Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Kültür - San'at & Eğitim > Kitap Dünyası

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
anılar, atatürk, ile, ilgili

Atatürk İle İlgili Anılar

Eski 07-25-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Atatürk İle İlgili Anılar



Gazi Çiftliğinde dolaşıp hava alırken oldukça yaşlı bir kadına rasladık

Atatürk attan inerek bu ihiyar kadının yanına sokuldu


- Merhaba nine


Kadın Ata'nın yüzüne bakarak hafif bir sesle;


- Merhaba dedi


- Nereden gelip nereye gidiyorsun? Kadın şöyle bir duraklayıp,


- Neden sordun ki, dedi Buraların sabısı mısın? Yoksa bekçisi mi?


Paşa gülümsedi


- Ne sahibiyim ne de bekçisiyim nine Bu topraklar Türk milletinin malıdır

Buranın bekçisi de Türk milletinin kendisidir

Şimdi nereden gelip nereye gittiğini söyleyecek misin? Kadın başını

salladı


- Tabii söyleyeceğim, ben Sincan'ın köylerindenim bey, otun güç

bittiği, atın geç yetişdiği kavruk köylerinden birindeyim

Bizim mıhtar bana bilet aldı trene bindirdi, kodum Angara'ya geldim


- Muhtar niçin Ankara'ya gönderdi seni?


- Gazi Paşamızı görmem için Başını pek ağrıttım da

Benim iki oğlum gavur harbinde şehit düştü

Memleketi gavurdan kurtaran kişiyi bir kez görmeden

ölmeyeyim diye hep dua ettim durdum Rüyalarıma girdi Gazi Paşa

Bende gün demeyip mıhtara anlatınca, o da bana bilet alıverip saldı

Angaraya, giceleyin geldimdi Yolu neyi de bilemediğimden işte ağşamdan

belli

böyle kendimi ordan oraya vurup duruyom bey


- Senin Gazi Paşa'dan başka bir isteğin var mı? Kadını birden yüzü

sertleşti


- Tövbe de bey, tövbe de! Daha ne isteyebilirim ki

O bizim vatanımızı gurtardı Bizi düşmanın elinden kurtardı

Şehitlerimizin mezarlarını onlara çiğnetmedi daha ne isteyebilirim ondan?

Onun sayesinde şimdi istediğimiz gibi yaşıyoruz

Şunun bunun gavur dölünün köpeği olmaktan onun sayesinde kurtulmadık mı?

Buralara bir defa yüzünü görmek, ona sağol paşam! Demek için düştüm

Onu görmeden ölürsem gözlerim açık gidecek

Sen efendi bir adama benziyon, bana bir yardım ediver de Gazi Paşayı

bulacağım yeri deyiver


Atatürk'ün gözleri dolu dolu olmuştu, çok duygulandığı her halinden

belliydi

Bana dönerek,


- Görüyorsun ya Gökçen, işte bu bizim insanımızdır

Benim köylüm, benim vefalı Türk anamdır bu


Attan indim Yaşlı kadının elini tuttum anacığım dedim,

sen gökte aradığını yerde buldun, rüyalarını süsleyen,

seni buralara kadar koşturan Gazi Paşa yani Atatürk işte karşında duruyor


Köylü kadın bu sözleri duyunca şaşkına döndü Elindeki değneği yere

fırlatıp,

Atatürk'ün ellerine sarıldı Görülecek bir manzaraydı bu İkiside

ağlıyordu

İki Türk insanı biri kurtarıcı, biri kurtarılan, ana oğul gibi sarmaş dolaş

ağlıyorlardı

Yaşlı kadın belki on defa öptü atanın ellerini Ata da onun ellerini öptü

Sonra heybesinden küçük bir paket çıkarttı

Daha doğrusu beze sarılmış bir köy peyniri Bunu Atatürk'euzattı;


- Tek ineğimim sütünden kendi ellerimle yaptım Gazi Paşa,

bunu sana hediye getirdim Seversen gene yapıp getiririm


Paşa hemen orada bezi açıp peyniri yedi Çok beğendiğini söyledi


Sonra birlikte köşke kadar gittik Oradakilere şu emri verdi;


"Bu anamızı alın burada iki gün konuk edin Sonra köyüne götürün

Giderken de kendisine benim bütcemden üç inek verin armağanım olsun"



Satı Kadın


Ankara'da yakıcı bir yaz günü idi Atatürk beraberinde arkadaşları ve yaverleri olduğu halde Kızılcahamam'a giderken Kazan Köyü yakınlarında durmuş ve otomobilinden inmişti Köyün kadını, genci, yaşlısı, ihtiyarı köylerin içinden geçen, köşede duran bu yabancı konukları görünce hep beraber koşuştular Kimi su getirdi, kimi ayran, bunlardan biri, güğümünden aktardığı soğuk ayranı Ata'ya uzattı:


"Bir soğuk ayran içer misiniz?" dedi


Bu çorak iklimin kavurduğu yüzünde bronzlaşmış Türk kadının en bariz ifadelerini taşıyan, bir Türk anası idi Böğrüne sıkıştırdığı kundağı biraz daha bastırdıktan sonra, sağ elindeki ayran bardağını uzattı, bekledi Ata'sı, ayranı kana kana içmiş ve bir an durakladıktan sonra ona;


"Senin kocan kim?" diye sormuştu


Köylü kadını, yüzü tunçlaşmış, elleri nasırlı bir Türk anası idi; Ankara'nın kendine has şivesi ile kocasının Sakarya harbinde boğazından yaralanmış bir cengaver olduğunu söyledi Ata bir soru daha sordu :


"Ne zaman doğdun?"


"1919'da Atatürk Samsun'a çıktığı zaman doğdum"


Ata, bir an düşündü Yıl 1934 idi Kadının bu ifadesine göre 15 yaşında olması lazım gelirdi Halbuki karşısındaki kadın 25 yaşlarında görünüyordu; tekrar sordu:


"Nasıl olur?"


Evet, nasıl olurdu Bu Satı kadın hiç tereddütsüz, o her zamanki nüktedan haliyle ve memleketin işgal altında geçirdiği acı yılları ima ederek:


"Evet Paşam, ondan evvel yaşamıyordum ki!"


Bu espiri Ata'yı bir hayli düşündürdü Ayrılırken yaverine kadının ismini ve adresini not ettirdi Daha sonra biz, Satı kadını Büyük Millet Meclisi'ne giren ilk kadın milletvekili olarak görmekteyiz



YENİLSEYDİK SORUMLU BEN OLACAKTIM


Bir aralık konu İstiklâl Savaşı'na geldi Dikkat ettim, Binbaşılar dahil her komutanın hangi birliğe komuta ettiğini, nerede bulunduğunu, -bir gün önce olmuş gibi- hatırlıyordu O savaş ki araç, gereç, personel kıtlığı bugün güç tasavvur edilirdi Tümenlere binbaşılar, Kolordulara yarbaylar komuta ediyordu! Fakat, bu kadro canını dişine takmış bir ekipti Var olmak ya da olmamak bu savaşın sonucuna bağlıydı 30 Ağustos bu ruh haletinin eseriydi Böyle bir dramı, hem yazarı, hem baş aktörünün ağzından dinlemek müstesna bir mutluluktu O anılar Ata'yı coşturdukça coşturuyordu Anlatmalarında abartma yoktu Ama bu anlatış öylesine canlı, öylesine plastikti ki, hepimiz heyecandan heyecana sürükleniyorduk Anlatışlarını şöyle bağladı:

- İşte büyük zafer böyle ortak bir eserdir Şerefler de ortaktır


Bu alçakgönüllülük şaheseriyle konunun kapanacağını tahmin ediyorduk Bu arada Atatürk bir duraklama yaptı Sonra içine dönük, adeta kendisiyle konuşur gibi ilave etti:

- Ama yenilseydik sorumluluk ortak olmayacak yalnız bana ait olacaktı

Bu belagat karşısında gözyaşımı tutamadım Tarihin, zaferleri kendine maleden, yenilgileri ise maiyetine yükleyen sahte kahramanlarını hatırladım



İZMİR SUİKASTI


İzmir'de hazırlanan o alçakça suikastın sonuçsuz kalmasından sonra bir gün bize şu olayı anlatmıştı:

- "Ziya Hurşit'in beni öldürmeye memur ettiği iki zavallı vardı Sorguları yapıldıktan sonra bunların birisini yanıma çağırdım Odada kimse yoktu Kendisine sordum:

- Sen Mustafa Kemal'i öldürecekmişsin, öyle mi?

- Evet, dedi Ben yine sordum:

- Mustafa Kemal ne yapmıştı ki onu öldürecektin?

- Fena bir adammış o Memlekete çok fenalık yapmış Sonra bize onu öldürmek için para da vereceklerdi

- Sen Mustafa Kemal'i tanıyor musun?

- Hayır

- O halde tanımadığın bir adamı nasıl öldürecektin?

- Geçerken işaret edecekler, Mustafa Kemal işte budur, diyeceklerdi Biz de öldürecektik

O zaman cebimdeki tabancayı çıkararak kendisine uzattım:

- Mustafa Kemal benim, haydi al eline tabancayı, öldür, dedim


Herif benden bu karşılığı alınca yıldırımla vurulmuş gibi oldu Bir süre şaşkın şaşkın yüzüme baktıktan sonra diz üstü kapanarak hüngür hüngür ağlamaya başladı



YANINA ALDIĞI İLK ER


O, Samsun'a çıktığı zaman, üstü başı yırtık, postalları patlamış, silahsız bir er gördü Yüzünün rengi bakıra dönmüş, yağlan eriyip kemik ve sinir kalmış bu Türk askeri ağlıyordu O'na sordu:

- Asker ağlamaz arkadaş, sen ne ağlıyorsun?

Er irkildi, başını kaldırdı Bu sesi tanıyordu ve bu yüz ona yabancı değildi Hemen doğruldu ve Anafartalar'daki Komutanını çelik yay gibi selamladı

- Söyle niçin ağlıyorsun?

İç Anadolu'nun yanık yürekli çocuğu içini çekti:

- Düşman memleketi bastı, hükümet beni terhis etti Silahımızı elimizden aldı Toprağıma giren düşmanı ne ile öldüreceğim? Kemal Atatürk, er'in omzuna elini koydu:

- Üzülme çocuğum, dedi Gel benimle!

Ve Samsun deposunda giydirilip silahlandırarak yanına aldığı ilk er bu Mehmetçik oldu


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.