Düşe Düşenler 1 |
11-19-2007 | #1 |
angelesdream
|
Düşe Düşenler 1[COLOR="Cyan"]Kendimi istismara uğramış bir kalıp sabun gibi hissediyordum az önce Bir ses geldi kar tanelerinin birinden; "Mutluluk, bilir misin?" -Bilirim "Ya mutlu son?" Mutlu son, mutsuzluktan sonra gelen bir değersizlik olmalı Mutsuz bir sonla yaşanılan mutluluğun ne önemi olabilirki!!! diyebildim Güzeldi Her şey olması gerektiği gibi güzeldi Uzaktaydı Unutmadığı sorumlulukları ve kini akbabalarca didikleniyordu "Ölüm" dedi "Alışabilecek misin ona?" İçindeki milyarlarcayı yiyip bitirdiğinden bi haber gözlerini dondurdu yanındaki İlk olmuyordu bu saçmalıklar Oysa kendisine anlamlı gelen tek şeydi bu Tedirginliğini seviyor, böylece koruyordu kendini Daldan dala uçuşuyordu kelimeler -Bırak bu mutluluk oyunlarını Korkutuyorsun beni Hiçbir şeyi beceremiyorsun Başbaşayız hala, mutsuzsun (yanındakine "bu çağ bana makbul, bu karaltı lüzumsuz, deniz aşırı ülküler, ecnebi faturalar yeter!" diyecek olup susmuştum) Planını yaptı Susacak, sonra çıldıracaktı Elimi ısırsam daha dramatik olur diye düşündü Minik insanlar gördüğünü söyledi: -Minik insanlar ama senin kadar minicik değiller, biliyor musun? Görmediğini görüyordu, biliyordu Ardarda kurşuna diziliyor gibi titrekti Sallandıkça, suskunluğu bu ritme uyuyor, minik insanlar dans ediyordu uyandım, istismara uğramış bir kalıp sabun olmaktan daha fazlasını buldum, irkildim, bu saçmalık oyununa parmakuçlarımı kaptırmış giderken eski hayatlar mezarlığında buldum yeniden kendimi Hayata karşı yeni biri olmanın rahatlığı var içimde Nasıl ve neden bilmiyorum ama böyle Gözüm başlamalısın artık diyor, sabırsızlanıyorum Kendi kendimle buluştuğum, kendimle harcadığım zamanın, varolmaya, coşku ve hüznün yan yana geldiği yalansız sırlara, kendimi öylesine yaratıcı, canlı ve hala meleğimin kanatlarında olduğumu birden bire anlıyorum Uslanmış buluyorum ellerimi, birbirine benzemez hastalıklar var içimde Rüzgarın savurduğu, yağmura yakın var bir tat var Her yer baştanbaşa pencere Güneş sıcak Kendi camımın ardından bakıyorum şehrime Ödenmemiş bir borç gibi duran alın yazımın son karesini de filme alıp, hesabımı kapatmak istiyorum artık Henüz bitmemiş olanaklarıma sahip çıkarak, şimdi yaşadığım en güzel hikayeme kendimi yazma isteği duyuyorum belki de Hayatımın karanlık kalmış yanlarını açığa çıkarmak ve nefes almaya değecek gözlerime kendimi anlatmak zorunda olduğumu hissediyorum şimdi Bu dünyadan sönük bir yıldız gibi kayıp gitmek yerine, ardımda yüzlerce anı, en önemlisi, yağmurlu bir İstanbul öğlesine benzettiğim kanatsız gözlerime, hissettiğinin gerçek dışı olmadığını anlatmak istiyorum Damıttığım gündelik acılarımdan açıklatabildiğim düşler kurup, kimselerin gözüne çarpmayan yağmur damlalarına dokunmak istiyorum yine Çok şey değil bu, sadece aklanmak Arınmak, günahsız gitmek belki kutsa ellerimi demek için yanıma aldıklarımı susturmalımıyım yoksa bu saçmalığa bir son mu vermem gerek? diye düşünürken, Susuyorum, anlamını yitiriyor kelimeler, onu yazacakları ararken, onun gibi dilsiz kalıyorum şimdi Kırılmasından korkuyorum galiba Midem ağrıyor, günlerdir bir şey yemiyorum Güneş görülüyor artık, damlalar sessiz, ama umutsuz ve hasta uyandığım her sabah plastik kokulu gözbebeğimin uyurken beni seyrettiğini hissediyorum, canımı acıtıyor bu Göç etmeden bir kez daha görebilmeyi umuyor, içimdeki martı kanatlarının sesini duyuyorum, ağlıyorum Ölüm değil sebep, gözbebeklerine sığmayan sevdasını ararken, “baharının toprak kokusunda, su damlası gibi yağamaya devam ettiğim berraklığımı” bir daha bulamayacağım için ağlıyorum “En güzel öpücüğümü üflüyorum güzel gözlerine, ki tatlı bir uykunun en güzel düşünü gör diye Tatlı düşler gör meleğim, yüreğimin yastığına koy başını” neden bugünlerde yazamadığımı bulmaya çalışıyorum aslında, ama dünde kalanları da silmeye ve her harfin üzerine bitti yazmaya başlamıştım derken; Yüzüme dokunuyorum Tıpkı onun gibi Saçıma, alnıma, yanağıma, onu koyduğum sağ yanıma Bana baktığı gibi bakıyorum, yüreğimin tahtından boş koridorlarıma savurduğu çocukluğuna, hayallerine Yüzümün çizgilerine isimler takıp gittiği gülüşe doluyorum yeniden Hayata Kızmıyorum, canımı yakan cam kırıklarına aldırmadan, eskisi gibi, gözbebeklerinde yürüyorum Yine nefesi vuruyor tenime, gülümseyen kokusunu görüyorum İçimden kalkıp gitmek gelmiyor hiç, o mavinin düşünü yaşıyorum Denizin Martıları uçuşurken, seni seviyorum ezgisini içime yığıyorum Yeniden Sanki ruhumu buluyorum “ Yüreğin yüreğim, gözlerin gözlerim artık Kanatlarım kanatların, ışığım ışığındır Bende ne varsa sensin, bu gördüklerin kendi yansımandan başka bir şey değil ruhum " içeri giriyor üzücü bir şekilde, dağlar önümde diz çökse ne olur çökmese ne olur Ama bir yerden yeniden başlamak gerek, küsen harfler şekere de kanmazki[/COLOR] |
Cevap : Düşe Düşenler 1 |
11-19-2007 | #2 |
RaHaTSiZ
|
Cevap : Düşe Düşenler 1Mutlu son, mutsuzluktan sonra gelen bir değersizlik olmalı Mutsuz bir sonla yaşanılan mutluluğun ne önemi olabilirki!!! ~~ Bunun üstüne daha ne söylenebilirki ~~ |
|