Avrupa Ticaretinin Yayılması |
07-25-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Avrupa Ticaretinin Yayılmasıavrupa ticaretinin tarihçesi - avrupada ticaret - avrupa ekonomisinin tarihçesi - avrupa tacirleriDenizlerde durum daha karmaşıktı İspanyol ve Portekiz filoları, hem Akdeniz’de hem Hint Okyanusu’nda, İslam deniz gücüne meydan okuyup en önemli deniz savaşlarında onları yendiler Gene de bu iki İberik Yarımadası devletinin deniz gücü, hiçbir zaman İslam gemiciliğini bu denizlerden sürüp atacak büyüklükte olamadı Bu nedenle, Akdeniz’de görülen uzun deniz savaşları 1578'de, yarışmanın başladığı 1511'deki noktada, Türk deniz gücünün başatlığını onaylayarak sona erdi Hint Okyanusu’nda ise, küçük ve hafif İslam gemileri, Portekizlilere kaptırdıkları ticaretin çoğunu yeniden ele geçirdiler Onaltıncı yüzyılın sonlarına doğru Portekizliler, limana giriş harçlarına gereksinmeleri olduğundan, İslam teknelerinin denetimleri altındaki limanlara kabul edilmeleri için bir karar bile aldılar Ancak 1600'den sonra, denizlerde yeni bir güç dengesi ortaya çıkmaya başladı Hint Okyanusu’nun ve Akdeniz’in önde gelen ticaret gemileri olan İspanyol ve Portekiz teknelerinin yerini Felemenk, İngiliz ve Fransız gemileri aldı Bu değişiklik, kısa dönemde İslamların bir zaferi gibi göründü Çünkü, hem Akdeniz’de hem de Hint Okyanusu’nda yeni gelenler, bu denizlere adımlarını, İslam yöneticileriyle yaptıkları özel ittifak anlaşmalarıyla attılar ve herhangi bir misyonerlik çabası göstermekten kaçındılar Bu, Avrupalıların denizlerde izledikleri politikada büyük bir değişikliğin belirtisiydi Portekizliler ve İspanyollar, misyonerlik etkinliklerine ticaret kadar önem vermişlerdi Yeni Felemenk, İngiliz ve Fransız tacirleri ise dinsel propaganda alanını Müslümanlara bıraktılar Bununla birlikte, uzun dönemde yeni gelenlerin ekonomik etkinliklerinin, geleneksel İslam yaşam biçimlerini, İberik Yarımadası’ndan gelenlerin dinsel propagandalarının o zamana kadar yapabildiklerinden çok daha etkili bir biçimde dağıttığı görüldü Çünkü İslam kafaları, Hazreti Muhammed’in esininin Hıristiyanlığın kısmi ve çarpıtılmış gerçeklerini düzelttiği, dolayısıyla ondan daha üstün bir gerçek olduğu yolunda İslam bilginliğinin odağı olan bir inançla, en usta ve bilgince Hıristiyan misyonerlik çabalarına karşı bile etkili bir biçimde kapatılmıştı Ancak İslam toplumunun elinde, özellikle Avrupa fiyat devriminin uzantılarının İslam dünyasını da sardığı bir dönemde, ekonomik rasyonelleşmeye ve pazar ilişkilerinin yayılmasına karşı hiçbir önlem yoktu Kıyılardan uzak bölgeler, kuşkusuz bu tür etkilere en az açık olan yerlerdi Denizden oldukça uzakta bulunan herhangi bir bölgede, kervan ticaretinin ve zanaatçı üretiminin, köy kasaba arası alışverişin ve lüks nesnelerde bölgelerarası ticaretin atadan kalma eski biçimleri, Avrupalıların ticaret yöntemlerinden, örgütlendirme yollarından ve enerjik davranışlarından hemen hiç etkilenmeksizin varlığını sürdürdü Fakat kıyılarda, 1700 yılında kapsamlı değişiklikler görülmeye başlandı Örneğin Osmanlı İmparatorluğu’nda, bir dereceye kadar Amerika kıtalarından getirilen mısır ve tütünle, Hindistan’dan getirilen pamuğa dayalı, ticarete yönelik tarım hızlı gelişmeler gösterdi Romanya’nın, Bulgaristan’ın, Trakya’nın ve Makedonya’nın köylü toplulukları, Anadolu’da yaşayan öteki köylü topluluklarıyla birlikte, kendilerini ve hayvanlarım mısırla beslemeye başladılar ve böylece, yeni Amerika ürünü daha önce bildikleri ürünlerden daha verimli olduğu için, eskisinden çok daha fazla miktarda buğday ve sığır ihraç edebilecek duruma geldiler Karadeniz kıyılarıyla Ege’nin kuzeyindeki kıyılar bu gelişmenin başlıca merkezleriydi Osmanlı împaratorluğu’nda ticarete yönelik tarımda görülen bu gelişme, imalatın gelişmesine yol açmadı Zanaatçı loncaları, geleneksel yöntemlerine sımsıkı sarılmışlardı Bunlar, bir zamanların korkulu askerleri olan yeniçerilere ilk olarak yasal evlenme izninin verildiği 1572'den sonra, Osmanlı İmparatorluğu’nun tüm büyük kentlerinin zanaatçılarıyla karışan bu askerler arasında güçlü müttefiklere sahip oldular Girişimci enerjiler, vergi toplayıcılığının ve yüksek memurluklara tırmanmak isteyenlere yüksek faizle borç vermenin sağladığı büyük kârlar yüzünden, endüstri ve ticaret alanlarından buralara çekildi Memurlar, aldıkları bu borçları, hem yasal hem de yasa dışı yollarla halktan sızdırdıkları paralarla ödediler Böylece, yeni endüstri ve ticaret girişimlerinde bulunma olanaklarını hemen hemen yok etmiş oldular; çünkü yeni bir işe girişebilecek duruma gelen herhangi bir kişi, vergi toplayıcılarının ve öteki yerel memurların açık hedefi durumuna düşüyordu İmalat alanında teknik gelişmelerin görülmeyişi ve girişimci enerjinin karşısına engellerin çıkarılması, Osmanlı dışsatımının hemen hemen tümüyle tarımsal ürünlerle sınırlanması sonucunu doğurdu Bu durum, İtalyan kentleri Doğu ticaretini ele geçirdikleri zaman Bizans’ın, bağımsızlığının son yüzyıllarında içine düştüğü duruma benziyordu Bu benzerlik, Osmanlı toplumunun ekonomik durumu hakkında hiç de iyi bir belirti değildi Avrupalı tacirler, Hint Okyanusu’nda kâr amacı güden sistemli ve örgütlü etkinlikleriyle, Asya toplumlarının ekonomilerini değiştirmeye başladılar Avrupa’nın büyük ticaret kumpanyaları, Hindistan’a daha fazla mal satılarak gümüşün dışarıya akışının azaltılmasını isteyen ülkelerinin sürekli baskısı altındaydı Ancak yünlü dokumalar ve Avrupa’nın öteki mamul ürünleri, genellikle Hint Okyanusu kıyılarındaki sıcak iklim bölgelerinde büyük miktarlarda satılabilecek şeyler değildi Bu nedenle Felemenk ve İngiliz tacirleri, Asya limanları arasında yaptıkları kârlı bir ticaret etkinliği geliştirmek zorunda kaldılar Ancak böyle bir iş onlara, karşılığında ülkelerinden Hindistan’a çok miktarda altın ve gümüş götürmek zorunda kalmaksızın, Avrupa’ya taşıdıkları Asya mallarına ödeme yapma olanağı sağlayabilecekti, böyle bir olanaktan yararlanmakta ise büyük başarı gösterdiler Örneğin İngilizler, Batı Hindistan’da iplikçilere ve dokumacılara pek büyük olmayan avanslar vererek pamuklu dokuma üretimini örgütlediler Verdikleri avansın karşılığında üretilmesini istedikleri bezin niteliklerini bildirdiler ve bu avansların çapını ayarlayarak, aynı zamanda pazara çıkan bezin miktarını etkileyebildiler Böylece İngilizlerin saptadığı niteliklere göre üretilen “amerikan bezi”, alıcıların karşılığında ticaret değeri olan herhangi bir şey verebildikleri yerlerde olmak üzere, Afrika ve Asya kıyılarında satıldı Bu tür bir alışveriş, daha önce, ancak yaşam için en temel gereksinimlerini karşılayabilen oldukça basit toplulukların bulundukları Güneydoğu Asya kıyılarının birçok bölgesinde hızlı bir ekonomik gelişmeye yol açtı Böyle bir ekonomik düzenle, örneğin Burma ve Siyam kıyıları, Cava ve Sumatra ile birlikte Filipin adaları, daha çok tarımsal mallara dayanan hızlı bir ticari gelişme gösterdi Doğu Afrika ise, insan ihraç etmeyi daha kolay bir iş olarak gördü Doğu Afrika kıyıları, köle yağmacılığıyla uğraşan bir sürü beyliğin ve İslam dünyasına köle sağlarken Batı Afrika ile Amerika kıtaları arasındaki köle ticaretiyle yarışan, ama hiçbir zaman ona yaklaşamayan birçok liman kentinin bulunduğu bir bölge durumuna geldi Felemenk denetimi altında bulunan baharat adaları bölgesi, daha yoğun ve daha sistemli bir ekonomik yapı değişikliği geçirdi Çünkü Felemenkliler, bu bölgede çok erken tarihlerde askeri fetih politikasına yaslanmışlar ve buralardaki yönetimlerin giderlerini, yerel beyleri dünya pazarlarında satılabilecek belli miktarlarda tarımsal malları vermeye zorlayarak karşılama yoluna başvurmuşlardı Felemenkliler bu tutumlarıyla, bölgenin ileri gelenlerini plantasyon yöneticileri yapmış, çiftçileri de bir tür yarı serf durumuna düşürmüşler, buralara sistemli olarak yeni yeni ürünler sokmuşlardı İzledikleri politika, durmadan değişen pazar taleplerine uyan malları sağlayarak en yüksek kârların nasıl elde edilebileceği hesabına dayanan Felemenklilerin, Arabistan’dan getirilen kahvenin, Çin’den getirilen çayın ve Hindistan’dan getirilen şekerkamışının zorbalıkla üretilmesini istemeleri sonucu, bu bitkiler Cavalılar tarafından üretilmeye başlandı Hindistan’da ve Güneydoğu Asya’da, geleneksel yönetim yöntemleriyle yürütülen İslam siyasal egemenliği, Hintli dokumacıların ve Cavalı tarımcıların yaşamları açısından, kapitalist girişimlerden çok daha önemsizdi Merkezleri Londra’da ve Amsterdam’da bulunan, sahipleri yalnızca hisse senedi denen resimlerle süslü kâğıt parçalarıyla belirlenen kumpanyaların adamları olan İngiliz ve Felemenkli görevlilerin yönettikleri yeni, pazara yönelik kapitalist girişimlerin, Yerlilerin yaşamları üzerinde çok önemli etkileri oldu Ancak 1700'de durum bu kadar açık değildi O tarihlerde bir İslam devlet adamı ya da din bilgini, 1500-1700 döneminin başlarında, daha önceki Haçlı Seferleri kadar ciddi bir ilerleme olarak görülen İberik Yarımadası devletlerinin akınlarına başarıyla karşı koyduğunu, İslamın gerçek kurumlarının bu akınlar karşısında varlıklarını başarıyla koruduklarını düşünerek, haklı olarak övünebilirdi Bir yandan hem askeri hem dinsel alanda ilerleyen İberik haçlı hareketi, önce hızı kesilip sonra da başarıyla püskürtülürken, öte yandan İslam dünyası genişlemesini sürdürmekteydi alıntı |
|