Derinlere Yürüyüş |
07-27-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Derinlere YürüyüşDerinlere yürüyüş Derinlere yürüyüş Bir güvercin havalansa Mihrimah sultan camiin avlusundan ve saçlarına konsa, şadırvandaki suyun serinliğini, göğün maviliğini, duanın huzurunu, secde eden müminin teslimiyetini içine taşısa istiyorsun Sonra denize bakıyorsun Denize ve martılaraKayıklara, gemilere Sonra uğultulu caddeyeİnsanlara, araçlara Hayat ve ölüm diyorsunAteşi ve suyu düşünüyorsun Gürültü ve sükunet diyorsun Toprak ve havayı getiriyorsun aklına Aşk ve nefret diyorsun Ayrılık ve kavuşma diyorsun Her şeyden önemlisi kıbleye yöneliyor, secdeye kapanıyorsun Sonra bir fısıltı duyup güvercinlerden, içine dönüyorsun Mavi ve yeşil kapılardan geçiyorsun Ellerinde nar çiçekleri, kasımpatılar, leylaklar, nergisler ve güller, hatıralarında ise papatyalar ve kır çiçekleri Koyunlar kuzular, çeşmeler ve sularYağmur ve kar Hangisini unutabilirsin kiYa çocukluğunuDua etmeyi öğrendiğin o ilk günüAllah'ı düşündüğün o ilk anıBelli belirsiz ben onu seviyorum dediğin vaktiAnneannenin seni kucaklayışınıGeleceğe dair umutlar taşımasını ve daha neleri neleri Hafızanda hangi fotoğraf kalmışsa belki siyah beyaza dönüşmüştür ama bütün renkleri içindedir hepİçinde oldular ve orada kaldılarTıpkı uyuyan güzel gibi İşte bir reyhan kokusu uyandırdı onları ve sen içine dönüyorsun, kalbine yürüyorsun Kalbin ulu bir şehir, mutena, muazzez, mukaddes, mualla, mücella bir mekan Orada beyaz bir sayfa üzerinde şiirler yazan melekleri görüyorsun Hayattan çıkıp anne sularına geri dönüyorsun Kale burçlarında seni koruyan iyiliklerin, güzelliklerinTa uzaklarda düşman çerileriNe yapsalar bir yol bulup yaklaşamıyorlar, saldırıp saldırıp geri dönüyorlar Seni büyütmek istiyorlarBüyümek tehlikedir her zaman Hele senin için Bu yüzden çocukluğunun sularında mutlusun Göllerinde yeşil başlı ördekler, yeşil sarıklı, beyaz giysili muhabbet dostlarınla sohbet ediyorlar Yağmurun sesini duymuyor, onu anlıyorsun Sularla sen de denize akıyorsun Bir çiçeğin açılış şöleninde yerini alıyorsun Yeşil bir yaprağın rüyalarına katılıyorsun Ezan sesleriyle uyanıyorsun uykularından ve sabaha gülümsüyorsun Ellerin duada sevdiklerinin isimleri birer birer huzura sunuluyor Aşk diyorsun, af diyorsun, muhabbet diyorsun, rahmet ve şefaat diyorsun Cuma gününün güzelliği düşüyor yüzüneIşıl ışıl oluyor her taraf Bir kandil simidinin lezzetini hissediyorsun dudaklarındaHeybendeki alıçları Hacı Bektaş'a götürüyorsun Himmet diyorsunHimmet Harf ve kelime, azc ve sükutBir asânın ardına düşüp kısmetinin peşinde koşuyorsun Sana tozlu yollar, yaslı ırmaklar, kederli dağlar eşlik ediyor Çileye soyunuyorsun Riyazet diyorsun, teslimiyet diyorsun,bağlanma diyorsunVe içinin yangınlarında sevda türküleriyle kendinden geçiyorsun Uyanıp kendine geldiğinde kalbim diyorsun, Efendim diyorsun, sultanım diyorsun Yok şimdi başkası, yok ağyârYâr varsa ağyâr olur mu? Ay doğmuşsa gecenin içine karanlık nedir ki? Yürüyorsun içinin mahzenlerinden Yolun ol ulu şaha çıkıyor Bir aynaya bakıyorsun sonra Kimi görürsün, bilemezsin Çünkü o vardır sadeceO, olduğu zaman başka biri olmaz Dünya, diyecek oluyorsun, ağaç, çiçekHepsi odur, ondandır Hepsinin varlığı kendilerine üflenmiş o nefestendir Canı buluyorsun artık Can sensin, canan da Sonra selâm diyorsun Önce kendine, sonra herkese ve her şeyeBütün insanlar çocukluk bahçelerinde kiraz topluyorlar Oruçlarını açıyorlar daha sonraBir yudum suda, bir tek hurmada maveradan tadlar alıyorlar, sesler duyuyorlar,renkler görüyorlar Sonra öyle büyüyüp öyle çıkıyorlar hayataSözlüklerden bütün aşk sözcükleri çıkıp hal'e dönüşüyorlar Aşk, konuşan, dokunulan bir şeye dönüşüyor Aşk, o zaman aşk oluyor Aşk sahibine dönüyor çünkü Muhammed(sav), muhabbetle anılır ve bilinir oluyor Sonsuz bir bahar bütün güzellikleriyle kalbinin içinden hayata koşuyor Martıları şimdi seyret bakalım Ağaçlara şimdi çık Gülleri şimdi koklaÇocukları şimdi sevİklim nasıl da değişmişYunus, Tabduk'u bulmuş Önüne göksel bir sofra inmişDost dost diye bir muhabbet sedasıdır tutturmuş Sana selâm veriyor, sana gülümsüyor Ölüm mü? Gözlerini kapadın Melekler sevinçle gökler katına yükseliyor şimdi İşte şimdi geldiğin yerdesin Hayat bir rüyaya dönüşüyor Aşk mı? O hep seninle değil miydi? İçinde olan uzakta olur mu? Görmedinse gördün işteBilmedinse bildinAnlamadınsa anladın İşte bunun için yaşadın ve öldün İşte bunun için sevdin ve özledin Kayaları öpen suyun hasreti bitti Sular çekildiFakat gece değil vakitSonsuz bir aydınlıkMeleklerle, buraya ayrıldıkları gibi dönenlerle, aziz nimetlerle, sonsuz bağışlarla ve onunla O, yalnızca o, dememiş miydin ömür boyuYaşarken de vardı oŞimdi deUzak olan bizdik O yakındıİçimizdeydi, kalbimizdeydiOnun için dönmedik mi içimize, kalbimize yaniOnun için sevmedik mi birbirimizi Seher vaktinden Cuma vaktine erdin Sevdiğinle birliktesin Şimdi sus ve konuşma Unutma ve hatırlaHatırla ki sen oydun, o da sendiMeyve tohuma döndü Tohum meyveyeÇiçek kokuları, dal yeşilliği ve sonsuz rüya Halvetten vuslata, geceden gündüze, ikilikten birliğe döndün Aslına döndün ve kendin oldun Gördün ki âlem dostla doluDünya da ahiretteHayat da ölüm deVe aşkRüyalarının nazlı ecesi Her şey onunla başlamadı mı? Şimdi hoştur onunla olmak, ondan gelene razı olmakPervane gibi şem'ine yanmak, yedi kat gökleri geçmek, kademinle arş üstüne basmak Yuvanı özleyen bir kuştun sen çünkü Kuş, pervaz vurup kafesten uçtu şimdi Haddeden geçtin nezaket oldun Himmet kuşağını kuşanıp bindin atına ve menzildesin Senin gönlün o şahın gözgüsü oldu Şimdi göresin orda aksi vurmuş cemali Tenhalardasın İyi ki ordasın Yer gök senin seyrangâhın artık Seyret alemleri onun gözüyle Seyran ve cevlan demindesin şimdi Yâr ile bayram etmenin vaktindesin Hamd ü senâlar, hamd ü senâlar İyi ki bildin sen seniİyi ki yürüdün kalbinin içineÖzünü bildin ve kendin oldun |
|