|
|
Konu Araçları |
bilinemeyen, kesin, kestiğini, kişilerin, müslüman, olmadığı, olup, uygundur, yemek |
Müslüman Olup Olmadığı Kesin Bilinemeyen Kişilerin Kestiğini Yemek Ne Kadar Uygundur? |
07-27-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Müslüman Olup Olmadığı Kesin Bilinemeyen Kişilerin Kestiğini Yemek Ne Kadar Uygundur?Müslüman olup olmadığı kesin bilinemeyen kişilerin kestiğini yemek ne kadar uygundur? Mumine Sitesi Hocam, Öncelikle size ulaşabildiğim için Rabbime şükürler olsun Hocam size önce konuyu baştan anlatmaya çalışayım Bundan takriben 1 sene önce eşimle bir arkadaş aracılığı ile tanıştık Evlenmeden önce bir konu üzerinde (şu anki konu da aynı) baya araştırma yaptık Hocam konu kısa şöyle: Hanımım kesinlikle et yemiyor ve bunun haram olduğunu söylüyor ve buna inanıyor Tamam dedim bakalım beraber başladık araştırmaya Ve takıldığımız konu hep aynı yer olduOna göre şu an yaşadığımız toplum çok karışık, insanlar bilerek ya da bilmeyerek şirk içindeler bu yüzden toplumu şirk toplumu kabul ediyor bundan dolayı kesen adam müslüman olmadığı için yemenin haram olduğuna inanıyor Ayrıca bayanlara da aynı gözle baktığından bayanlarla aynı ortamda abdest almıyor Sebebini sorduğumda o insanı tanımadığın, nasıl biri olduğunu bilmediğini ve Allah'ın mümin kadınlara şirk koşan ya da kafir bayanlara karşı da örtünmesi gerektiğini söylüyor Delili doğru ama gene tanımlamada takılıyoruz Ben ise: Tamam toplum hakikaten karışık, iman ettiğini söyleyenlerin hepsi gerçekten neye iman ettiklerini bilmiyorlar, insanların bazıları bilmeyerek şirke düşüyorlar Bundan dolayı ben bu insanları cahil olarak görüyorum Çünkü adam çıkıp açıkça islamı inkar etmiyor, ben de elhamdülillah müslümanım diyor, Allah'ı seviyorum diyor Ama toplumla ilgili genel bir şey demem gerekirse bu insanlara müslüman tavrı gösteririm ve et yerken de bismillah derim ve yerim, yiyorum da Bilmiyorum hocam ben İslam'ı bu şekilde öğrendim belki hatalıyımdır ama bana diğeri çok, nasıl desem acımasız geliyor Bunlar cahil diyelim ve bu şekilde görelim, diyorum; Yunus suresindeki ayeti işte onlar zalimlerdir ama insanlar bilmiyor ayetini söylüyor Ya diyorum oradaki bilmiyorlar o anlamdaki bilmeme değil dönüp gene takılıyoruz bu konuda Sonra bu konuyu şöyle kapatmıştık o zaman; Bak dedim ben senin düşüncene yanlış demiyorum seni takvalı da buluyorum ve sana hiç bir şeyi zorlamıyorum da yemen için (Hatta onun yemesi için kurban kestim) Ama ben senin gibi düşünmüyorum bu şekilde düşünüyorum ve bu şekilde amel ediyorum Ve bunun hesabını ben vereceğim Rabbime Kim doğru kim yanlış onun tartışmasını yapmıyorum sen o şekilde amel et ben de bu şekilde Ve evliliğimiz bu şekilde devam etsin Sonra şimdi geldik bu zamana ara ara bu konular konuşuyorduk ama ne zaman konuşsak hep aynı yerde yorumdan dolay takılıyorduk Sonra eşim kendi kendine düşündüğünde bana göre bunlar vesvese eşime göre vicdanı şunları söylüyormuş: 1-) Sen bildiğinle amel etmiyorsun Ve senin o eşle kalman yanlış 2-) Allah'a bunu hesabını nasıl vereceksin 3-) Eşin böyle yapmakla şirk koşuyor 4-) İslam için senin ayrılman gerekli 5-) Sen yemiyorsun ve senin sebeplerin var o kocan olduğundan dolayı mı ona cevaz veriyorsun gibi yüzlerce şeyler hocam Sonra başlıyor hüngür hüngür ağlamaya 6-) Eşinin delilleri var o şekilde hesap verecek ya sen kendi delillerine aykırı yaşıyorsun sen nasıl hesap vereceksin Seni seviyorum ama seninle kalmam benim için bir imtihan, kalırsam günahkar olurum vs Hocam ben mi yanlış yapıyorumYani insanları o şekilde tanımlamak bana yanlış geliyor O zaman hangi bir insana bakacağız ki Bu hayat bu kadar zor olmamalı, İslam hayatı bu kadar zorlaştırmaz diye düşünüyorum Çünkü insanların geneli müslümanım diyor her ne kadar yaşamasa da O zaman o şekilde davranmalıyız diye düşünüyorum Eşimin bana sunduğu delillere gelince; Malum ayetler ama ayetin birindeki ifadeyi yani "sizin kestikleriniz müstesna" ifadesini yani bizden müslüman olanlar diye yorumluyor Aslında siz de sorunumuz yok ama o siz kim diyince gene aynı yerde kalıyoruz Sonra Peygamberimizin bu konu ile ilgili bir hadisi var Peygamberimize gelip bu konu ile ilgili sorduklarında peygamberimiz Allah'ın adını anarak yiyin diyor Bunun içinde açıklaması şöyle, o gittikleri topluluklar yeni İslam'a girmiş, İslam'ı kabul etmişlerdi (Yani müslümanlardı) Başka bir hadis de de yine aynı şekilde olan Mecusilerin olduğu yerde araştırıp yememizi tavsiye ediyor O konuda da bu toplum (yaşadığımız) da o toplum gibi diyor Ve buna benzer hadis ve ayetler Aslında hocam hadis ve ayetlerde sorunumuz yok bende aynılarını kabul ediyorum ama nedense o farklı ben farklı şekilde yorumluyoruz Takılıp kalıyoruz Her halde farklı islamî eğitimlerden geçmemizden kaynaklanıyor İşte bundan dolayı sizinle de bu konuda konuşmak istiyorum, eşimle beraber Çünkü hem ilminizin hem de tecrübenizin hayırlı olacağına inanıyorum Ve şundan dolay kalbim inanın çok rahat, hayırla başladığına inandığım evliliğime ben elimden gelen her şeyi yaptım ve yapıyorum da Sizden de gösterdiğiniz cana yakınlık ve sıcaklık için teşekkür ediyorum Allah razı olsun Cevap: Bu soruyu da olduğu gibi -imlasına bile fazla müdahale etmeden- naklettim Çünkü okuyucularımın, içinde yaşadığımız toplumun problemlerini yakından öğrenmelerinde fayda görüyorum Soruya göre meselenin düğüm noktasını, bugün Türkiye'de yaşayan ve dini sorulduğu zaman "müslümanım" diye cevap veren, az veya çok islâmî pratiği (ameli) de olan kimselerin bazı hatalı söz ve davranışlarından dolayı şirke düşüp düşmedikleri oluşturmaktadır Soruyu soran kardeşimizin genç karısına göre "şu an yaşadığımız toplum çok karışık, insanlar bilerek ya da bilmeyerek şirk içindeler, bundan dolayı hayvan kesen adam müslüman olmadığı için et yemek haram oluyor Ayrıca bayanlara da aynı gözle baktığından bayanlarla aynı ortamda abdest almıyor Kocası sebebini sorduğunda, "o insanı tanımadığını, nasıl biri olduğunu bilmediğini ve Allah'ın mümin kadınlara, şirk koşan ya da kafir bayanlara karşı da örtünmelerini emrettiğini" söylüyor" Dinsizler ile putperestlerin veya bâtıl (Ehl-i Kitab'ın dinleri gibi, şimdi bozulmuş bile olsa asıl Allah'tan gelmiş olan dinlerden başka) bir dine inananların kestikleri hayvanları müslümanlar yemezler; burası doğrudur Ehl-i Kitabın kendi dinlerine göre öldürüp yedikleri -domuz gibi türü müslümanlara haram olanlar dışındaki- hayvanları yemek ise müslümanlara helaldir (Mâide: 5/5) Ehl-i kitabın Allah ve peygamber inancı müslümanlarınkinden farklıdır; Allah'ın sıfatları ile ilgili yanlış, batıl inançları vardır, ancak kurban veya etlik keserken -sıfatlar hakkında yanlış inanç ve bilgi sahibi de olsalar- Allah'ın adını zikrederler, putperest olmadıkları için Allah'tan başka bir tanrının (putun) adını anmazlar; kestiklerinin yenmesi için işte bu yeterli görülmüştür (Azîmâbâdî, Ebû Dâvûd şerhi, V, 12) İnandıkları başka bir tanrının veya putun adını anmamak şartıyla, ya henüz alışmadıkları veya unuttukları için Allah'ın adını anmayı unutanlara, ihmal edenlere (böyle yapmış olmaları ihtimali bulunanlara) gelince bunların kestiklerini yerken "yiyenlerin besmele çekmeleri" istenmiştir (Ebû Dâvûd, Udhiyye, 18 vd) Bu genç hanımın yanıldığı nokta ise kesin olarak mümin olduğunu bilmediği kimseleri "şirke düşmüş, bir Allah'a kulluk ve ibadet ilkesinden ayrılmış" olarak kabul etmesidir Bu çok önemli bir hata, büyük bir kötü zan ve günahtır İnsanların inançları hakkında hüküm verirken dayanacağımız delil, onların beyanları (ifadeleri) ve dışa vuran, açıkta görülen ve bilinen davranışlardır "Biz dıştan bilinen ve görülene göre hükmederiz, insanların içini Allah bilir" ifadesi bu konuda düsturdur Bir savaşta, iman ettim dediği halde öldürdüğü bir kişi ile ilgili olarak hesaba çekilen sahâbî, "Korkudan, canını kurtarmak için la ilahe illallah" dedi, ben de bu sebeple onu öldürdüm" cevabını verince Peygamberimiz, "Kalbini yarıp da içini mi gördün; ya Rabbi, onun yaptığından berîyim, beni sorumlu tutma'" buyurmuşlardır İnsanlar şirke düşürüp düşürmediği şüpheli olan söz ve davranışlarla ilgili olarak da islamî kural şudur: "İmanına, müslüman olmasına ve böyle kalmasına delalet eden tarafa ağırlık verilir; yüzde doksan dokuz küfür, yüzde bir iman ihtimali bulunsa imanına hükmedilir" Şu halde Türkiye'de yaşayan ve müslüman olduğu bilinen, müslümanım diyen, küfre ve şirke düştüğü kesin olarak bilinmeyen her insan mümin, müslüman, tevhid ehli olarak kabul etmek durumundayız; aksi halde müminlere karşı kötü zan beslemiş, günaha girmiş oluruz Müslüman olamayan kadınların yanında tesettürün nasıl olacağı konusuna gelince: Nur sûresinin 31 âyetinde mümin kadınların, kimlerin yanında ziynet (kapatılması gereken) yerlerini açabilecekleri açıklanırken "kadınlar" ifadesi de geçmektedir Bunu bazı tefsirsiler "müslüman kadınları kastediliyor, diğerlerinin yanında açılamazlar" şeklinde anlamışlarsa da daha sağlam ve tutarlı olan yorum "bütün kadınlar aynıdır, kadın kadından örtünmez" şeklinde olandır (Ebû Bekir İbnu'l-Arabî, Ahkâmu'l-Kur'an, s 1372) Genç kızımızın bir yanlışı da farklı yorum, ictihad ve mezheplere göre hareket eden müminler arasındaki ilişki ile ilgilidir Kocasına, "Sen böyle düşündükçe, böyle anlayan ve yorumlayan hocalara uydukça ben seninle yaşayamam, senden boşanmam gerekir; çünkü sen de şirke düşüyorsun" demesi yanlıştır Muteber bir alime, mezhebe göre hareket eden kimse mümindir, doğru yoldadır, insanı İslam'dan çıkarmayacak ölçüde farklı mezheplere (İslam mezheplerine) mensup müminler arasında evlenmek, evli kalmak caizdir Mektubun ifadesi, genç kızımızın, ileri derecede vehim ve vesvese hastalığına tutulmuş olması ihtimalini de akla getiriyor Bu sebeple bir uzmana başvurulmasını ayrıca tavsiye ediyorum Hayrettin Karaman |
|