedilmesini emretti ve recmedildiler" İbnu Ömer (radıyallâhu anhümâ) der ki: "Erkeğin, atılan taşlara karşı korumak için, kadının üzerine eğildiğini gördüm" Buhârî, Hudud 37, 24, Cenâiz 61, Menâkıb 26, Tefsir, Âl-i İmran 6, İ'tisâm 16, Tevhid 51; Müslim, Hudud 26, (1699); Muvatta, Hudud 1, (2, 819); Tirmizî, Hudud 10; Ebü Dâvud, Hudud 26, (4446, 4449) LİVATA (Homoseksualite) VE HAYVANA TEMASININ HADDİ 1586 - İbnu Abbâs (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdu ki: "Kimin Lüt kavminin sapık işini yaptığını görürseniz, fâili de mef'ülü de öldürün" Tirmizî, Hudud 24, (1456); Ebü Dâvud, Hudud 29, (4462, 4463) Tirmizî, Ebü Hüreyre'nin de böyle bir rivâyette bulunduğunu belirtir Ebü Dâvud'da İbnu Abbâs (radıyallâhu anhümâ)'tarı yapılan bir rivâyette: "Livata yaparken yakalanan bekâr (yani muhsan olmayan kişi) de recmedilir" denmiştir 1587 - Yine İbnu Abbâs (radıyallâhu anhümâ)'ın rivâyetine göre, Hz Ali, livata yapan çifti yaktırmıştır Hz Ebü Bekir (radıyallâhu anh) üzerlerine bir duvarı yıktırmıştır" Rezîn ilavesidir 1588 - HzEbû Hüreyre (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Lüt kavminin iğrenç fiilini işleyen kimse mel'ündur" Rezin ilavesidir (Münzir'de kaydedilen uzunca bir hadisin parçasıdır) 1589 - HzCâbir (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm): "Ümmetim için en ziyade korktuğum şey Lüt kavminin amelidir" buyurdular" Tirmizî, Hudud 24, (1457); İbnu M ce, Hudud 12, (2563) 1590 - Hz Ebû Hüreyre (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm): "Kadına dübüründen temas eden mel'undur" buyurdular" Ebû Dâvud, Nikâh 46, (2162) 1591 - İbnu Abbâs (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Allahu Teâla hazretleri, erkeğe temas eden veya kadınlara arka uzvundan temas eden erkeğe (kıyamet günü rahmet nazarıyla) bakmaz" Tirmizî Radâ 12, (1165) 1592 - Yine İbnu Abbâs (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm): "Kim bir hayvana temas ederse onu öldürün, hayvanı da beraber öldürün"buyurdu İbnu Abbâs'a: "Hayvanın günahı ne (o niçin öldürülsün?)" diye soruldu Şu cevabı verdi: "(Bu hususta Resûlullah'tan bir şey işitmedim) Tahminimce eti yenmesin veya ondan istifade edilmesin diyedir Zîra ona, bu muamele yapılmıştır" Ebû Dâvud, Hudud 30, (4464); Tirmizî, Hudud 23, (1454) Ebü Dâvud ve Tirmizî'de şu rivâyet de gelmiştir: "Hayvana temas edene bir hadd takdir edilmemiştir" KAZF (İFTİRA) HADDİ 1593 - Hz Aişe (radıyallâhu anhâ) anlatıyor: "Maruz kaldığım iftiradan beni temize çıkaran vahiy indiği zaman, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) minbere çıkıp, durumu hatırlattı ve ilgili âyeti (Nur 11-23) tilavet buyurdu Minberden inince iki erkek ve bir kadına kazf haddi vurulmasını emretti Ve derhal icra edildi Burada hadd icra edilen şahıslar Hassân İbnu Sâbit, Mistah İbnu Üsâse ve Hamnâ Bintu Cahş (radıyallâhu anhüm) idi" Ebü Dâvud, Hudud 35, (4474, 4475) 1594 - Ebû'z-Zinâd (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Ömer İbnu Abdilaziz (radıyallâhu anh) iftira sebebiyle bir köleye seksen sopa vurdu Ebû'z-Zinâd der ki: "Bu hüküm hakkında, Abdullah İbnu Âmir İbni Rebîa'ya sordum Bana şu cevabı verdi: "- Ben, Osman İbnu Affân ve arkadan gelen diğer halifelerin zamanlarına yetiştim, hiç birisinin iftira sebebiyle köleye kırktan fazla vurduğunu görmedim" Muvatta, Hudud 17, (2, 828) 1595 - İbnu Abbâs (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Bir insan diğer bir insana: "Ey Yahudi" diye hitab edecek olursa ona yirmi sopa vurun "Ey muhannes (kadınlaşmış)" diyecek olursa yine o kadar ceza verin Nikâhı haram olan birine, bunu bilerek muvakaa (aşk-ı memnû) yaparsa öldürün" Tirmizî, Hudûd 28, (1462) HADD-İ SİRKAT (HIRSIZLIK HADDİ) 1596 - Hz Aişe (radıyallâhu anhâ) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) zamanında, hırsızın eli, bir deri kalkanın değerinden daha düşük bir eşya için kesilmezdi Kalkan, türs veya hacefe diye iki çeşitti, ikisinin de belli bir değeri vardı" Buhârî, Hudud 13; Müslim, Hudud 5, (1684); Muvatta, Hudud 24, (2, 832); Tirmizî, Hudud 16, (1445); Ebü Dâvud, Hudud 11, (4383); Nesâî, Sârik 9, (8, 77-81) 1597 - İbnu Ömer (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) üç dirhem kıymetindeki bir kalkanı çalan hırsızın elini kesti" Buhârî, Hudud 13, Müslim, Hudud 6, (1684); Muvatta, Hudud 24, (2, 832); Tirmizî, Hudud 16, (1445); Ebü Dâvud, Hudud 11, (4484); Nesâî, Sârik 9, (8,77-82) 1598 - Hz Ebû Hüreyre (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) şöyle buyurdular: "Allah, bir yumurta çalıp da eli kesilen, bir ip çalıp da eli kesilen hırsıza lânet etsin" A'meş der ki: "Buradaki yumurtadan maksadın demir topağı olduğu, bazı iplerin de üç ve daha fazla dirhem ettiği kanaatinde idiler" Buhârî, Hudud 13, 7; Müslim, Hudud ?, (1687); Nesâî, Sârik 1, (7, 65) 1599 - Ümeyye el-Mahzûmî (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a bir hırsız getirildi Suçunu itiraf etmişti Ancak çaldığı eşya beraberinde bulunmadı Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm), (hadden kurtarmak maksadıyla): "Senin çaldığını zannetmiyorum"dedi Hırsız: "Hayır çaldım" diye te'yid etti (Resûlullah) sözlerini aynı şekilde iki veya üç kere tekrar etti Sonunda, elinin kesilmesini emretti ve kesildi Sonra hırsız Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a getirildi Efendimiz: " Allah tevbe ve istiğfarda bulun!" diye nasihat etti Adamcağız: "- Allah'a tevbe ediyor, O'ndan mağfiret diliyorum" dedi Bunun üzerine Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) da: " Allahım, onu mağfiret et!"diyerek üç kere duada bulundu" Ebû Dâvud, Hudud 8, (4380); Nesâî, Sârik 3, (8, 67) 1600 - Hz Aişe (radıyallâhu anhâ) anlatıyor: "Hırsızlık yapan Mahzumlu kadının durumu Kureyşlileri fazlasıyla üzdü "- Bu kadın hakkında Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) nezdinde kim müessir bir şefaatte bulunabilir?" diye adam aradılar "- Bu işe, sadece Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın çok sevdiği Üsâme İbnu Zeyd (radıyallâhu anhümâ) cür'et edebilir" dediler Üsâme (huzura çıkarak), Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a şefaat talebinde bulundu Efendimiz: "Allah'ın hududundan bir hadd hususunda şefaat mi taleb ediyorsun?" diye çıkıştı Sonra kalkıp cemaate şu hitabede bulundu: " Sizden öncekileri helâk eden şey şudur: İçlerinden şerefli birisi hırsızlık yaptı mı onu terkedip (ceza vermezlerdi) Aralarında kimsesiz zayıf birisi hırsızlık yapınca derhal ona hadd tatbik ederlerdi Allah'a yemin olsun! Muhammed'in kızı Fatıma hırsızlık yapmış olsa mutlaka onun da elini keserdim" Buhârî, Hudud 11, 12, 14, Şehâdat 8, Enbiyâ 50, Fedâilu'1-Ashâb 18, Megâzî 52; Müslim, Hudud 8, 1688; Tirmizî, Hudud 9, (1430); Ebü Dâvud, Hudud 4, (4373, 4374); Nesâî, Sârik 5, (8, 74, 75) Ebü Dâvud ve Nesâî'nin, İbnu Ömer (radıyallâhu anhümâ)'den kaydettikleri bir rivâyette şöyle denmiştir: "Mahzum kabilesinden bir kadın, mal istiâre ederdi" Nesâî'de şu ziyade mevcuttur: "Mahzumlu kadın (tanınmış komşularının) diliyle bazı malları âriyet olarak almıştı" 1601 - Abdullah İbnu Amr İbni'l-As (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a dalındaki meyveden sorulmuştu Şu cevabı verdi: "- İhtiyaç sahibi olmak kaydıyla, eteğine almaksızın, sadece yiyene bir Şey gerekmez" Tirmizî, Büyû 54, (1289); Ebû Dâvud, Hudud 12, (4390); Nesâî, Sârik 11-12, (8, 84-86) Ebû Dâvud ve Nesâî'de şu ziyade mevcuttur: "Kim ağaçtan beraberinde meyve götürürse, aldığının bedelini iki katıyla borçlanır ve ayrıca ceza da çeker Kim de kurutma yerine getirilmiş olan meyveden bir şeyler çalar ve bunun miktarı da bir kalkanın değerine ulaşırsa kolunun kesilmesi gerekir Kim de bu miktardan az çalarsa aldığı miktarın iki misli borç öder ve ayrıca ceza çeker" Nesâî'de şu ziyade vardır: "Meradan çalınan koyun için el kesilmez Eğer bu hayvan ağılda idiyse kalkan değerinde olanı için el kesilir 1602 - Hz Cabir (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Hurma özü için, ağacın başındaki meyve için, dağda otlayan (ağıla girmemiş) koyun için, ihanet edilen emânet için, yağmalanılan için, kapıp kaçırılan için el kesilmez" Rezin ilavesidir 1603 - Hz Câbir (radıyallâhu anh) anlatıyor "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm)'a bir hırsız getirilmişti "-Öldürün onu!" diye emretti Kendisine: "-Ey Allah'ın Resûlü, bu adam sadece çaldı" denildi Bunun üzerine "-Öyleyse (elini) kesin!" dedi ve derhal eli kesildi Sonra aynı adam ikinci sefer getirildi Yine: "-Öldürün onu!" diye emretti Kendisine: "-Ey Allah'ın Resûlü, bu adam hırsızlık yaptı" dendi Bunun üzerine "-Öyleyse kesinl" dedi ve derhal (sol ayağı) kesildi Sonra üçüncü sefer getirildi ve hırsızlık yaptığı söylendi Hz Peygamber: "-Öldürün onu!" diye emretti Kendisine: "Ey Allah'ın Resûlü, bu adam hırsızlık yaptı" denildi Bunun üzerine : "-(Sol elini) kesin!" diye emretti Sonra aynı adamı dördüncü kere getirdiler "-Öldürün onu !" buyurdu Kendisine: "-Ey Allah'ın Resûlü, bu adam hırsızlık yaptı" dediler Bunun üzerine "-(Sağ ayağını da) kesin!" diye emir buyurdu Aynı adam beşinci sefer getiririldi Hz Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm): "Öldürün onu" diye emretti Hz Câbir (radıyallâhu anh) der ki: "Adamı götürüp öldürdük Sonra sürüyerek götürüp bir kuyuya attık Üzerini de taşla doldurduk" Ebû Dâvud, Hudud 20, (4410); Nesâî, Sârik 15, (890, 91) 1604 - Ebû Hüreyre (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûllah (aleyhissalâtu vesselâm): "Köle hırsızlık yaparsa, onu bir mangıra da olsa satın gitsin"' buyurdular" Ebû Dâvud, Hudud 22, (4412); Nesâî, Sârik 16, (8,91) 1605 - Ezher İbnu Abdillah el-Harâzî anlatıyor: "(Yemenli) Kelâ' kabilesinden bir grubun malı çalındı Bunlar, bir kısım dokumacıları itham ettiler Dokumacıları alarak Hz Peygamber (aleyhissalâtu vesselam)'in ashabından olan Nu'mân İbnu Beşîr'e getirdiler Nu'mân onları bir kaç gün hapsetti, sonra salıverdi (Şikâyetçiler), Nu'mân'a gelip: "Sen onları dayaksız, azarsız salıverdin, olur mu?" dediler Nu'mân onlara: "-Ne istiyorsunuz? Onları dövmemi istiyorsanız döverim Malınız çıkarsa alırsınız Ama dövdüğüm halde malınız çıkmazsa, onlara vurduğum kadar da size vururum" dedi "-Yani hükmün bu mu?" dediler Nu'mân (radıyallâhu anh): "-(Hayır bu benim değil), Allah ve Resûlü'nün (aleyhissalâtu vesselâm)ın hükmüdür"' cevabını verdi" Ebû Dâvud, Hudud 10, (4382); Nesâî, Sârik 2, (8, 66) 1606 - Hz Ebû Zerr (radıyallâhu anh) anlatıyor: "(Bir gün) Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) beni çağırarak; "-İnsanlara (kitleler halinde) ölüm gelip, ev, yani kabir köle mukabilinde temin edilince halin ne olacak ?" buyurdu Ben: "-Allah ve Resûlü bilir- veya Allah ve Resûlü benim için neyi (uygun bulup) seçerlerse olur-" diye cevap verdim Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm): "-Sana sabır tavsiye ederim -veya sabret-" buyurdu" Hammâd der ki: "Nebbâşın (yani mezarları açarak kefenleri çalanların) eli kesilmelidir" diye hükmedenler bu hadisle amel ettiler Çünkü, nebbâş ölünün evine girmiş olmaktadır" Ebü Dâvud, Hudud 19 (4409) 1607 - Abdurrahman İbnu Avf (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesslâm) :"Hırsız, kendisine hadd tatbik edildi ise borçlandırılamaz" buyurdu" Nesâî, Sârik 17 (8, 93) 1608 - Üseyd İbnu Hudayr (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) şöyle hükmetti: "Kişi çalınan malını, hırsızlık ittihamı yapılmayan kimsenin elinde görünce dilerse malını hırsıza ödemiş olduğu bedeli ona ödeyerek alır, dilerse, hırsızın peşine düşer" Hz Ebü Bekir, Hz Ömer ve Hz Osman (radıyallâhu anhüm) böyle hükmettiler" Nesâî, Büyu' 96 (7,313) 1609 - Cünâde İbnu Ümeyye'den rivâyete göre, Büsr İbnu Ertât (radıyallâhu anh) demiştir ki: "Resûlullah (aleyissalâtu vesselâm)'ı dinledim: "Seferde eller kesilmez" diyordu" Tirmizî deki rivâyette "gazvede " denmiştir Tirmizî, Hudud 20, (1450), Ebû Dâvud, Hudud 18, (4408); Nesâî, Sârik 16,(8,91) 1610 - Şâ'bî (rahimehullah) anlatıyor: "İki kişi, üçüncü bir şahsın hırsızlık yaptığına dair şahitlikte bulundular Bunun üzerine Hz Ali (radıyallâhu anh) adamın kolunu kesti Bu iki kişi gidip bir müddet sonra diğer bir adamı getirip: "Biz hata etmişiz, hırsızlığı yapan o değilmiş (bu imiş)" dediler Hz Ali (radıyallâhu anh) bunların şahidliğini iptal ederek (getirdikleri bu şahıs aleyhinde kabul etmedi Ayrıca) onlara, önceki adamın diyetini yükledi ve: "Bilsem ki siz bu işi bilerek yaptınız, kollarınızı keserdim" dedi" Buharî, Diyât 21 (Bab başlığında senetsiz olarak kaydedilmiştir) |
Hudud Hakkında Hadisler |
07-27-2012 | #3 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Hudud Hakkında HadislerHADDÜ'L-HAMR 1611 - Hz Enes (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûllullah (aleyhissalâtu vesselâm), hamr için, hurma dalları ve nalınlarla hadd vurdu Hz Ebu Bekir radıyallâhu anh kırk darbe le hadd vurdu" Buharî, Hudud 2, 4; Müslim, Hudud 37, (1706); Tirmizî, Hudud 13, (1343); Ebû Dâvud, Hudud 26, (4479) 1612 - Sevr İbnu Zeyd el-Dîlî anlatıyor: "Hz Ömer (radıyallâhu anh), hamr için uygulanması gereken haddin miktarı hususunda (Ashabla) istişarede bulundu Hz Ali (radıyallâhu anh): "Seksen sopa vurulmasını uygun görüyorum" dedi Çünkü kişi, içince sarhoş olur, sarhoş olunca hezeyana düşer (saçmalar), hezeyana düştü mü iftira atar (İftiranın cezası ise 80 sopadır) Böylece Hz Ömer (radıyallâhu anh) içki içenler için haddi 80 sopa takdir etti" Muvatta, Eşribe 2, (2, 842) 1613 - Abdurrahman İbnu Ezher (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Huneyn'de iken Hz Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'e Şarap için bir adam getirildi Resûlullah (tahkiren) yüzüne toprak saçtı Sonra Ashab'a emretti, ayakkabılarıyla ve ellerinde bulunan (deynek, çubuk vs) başka şeylerle adama "Yeter, çekin ellerinizi" deyinceye kadar vurdular Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)ın vefatından sonra Hz Ebû Bekir (radıyallâhu anh) de içki içenlere kırk darbe vurdurdu Arkadan Hz Ömer (radıyallâhu anh) de halifeliğinin başlangıcında kırk sopa vurdurmaya devam etti Ancak, hilâfetinin sonunda (insanlar azıp fısk artınca) seksen sopa vurdurdu Hz Osman (radıyallâhu anh) ise iki kere hadd uyguladı: Birini kırk diğerini seksen yaptı Hz Osman'dan sonra Hz Muaviye (radıyallâhu anh) haddi seksende sâbit kıldı" Ebû Dâvud, Hudud 37, (4487, 4488) 1614 - Hz Ali (radıyallâhu anh) anlatıyor: "İçki haddi için, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) kırk, Hz Ebû Bekir kırk, Hz Ömer (radıyallâhu anhümâ) seksen sopa vurdular Hepsi de sünnettir (Bu bana daha hoş geliyor)" Müslim, Hudud 38, (1702); Ebû Dâvud, Hudud 36, (4480, 4481) 1615 - İbnu Ömer (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Kim (ısrarla) içki içerse dördüncü sefere kadar kamçılayın, sonra (devam ederse) öldürün" Ebû Dâvud, Hudud 37, (4482); Tirmizî, Hudud 15, (1444) Ebû Dâvud'un, Kabîsa İbnu Züeyb (radıyallâhu anh)'den yaptığı bir rivâyette şöyle denmiştir: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a Şarap içmiş bir adam getirildi Hemen celde yapıldı, sonra tekrar getirildi, yine celde yapıldı, sonra tekrar getirildi, yine celde yapıldı, sonra tekrar getirildi yine celde yapıldı ve öldürme kaldırıldı Artık, ölüm cezası bir ruhsat olarak kaldırılmıştı" 1616 - İbnu Abbâs (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) hamr hususunda kesin bir hadd takdir etmedi Bir adam içmiş, sarhoş olmuştu Caddede yalpa yaparken kendisine rastladı Adamı hemen tutup Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a getirmek için harekete geçtiler Adam, Abbâs (radıyallâhu anh)'ın evinin hizasına gelince boşanıp kaçtı ve Abbâs'ın evine girerek ona iltica ettiDurum Resûlullah (aleyhisalâtu vessalâm)'a anlatılmıştı, güldü ve:"Yani o,bunları (kaçma, girme ve iltica) yaptı mı?" dedi Hakkında her hangi bir emir vermedi" Ebü Dâvud, Hudud, 36, (4476) 1617 - Umeyr İbnu Said en-Nehaî (rahimehullah) anlatıyor: "Hz Ali (radıyallâhu anh)'yı dinledim, şunu söylemişti: "Ben hadd vurduğum kimselerden biri ölecek olsa, içimde üzüntü duymam, ancak içki sebebiyle hadd vurduğum ölürse onun üzüntüsünü hissederim Çünkü o ölecek olsa (yakınlarına) diyet öderim Zîra Hz Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) içkinin haddi ile ilgili (kesin bir miktarı) sünnet kılmadı İçki haddiyle ilgili miktarı biz takdir ettik" Buhârî, Hudud 4; Müslim, Hudud 38 (1707); Ebû Dâvud, Hudud 36, (4486) 1618 - İbnu Şihâb (rahimehullah)'a: "- Köle içki içecek olursa ona tatbik edilecek haddin miktarı nedir?" diye sorulmuştu, şöyle cevap verdi: "- Bana ulaştığına göre, ona, hüre verilen cezanın yarısını uygulamak gerekir Hz Ömer, Hz Osman ve İbnu Ömer (radıyallâhu anhüm ecmain) içkide, kölelerine, hürlere tatbik ettikleri haddin yarısını tatbi ederlerdi" Muvatta, Eşribe 3, (2, 842) 1619 - Said İbnu'l-Müseyyeb (rahimehullah) anlatıyor: "Hz Ömer (radıyallâhu anh), içki sebebiyle Rebîa İbnu Ümeyye'yi Hayber'e sürdü Oradan kaçıp Herakliyus'a giderek Hıristiyanlığa geçti Hz Ömer (radıyallâhu anh) bu hâdise üzerine: "Bundan böyle hiçbir Müslümanı sürmeyeceğim" dedi Nesâî, Eşribe 47, (8, 319) 1620 - Hz Ömer (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Lakabı Hımâr olan bir adam vardı Bu zat zaman zaman Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ı güldürürdü Hz Peygamber bu adamı, içki sebebiyle dövdürmüştü Bir gün yine içki suçuyla getirildi Resûlullah emretti, celde uygulandı Cemaatten birisi: "Allah'ım şu adama lânet et! Kaç sefer içki sebebiyle getirildi, bir türlü ıslah olmuyor)" diye beddua etti Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm): " Ona lânet etmeyin Allah'a yeminle söylüyorum, bu adam hakkında bildiğim bir şey varsa o da Allah ve Resûlü'nü (samimiyetle) sevmiş olmasıdır" buyurdu" Buhârî, Hudud 5 Ebû Dâvud'da, Ebû Hüreyre (radıyallâhu anh)'den kaydedilen bir rivâyette: "Böyle söylemeyin, fakat şöyle deyin: "Ey Allahım, ona rahmet et, onun taksiratını affet!" buyurmuştur HADDLERDE ŞEFAAT VE MÜSAMAHA HAKKINDA 1621 - Yahya İbnu Ebî Râşidin İbnu Ömer'den naklettiğine göre, İbnu Ömer (radıyallâhu anhümâ) Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın şöyle söylediğini işitmiştir: "Kim şefaat ederek, Allah'ın haddlerinden birinin tatbik edilmesine mani olursa Aziz ve Celil olan Allah'a muhalefet etmiş olur Kim bilerek bâtı1 bir dâvayı kazanmaya çalışırsa ondan vazgeçinceye kadar Allah kendisine buğzeder Kim mü'mine onda olmayan bir kötülüğü nisbet ederse, bundan tevbe edinceye kadar cehennemliklerin vücudlarından çıkan irinlerden hâsıl olan çirkefin içine iskan eder Kim haksız bir dâvaya yardımcı olursa, Allaah'ın gazabını kazanmış olarak döner" Ebü Dâvud, Akdiye 14, (3597, 3598) 1622 - Zübeyr İbnu'l-Avvâm (radıyallâhu anh)'ın anlattığnna göre, hırsızı yakalayıp sultana götürmekte olan bir adama rastlar Zübeyr adamı salıvermesi için lehinde şefaatte bulunur Adam: "Hayır, sultana ulaştırıncaya kadar onu salmam" der Zübeyr (radıyallâhu anh) şu açıklamayı yapar: "Şefaat, sultana ulaşmadan önce caizdir Sultana ulaştı mı, ondan sonra şefaat yapan da, şefaati kabul eden de mel'undur" Muvatta, Hudud 29, (2, 835) 1623 - Saffan İbnu Ümeyye (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Mescide uyumak üzere ridasını yastık yaparak uzanmıştı Uyurken bir hırsız gelip ridasını aldı Ama Saffan (uyanarak) hırsızı yakaladı, doğru Hz Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'e götürdü Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) derhal elinin kesilmesini emretti Saffan: "Ey Allah'ın Resûlü, ben bunu istememiştim, ridam ona sadaka olsun!" dedi Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm): "Onu bana getirmezden önce niye yapmadın?" diyerek, teklif reddetti" Ebû Dâvud, Hudud 14, (4394); Nesâî, Sârik 4, (8, 68); Muvatta, Hudud 28, (2, 834) 1624 - Hz Aişe anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm): "Elinizden geldikçe hadd cezalarını Müslümanlardan defedin (Muteber) bir özrü varsa hemen salıverin Zîra imamın yanlışlıkla affetmesi yanlışlıkla ceza vermesinden daha hayırlıdır" Tirmizî, Hudud 2, (1424) Ebû Dâvud'da yine Hz Aişe'den gelen bir rivayette: "Hz Peyganber (aleyhisalâtu vessalâm): "İtibarlı kimsalerin hudud dışındaki zellelerinden vazgeçin" buyurmuştur" Ebû Dâvud, Hudud, 4, (4375) 1625 - İbnu'l-Müseyyeb (rahimehullah) anlatıyor: "Eslem kabilesinden Hezzâl denen bir adam, bir başkasını Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a zinâ isnad ederek şikâyet etti Bu hâdise:"Namuslu ve hür kadınlara (zinâ isnadıyla) iftira atan, sonra (bu babta) dört şahit getirmeyen kimselerin her birine de seksen deynek vurun" (Nur 4) âyetinin nüzülündan önce idi Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) adama: "Ey Hezzâl, onu ridân ile örtseydin, senin için daha hayırlı idi" dedi" Muvatta, Hudud 3, (2, 821); Ebû Dâvud, Hudud 6, (4377) 1626 - Hâni' İbnu Niyâr (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm): "Allah'ın haddlerinden bir hadd olmadıkça hiç kimse on kırbaçtan fazla dayağa mahkum edilemez"buyurdu" Buhârî, Hudud 42; Müslim, Hudud 40, (1708); Ebû Dâvud, Hudud 39, (4491); İbnu Mâce, Hudud 32, (2601) 1627 - Hakîm İbnu Hizam (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) mescidde kısas infazını, şiir okunmasını ve haddlerin tatbik edilmesini yasakladı" Ebü Dâvud, Hudud 38, (4490) 1628 - Ebû Ümâme İbnu Sehl İbni Huneyf, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın Ensârî bazı sahabelerinden naklen anlatıyor: "Ensâr'dan bir adam hastalandı ve çöktü, öyleki bir kemik bir deriye döndü Bir ara Ashab'dan birine ait bir cariye hastanın yanına girmişti Adam, ona müncezib oldu ve temasta bulundu Bu sırada, kavminden kendisine geçmiş olsun ziyaretine gelenler oldu Yaptığı işi onlara haber verdi ve: "Benim için Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a sorun, ben yanıma giren bir cariyeye temasta bulundum" dedi Durumu Hz Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'e anlattılar ve ilâveten: "Hiç kimsede hastalığın bu derece şiddetlisini de görmedik Adamı sana getirmeye kalksak kemikleri kırılıp dağılacaktır, bir kemik bir deriden başka bir şey değil!" dediler Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm): "Yüz tane hurma çubuğu alın, (bunları tek bir sopa halinde bağlayıp) adama bir kere vurun!" diye emretti" Ebû Dâvud, Hudud 34, (4472); Nesâî, Kudât 22, (8, 242); İbnu Mâce, Hudud,18, (2574) 1629 - Hz Ali (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Kim bir hadd cürmü işler de, cezası dünyada verilirse, Allah'ın adaleti kuluna âhirette ikinci sefer ceza vermeye müsaade etmez Kim de bir hadd cürmü işlemiş, Allah da onun günahını örtmüş ve affetmiş ise, Allàh'ın keremi affettiğişeyden dolayı ona dönüp ceza vermeye müsaade etmez" Tirmizî, İmân 11, (2628) 1630 - Yine Hz Ali (radıyallâhu anh) arılatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: " Kalem üç kişiden kaldırılmıştır: Uyanıncaya kadar uyuyandan, ihtilâm oluncaya kadar çocuktan, aklı erinceye kadar mecnundan" Ebû Dâvud, Hudud 16, (4398, 4403); Tirmizî, Hudud 7, (1423); Nesâî, Talâk 21, (6, 156); Ebû Dâvud, diğer bir rivâyette şu ziyadeyi kaydetmiştir: " yaş sebebiyle aklı fesâda uğrayandan " HADDLERİN TATBİKİ 6747 - İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Allah'ın had cezalarından birinin yerine getirilmesi Allah'ın beldelerinde kırk gece yağan yağmurdan daha hayırlıdır" 6748 - İbnu Abbâs radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Kur'an'dan tek bir ayeti inkâr edenin boynunu vurmak helal olur Kim "lâ ilâhe illallâhu vahdehû lâ şerike leh ve enne Muhammeden abduhu ve Resûluhu (Allah birdir, ortağı yoktur, Muhammed onun kulu ve elçisidir)" derse hiç kimsenin ona dokunma yetkisi yoktur Ancak, bir hadd suçu işlerse, ona cezası verilir" 6749 - Ubâde İbnu's-Sâmit radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Siz Allah'ın had cezalarını (akrabalık ve diğer hususlarda size) yakın olan hakkında da uzak olan hakkında da tatbik edin Allah'ın hükmünü uygulamaktan sizi hiçbir ayıplayıcının ayıplaması alıkoymasın" ŞÜPHE VARSA HAD UYGULANMAZ 6750 - Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Hadd cezasını defedebildiğiniz müddetçe defedin (suçun sübutunu zedeleyen delilleri esas alarak uygulamaktan kaçının)" 6751 - İbnu Abbâs radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Kim müslüman kardeşinin ayıbını örterse, Kıyamet günü Allah da onun ayıbını örter Kim de müslüman kardeşinin ayıbını açarsa Allah da onun ayıbını açıp evinin içinde bile rezil eder" HADD CEZASINA ŞEFAAT OLMAZ 6752 - Mes'ud İbnu'l-Esved radıyallahu anh anlatıyor: "(Fatıma isimli) kadın, Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın evinden kadifeyi çalınca biz bunu büyük bir hadise olarak değerlendirdik Kadın Kureyş'ten (taşınmış) birisiydi Lehinde konuşmak üzere Resûlullah'a geldik: "Biz onun cezasına mukabil kırk okiyyelik fidye verelim" dedik Aleyhissalâtu vesselâm: "Cezasını çekerek temizlenmesi onun için daha hayırlıdır" buyurdular Biz Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın sözündeki yumuşaklığı görünce, Üsâme'ye geldik ve: "Git, kadın lehine Resûlullah'a konuş (da eli kesilmesin)" dedik Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm bu hali görünce (sertleşti ve) hutbe irad etmek üzere ayağa kalktı, şöyle söyledi: "Aziz ve celil olan Allah'ın cariyelerinden bir cariyeye terettüp eden Allah'ın haddlerinden birini (tatbik etmemem için) üzerimde niye bu kadar ısrar ediyorsunuz? Muhammed'in nefsini kudret elinde tutan Zât-ı Zülcelâl'e yemin olsun! Eğer o kadının tenezzül ettiği şeye (hırsızlığa) Muhammed'in kızı Fâtıma tenezzül etseydi Muhammed (hiç çekinmeden) onun elini mutlaka keserdi" KÖTÜLÜĞÜ ALENİ YAPAN 6753 - İbnu Abbâs radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "(Zina suçu sebebiyle) herhangi birini şahitsiz olarak recmetseydim, falann kadını recmederdim Çünkü onun konuşmasından, vaziyetinden ve yanına girip çıkanlardan dolayı ciddi bir şüphe hasıl olmuştur" CARİYEYE HADD TATBİKİ 6754 - Hz Aişe radıyallahu anhâ anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Cariye zina ederse sopalayın, yine zina yaparsa yine sopalayın, yine zina yaparsa yine sopalayın, yine zina yaparsa yine sopalayın, sonra onu, (bu halini belirterek) bir örgü (ip) bedeliyle de olsa satın!" YAŞLI VE HASTAYA HADD GEREKİR 6755 - Said İbnu Sa'd İbnu Ubâde radıyallahu anhüma anlatıyor: "Evlerimiz arasında vücut yapısı noksan ve zayıf bir adam vardı (Bir gün) mahallenin cariyelerinden biriyle kötü vaziyette aniden yakalandı Bunun üzerine (babam) Sa'd İbnu Ubâde durumunu Aleyhissalâtu vesselâm'a duyurdu "Yüz sopa vurun!" emrettiler Halk: "Ey Allah'ın Resulü! 0 buna zayıftır, buna dayanamaz, yüz sopa vurursak ölür!" dediler Efendimiz: "Öyleyse, onun için yüz saçaklı bir hurma dalı alın ve ona o dal ile bir kere vurun!" buyurdular" MALINI MÜDAFAA EDERKEN ÖLEN ŞEHİTTİR 6756 - İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Kimin malının yanına (gasbetmek veya çalmak için) gidilir, bu maksatla mal sahibiyle mukatele edilir ve mal sahibi öldürülürse, o kimse şehit olur" 6757 - Hz Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Kimin malı zulüm yoluyla elinden alınmak istenir ve bu yolda öldürülürse, o kimse şehittir" HIRSIZA HADD 6758 - Âmir İbnu Sa'd'ın babası (Sa'd İbnu Ebi Vakkas) radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "(Üç dirhemlik) kalkan değerinde (bir malın çalınmasıyla) hırsızın eli kesilir" KÖLE ÇALARSA 6759 - İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: "Humusa ait kölelerden biri humus malından çalmıştı Bu hâdise Resulullah'a haber verildi Hırsızın elini kesmedi "(Hepsi de) Allah Teâla hazretlerinin malıdır, bazısı bazısını çalmıştır" buyurdular" YANKESİCİ 6760 - Abdurrahman İbnu Avf anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Muhtelis (yankesici) kimseye el kesme cezası verilmez" MEYVE VE SEBZEDE EL KESİLMEZ 6761 - Hz Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Ne meyve sebebiyle ne de keser (denen hurma göbeği) hırsızlığı sebebiyle el kesilmez" MESCİDDE HADD UYGULANMAZ 6762 - Amr İbnu Şu'ayb an ebihi an ceddihi radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm mescidlerde hadd uygulanmasını yasakladı" TA'ZİR 6763 - Hz Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "On kamçıdan fazla ta'zir cezası vermeyin" ERKEK KARISINI YABANCI İLE YAKALARSA 6764 - Seleme İbnu'l-Muhabbık radıyallahu anh anlatıyor: "Haddlerle ilgili ayet nazil olunca, kıskanç bir adam olan Ebu Sâbit, Sa'd İbnu Ubâde'ye: "Sen hanımınla bir adamı yakalasan ne yapacağını zannedersin?" denildi "Kılıncımı her ikisine de vurur (gebertirim)! Dört tane şahit getirmemi mi bekleyeceğim? O vakte kadar herif işini tamamlar ve gider bile veya "Şöyle bir vak'a gördüm deyip de bana hadd vurmalarını ve ebediyen şahitlikten de düşmemi mi göze alacağım?" diye cevap verdi Ravi der ki: "Onun bu sözleri Resûlullah'a haber verildi Aleyhissalâtu vesselâm (önce): "Kılınç şahid olarak yeterlidir" ded ise de, sonra: "Hayır! Sarhoşun ve kıskancın bu işte birbirini takip etmelerinden korkarım!" buyurdular" ÖLEN BABASININ HANIMIYLA EVLENEN 6765 - Muâviye İbnu Kurre radıyallahu anh babası (Kurre İbnu İyâs)dan naklediyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm beni, babasının hanımıyla evlenmiş olan bir adama göndererek boynunu vurmamı ve malını müsadere etmemi emretti" YABANCIYI BABA DİYE İDDİA EDEN 6766 - İbnu Abbâs radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resülullah aleyhissalatu vesselâm buyurdular ki: "Kim, kendisini babasından başkasına nisbet ederse (yani onun oğlu olduğunu söylerse) veya mevlasından başka birini mevla (efendi) edinirse, Allah'ın, meleklerin ve bütün insanların lâneti üzerine olsun" 6767 - Abdullah İbnu Amr radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselâm buyurdular ki: "Kim (kendisine) babasından başkasını (baba diye) iddia ederse cennetin kokusunu hiç duymayacaktır Halbuki onun kokusu beşyüz yıl uzaklıkta bulunup (hissedilir)" KABİLEDEN BİRİNİ İNKÂR EDEN 6768 - Eş'as İbnu Kays anlatıyor: "Kinde heyeti içerisinde Resülullah aleyhissalâtu vesselâm'a geldim Heyet mensupları beni kendilerinden üstün görürlerdi Bu sebeple: "Ey Allah'ın Resülü! Bizden değil misiniz?" dedim "Biz, Beni Nadr İbni Kinânedeniz, anamızı iffetsizlikle itham etmeyiz ve babalarımıza olan nisbetimizi reddetmeyiz!" buyurdular Ravi devamla der ki: "Eş'âs İbnu Kays derdi ki: "Kureyşli birinin, Nadr İbnu Kinâne'den olduğunu reddeden biri bana getirilse, ona mutlaka (iftira etti diye) hadd celdesi tatbik ederim" MUHANNİS 6769 - Safvân İbnu Ümeyye radıyallahu anh anlatıyor: "Biz Resülullah aleyhissalâtu vesselâm'ın yanında idik Derken Amr İbnu Mürre radıyallahu anh geldi ve: "Ey Allah'ın Resulü! Allah bana musibet takdir etmiştir Çünkü ben elimle def çalmaktan başka bir yolla rızıklanacağımı zannetmiyorum Öyleyse bana fuhşa ait olmayan şarkı hususunda izin verin!" dedi Aleyhissalâtu vesselâm şu cevapta bulundu: "Hayır! Sana izin veremem, bunda bir hayır, bir rıza yoktur Sen yalan söyledin ey Allah'ın düşmanı! Allah seni temiz ve helal şeylerle rızıklandırdı, sen ise (kendi iradenle) aziz ve celil olan Allah'ın rızkından sana helal kıldıkları yerine, Allah'ın rızkından sana haram kıldığı rızkı ihtiyar ettin Eğer bu yasaklama hükmünü daha önce sana ulaştırmış olsaydım şimdi sana hak ettiğin cezayı verirdim Yanımdan kalk ve Allah'a tevbe et Bilesin, bu yasaktan sonra (eski işini) yaparsan seni acı bir şekilde döveceğim ve ibret olsun diye saçını traş edeceğim, seni ailenden alıp sürgüne göndereceğim Senin üstün başında taşıdığın varlığını Medine gençlerine ganimet olarak helal kılacağım" Ravi der ki: "Amr, (Resülullah'ın bu talimatından sonra, öyle fena ve rüsvay bir vaziyette kalktı ki, bunun derecesini ancak Allah bilir O çekip gidince Resülullah aleyhissalâtu vesselâm: "Bunlar asilerdir Böyleleri tevbe etmeden ölürse, aziz ve celil olan Allah onları, Kıyamet günü, dünyada oldukları üzere muhannes (kadınlaşmış), çıplak ve insanlara karşı bir ince yaprakla olsun örtülmemiş vaziyette haşredecektir, ayağa kalktıkça yere yıkılacaklardır" |
|