|
|
Konu Araçları |
çıkan, mektupları, ortaya, rızanın, seyit, yıl |
Seyit Rıza'nın 75 Yıl Sonra Ortaya Çıkan Mektupları |
07-26-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Seyit Rıza'nın 75 Yıl Sonra Ortaya Çıkan Mektuplarıdersim katliamı hakkında - dersim katliamında ortaya çıkan yeni belgeler - seyit rızanın mektupları - seyit rızanın ortaya çıkan mektupları hakkında - dersim kaltliamının sebebi nedir - dersim ve seyit rıza hakkında Atatürk’e mektup: Kan dökmeyin, sürgüne razıyım Seyit Rıza'nın 75 yıl sonra ortaya Atatürk'e mektup: Kan dökmeyin, sürgüne razıyım Video gitmek için tıklayınız 1937’de başlayan Dersim Katliamı’nın en önemli mağdurlarından Seyit Rıza, resmi kaynaklara göre bölgedeki isyanın da en azılı ele başıydı Tarih kitaplarında Dersim’de devlete karşı isyanları teşvik ettiği ve yönlendirdiği yazıyordu Ancak Habertürk TV Haber Koordinatörü Abdullah Kılıç’ın ulaştığı belgeler, Seyit Rıza’nın kanı durdurmak çabaladığını hatta Atatürk’e mektup yazarak yalvardığını ortaya koyuyor Haberin videosu için tıklayınız KANLI DERSİM HAREKATI'NI O MU BAŞLATTI Seyit Rıza, bugüne kadar Dersim'deki isyanın sorumlusu gösterildi Hedef haline getirildi Daha fazla kan dökülmesinin önüne geçmek için 12 Eylül 1937’de oğlu ve iki adamıyla teslim oldu 15 Kasım 1937’de ise önce çocukları sonra da kendisi apar topar idam edildi Hakkında yalan yanlış pek çok şey yazıldı, söylendi Resmi tarihe göre Seyit Rıza Dersim Başkomutanı’ydı ve binlerce kişinin canına mal olan Dersim harekatının başlamasına neden olmuştu Peki öyle mi? İşte o belgeler! RESMİ TARİHİ YALANLIYOR! Habertürk TV Haber Koordinatörü Abdullah Kılıç’ın Cumhurbaşkanlığı ve TBMM’nin arşivlerinden ortaya çıkardığı belgeler, resmi tarihi yalanlıyor 1938’den beri gizli tutulan vesikalar, Seyit Rıza’nın sadece kan dökülmesini önlemek için üstün gayret gösterdiğini kanıtlamakla kalmıyor; yaklaşık 70 yıldır onun ismi etrafında yürütülen ‘psikoljik harp’in de boyutlarını gösteriyor BM'DEN YARDIM İSTEDİ Mİ? Arşivlerden çıkan 10’un üzerindeki mektuplardan belki de en önemlisi, Dersim Başkomutanı Seyit Rıza imzasıyla Birleşmiş Milletler'in temelini oluşturan Uluslar Kurumu'na başvurduğu iddia edilen mektupla ilgili Seyit Rıza, Dersim’in bağımsız olması için BM’den yardım istemekle suçlanıyordu Ancak bu belge, mektubun Seyit Rıza tarafından yazılmadığını ortaya koyuyor 18101937 tarihinde İçişleri Bakanı Şükrü Kaya imzasıyla Cumhurbaşkanlığı’na sunulan belgede bu mektubun Seyit Rıza tarafından değil, onun imzası kullanılarak Suriye’den Yusuf isminde biri tarafından yazıldığı belirtiliyor "KAYMAKAM BEY'İN ZULÜM VE HAKSIZLIĞININ ÖNÜNE SET ÇEKİLMESİNİ İSTİRHAM EDERİM" Seyit Rıza’nın 14061933 tarihinde Elazığ Valisi’ne gönderdiği ilk mektup şu cümlelerle başlıyordu: “Hürmet ve tanzimle elerinizden öperim Uğradığımız haksızlığın boyutlarını arz etmeye mecbur kaldım…” Sonraki cümlelerde Seyit Rıza, jandarmanın ve devleti temsil eden memurların Dersim halkına yaptığı zulümleri anlatıyordu Mektubun ortasına gelindiğinde bugüne kadar söylenegelinen ancak bir türlü belgesi ortaya koyulamayan o meşhur hikayeye kendi ağzından vurgu yapıyordu: “Harbi umumiye de hükümetin verdiği emirleri öpüp başıma koydum 10 bin kadar milis kuvveti topladım Halit Paşa kumandasındaki orduya katılarak topraklarımızı Ruslara karşı savundum Cansiparane bir mücadele ortaya koydum Komutanların ve paşalarım takdirine mazhar oldum Bugüne kadar hükümete hizmet etmekten biran geri durmadım Hakkımızda kaymakam beyin yapmak ve yaptırmak istediği zülüm ve haksızlığın önüne set çekilmesini istirham ederim” SEYİT RIZA'DAN HOZAT KOMUTANI'NA SİTEM DOLU MEKTUP 09071933 tarihli Seyit Rıza’nın Hozat Jandarma Komutanı’na yazdığı mektubu sitem dolu Kaymakamın ‘görüşelim’ çağrısı üzerine oğlunu görüşmeye yollayan Seyit Rıza, bu mektupta oğlunun dönüş yolunda haince pusuya düşürülüp öldürülmesinden yakınıyor Ve işten kendisine görüşme teklifinde bulunan Kaymakamı suçluyor “Mevsim kış ben de yaşlı olduğum için görüşme davetinize gelemedim ancak oğlumu Kaymakama yolladım Talebinizi Cumhuriyet hükümetinin emri kabul ettim Evlat benim değildi sizin evladınızdı Biz vatan evladı değil miyiz? Oğlumu katledenleri, Kaymakam Bey korudu Allah merhamet versin! Şimdi kaymakam aşiretleri üzerine sevk ediyor Benim bir kusurum yoktur, adalet aradığım için haksız mı oldum Hükümete düşmanlığım yoktur, hükümeti düşman olan haşa Allaha düşman olur” ALPDOĞAN PAŞAYA: KAN DÖKÜLMESİN, SÜRGÜNE RAZIYIM 1937 yılında Dersim’de bir iç savaşın yaşanmasından endişe eden Seyid Rıza, bir yakınını Alpdoğan Paşa’ya yollayarak kanın durdurulmasını istedi Dönüşte Sin Köyü’ne misafir olan arabulucu Alpdoğan’ın emriyle Kırgan aşiretinden iki kişi tarafından öldürüldü İki suikastçi Hozat’a giderek askeri kışlaya sığındı Seyid Rıza da yanına aldığı 100 kişilik silahlı gücüyle Sin Köyü’nü ve bir karakolu bastı, katillerin kendisine teslim edilmesini istedi Bu sırada tekrar Seyit Rıza ile bir takım temaslar kurdu Seyit Rıza yine kan dökülmesini istemiyordu 2051937 tarihinde Alpdoğan Paşa’ya şöyle bir mektup yazdı Seyit Rıza: “Kan dursun yeter ki! Beni ve aşiretimi, Erzurum’a yollayın Ya da hükümet benden şüphe ediyorsa Halep’e gideyim Veyahut Türkistan’a geri gönderin” CUMHURBAŞKANLIĞI GENEL SEKRETERİ'NİN İMZALARI VAR Bu ve buna benzeyen birçok mektup, bugün gün ışığına çıktı Bir dönemin asi adamının aslında kan dökülmemesi için yoğun uğraş gösterdiği bu mektuplarda görülüyor Seyit Rıza’nın yürek burkan ve belki de Dersim Harekatı’nın gerçek yüzünü ortaya koyan bu mektupları İçişleri Bakanı Sükrü Kaya’ya ulaşıyor ve o da Atatürk başta olmak üzere üst düzey devlet yetkililerine gönderiyordu Çünkü mektuplarda hem Şükrü Kaya’nın hem de Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri’nin imzaları mevcut Ancak bu mektupların hiç biri Dersim’de binlerce kişinin katledildiği harekatı durduramadı Çok kan döküldüğünü gören Seyid Rıza, birkaç ay sonra “Canına bir zarar gelmeyecek” sözü üzerine teslim olmaya giderken 12 Eylül 1937’de adamlarıyla beraber tutuklandı Bu olayı Başbakan İsmet İnönü, aynı tarihli yazısında Atatürk’e şu cümlelerle anlatıyordu: Seyit Rıza’nın teslim olması, Cumhuriyet ıslahatının yeni bir safhasıdır Lutufkar iltifatlarınız bizim için çok kıymetli bir teşviktir” 15 Kasım 1937’de de idam edildi İdamdan önce son dileğini soran cellada oğlumdan önce beni asın” diyecekti Öyle olmadı; önce oğlu sonra da o asıldı Ağzından dökülen son cümleler içleri acıtıyordu: "Kerbelanın evladıyız, ayıptır, zulümdür, cinayettir!" |
|