Nimetleri Doğru Yerde Kullanmak |
07-27-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Nimetleri Doğru Yerde KullanmakNimetleri Doğru Yerde Kullanmak Bu dünyâ ni’metleri geçicidir ve aldatıcıdır Âhirette ele girecekler ise sonsuzdur ve dünyâda iken kazanılır Dünyâ, zevk için, lezzet için yaratılmadı Âhiret, bunun için yaratılmıştır Dünyâ ile âhiret, birbirinin zıddı, tersidir Birini sevindirmek, ötekinin gücenmesine sebep olur Dünyânın ömrü, âhiretin uzunluğu yanında, deniz yanında bir damla kadar bile değildir İnsanların, âhiretteki ni’metlere kavuşamamaları, ondan yüz çevirdikleri içindir Allahü teâlâyı inkâr edip, Onun emir ve yasaklarından yüz çeviren çok kimsenin, dünyâ ni’metleri içinde yaşadığı görülmekte ise de, bunlara dünyâ için çalışmalarının karşılığı verilmektedir Allahü teâlânın, yalnız dünyâ için çalışanlara verdiği dünyâlıklar, hakikatte azâb ve felâkettir, ni’met şeklinde gösterilen musîbetlerdir Mü’minûn sûresinin 56 âyet-i kerîmesinde meâlen; (Kâfirler, mal ve çok evlât gibi dünyâlıkları verdiğimiz için, kendilerine iyilik mi ediyoruz, yardım mı ediyoruz sanıyor Peygamberime inanmadıkları ve dîn-i islâmı beğenmedikleri için, onlara mükâfât mı ediyoruz, diyorlar? Hayır öyle değildir Aldanıyorlar Bunların ni’met olmayıp, musîbet olduğunu anlamıyorlar) buyurulmuştur Seyyid Ali Hemedânî hazretleri buyuruyor ki: “Güç, kuvvet sâhibi olanlara bu nîmet, Allahü teâlâ tarafından verilmiş bir emânettir Bazıları bununla ebedî saâdet tohumlarını eker ve sonsuz Cennet nîmeti kazanırlar Mağrur ve gâfil olanlar ise, bu güç ve kuvveti, birkaç günlük dünyâ hayâtı için harcarlar ve kendilerine verilen ömrü, kıymetsiz şeyleri toplamakla zâyi ederler Uzun âhiret yolculuğu için hazırlanmaktan gâfil olurlar Böylece insanların haklarını unuturlar, yerine getirmezler Allahü teâlânın emirlerine uymayı elden kaçırırlar Bu insanlar dünyânın geçici nîmetlerine dalıp, Allahü teâlâyı unutmaları sebebiyle âhirette Cehenneme atılacaklar ve kendilerine rahmet edilmeyecektir” Harâmlardan kaçınmak iki türlüdür Birincisi, yalnız Allahü teâlânın haklarına dokunan günâhlardan kaçınmaktır İkincisi ise, insanların, mahlûkların hakları da bulunan günâhlardan kaçınmaktır ki bu dahâ mühimdir Allahü teâlâ, hiçbir şeye muhtâç değildir ve çok merhametlidir Kullar ise, pekçok şeye muhtâçtırlar Resûlullah efendimiz; (Üzerinde kul hakkı olan, mahlûkların malına, ırzına dokunan, ölmeden önce helâllaşsın, ödesin! Zîrâ o gün altının, malın değeri olmaz O gün, hak ödeninceye kadar, kendi sevâplarından alınacak, sevâpları olmazsa, hak sâhibinin günâhları, buna yüklenecektir) buyurmuştur Ömer bin Abdülazîz hazretlerinin hastalığı ağırlaşınca yakınları doktor çağırır Doktor gelip muâyene edince; - Bu hasta zehir içmiş Hayâtı hakkında teminât veremem der Ömer bin Abdülazîz hazretleri; - Sâde bana değil, zehir içmemiş olanların hayatı hakkında da teminat verme! buyurur Doktor; - Zehir içtiğinin farkında mısın? deyince; - Evet, mîdeme inince anladım cevabını verir Doktor; - Tedâviye hemen başlayalım, deyince Ömer bin Abdülazîz hazretleri; - Tedâviye gerek yok Rabbime kavuşmam, benim için daha güzeldir buyurur ve ağlamaya başlar Kendisine; - Niçin ağlıyorsunuz? Allahü teâlânın yardımı ile nice sünnetleri ihyâ ettiniz ve insanlara adâletle muamele ettiniz denilince; - Ben, Allahü teâlânın huzûruna bütün milletin hesâbını vermek üzere çıkacak değil miyim? Herkese âdil olarak davranabildiğimden emin değilim Yaptığım kusurlar da var Bunlardan dolayı korkuyorum ve ağlıyorum cevabını verir Netice olarak Allahü teâlânın ni’metleri, her ân, insanların iyisine de, kötüsüne de gelmektedir Fark, bunları kabûlde, alabilmekte, yerinde kullanmakta ve bâzılarını da almamak, yerinde kullanmamak sûretiyle, insanlardadır Nahl sûresinin 33 âyet-i kerîmesinde meâlen buyurulduğu gibi: (Allahü teâlâ, kullarına zulmetmez, haksızlık etmez Onlar, kendilerini azâba, acılara sürükleyen bozuk düşünceleri, çirkin işleri ile kendilerine zulüm ve işkence ediyorlar) Osman Ünlü |
|