Ankebut Süresi Meali |
07-27-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Ankebut Süresi Mealiankebut süresi meali Mumine Sitesi 029-el-ANKEBÛT 29-el-ANKEBÛT Mekke'de nâzil olan bu sûre 69 (altmışdokuz) âyettir "Ankebût", örümcek demektir 41 âyetinde kâfirlerin işleri örümcek ağına benzetildiği için sûre bu ismi almıştır Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla 1 Elif Lâm Mîm 2 İnsanlar, imtihandan geçirilmeden, sadece "İman ettik" demeleriyle bırakılıvereceklerini mi sandılar? Bu ayetin, imanları sebebiyle çeşitli işkencelere maruz kalan bazı sahabiler hakkında nazil olduğu rivayet edilmiştir 3 Andolsun ki, biz onlardan öncekileri de imtihandan geçirmişizdir Elbette Allah, doğruları ortaya çıkaracak, yalancıları da mutlaka ortaya koyacaktır4 Yoksa kötülükleri yapanlar bizden kaçabileceklerini mi sandılar? Ne kadar kötü (ne yanlış) hüküm veriyorlar! 5 Kim Allah'a kavuşmayı umuyorsa, bilsin ki Allah'ın tayin ettiği o vakit elbet gelecektir O, her şeyi işiten ve bilendir 6 Cihad eden, ancak kendisi için cihad etmiş olur Şüphesiz Allah, âlemlerden müstağnîdir (O'nun hiçbir şeye ihtiyacı yoktur) 7 İman edip iyi işler yapanların (geçmiş) kötülüklerini elbette örteriz ve onlara, yaptıklarının daha güzeli ile karşılık veririz 8 Biz, insana, ana-babasına iyi davranmasını tavsiye etmişizdir Eğer onlar, seni, hakkında bilgin olmayan bir şeyi (körü körüne) bana ortak koşman için zorlarlarsa, onlara itaat etme Dönüşünüz ancak banadır O zaman size yapmış olduklarınızı haber vereceğim 9 İman edip iyi işler yapanları, muhakkak sâlihler (zümresi) içine katarız 10 İnsanlardan kimi vardır ki: "Allah'a inandık" der; fakat Allah uğrunda eziyete uğratıldığı zaman, insanların işkencesini Allah'ın azabı gibi tutar Halbuki Rabbinden bir nusret gelecek olsa, mutlaka, "Doğrusu biz de sizinle beraberdik" derler İyi de, Allah, herkesin kalbindekileri en iyi bilen değil midir? Bu manaya göre, samimi iman sahibi olmayan bu gibi kimselerin, Allah yolunda eziyete uğradıklarında, karşılaştıkları dünyevi işkenceleri, Allah’ın ahiretteki azabına denk tutmaları anlatılmış olur Bir de, “İnsanlardan gördüğü ezayı, Allah’ın azabı imiş gibi sayar” manası verilmektedir 11 Allah, elbette (O'na gönülden) iman edenleri de bilir, iki yüzlüleri de bilir (ortaya çıkaracaktır) 12 Kâfirler, iman edenlere: Bizim yolumuza uyun, sizin günahlannızı biz yüklenelim, derler Halbuki onların hiçbir günahını yüklenecek değillerdir Gerçekte onlar, kesinlikle yalan söylemektedirler 13 (Fakat gerçek şu ki) elbette kendi yüklerini (veballerini), kendi yükleriyle birlikte nice yükleri taşıyacaklar ve uydurup durdukları şeylerden kıyamet günü mutlaka sorguya çekileceklerdir 12 ayette, kafirlerin başkalarının günahını yüklenmeyeceği belirtilirken, bu ayette, doğru yoldan saptırdıkları kişilerin veballerini de taşıyacakları ifade edilmektedir Fakat burada uyumsuz bir durum yoktur Zira önceki ayette, kafirlerin, saptırmak istedikleri kimseleri kandırmak için onlara “Sizin günahınızı biz yükleneceğiz” deyip onların günahlarını kaldırmayı vaad ettikleri anlatılmaktadır Her iki ayet birlikte incelendiğinde, hiç kimsenin başkasının günahını –bizzat kendisi çekmeyi göze alsa bile- kaldırtmaya gücü yetmeyeceği, bununla birlikte, başkalarını doğru yoldan saptıranların kat kat vebal yüklenecekleri, fakat böylece, yoldan sapanların da kendi günahlarından kurtulmuş olmayacakları anlaşılmaktadır 14 Andolsun ki biz Nuh'u kendi kavmine gönderdik de o bin yıldan elli yıl eksik bir süre onların arasında kaldı Sonunda onlar zulümlerini sürdürürken tufan kendilerini yakalayıverdi 15 Fakat biz onu ve gemidekileri kurtardık ve bunu âlemlere bir ibret yaptık 16 İbrahim'i de gönderdik O kavmine şöyle demişti: Allah'a kulluk edin O'na karşı gelmekten sakının Eğer bilmiş olsanız bu sizin için daha hayırlıdır 17 Siz Allah'ı bırakıp birtakım putlara tapıyor, asılsız sözler uyduruyorsunuz Bilmelisiniz ki, Allah'ı bırakıp da taptıklarınız, size rızık veremezler O halde rızkı Allah katında arayın O'na kulluk edin ve O'na şükredin Ancak O'na döndürüleceksiniz 18 Eğer (size tebliğ edileni) yalan sayarsanız, bilin ki sizden önceki birçok milletler de (kendilerine tebliğ edileni) yalan saymışlardır Peygamber'e düşen, yalnız açık bir tebliğdir 19 Allah'ın, yaratılanı ilk baştan nasıl yarattığını, (ölümden) sonra bunu(nasıl) tekrarladığını görmediler mi? Şüphesiz bu, Allah'a göre kolaydır Bir taraftan, ölümden sonra dirilmeye, diğer taraftan da, tabiaattaki sürekli yenilenmeye işaret olunmaktadır 20 De ki: Yeryüzünde gezip dolaşın da, Allah ilk baştan nasıl yaratmış bir bakın İşte Allah bundan sonra (aynı şekilde) ahiret hayatını da yaratacaktır Gerçekten Allah her şeye kadirdir 21 O, dilediğine azabeder, dilediğini esirger Ancak O'na döndürüleceksiniz 22 Siz ne yeryüzünde ne de gökte (Allah'ı) âciz bırakamazsınız Allah'tan başka bir dost ve yardımcı da bulamazsınız İlahi hükümden kurtulmak için ne yeryüzünün en gizli yerine saklanmanın, ne de gökyüzüne çıkmanın fayda vermeyeceği anlatılmakta, insanların göğe çıkacaklarına da dolaylı olarak işaret edilmektedir 23 Allah'ın âyetlerini ve O'na kavuşmayı inkâr edenler -işte onlar- benim rahmetimden ümitlerini kesmişlerdir ve onlar için acıklı bir azap vardır24 Kavminin (İbrahim'e) cevabı ise: "Onu öldürün yahut yakın!" demelerinden ibaret oldu Ama Allah onu ateşten kurtardı Doğrusu bunda, iman eden bir kavim için ibretler vardır 25 (İbrahim onlara) dedi ki: Siz, sırf aranızdaki dünya hayatına has muhabbet uğruna Allah'ı bırakıp birtakım putlar edindiniz Sonra kıyamet günü (gelip çattığında ise) birbirinizi tanımazlıktan gelecek ve birbirinize lânet okuyacaksınız Varacağınız yer cehennemdir ve hiç yardımcınız da yoktur 26 Bunun üzerine Lût ona iman etti ve (İbrahim): Doğrusu ben Rabbim'e(emrettiği yere) hicret ediyorum Şüphesiz O, mutlak güç ve hikmet sahibidir, dedi Lut peygamber, Hz İbrahim’in kardeş çocuğudur Peygamber olduğu dikkate alındığında, onun daha önce küfürde olup da iman getirdiği düşünülemezAyette Hz İbrahim’i ilk tasdik edenin Lut aleyhisselam olduğuna işaret edilmektedir Hz İbrahim’in, zevcesi Sare ve Hz Lut ile birlikte –kendi doğum yeri olduğu söylenen- Küsa köyünden Harran’a, oradan Şam’a gittiği ve nihayet Filistin’e, Lut peygamberin ise Sodom denen yere indiği rivayet olunmaktadır Ayet daha çok bu rivayete göre manalandırılmaktadır Bununla birlikte, “Doğrusu ben Rabbime iltica ediyorum” şeklinde bir mana da verilmektedir 27 Ona İshak ve Ya'kub'u bağışladık Peygamberliği ve kitapları, onun soyundan gelenlere verdik Ona dünyada mükâfatını verdik Şüphesiz o, ahirette de sâlihler (zümresin) dendir 28 Lût'u da (gönderdik) O, kavmine demişti ki: Gerçekten siz, daha önce hiçbir milletin yapmadığı bir hayâsızlığı yapıyorsunuz! 29 (Bu ilâhî ikazdan sonra hâla) siz, ille de erkeklere yaklaşacak, yol kesecek ve toplantılarınızda edepsizlikler yapacak mısınız! Kavminin cevabı ise, şöyle demelerinden ibaret oldu: (Yaptıklarımızın kötülüğü ve azaba uğrayacağımız konusunda) doğru söyleyenlerden isen, Allah'ın azabını getir bize! 30 (Lût Şu fesatçılar güruhuna karşı bana yardım eyle Rabbim! dedi Lut (as)ın duası üzerine Allah, genç delikanlılar suretinde melekler gönderdi Sapıklar onlara da tecavüze yeltendiler ve sonunda helak oldular 31 Elçilerimiz İbrahim'e (iki oğul ihsan edeceğimize dair) müjdeyi getirdiklerinde şöyle dediler: Biz bu memleket halkını helâk edeceğiz Çünkü oranın halkı zalim kimselerdir 32 (İbrahim) dedi ki: Ama orada Lût var! Şöyle cevap verdiler: Biz orada kimlerin bulunduğunu çok iyi biliyoruz Onu ve ailesini elbette kurtaracağız Yalnız karısı müstesna; o, (azapta) kalacaklar arasındadır 33 Elçilerimiz Lût'a gelince, Lût onlar hakkında tasalandı ve (onları korumak için) ne yapacağını bilemedi Ona: Korkma, tasalanma! Çünkü biz seni de aileni de kurtaracağız Yalnız, (azapta) kalacaklar arasında bulunan karın müstesna, dediler Melekler, insan kılığında geldiklerinden, ilk önce HzLut onların melek olduğunu anlayamadı Delikanlı şekline bürünmüş oldukları için, kavminin onlara da sarkıntılık etmesinden endişelendi Bunun üzerine melekler, durumu açıklığa kavuşturdular 34 "Biz, şüphesiz, bu memleket halkının üzerine, yoldan çıkmalarına karşılık gökten (feci) bir azap indireceğiz" 35 Andolsun ki, biz, aklını kullanacak bir kavim için oradan apaçık bir ibret nişânesi bırakmışızdır Bu nişane, helak edilen kavmin başına gelenlerle ilgili hikayeler, harap olan yurtlarının kalıntıları, gökten yağdırılan taşlar, kapkara akan nehirler şeklindeki izahlarla tefsir edilmiştir 36 Medyen'e de kardeşleri Şuayb'ı gönderdik ve Şuayb: Ey kavmim! Allah'a kulluk edin, ahiret gününe umut bağlayın, yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmayın! dedi Ayetin “Ahiret gününe umut bağlayın” diye manalandırılan kısmı, “Ahirette sevap verileceğini umduğunuz işler yapın”, “Ahiret gününden korkun” şeklinde açıklanmıştır 37 Fakat onu yalancılıkla itham ettiler Derken, kendilerini bir sarsıntı yakalayıverdi ve yurtlarında diz üstü çöke kaldılar “Sarsıntı” şeklinde manalandırılan “racfe” kelimesi, bu olayda deprem ve Cebrail aleyhisselamın kalplere ürküntü veren bağrışı (sayha) şekillerinde tefsir edilmiştir Bu ikinci tefsire göre, “Onları bir titreme aldı” tarzında bir mananın verilmesi de mümkündür 38 Âd ve Semûd'u da (helâk ettik) Sizin için, (onların başına nelerin geldiği) oturdukları yerlerden apaçık anlaşılmaktadır Şeytan onlara yaptıkları işleri güzel gösterip onları doğru yoldan çıkardı Oysa bakıp görebilecek durumdaydılar39 Karun'u, Firavun'u ve Hâmân'ı da (helâk ettik) Andolsun ki, Musa onlara apaçık deliller getirmişti de onlar yeryüzünde büyüklük taslamışlardı Halbuki (azabımızı aşıp) geçebilecek değillerdi40 Nitekim, onlardan her birini günahı sebebiyle cezalandırdık Kiminin üzerine taşlar savuran rüzgârlar gönderdik, kimini korkunç bir ses yakaladı, kimini yerin dibine geçirdik, kimini de suda boğduk Allah onlara zulmetmiyor, asıl onlar kendilerine zulmediyorlardı 41 Allah'tan başka dostlar edinenlerin durumu, örümceğin durumu gibidir Örümcek bir yuva edinir; halbuki yuvaların en çürüğü şüphesiz örümcek yuvasıdır Keşke bilselerdi! Allah’tan başkasını dost edinerek kendilerine destek arayanların durumu, ayette örümceğe benzetilmiştir Ayette özlü olarak ifade edildiği üzere, örümcek bütün bütün evsiz değildir, kendine yuva edinir; fakat örümcek yuvasının çürüklüğü meşhur meseldir İşte örümceğin edindiği yuva ne kadar zayıfsa, Allah’tan başkasının destek ve himayesine güvenenlerin tutamağı da öylesine çürüktür 42 Allah, onlar'ın kendisini bırakıp da hangi şeye yalvardıklarını şüphesiz bilir O, mutlak güç ve hikmet sahibidir 43 İşte biz, bu temsilleri insanlar için getiriyoruz; fakat onları ancak bilenler düşünüp anlayabilir Kureyş’in cahilleri ve beyinsiz takımı, “Muhammed’in Rabbi, sinekten, örümcekten temsiller getiriyor” diye gülüp alay ediyorlardı Bu misallerin “insanlar” için verildiği belirtilerek, hayvandan farkı olmayan bu cahil ve düşüncesiz kimselerin bunu anlayamayacaklarına işaret edilmektedir 44 Allah, gökleri ve yeri hak olarak (yerli yerince) yarattı Şüphesiz bunda, iman edenler için (Allah'ın varlık ve kudretine) bir nişâne bulunmaktadır 45 (Resûlüm!) Sana vahyedilen Kitab'ı oku ve namazı kıl Muhakkak ki, namaz, hayâsızlıktan ve kötülükten alıkoyar Allah'ı anmak elbette (ibadetlerin) en büyüğüdür Allah yaptıklarınızı bilir Ayet, günaha götüren isteklerin baskısından kurtulmanın ve ruh yüceliğine erişmenin en sağlam yolunu göstermektedir Şüphesiz bu, en geniş manada “Allah’ı anmak”tır Kur’an tilaveti ve namaz, bunun en başta gelen şekilleridir Gerçekten, Kur’an’ın manalarını düşünenler için, Kur’an tilaveti, daha önce farkına varılamayan bir çok manaların açığa çıkmasını sağlar; kişiyi ulvi bir aleme götürür Kur’an tilavetinin fazileti ile ilgili pek çok hadis vardır Hakkı verilerek kılınan namazın da, ruhu ulvileştireceği ve mutlaka kötülükten alıkoyacağı, bu ayette ve bir çok hadiste ısrarla belirtilmektedir İyiliğe sevketmeyen, kötülüklerden alıkoymayan bir namaz ise, İslam büyükleri tarafından, sırtta taşınan bir vebal olarak nitelendirilmiştir 46 İçlerinden zulmedenleri bir yana, ehl-i kitapla ancak en güzel yoldan mücadele edin ve deyin ki: Bize indirilene de, size indirilene de iman ettik Bizim Tanrımız da sizin Tanrınız da birdir ve biz O'na teslim olmuşuzdur47 (Resûlüm!) İşte böylece sana (önceki kitapları tasdik eden) bu Kitab'ı indirdik Onun için, kendilerine kitap verdiklerimiz ona iman ediyorlar Şunlardan (Araplardan) da ona iman eden nice kimseler vardır Âyetlerimizi, ancak kâfirler (inatları yüzünden) bile bile inkâr eder Hz Peygamber’in “ümmi” yani okuma-yazma bilmeyen bir kişi olmasının başlıca hikmeti, bu ayette açıklanmış olmaktadır: Eğer Resul-i Ekrem, okuma-yazma bilen bir kişi olsaydı, ümmi olan peygamber için bile “Bu Kur’an’ı o uydurmuştur” demeye kalkan ve en açık mucizeleri inkar eden müşrikler, iftiralarına bir ölçüde mesnet bulmuş olacaklar ve daha çok kimseleri kandırabileceklerdi 48 Sen bundan önce ne bir yazı okur, ne de elinle onu yazardın Öyle olsaydı, bâtıla uyanlar kuşku duyarlardı 49 Hayır, o (Kur'an), kendilerine ilim verilenlerin sînelerinde (yer eden) apaçık âyetlerdir Âyetlerimizi, ancak zalimler bile bile inkâr eder 50 "Ona Rabbinden (başkaca) mucizeler indirilmeli değil miydi?" derler De ki: Mucizeler ancak Allah'ın katındadır Ben ise sadece apaçık bir uyarıcıyım51 Kendilerine okunmakta olan Kitab'ı sana indirmemiz onlara yetmemiş mi? Elbette iman eden bir kavim için onda rahmet ve ibret vardır 52 De ki: Benimle sizin aranızda şahit olarak Allah yeter O, göklerde ve yerde ne varsa bilir Bâtıla inanıp Allah'ı inkâr edenler (var ya), işte ziyana uğrayacaklar onlardır 53 Senden, azabı çarçabuk (getirmeni) istiyorlar Eğer önceden tayin edilmiş bir vade olmasaydı, azap elbette onlara gelip çatmıştı Fakat onlar farkında değilken, o ansızın kendilerine geliverecektir54 (Evet) senden azabı çarçabuk (getirmeni) istiyorlar Hiç şüpheleri olmasın, cehennem kâfirleri çepeçevre kuşatacaktır 55 O günde azap, onları hem üstlerinden hem ayaklarının altından saracak ve Allah (onlara): "Yaptıklarınızı (cezasını) tadın!" diyecektir56 Ey iman eden kullarım! Şüphesiz, benim arzım geniştir O halde (nerede güven içinde olacaksanız orada) yalnız bana kulluk edin Bu ayetin, işkenceye uğrayan Mekke müslümanlarının zayıfları hakkında nazil olduğu rivayet edilmiştir 57 Her can ölümü tadacaktır Sonunda bize döndürüleceksiniz58 İman edip güzel işler yapanları, (evet) muhakkak ki onları, içinde ebedî kalmak üzere altlarından ırmaklar akan cennet köşklerine yerleştireceğiz (Böyle iyi) işler yapanların mükâfatı ne güzeldir!59 Onlar, sabreden kimselerdir ve yalnız Rablerine güvenip dayanmaktadırlar 60 Nice canlı var ki, rızkını (yanında) taşımıyor Onlara da size de rızık veren Allah'tır O, her şeyi işitir ve bilir Rivayete göre, Hz Peygamber Mekke’de müşriklerden eziyet gören müslümanlara Medine’ye göç etmelerini söyleyince, onlar, “Oraya nasıl gideriz? Orada ne yerimiz yurdumuz, ne malımız mülkümüz var Bizi kim yedirir içirir?” demişlerdi Bunun üzerine inzal edilen bu ayetle, yeryüzünde nice canlının, rızkını yanında taşımaktan aciz olduğu ve nicelerinin ertesi gün için rızık biriktirmeksizin yaşadığı, kısacası, rızkı verenin Allah olduğu hatırlatılmıştır 61 Andolsun ki onlara: "Gökleri ve yeri yaratan, güneşi ve ayı buyruğu altında tutan kimdir?" diye sorsan, mutlaka, "Allah" derler O halde nasıl (haktan) çevrilip döndürülüyorlar? 62 Allah rızkı kullarından dilediğine bol bol verir, dilediğine de kısar Şüphesiz Allah her şeyi hakkıyla bilendir 63 Andolsun ki onlara: "Gökten su indirip onunla ölümünün ardından yeryüzünü canlandıran kimdir?" diye sorsan, mutlaka, "Allah" derler De ki: (Öyleyse) hamd da Allah'a mahsustur Fakat onların çoğu (söyledikleri üzerinde) düşünmezler 64 Bu dünya hayatı sadece bir eğlenceden, bir oyundan ibarettir Ahiret yurduna (oradaki hayata) gelince, işte asıl yaşama odur Keşke bilmiş olsalardı! 65 Gemiye bindikleri zaman, dini yalnız O'na has kılarak (ihlâsla) Allah'a yalvarırlar Fakat onları sâlimen karaya çıkarınca, bir bakarsın ki, (Allah'a) ortak koşmaktadırlar66 Kendilerine verdiklerimize karşı nankörlük etsinler ve sefa sürsünler bakalım! Ama yakında bilecekler! 67 Çevrelerinde insanlar kapılıp götürülürken, bizim (Mekke'yi) güven içinde kudsî bir yer yaptığımızı görmediler mi? Hâla bâtıla inanıp Allah'ın nimetine nankörlük mü ediyorlar? Ayette geçen “kapılıp götürülme”, öldürülme, esir edilme ve soyulup yağmalanma gibi manalarla açıklanmıştır 68 Allah'a karşı yalan uyduran yahut kendisine hak gelmişken onu yalan sayandan daha zalimi kimdir? Cehennemde kâfirlere yer mi yok! 69 Ama bizim uğrumuzda cihad edenleri elbette kendi yollarımıza eriştireceğiz Hiç şüphe yok ki Allah iyi davrananlarla beraberdir |
|