|
|
Konu Araçları |
allah, bizleri, burnumuzun, korusun, sürtünmesinden, yere |
Burnumuzun Yere Sürtünmesinden Allah Bizleri Korusun |
07-27-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Burnumuzun Yere Sürtünmesinden Allah Bizleri KorusunBurnumuzun yere sürtünmesinden Allah bizleri korusun Hadis-i şeriflerde nakledildiğine göre, Peygamber Efendimiz bir keresinde minbere çıkıyordu Merdivenden yukarı çıkarken birinci basamakta "âmin!" dedi İkinci basamakta yine "âmin!" dedi Üçüncü basamakta bir kere daha "âmin!" dedi Hutbeden sonra, sahabe efendilerimiz üç tane "âmin" demesinin hikmetini sordular Nebiler Serveri (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdular: "Cebrâil aleyhisselam geldi ve 'Anne-babasının ihtiyarlığında onların yanında olmuş ama anne-baba hakkını gözetmemiş, onlara iyi bakarak mağfireti yakalama gibi bir fırsatı değerlendirememiş kimseye yazıklar olsun, burnu yere sürtülsün onun!' dedi, ben de 'âmin!' dedim Ardından, 'Bir yerde adın anıldığı halde, Sana salât ü selâm getirmeyen de rahmetten uzak olsun, burnu yere sürtülsün!' dedi, ben yine 'âmin' dedim Ve son basamakta Cebrâil, 'Ramazan'a yetişmiş, Ramazan'ı idrak etmiş olduğu halde Allah'ın mağfiretini kazanamayan, afv ü mağfiret bulamayan kimseye de yazıklar olsun, rahmetten uzak olsun o!' dedi, ben de 'âmin' dedim" Her üç meselede de Cenab-ı Hak kullarına bu sorumlulukları yüklüyor Bu vesileyle de onları affetmek ve mağfiretiyle serfiraz kılmak istiyor Ancak kul, oradaki o vazifeyi, o sorumluluğu yerine getirmediği için öyle bir nimetten tam istifade edemiyor Yani, ihsân-ı İlâhî olarak insan anne ve babasını idrak etmiş; ihsân-ı ilâhî olarak nâm-ı Celîl-i Muhammedî onun yanında yâd edilmiş ve ihsân-ı ilâhî olarak Ramazan-ı Şerif'e erişmiş Fakat bu nimetlerin, bu ihsanların kadrini bilememiş Oysaki bunlar, bulunmaz fırsatlardır Kapıya kadar gelen bu fırsatları değerlendirmemek "burnu yere sürtülsün, yazıklar olsun" itabına müstehak olmak demektir Ramazan-ı Şerif orucu çok önemli bir ibadettir Kur'an-ı Kerim'de uzun uzun oruçtan bahsedilir Ayrıca gerek ibadetlerde gerekse muamelatta işlediğimiz kusurlara bedel kesilen cezalarda kefaret olarak da farklı miktarlarda oruç takdir edilmiştir Demek ki orucun günahları, hataları eriten çok önemli bir etkisi bulunmaktadır Rical kitaplarına göz atıldığı zaman, mana âleminin yıldızları sayılan ehlullahın tamamının orucu hiç ihmal etmedikleri görülecektir Senelerce ara vermeden oruç tutan, en küçük bir günahından ötürü kendine günlerce oruç cezası kesen insan sayısı hiç de az değildir O halde oruç hem günahları eriten hem de kulun derecesini yükselten bir hususiyete sahiptir Makbul ve muteber bir oruç için ihlâs çok önemlidir Kul, oruç tutarken hulûs içinde olmalıdır Orucu Cenâb-ı Hakk'ın kendisine bir armağanı gibi telakki etmeli ve katiyen onun içine Rabb'in rızasından başka bir şey karıştırmamalıdır Dahası, sürekli "Orucumu tam tutamadım, onu hakkıyla eda edemedim, Ramazan'ın hakkını veremedim" düşüncesi içinde bulunmalıdır Yoksa bir şey yapıyor gibi ister başkalarına karşı, isterse kendi iç dünyasında çalıma girme ihlâsa manidir ve orucun bereketini kaçırır "Nice oruç tutanlar vardır ki, yemeden içmeden kesilmeleri onların yanına açlık ve susuzluktan başka kâr bırakmaz" hadisi bu yönüyle önemli bir uyarı ve tehdidi ihtiva etmektedir Öyleyse, orucun aynı zamanda bütünüyle Cenâb-ı Hakk'a, O'nun rızasına bağlanması gerekir Zaten bir kulun, orucu, O'ndan alıp kendisine mal etmesi, onunla Allah'ın rızasının dışında bir kâr elde etmeye çalışması orucun va'z ediliş hikmetine de aykırıdır Çünkü Cenâb-ı Hak buyuruyor ki: "Oruç sırf Benim rızam için tutulur, onun mükâfatını da bizzat Ben takdir eder, veririm" Allah Teâlâ orucu nasıl tutmayı emretmişse ve neye "oruç" diyorsa orucu öyle tutmak gerekir İnsanın Ramazan-ı Şerif'ten beklenen neticeyi kazanması ve kendisine "yazıklar olsun" denmemesi için, yeme-içmeden kendisini alıkoyduğu gibi ağzını da münasebetsiz, manasız, yakışıksız, yalan ve gıybet gibi şeylerden mutlaka uzak tutması gerekir Hatta gereksiz şeylerden, yani çok konuşmaktan uzak tutması, ağzını sürekli hayırla açıp-kapaması şarttır Muhterem Hocaefendi'nin her zaman ikaz buyurdukları üzere, "dilini sohbet-i Cânân'la süslemesi, gözlerini kontrol altına alması, yasağa bakmaması, baktığı şeyleri iyi görmesi, iyi yorumlaması, her şeyden iyi manalar süzmesi, iyi manalar sağması lazımdır" Böylece eskilerin tabiriyle bütün âzâ u cevârihine oruç tutturmalı; maddi ve manevi bütün aza ve organlarına oruç lezzetini tattırmalıdır Her ibadetin dünyada bir kısım faydaları, maslahatları, hikmetleri görülebilir Meselâ, zekât bir köprü, fakir sınıfla zengin sınıf arasında bir irtibat vesilesi sayılabilir Veya hac aynı zamanda çok geniş bir kongre kabul edilip orada milletler arası dünyevi bazı meseleler de görüşülüp halledilebilir Bu haccın dünyevî faydalarından biridir Kurban vb ibadetlerle alakalı da benzer hikmetler sayılabilir Fakat orucun dışa vuran böyle bir yanı yoktur; o tamamen Allah'a aittir Mükâfatı da günah ve kusurlardan mağfirettir Peygamber Efendimiz buyururlar ki: "Kim sevabına inanarak ve ecrini Allah'tan bekleyerek Ramazan orucunu tutarsa onun geçmiş günahları affedilir" Şayet her sene tutulan oruçla insanın geçmiş günahları affediliyorsa, insan son tuttuğu oruçla son işlemiş olduğu günahlardan da affedilmiş ve temizlenmiş olarak Allah'ın huzuruna gider Ve böyle bir insan kazanmıştır Dolayısıyla onun ne burada, ne kabirde, ne de mahşerde burnu yere sürtülmez Süleyman Sargın |
|