Başka Pencerelerden Bakmak Hayata |
07-27-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Başka Pencerelerden Bakmak HayataBaşka Pencerelerden Bakmak Hayata Başka Pencerelerden Bakmak Hayata Elvida ÜNLÜ Tevazudur istişare Bilginin, fikrin; bilenin ve fikir sahibi olanın hakkını teslim etmektir Kendi hakkımızı teslim etmektir Haddi aşmamaktır Görmektir yanımızdakini Her gün aynı pencereden aynı denizi mi görürüz? Sormak, farklı pencerelerden bakmaktır güne Başka başka pencereler açmaktır önümüze Bir gün dağı eklemek manzaramıza Bir gün sokağı, hani insanların telaşlı telaşlı koştuğu o sokağı Bir gün yeni çiçeğe durmuş erik ağacını Sormak, sor dediği için Sormak, sorduğu için Danışmak Yanımızdaki yöremizdeki herkesle hazır olmak hayata Onlar “… Onların işleri kendi aralarında istişare iledir…” (Şûra, 38) Kimlerden bahseder, kimleri anlatır? Tevazu sahibi müslümanları Ki onlar sadece kendi akıllarına güvenip kibirle yürümezler Yanındakini yöresindekini bilir, tanır Yeri gelir bir çocuktan akıl sorarYeri gelir bir ihtiyara anlattırırlar Renkleri katarlar hayatlarına Bilgilidirler oysa Çünkü en büyük bilgiyle donanmıştırlar Her şeyi bilmediğinin, bilemeyeceğinin bilgisiyle… Günün nasıl geleceği öncesinden bellidir “…Yapacağın işlerde onlarla istişare et Bir kere de azmettin mi artık Allah’a güvenip dayan Çünkü Allah kendine güvenip dayananları sever” (Âl-i İmran, 159) Uhud Günü öncesidir Hani yiğitlerin düşeceği, Allah Rasulü sav’in kanının düşeceği toprağa… Düşman gelmek üzere Alınmak için bekleyen hınçlarıyla, intikamlarıyla Hırslarıyla geliyorlar Öfkeyle sıkılmış elleri Allah Rasulü sav arkadaşlarıyla konuşuyor Ne yapmalı bu düşmana karşı? İslâm ve insan düşmanlarına karşı? İstiyor ki Medine’yi savunalımÇıkmayalım şehrin dışına, şehri içten savunalım Lakin Bedir erleri övülmüştü Bedir’e katılamayanlar üzgün Şimdi önlerinde Uhud Günü varKahramanca dövüşüp toprağa düşmek belki Belki… İstiyorlar ki meydan savaşı olsun Allah Rasulü sav değer vermiş arkadaşlarına Sormuş Şimdi kendi isteğinin dışında bir şey isteyince onlar, karşı mı çıkacak? Sormak sorumluluk ister İstemediğimiz bir sonuç çıkarsa, hoşumuza gitmeyen bir karar verilirse danıştığımızda, o karara uyma sorumluluğu Ve Allah Rasulü sav yola çıkmak için zırhını giydi Allah adı yücelsin diye İnsan kendini bilsin diye Zulüm kalksın diye… Arkadaşları kendi aralarında konuşuyorlardı bu arada ve “yanlış yaptık” dediler “Allah Rasulü savunma savaşı istiyordu Şimdi biz böyle bir karar verdik diye meydana çıkacak” Üzüldüler Peygamberimiz’e gelerek “Ey Allah’ın Rasulü, istediğin gibi olsun Biz kararımızdan vazgeçtik Medine’yi savunalım, meydana çıkmayalım” dediler Lakin Allah Rasulü sav kararını vermişti: “Bir peygamber zırhını giydikten sonra asla çıkarmaz!” Kendine rağmen alınan karara uydu Ve dedi ki lisan-ı haliyle: “Bir karar verdiğiniz zaman dönmeyin” Zira Allah Tealâ buyurmuştu: “… Bir kere azmettiğin zaman artık Allah’a güvenip dayan…” Arkadaşlarının görüşlerine de başvurup bir karar aldığında o kararın arkasında ol! Gönüller aynı topraktandır Hendek Savaşı öncesidir Diğer adı Ahzap olan savaş öncesi Allah Rasulü sav savunma savaşı istemektedir Üzerlerine çeşit çeşit düşman gelmek üzereyken arkadaşlarıyla görüşür, konuşur Müşrikler, münafıklar, yahudiler el birliği etmiş müslümanların üzerine gelmekteyken… Bir arkadaşı; hicret sonrası müslüman olmuş ve daha sonra Allah Rasulü sav fidyesini ödemiş de azat olmuş İranlı aslen Allah Rasulü sav’in kanından değil Toprağından değil Selman-ı Farisî, yani İranlı Selman ra bir fikir verir “Biz İran’da şehrin etrafına büyük ve derin hendekler kazardık Ve şehri o hendeklerin arkasından savunurduk” Allah Rasulü sav ve diğer müslümanlar bu fikri benimsediler Zira Allah Rasulü sav alemlere rahmet olarak gelmişti ve çok fazla kan dökülsün istemiyordu Düşmanlık edenlere karşı savunmaydı savaşları Kendilerine zulmedenlere karşı Hayata kıyanlara karşı… Ve belki bir sabah ezanı gökleri ve yerleri pîr ü pâk ederken ilk kazma sesleri duyuldu En çok özleyen, en çok bekleyen Hudeybiye Antlaşması günü “Feth-i mübin diye nitelediği Rabbimizin Fakat bilmiyoruz, bilmiyor Allah Rasulü sav’in arkadaşları Gerçekten neyi bilirdik ki biz öğretmeseydi Neyi anlardık anlatmasaydı? Üzgünler Hac edemeden dönecekler Oysa ne kadar istemişlerdi Ne kadar özlemişlerdi Bilmiyorlar mıydı Allah Rasulü sav daha çok özlemişti, daha çok istemişti “Haydi” dedi Allah Rasulü sav; “Haydi, artık kurbanlarınızı kesiniz ve saçlarınızı tıraş ediniz!” Fakat haccetmemişler Üzgünler Bekliyorlar Belki değişir durum, belki bir yol açılır Mekke’ye, Kâbe’ye Kımıldayan yok Bilmiyorlar mı, fark etmiyorlar mı üzülüyor Allah Rasulü sav Çadırına girdi ve durumu eşlerinden Ümmü Seleme ra’ya anlattı Anlatırız birine, o an biz olan birine Bir ferahlatıcı rüzgâr eser Dağılır ağır hava Serinleriz Ümmü Seleme ra bir fikir verdi: “Ey Allah Rasulü, ashabınıza bir şey söylemeden siz kurbanınızı kesin, tıraşınızı olun Bu durumda onlar kendilerine zor gelen bu durumun ağırlığı altında bile olsalar sizin yaptığınıza tabi olacaklardır Üzülmeyin ve onları mazur görün” Bu istişareden sonra Allah Rasulü sav çadırından çıktı ve kurbanını keserek tıraş oldu Sözleşme belki fesholur diye bekleyen müslümanlar bunun imkansız olduğunu anlayarak birer birer kurbanlarını kesmeye ve tıraş olmaya başladılar O hale bürünmek Allah Rasulü sav’in yanında olan, ölçüyü ondan alan Hz Ömer ra halife olmuştu İstişareye kıymet verdi ‘Halifeyim, ne dersem o olur!’ demedi ‘İnsanların en bilgilisi, en seçilmişi olmasam bu görevde olmazdım!’ demedi Tevazu müslümanın aslî haliydiVe müslümanlardan da en çok idarecilere yakışırdı O halle kuşandı, o hale büründü “İstişare yapılmadan tatbik edilen işler başarısızlığa mahkumdur” dedi Halife Hz Ömer ra’nın istişare usulü şöyleydi: Önce konuyu müslümanlardan ulaşabildiği kişilerle görüşür, peşinden Kureyşliler’in fikrini sorar, son olarak da diğer sahabilerin fikrini alırdı Ve böylece en isabetli kararı verirdi Ve yine Hz Ömer ra zor bir meseleyle karşılaştığında çocuklar ve gençlerle istişare eder, onların zekâlarının keskinliğinden istifade ederdi Gerçekten sormak gerekeni sormaktır Danışmak, danışmış olmak için değil Sormak, sormuş olmak için değil Gerçekten istifade etmek içinBaşka başka pencereler açmak için Renkleri görmek, tatmak için Tek kanatla uçabilir miyiz? Kanatlar takınmak için Kararlarımızın altına imza istemek değil, birlikte karar almaktır istişare Bir olmak beraber olmaktır Birlikte atmasıdır kalplerimizin Ya da sorulmaması gerekenleri sormak değildir istişare Allah ve Rasulü bir konuda kesin hüküm verdikten sonra insanlara ne oluyor ki o konuda söz söyleyebilsinler, hüküm verebilsinler!? İnsanlara ne oluyor ki o hükmü istişareye açsınlar!? Ve ne oluyor ki o konuyu bir insandan soruyoruz? ‘Ne yapmalıyım?’ diye Ateşin yakacağını kim bilmez Neden sorarız ‘ateşe atlayım mı?’ diye Yanmamızdan birisi daha sorumlu olsun diye mi? Yoksa yanmayı göze alırız da, tek başımıza yanmayı mı alamayız? Ya da bizim yerimize o yanar diye mi düşünürüz? Oysa herkes ancak kendi yerine yanar, yanacaksa * * * Tevazudur istişare Bilginin, fikrin; bilenin ve fikir sahibi olanın hakkını teslim etmektir Kendi hakkımızı teslim etmektir Haddi aşmamaktır Görmektir yanımızdakini Önümüze çıkan çetrefilli, belki bizi batağa götürecek yoldan yürümek zorunda değiliz Başka başka yollar vardır İstişare kapımızdır Önümüze başka başka yollar açan kapımız İstişare yolların önünde adım atmadan önce beklemektir |
|