Yol O’Nun Adımlarıyla Doğruldu |
07-27-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Yol O’Nun Adımlarıyla DoğrulduYol O’nun Adımlarıyla Doğruldu Yol O’nun Adımlarıyla Doğruldu Elvida ÜNLÜ Yol dümdüz gitmez Dostlarımız hep dost ve düşmanlarımız hep düşman değildir Bir bakarız daha önce sevmediğimiz biriyle yakın oluvermişiz Ya da yakın olduğumuz birine kırılmış, darılmışız Bir gün yüz yüze bakacağız O gün utanmamak için, bakabilmek için gözlerimizin ta içine, yan yana olabilmek için; kızdığımızda, darıldığımızda ne yapmalıyız? Sonuçta biz inanmada birleşenleriz Sevgide birleşenleriz Allah Rasulü inanan her insana dosttu Yollar tıkandığında, yolu O’nun duruşuyla açmaya muhtacız Ve O ne yaptı, bakmaya O yalnızca Allah için kızdı, Allah için düşman oldu O’na kızanlar da bâtıl ilâhları ve saplantıları uğruna kızdılar Peki O, düşmanlarına nasıl davrandı? O’ndan öğrenmeye, O’ndan duymaya ihtiyacımız var O’nunla yürümeye bu çetin yolda… Kalplerin kapıları açılır O’nunla Zor günler Müslümanlar muhasara altında Siz misiniz günah işleyen, atalarının ilâhlarına dil uzatanlar? Güya tanrı adına ceza veriyorlar Zor günler Bazen yiyecek bir şey bulamayıp yaprak yer müslümanlar, bazen kuru bir deri parçasını ateşte yumuşatarak yemeye çalışırlardı Ama geçti gitti Kuru yerde de olsa uykular bitiyor Kuş tüyü yataklarda da olsa bitiyor Rüyaların ya hafifliği ya da ağırlığı kalıyor geriye Ve bir gün Kureyş susuz kalıyor Peygamber sav’e geliyor: “Ya Muhammed! Kavmin helak oluyor Kavminin kurtulması için Allah’a yalvar” O kavim değil miydi Peygamber sav ve bağlılarını helake uğratmaya çalışan? Onlar değil miydi bir lokma ekmeğe, bir yudum suya muhtaç eden? Şimdi birden suyun sahibini mi hatırladılar? Ne oldu, ne olacak? Peygamber sav intikam peşinde değildir Kollarını kaldırarak dua eder Allah Tealâ bu duasını kabul eder Damlalar iner Mekke üstüne * * * Uhud Savaşı sırasında düşmanlar Hz Peygamber sav’in üzerine taş yağdırmış, dişini kırmış, alnından yaralamışlardı Fakat Allah Rasulü sav ellerini kaldırır dua eder Dua eder ki Allah gazap etmesin Dua eder ki O, rahmet peygamberidir Dua eder ki O, “Rahmetim gazabımı geçti” diyen Rabbin sözcüsü, halifesidir Ve “gönderilen gönderenin kadrincedir” O’na merhamet yakışır: “Ey Rabbim! Kavmimi hidayet et Çünkü hakikati bilmiyorlar” * * * Bir şehir bu kadar üzülür mü, bu kadar utanır sıkılır mı hiç? Toprağında Allah’ın Rasulü sav taşlanmış Yaralanmış Üzülmüş Kovulmuş şehirden Taif üzgün Lakin toprağın sesinden, hayatın ve kendi gönlünün sesinden uzak insan nasıl duysun şehrinin sessiz gözyaşlarını? Semada yankılanır: – İstersen şu dağı üzerlerine yıkayım! – Hayır Rabbim, istemem Belki onların soyundan sana ibadet edecek çocuklar doğar On iki sene geçmiştir bu hadisenin üzerinden ve Taifliler hâlâ aynı inattadır İslâm ordusu üzerine mancınıkla ateşler atmıştır Arkadaşları Peygamber sav’den Taiflilere lânet okumasını ister Allah Rasulü sav ellerini kaldırır ve dua buyurur: – Allahım, Taif’i doğru yola ilet ve bize kat Duaları ses verdi Ve Taif heyeti Medine’ye gelerek İslâm üzre biat ettiler * * * Dua gönülden gönle varan yolu açandır İlk adımdır o bilinen ve görünenin ötesinde Allah Rasulü sav Mekke’nin, Taif’in kapılarını kılıçla değil duayla açtı Zira o şehrin duvarları değil gönlü teslim oldu Kılıca teslim olmaz gönüller Sahibine teslim olur ancak yollar açılırsa Vefa benden bana Übey oğlu Abdullah münafıkların başıydı İslâm’a fenalık etmek, müslümanların arasına fitne sokmak için hiçbir fırsatı kaçırmazdı Savaşlarda adamlarıyla meydanı terk ederek mücahitlerin moralini bozmaya çalışırdı Temiz ve pak Hz Aişe’ye dil uzatmaya kadar her türlü fenalığı yapıyordu Allah Rasulü sav ise affederdi Zira O büyük düşünüyordu Af ve merhamet, dua ve vefa illâ ki karşılık bulurdu O insandan bulmasa, onların çocuklarından bulurdu Ve nice çocuklardan Übey oğlu Abdullah öldüğünde Allah Rasulü sav kendi gömleğini gönderdi Ona sararak gömsünler diye Şaşırdı müslümanlar Allah Rasulü sav anlattı: – O, amcam Abbas’a gömleğini vermişti Hz Abbas ra Bedir esirleri arasındaydı Esirler bitap vaziyetteydiler, elbiseleri parçalanmıştı Kendileri de zor durumda olmalarına rağmen sahabiler neleri varsa esirlerle paylaştılar, esirleri giydirdiler Ancak Abbas ra uzun boylu olduğu için ona elbise ayarlayamamışlardı Ona Übey oğlu Abdullah elbise göndermişti Allah Rasulü sav Bedir gününde amcasına yapmış olduğu iyiliği unutmadı Bir münafığa karşı duyulsa da vefa, duyanı yüceltir Kadirşinaslık bizi büyütür Bu hadiseleri izleyen gelecek nesilleri büyütür, doğrultur Adalet, zor zamanda Hayber Kalesi fethedilmişti Toprakları İslâm mücahitleri arasında paylaştırıldı Fakat yine o toprakları Yahudiler işleyecek, müslümanlara vergi ödeyeceklerdi Mahsul zamanında Abdullah bin Süheyl ra yeğeni Muhayyise ra ile vergileri almaya Hayber havalisine gittiler Yahudiler tuzak kurarak Abdullah bin Süheyl ra’ı öldürdüler Ve cesedi bir çukura attılar Muhayyısa ra Medine’ye dönerek amcasının Yahudiler tarafından öldürüldüğünü söyledi Rasul-i Ekrem sav sordu: – Amcanı yahudilerin öldürdüğüne yemin eder misin? Muhayyise ra yemin veremedi: – Hayır, çünkü amcamı yahudilerin öldürdüğünü gözümle görmedim Rasul-i Ekrem sav buyurdu: – O halde yahudiler yemin etsinler Yahudiler yalan yere yemin edebilirdi Fakat adaleti ve doğruluğu Peygamber sav’den öğrenmiş bir müslüman ise asla… Olayı gören hiç kimse olmadığı için Rasul-i Ekrem sav yahudilere ceza vermedi Oysa o yerlerde onlardan başkası yaşamıyordu Ve yahudilerin hilekârlığı olsun, İslâm düşmanlığı olsun gayet iyi biliniyordu Vazife başında öldürüldüğü için de İslâm memurunun ailesine diyet ödendi Allah Rasulü sav adaleti en zor zamanda en büyük düşmanlarına karşı uyguluyordu O eskidendi, sen yenileyensin Her kabile gelerek biat ediyor, gönlüne teslim oluyordu Fakat yalancı Müseyleme’yi yetiştiren Hanifeoğulları müslümanlara karşı çıkmaya yeltendiler Onların reisi Üsal oğlu Sümame müslümanlar tarafından yakalandıRasul-i Ekrem sav mescide gelince Sümame’yi gördü ve sordu: – Benden ne bekliyorsun? Sümame konuştu: – Muhammed! Beni öldürecek olursan, evet, ölümü hak etmiş bir adamı öldürmüş olursun Fakat affedecek olursan beni ağır bir sıkıntıya sokarsın Fidye istiyorsan vermeye hazırım Allah Rasulü sav biraz düşündü Ertesi gün ve üçüncü gün yine aynı soruyu sordu Sümame’ye Ve aynı cevabı aldı Bunun üzerine Sümame’nin serbest bırakılmasını söyledi Sümame, Efendimiz sav’e şöyle dedi: – Ey Muhammed! Şu dünyada en nefret ettiğim insan sendin Bugün ise en sevdiğim insansın sen Eskiden en hoşlanmadığım din senin dinindi Şimdiyse canımdan fazla sevdiğim din senin dinin Eskiden hiç görmek istemediğim şehir bu şehirdi Bugün kendisinden hiç ayrılmak istemediğim şehir bu şehir * * * Hiç kimse sevilmedi O’nun kadar O’na duyulan öfke de canına kastettirecek kadar büyüktü, derindi O, ölçüyü koydu ve O’nunla ölçüsünü buldu duygular Kalplerimiz kimi sevecek, kime öfke duyacak bildi Nasıl sevecek, nasıl öfke duyacak bildi Yoksa biz şaşıranlardandık Bugün gönüller gittikçe birbirinden uzaklaşıyorsa, biz kendi gönlümüzden uzaklaştığımız içindir Düşmanlarının gönlünü kazanan bir Peygamberin ümmeti dostlarını kazanamıyorsa, Peygamberinden uzak kaldığı içindir |
|