Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Biyografiler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
hakan, şükür

Hakan Şükür

Eski 09-23-2007   #1
puslu
Varsayılan

Hakan Şükür








Türk futbolunun rekor makinesi

O bir fenomen O Boğaz’ın Boğası O duygu yüklü krampon O Türkiye’nin ‘Kral’ı O Milli Takım, Avrupa Kupaları ve lig tarihinde en çok gol atan futbolcu O başarının adı İşte onun hikâyesi

Takvimler 1 Şubat 1989’u gösteriyor Tanju Çolak Avrupa Gol Kralı ödülünü Gerd Müller’in elinden alıyor Ve 25 gün sonrası, yani 26 Şubat 1989… Yer Eskişehir Atatürk Stadı Saatler 1400’ı gösteriyor Es-Es’in rakibi Engin, Kemal Yıldırım, Turhan, Pesiç’li kadrosuyla ligin genç ve dinamik ekibi Sakaryaspor Tribünlerde 5 bin 33 kişi var Hasılat ise 10 milyon 629 bin 500 lira Maçta dakikalar 61’i gösterirken Sakaryaspor’un hocası Necdet Niş, 2-1 gerideki takımının beraberliği yakalaması için oyuncu değişikliğine gider Yücel’in yerine ince uzun boylu, sırım gibi bir delikanlıyı oyuna sokar Delikanlı, hocasının yüzünü kara çıkarmaz ve 18 dakika sonra Boşnak kaleci Sedin Tanoviç’in bacak arasından meşin yuvarlağı filelerle kucaklaştırır İnce uzun boylu delikanlı, sevinçle Sakaryasporlu taraftarların bulunduğu kale arkası tribünlerine doğru koşar Aralarında babasının da bulunduğu taraftarlarla sarmaş dolaş olur

İlk golden 18 yıl sonra… Tarih 12 Ağustos 2007 Yer, İstanbul Olimpiyat Stadı GSaray’ın rakibi Çaykur-Rize İnce uzun boylu delikanlı artık orta yaşlara gelmiş Maçın 84 dakikasında bir anda önünde bulduğu meşin yuvarlağı ayağının içiyle filelere gönderir Bu, ince uzun boylu ‘delikanlının’ lig tarihindeki 240 golüdür Ve tarihî bir goldür Lig tarihinde en çok gol atan Tanju Çolak’a yetişmenin golüdür Metin Oktay’a ait GSaray formasıyla en çok gol atan oyuncu olma rekorunu da ele geçirmenin golüdür Bu gol, Avrupalıların “Boğaz’ın Boğası” dediği, bizim Kral diye bağrımıza bastığımız Hakan Şükür’ün golüdür Kim bilir, belki de Aksiyon’un basıldığı saatlerde oynanan Bursaspor maçında bu rekoru da kırarak zirvedeki yerini perçinleyecektir

DUYGU YÜKLÜ KRAMPON

Kimileri ona duygu yüklü krampon dedi, kimileri bu topraklardaki en iyi profesyonel O kimi zaman 70 milyonu aynı anda sevince boğdu Kimi zaman ise saç baş yoldurdu Ayağı, kafası, yüreğiyle yeşil sahalarımızda hep zirvede arz-ı endam ediyor Onun başarıları ve rekorları saymakla bitmiyor O, en çok gol atan Türk futbolcu İşte Hakan Şükür’ün Sakarya’da başlayıp bugünlere uzanan hikâyesi

Hakan Şükür, Arnavutluk göçmeni bir ailenin ikinci çocuğu olarak, resmî 1 Eylül 1971’de; ama aslında 29 Temmuz 1971 tarihinde Adapazarı Çıracılar Caddesi, Bostan Sokak’ta dünyaya gelir Gerçek doğum tarihi 29 Temmuz 1971 olmasına rağmen, futbol âşığı babasının o sırada kampta olması nedeniyle nüfus kaydı ancak 1 Eylül tarihinde yaptırılır

ANTRENMANLARA BEBEKLİĞİNDE BAŞLADI

Hakan’ın futbolcu olmamak gibi bir tercih hakkı neredeyse söz konusu değildir Onu 8 yaşındayken Sakaryaspor’un alt yapısına emanet eden baba Sermet Şükür, oğlunun iyi bir futbolcu olmasını istiyordur Baba Şükür de Sakaryaspor’da top oynamış; ancak dizlerinde oluşan rahatsızlık sebebiyle yeşil sahalardan erken kopmuştur Futboldaki ideallerini oğlunun gerçekleştirmesini arzuladığından Hakan’ı 1 yaşında antrenmanlara başlatır âdeta Yürüteçteki oğluna top atar! Sermet Şükür yaşı biraz ilerleyen minik Hakan’a özel çalışmalar yaptırır Sabahın erken saatlerinde krosa kalkan Hakan, akşam yatmadan önce de şınav ve mekik çalışmaktadır

Babası Hakan’ı antrenman ve maçlarda sıkı takibe alır Hatta bir maçta Hakan’ın faulden ürküp ayağını çektiğini gören Sermet Bey sahaya girerek oğlunu tekmelemeye başlar ve ona şunları söyler: “Hayatın boyunca sana atılan tekmelerin hepsi bunun binde biri kadar acıtacak canını Bak bir şey oluyor mu, öldün mü, sakatlandın mı?”

Hakan uzun boylu olduğu için alt yapıdaki diğer çocuklara nazaran dikkat çeker İlk hocası Ekrem Karaberber’dir Hakan’ı sırasıyla sol açık, orta sahanın ortası, sağ kanat ve zaman zaman da libero oynatır Son olarak santrfor mevkiinde forma giyen Hakan’ın, iyi bir golcü olarak yıldızı parlar

Ekrem Karaberber’in o günlere dair söylediğine göre Hakan mücadeleden hiç yılmıyordur: “Sen vuruyorsun o saldırıyor, sen vuruyorsun o saldırıyor Mücadeleciydi, asla pes etmezdi Kaytarmazdı, çalışmayı da çok severdi” Hakan ise o günleri şöyle anlatıyor: “Hava toplarında çok iyiydim Basketbol oynadığım için sıçrama yeteneğim vardı ve zamanlamamı çok iyi ayarlıyordum Gol sezgim zayıf olsa bile pozisyon sezgim çok kuvvetliydi Pozisyonlara çok sık giriyordum Ayrıca çok kuvvetliydim ve özel antrenmanlar yapmayı seviyordum Topa karşı bir açlığım vardı ve hep onu kazanmak isterdim Topun olduğu her yere koşardım

Bu arada belirtmekte fayda var; Hakan, futbolla beraber okul takımında basketbol da oynuyordur Okulun basketbol takımıyla Türkiye şampiyonalarına gider Atletizmde de başarılıdır 1000 metre, uzun atlama, 4x4 bayrak yarışında birincilikleri vardır Basketbolda Türkiye Şampiyonası’nda mücadele ettikleri gün TRT spikeri Tansu Polatkan’ı salonda görmek Hakan’ı çok heyecanlandırmıştır Ayrıca Günaydın Marmara Gazetesi tarafından Marmara bölgesinin en iyi basketbolcusu da seçilir genç Hakan

Hakan bu sporların dışında zaman zaman ünlü güreşçilerle antrenmanlara da çıkar Bir dönem FBahçe’de oynayan ve Hakan’ın çocukluk arkadaşı Bülent Uygun’un babası Güreş Milli Takımı’nda antrenörlük yapıyordur Yavuz Erçalan, Kenan Çınar, Erol Kemah ve Serhat Karadağ gibi ünlü güreşçiler o dönemde Şekerspor forması ile güreşmektedir Serhat Karadağ’ın, Amerikalı rakibini 18-1 mağlubiyetten 20-18 yenerek, bütün Türkiye’yi gözyaşına boğduğu günler İşte Hakan, bu ünlü güreşçilerle fizik gücünün gelişmesi için sık sık antrenmanlar yapar

UZUN BOYLU SANTRFOR ARANIRKEN

Sakaryaspor PAF takımında oynayan Hakan’ın artık sıçrama yapma zamanı gelmiştir Takım arkadaşı Bülent Uygun, Genç Milli Takım’da oynamaktadır Genç Milli Takım antrenörü Feridun Köse, bütün Anadolu’yu tarayarak yeni bir jenerasyon oluşturmak için kolları sıvamış; ancak uzun boylu bir santrafor bulamamıştır Bülent Uygun, Feridun hocanın bu arayışını öğrenir öğrenmez ona Hakan’dan bahseder Hocanın ‘hele bir izleyelim’ demesinden sonra Hakan seçmelere katılır Oynadığı maçta 7 gol atar ve 44 kişinin arasından Genç Milli Takım kadrosuna dahil edilir

İlginçtir, Hakan Şükür, Sakarya PAF takımında oynamasına, Genç Milli Takım’a seçilmesine rağmen futbolu meslek olarak yapmaya ailesinin düştüğü zor durumdan sonra karar verir Mobilyacılık yapan Baba Sermet Şükür’ün işleri bir hayli bozulmuştur İflastan kurtulmak için evlerini ipotek ettirip borç alır Ancak bu durumu çocuklarından gizler Olaydan sadece eşi Nermin Hanım’ın haberi vardır Genç Milli Takım seçmelerinden dönen Hakan, eve girince annesini odada ağlarken bulur Ve olayı öğrenir Bunun üzerine annesine “Merak etmeyin, futbolcu olacağım ve size yeni bir ev alacağım” der

Genç Milli Takım’la ilk maçına Polonya karşısında çıkar Varşova’da yapılan Avrupa Şampiyonası eleme maçında oyuna sonradan giren Hakan, takımda ilk golünü de o maçta atar Hakan, 15 yaşında profesyonel olur Sakaryaspor Yönetimi ondan 150 bin lira ile Doğan marka bir araba karşılığında imza atmasını ister Ancak Hakan araba yerine ailesine ev almak istediğinden daha fazla para talep eder Bu isteği kabul edilen genç futbolcu, daha önce oturdukları bloktaki daireyi satın alır ve kiradaki ailesiyle bu daireye yerleşir

Profesyonelliğe adım atan Hakan, Zonguldakspor ile deplasmanda oynadıkları ve 5-0 kazandıkları maçı unutamaz O karşılaşmanın ikinci yarısında maç 4-0 iken oyuna girer O dakikaları Hakan şöyle anlatıyor: “Orta sahada duruyorum Oğuz abi sırtıma hafifçe dokunarak ceza alanı içine koşmamı istedi O anda Kemal abi hızla ceza alanına girdi Sıfırdan ortaladı, ben boş kaleye topu yuvarladım Ve profesyonel kariyerimdeki ilk golü Türkiye Kupası’nda attım” Hakan Şükür, en başta anlattığımız 1 Lig’deki ilk resmî golünü ise bu golden yaklaşık bir yıl sonra kaydedecektir

İLK FENER MACERASI

Fiziği ve oynadığı futbolla dikkat çeken Hakan, daha 16 yaşında FBahçe’nin transfer listesine girer Sarı-Lacivertli kulübün başkanı Tahsin Kaya, Hakan’ı Sakarya’dan İstanbul’a getirir Her konuda anlaşılan genç oyuncu bir hafta Kadıköy İskelesi’nin yanındaki Aden Otel’de misafir edilir Ancak kulübüyle yetiştirme parası konusundaki pürüzler giderilemez ve bu transfer gerçekleşmez

Hakan’ı FBahçe’den sonra Bursaspor ve Eskişehirspor da transfer etmek ister O zaman Bursaspor’un başında Sakaryalı Yılmaz Vural vardır Sakaryaspor’un Eskişehir’e 200 milyonluk borcuna istinaden Hakan, Kırmızı-Siyahlı kulübe verilir Ancak orada hiç forma giymeden Vural’ın ısrarı ile Bursaspor’a geçer Bursaspor’a imza atan Hakan, ilk defa gurbete çıkacağı için buruktur Hatta imzadan sonra Sakarya’ya dönerken kendisini kurbanlık koyun gibi hisseden genç futbolcunun iki gözü iki çeşmedir Baba Sermet Şükür ise iyi bir iş yapmanın mutluluğunu yaşamaktadır

KULÜBEYE MIHLANDIĞI YILLAR

Bursaspor’da forma giyen Hakan, 4 bekar futbolcu arkadaşıyla kalır Kalabalığa alışamadığı için daha sonra ayrı bir eve çıkar Ama bu sefer de yalnızlık çeker Bunun üzerine Sermet Bey, küçük oğlu Gökhan’ı abisinin yanında okumasına karar verir

HADİ HAZIRLAN, BU FIRSAT KAÇMAZ

1990-91 sezonunda Bursaspor’a transfer olan Hakan’ı takıma kazandıran Yılmaz Vural o sezon görevinden alınır Yerine FBahçe’nin eski futbolcularından Nur Veyler gelir Yeni hocası Hakan’a büyük destek verir, onu her maçta oynatır Bursa’da Balkan göçmeni çok olduğu için Hakan tribünler tarafından çok sevilir Lakin işler kötü gidince Nur Veyler kovulur ve yerine Dorde Miliç getirilir Miliç gelince Hakan âdeta kulübeye mıhlanır

Bir gün Bursapor antrenmanında GSaraylı yöneticiler gizlice izler genç futbolcuyu Maç sonrası eve dönen Hakan’a telefon gelir Karşıdaki ses, “Ben Ökkeş Polat Seni GSaray’a transfer etmek için İstanbul’dan geldim Başkan seni verdi ama Yılmaz Vural vermek istemiyor Biz senden söz istiyoruz” der Şoka uğrayan Hakan, “Peki nasıl olacak abi?” diye sorar Ökkeş Polat kararlıdır: “Sen hemen şimdi hazırlan ve İstanbul’da Florya Tesisleri’ne gel Gece saat kaç olursa olsun biz seni bekliyoruz

Hakan’ın bu konuşmasına şahit olan dayısı da, “Hadi hazırlan, gidiyoruz Bu fırsat kaçmaz” der O gece Hakan ve dayısı Bursa’dan, Baba Sermet Şükür de Sakarya’dan yola çıkar ve Topçular mevkiinde buluşurlar Hep birlikte Florya Tesisleri’ne geldiklerinde saat gecenin 2’sidir Hakan o anı şöyle anlatıyor: “Gecenin o saatinde Mustafa Denizli, Raşit Çetiner, Yurdeşen Karahasan, Ökkeş Polat, Ahmet Akcan’ın oturduğu masadayım Hayran olduğum insanlarla aynı masada oturuyordum Çok heyecanlandım Uzun süre görüştük ve onlara GSaray’a gelmek istediğimi söyledim

Görüşmeden sonra Ökkeş Polat, Hakan’ı bir odaya çekerek, önüne uzattığı kâğıdı imzalamasını ister Ancak Hakan, “Abi imza atamam Kulübüme ayıp olur” der Bunun üzerine Ökkeş Polat, Hakan’dan gelecek sezon için GSaray’da oynayacağına dair söz alır

Miliç tarafından yedek kulübesine mahkûm edilen Hakan, Ümit Milli Takım ve Olimpik Milli Takım’ın değişmez santrforudur Akdeniz oyunlarında çok iyi oynar ve 5 gol atar Bu maçlarda Hakan’ı izleyen A Milli Takım Teknik Direktörü Sepp Piontek, genç oyuncu hakkında ümitlerin hocası Fatih Terim’den bilgi alır

Buradaki başarısından sonra Hakan, A Milli Takım’la birlikte Faroe Adaları’ndaki turnuvaya çağrılır Piontek, yavaş yavaş kurmayı planladığı takımın santrfor mevkii için Hakan’ı düşünmektedir Ancak o turnuvada genç oyuncu forma giyemez Piontek o dönemlerde antrenmanlarda öğrendiği tek Türkçe kelime ile oyuncularına hep ‘mücadele, mücadele, mücadele’ diye bağırır Tabii Hakan’ın en büyük özelliği mücadele olduğundan Piontek’in gözüne girmekte zorluk çekmez

FENERBAHÇE’DEN İKİNCİ ‘KAÇIŞ’

Hakan Şükür, Lüksemburg ile 25 Mart 1992 yılında oynanan milli maçta ilk kez ay yıldızlı formayı giyer O maçtaki mücadelesini bir golle süsler Arkasından Almanya ile deplasmanda oynanan ve 1-0 yenildiğimiz maçta forma giyer O maçtan sonra Hakan’ın yıldızı iyice parlar ve GSaray’ın yanında FBahçe ve Beşiktaş da genç futbolcuyu transfer etmek için düğmeye basar Milli takım kampında FBahçe’den Oğuz ve Beşiktaş’tan Rıza onu bir an olsun yalnız bırakmaz Ancak Hakan, GSaray’a söz verdiği için iki oyuncudan köşe bucak kaçar Oğuz abisi ile Sakarya’da başlayan dostluğu sebebiyle onu kırmak istememektedir

Kamp dönüşü İstanbul’a geldiklerinde Oğuz, Hakan’ı havaalanından direkt FBahçe Başkanı Metin Aşık’ın Kadıköy’deki yazıhanesine ***ürmek üzeredir O sırada Ökkeş Polat’ da, Hakan’ı çıkışta beklemektedir Oğuz’un Hakan’ı ***ürmek istediğini gören Ökkeş Polat, Oğuz’a “Sen Hakan’ı kaçırmaya utanmıyor musun?” Hakan’a da dönerek, “Oğlum sen bize söz vermedin mi? Niye sözünde durmuyorsun?”diye çıkışır Oğuz, Ökkeş Polat’ı tanımadığı için onu yönetici zanneder ve sesini çıkarmaz Bunun üzerine Ökkeş Polat, Hakan’ı alarak Florya Tesisleri’ne ***ürür ve 1992-93 sezonu için boş mukaveleye imza attırır

1991 yılında Avrupa Gol Kralı Tanju’yu elinden kaçıran ve bu futbolcunun yerini doldurmayı başaramayan GSaray için Hakan adeta kurtarıcı olarak lanse edilir GSaray’a geldiği gün Hakan Şükür de bir dergiye şunları söyleyecektir: “Camiada benim Tanju’nun yerini doldurmam konusundaki beklenti normal Ama önemli olan benim gol atıp atmamam değil Önemli olan oynadığım takımın başarısı GSaray’da da kaç gol atacağımın, gol kralı olup olamayacağımın benim için fazla bir önem taşıdığını söyleyemem Önemli olan şampiyonluk Bu yıl GSaray’da gol sorunu olmayacak Bunu GSaray’a geldim diye söylüyor değilim GSaray geçen sezon şansızlık yaşadı Bu sezon bu olmayacak

Takımın başına Karl Heinz Feldkamp yeni getirilmiştir Bir sezon önce Hakan’ı transfer etmek isteyen Mustafa Denizli’nin Hakan’ın transferiyle ilgili düşünceleri ise şöyledir: “Bana göre çok yetenekli bir futbolcu Geçtiğimiz sezon Hakan’ın kiralık olarak alınmasını istemiştim ama olmamıştı Hakan şu anda Türkiye’nin en iyi golcüsü değil belki ama verdiği bütün sinyaller olumlu Kuşkusuz GSaray gibi büyük bir takıma gelmenin, basının, seyircinin büyük baskısı olacak üzerinde Milli Takım’ın santrforu olarak geliyor GSaray’a çok genç geldi görüşlerine de katılmıyorum

GSaray Futbol Şube Sorumlusu Adnan Polat ise basına yaptığı açıklamalarda Hakan’ı takımın ileride uzun boylu bir oyuncuya ihtiyacı olduğu için transfer ettiklerini söyleyecekti

EN KÖTÜ MACERA: TORİNO

Hakan, Sarı-Kırmızılı takıma geldiği ilk yıl şampiyonluk yaşar İlk sezonunda 30 maçta 19 gol kaydeder Sırasıyla Feldkamp, Hollmann ve Saftig hep Hakan’ı oynatır Hava toplarındaki hakimiyeti ve pres gücü sayesinde zaman zaman gol atamasa da her zaman ilk 11’de görev yapar

Hakan Şükür, hayatının en kötü tecrübesini İtalyan kulübü Torino’ya transferi sürecinde ve bu takımdaki üç aylık dönemde yaşar Kötü olduğu kadar, çok acı bir tecrübedir bu Kral o yıl, birçok Avrupa kulübü tarafından yakın takibe alınır Basında sık sık Hakan’ı isteyen Avrupa kulüplerinin isimleri yazılır Bu kulüplerden biri de Torino’dur Torino kulübü ile yapılan pazarlıkta Futbol Şube Sorumlusu Adnan Polat, Hakan’a Avrupa’ya gidip gitmeyeceğini sorar Yıldız futbolcu tek kelime ile ‘hayır’ cevabı verir Polat, Torino’lu yöneticilerle yaptığı toplantıya Hakan’ı da çağırır Hakan’la özel olarak görüşen Adnan Bey, elindeki kâğıdı ona uzatarak, “Bu, Torino kulübünce tek taraflı olarak hazırlanan protokol İstersen imzala Torina’ya gitmek istemezsen bu anlaşma senin için hiçbir yükümlülük içermiyor” diyerek odadan çıkar Hakan sözleşmeyi imzalar

Ortada bir protokol bulunmasına rağmen Hakan, Torino’ya gitmek istememektedir Protokol anlaşmasını iptal ettirmek için İtalya’ya giden golcü oyuncuya protokolü kabul etmediği takdirde olayın UEFA’ya ***ürüleceği ve tahminen 3 yıl ceza alacağı söylenir Bir ara gözyaşlarına hâkim olamaz Sonunda istemeyerek de olsa imzayı atar Artık GSaray’dan kopmuş, Torinolu olmuştur

KÖTÜ RÜYA: İLK EVLİLİK VE BOŞANMA

Ağlaya ağlaya İtalya’ya gitmiştir Hakan; ama Türkiye de uzun bir aradan sonra Avrupa’ya futbolcu göndermiştir İtalya’ya giderken birden evlilik konusu da açılır Hakan, İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’nde okuyan ve Sakaryalı Esra Elbirlik ile evlenmek ister Ama Esra bir türlü bu evliliğe razı olmaz Dönemin başbakanı Tansu Çiller devreye girer; Polat Rönesans Otel’de gerçekleşen düğünle dünya evine girer Hakan

1995, Hakan için bir bakıma hüzün yılı olur Yıldız futbolcunun Torino hayatı üç ay sürer Boğaz’ın Boğası, İzlanda ile deplasmanda oynadığımız milli maçtan sonra İtalya’ya gitmeyerek İstanbul’a döner ve GSaray ile iki yıllık sözleşme imzalar O dönemde Hakan Torino’da yedek kulübesinde otururken, GSaray’da da işler iyi gitmez Teknik Direktör Souness yönetimindeki Sarı-Kırmızılılar, ligde kötü günler geçirir Futbol Şube Sorumlusu Adnan Polat, kötü gidişe son vermek için Hakan’ı yeniden GSaray’a alır Ancak o sezon Hakan hem futbol hayatında hem de özel hayatında birçok hüsranı birlikte yaşar Kötü oyunu sebebiyle ‘Torinolu Şaban’ lakabı takılan yıldız futbolcu, özel hayatındaki sorunlar sebebiyle de Esra Elbirlik’ten ayrılır

MİLLİ TAKIM’DA ‘BAŞKA’ HAKAN

Kulüp takımlarında huzur bulamayan Hakan, Fatih Terim’in yönetimindeki Milli Takımda ise çok başarılıdır Attığı gollerle Türkiye’nin tarihinde ilk kez Avrupa Şampiyonası’na gitmesinde büyük rol oynar

1996-97 yılında Milil Takımı bırakan Terim’in GSaray’ın başına getirilmesi Hakan’a da ilaç gibi gelir Yıldız futbolcu, Terim yönetiminde forma giydiği Sarı-Kırımızılı takımda 4 yıl üst üste şampiyonluk ve 3 kez de gol krallığı sevinci yaşar 1996-2000 yılları arasında hep zirvede yer alan Hakan, sarı-kırmızılı takımın UEFA Kupası’nı kazandığı efsane kadroda da yer alır

1999 yılında Hakan’ın bir başka İtalya macerası başlar O yılın Ocak ayında Juventus’un kapısından döner Başarılı futbolcu devre arasında İtalya’nın Juventus kulübü ile tam 15 gün süren transfer pazarlığı yapar Ama anlaşma son anda gerçekleşmez ve sarı-kırmızılı takımda kalır

2000 yılında UEFA Kupası maçlarında iyi bir futbol sergileyen ve 2000 Avrupa Futbol Şampiyonası’nda başarılı bir grafik çizen Hakan Şükür, Fatih Terim’in Fiorentina’ya gitmesinden sonra GSaray’dan kopar Sarı-Kırmızılı yönetimle uzun süren pazarlıklar sonucu anlaşamayan Hakan, 2000-2001 sezonunda İtalya’nın ünlü takımı İnter’e transfer olur İlk haftalarda İnter’de başarılı maçlar çıkaran golcü oyuncu, Vieri ve Ronoldo’nun iyileşmesinden sonra bir anda kendini yedek kulübesinde bulur 23 maçta sadece 5 gol atar

DÜNYA KUPASINDA TARİHÎ GOL

İkinci sezonunda ise kiralık olarak Parma’dadır Parma’da 15 maçta 3 gol atar İtalya’da umduğunu bulamayan Hakan Şükür’ün yeniden GSaray’a döneceğine dair haberler basında yer alır 2001-02’de GSaray’ı şampiyon yapan Lucescu’nun yerine takımın başına getirilen Fatih Terim, Hakan’ın transferine soğuk bakar Hakan zor günler yaşadığı bu dönemde yine Milli Takım’da kendini bulur 2002 Dünya Kupası elemeleri boyunca attığı gollerle Türkiye’nin 48 yıl sonra Dünya Kupası’na gitmesine büyük katkı sağlar Şampiyonada ise kötü maçlar çıkartır Ağır eleştiriler alır Tek golü ise son maçta yani Türkiye’nin Dünya Kupası üçüncülüğü için karşılaştığı Güney Kore maçında atar Hem de maçın 11 saniyesinde Bu gol aynı zamanda Dünya Kupaları tarihinde atılan en erken goldür Bu gole kendine has bir yorum getirir: “En erken goldü, ama benim için biraz geç oldu

Kupadan sonra İngiltere’nin yolunu tutar yıldız oyuncu Souness’in çalıştırdığı Tugay’ın takımı BRovers’dedir bu kez Tam formunu bulmuşken ayağı kırılır Bu takımla 9 maça çıkar, 2 gol kaydeder 2003-04 sezonunun başında GSaray Başkanı Özhan Canaydın’ın ısrarıyla yeniden yuvaya döner 29 maçta 12 gol atar

ERSUN YANAL HÜSRANI

Nisan 2004’te A Milli Takım Teknik Direktörü Şenol Güneş’in görevden alınmasından sonra takımın başına getirilen Ersun Yanal’ın ona Milli Takım kapılarını kapatmasıyla adeta şoke olur Yanal’ın Uzakdoğu turnesine ***ürdüğü ve burada yaptığı açıklamalarla övgüler yağdırdığı Hakan’ı daha sonra sistemine uymadığı gerekçesiyle kadroya almaması spor kamuoyunun gündemini uzun süre meşgul eder Hakan bu olaydan çok etkilenir: “Etkilenmemeye çalıştım; ama açıkçası ilk 5-6 hafta bunu başaramadım Sonra unutmaya çalıştım Ama ne zaman stada çıksanız o olay hatırlatılıyordu Ama alınmayışımın bir şekli olmalıydı Bugüne kadar verdiklerimden dolayı böyle olmamalıydı

O dönemde spor kamuoyu Hakan’ın takıma alınmama gerekçesine pek inanmaz Bir sürü senaryo oluşturulur Hatta Fethullah Gülen Hocaefendi’ye olan yakınlığından dolayı kadroya alınmadığı yazılır: “Hocaefendi, hakikaten tanımaktan dolayı büyük onur duyduğum bir insan Bunu açık söylediğim için çok farklı yerlerden, çok farklı tepkiler aldım Her insan her insanı sevebilir Ama ben Millî Takım’a alınmayışımın bu sebepten dolayı olduğunu inanmıyorum

MİLLİ TAKIM’IN LOKOMOTİFİ

Ersun Yanal’ın Milli Takım serüveni uzun sürmez Dönemin Federasyon Başkanı Levent Bıçakcı, Bodrum’da tatilde bulunan Fatih Terim’i Yanal’ın yerine Milli Takım’ın başına getirir Terim, GSaray’dayken transferine onay vermediği Hakan’a yeniden Milli Takım kapılarını açar Hakan da Terim’i mahcup etmez Dünya Kupası elemelerinde Arnavutluk, Ukrayna maçlarında ve İsviçre ile oynanan özellikle ikinci baraj karşılaşmasında iyi bir performans sergiler 2008 Avrupa Şampiyonası elemelerinde de Terim’in gözdesidir kaptan Malta, Macaristan, Moldova, Yunanistan, Norveç ve Bosna maçlarında sahadadır Moldova’yı Frankfurt’ta 5-0 yendiğimiz maçta Hakan Şükür takımın 4 golünü atarak Milli forma altındaki gol sayısını 50’ye çıkartır

2006-2007 sezonu ise ligde Hakan Şükür ve GSaray için pek iç acıcı geçmez Kral sık sık sakatlıklarla boğuşur Teknik Direktör Eric Gerets de çoğu maçta Hakan’ı yedek bekletir 14 maçta sahada yer alan Hakan sadece 4 gol atar Geçen sezon Ankaraspor maçında attığı golle ligdeki toplam gol sayısını 238’e çıkartır GSaray forması ile attığı gol sayısı ise 217 olur Bu aynı zamanda Metin Oktay’ın Sarı-Kırmızılı forma altında attığı gol sayısıdır Hakan bu sezona GSaray’daki ilk sezonundaki hocası Karl Heinz Feldkamp’ın takımın başına getirilmesiyle daha bir moralli başlar Kalli, Hakan’a güvenmekte ve ona takımda önemli bir rol vermektedir

Lig öncesi hazırlık kampında sakatlanmasına rağmen ligin ilk maçına yetişen Hakan Şükür, hocasını mahcup etmez ve ÇRizespor maçında rakip filelere 2 gol bırakarak ligdeki toplam gol sayısını 240’a çıkartarak Tanju Çolak’ın rekoruna ortak olur

Kral’ın futbol hayatı devam ediyor O, taraftarları bakalım kaç kez daha ‘Hakan Şüküüüüür’ diye gol sevincine boğacak? Belki siz bu satırları okurken 240’ı da çoktan devirmiş olacak Bunca yıl zirvede olmayı başaran, iş ciddiyetinden ödün vermeyen, iyi bir aile babası ve profesyonel yaşantısıyla gençlere örnek teşkil eden Kral’a ülkemiz insanına tattırdığı onca mutluluktan dolayı teşekkür ediyoruz Hakan’ın bugünlere gelmesinde büyük pay sahibi hocalardan Fatih Terim’in şu sözüyle yazıyı bitirelim: “Hakan Şükür; Türkiye’deki rekorları kırmayı anasının ak sütü gibi hak etti



Ekrem Karaberber (İlk hocası): BİZİM UZUN, ARSENAL’DE OYNAR DERDİM

Hakan’ın ilk hocası; Oğuz Çetin, Aykut Kocaman, Turan Sofuoğlu, Beşiktaşlı Rahim Zafer, Recep Çetin, Bülent Uygun, İlker Yağcıoğlu gibi oyuncuları yetiştiren Ekrem Karaberber’di Hakan, Ekrem hocanın yanına 8 yaşında geldi “Hakan’ı bana getirdiklerinde çok küçüktü Hakan’ın o yıllardaki lakabı Deve’ydi Onun için hep ‘bizim uzun Arsenal’de oynar’ demişimdir Hakan mücadeleden hiç yılmıyordu, sen vuruyorsun o saldırıyor, sen vuruyorsun o saldırıyor Başarısı da buradan geliyor zaten

HAVA TOPU MÜCADELESİNİ NASIL ÖĞRENDİ?

Ekrem hoca Hakan’a kafa toplarına çıkmayı öğrettiği bir anısını da şöyle anlatıyor: “O zaman benim takımda Soner isimli bir stoperim vardı Ben Hakan’ı santrfor oynatıyorum, Soner’i de stoper oynatıyorum antrenmanda; Soner Hakan’ı marke ediyor Soner’e de dedim ki; geçir şuna bir tane havada O da havada Hakan’a bir daldı, Hakan yere düştü tabii, ondan sonra Soner’e çıkışacak; ‘Ama Soner…’ derken, ben ‘Hadi hadi fazla konuşma, sen de gir, erkek oyunu bu Ne o hemen Soner diye ağlamaya başlıyorsun!’ diye fırçaladım” Yerden kalkan Hakan, Ekrem Hoca’nın tabiriyle ‘tingos tingos’ yerine gider

Bu bir dönüm noktası olur Hakan için ve o da başlar havada mücadeleye Soner bindirdiği zaman o da bindiriyor, kendi bir tarafa o bir tarafa derken Hakan kafaya çıkmayı öğreniyor



Bülent Uygun: EVİNE BİLE KOŞARAK GİDERDİ

Bugün Sivasspor’u çalıştıran Bülent Uygun, Hakan’ın hem lisede basketbol oynadığı, hem de Sakaryaspor alt yapısına girdiği dönemdeki arkadaşı O günlere dair Bülent’in Hakan ile ilgili anıları: “Hakan’la Sakarya yıldız takımında başladık İncecik, sırım gibi bir fiziğe sahipti Evine bile koşarak giderdi Büyük futbolcu olma hayali vardı Öyle günlerdi ki defterlerimizin yapraklarını yırtıp top şekline getirip okul bahçesinde oynardık Okulun yanına her gelişinde babasından izin alırdı İkimizi de Ekrem Karaberber hoca yetiştirdi Ekrem hoca sürekli onun için ‘Bu dünyanın en büyük santrforu olacak’ derdi Biz çocuk olduğumuz için Ekrem hocaya inanmazdık

MİLLİ TAKIM KAPISINI AÇTIM

Bülent, Hakan Şükür’e Milli Takım kapılarını açanın da kendisi olduğunu anlatıyor: “Takımdan Genç Milli Takıma ilk ben gittim Hocamız Feridun Köse, uzun boylu bir santrfor arıyordu Ona Hakan’dan bahsettim ‘Getir bakalım’ dedi Hakan’ı seçmelere gönderdim Başarılı oldu Daha sonra Polonya maçına gittik Ben ortayı yaptım, Hakan kafayı yapıştırdı Hakan’la Sakarya’da basket takımında da birlikte oynadık O pivot oynuyordu Takımı tarihinde ilk defa şampiyon yaptık Türkiye’de tartışmasız, gelmiş geçmiş en büyük futbolcu Hakan Şükür’dür Pres yapan, gol atan, attıran, takımı için özveriyle çalışan, karakterli, yaşamasını bilen bir futbolcu Hakan



Sepp Piontek (A Milli Takım’daki ilk hocası): TAKIM İÇİN OYNARDI

“Hakan o günlerde belki gol atamıyordu ama takımı için canını dişine takarak oynuyordu Hakan’ın o kadar koşması, pres yapması, takımın motivasyonu açısından iyi oluyordu Hakan, Arif, Bülent gibi oyuncular beni hayal kırıklığına uğratmadı Çünkü Hakan gibi bir oyuncuya hangi sistemde olursa olsun yer bulabilirsiniz Hakan ne yaptı? Gol attı Gol atmaya da devam ediyor Bu, takım için çok önemli Kendisini kutluyorum



Yılmaz Vural: BEN OLMASAYDIM BELKİ DE BURALARDA OLMAZDI

Hakan’ın bugünlere gelmesinde emeği geçen hocalardan biri de Yılmaz Vural Vural’ın Hakan’la ilgili söyledikleri: “1989 senesi Bursaspor’u çalıştırıyordum Adapazarı’ndaki arkadaşlarım ‘Sakaryaspor’da böyle böyle özellikleri olan bir oyuncu var İstersen bir bak’ dediler Adapazarı’na gittim Necdet hoca onu alt yapıdan A takıma yeni almış Onu izlediğim maçta son 15 dakika oyuna girdi Önde oynuyor Koşuyor, pres yapıyor Bursa’ya döndüm, başkanımız İbrahim Yazıcı’ya ‘bu çocuğu alın’ dedim Başkan ‘Bir çocuğa bu kadar para verilir mi?’ dedi ama Hakan’ı aldı Sezon sonuydu bize imzayı attı O geldi, ben takımdan ayrıldım Benim yerime Miliç’i takımın başına getirdiler O, Hakan’a pek şans vermedi Takım kötü gitti Son haftalara doğru takımı yine bana emanet ettiler Geldikten sonra Hakan ile Vedat’ı forvete koydum Hakan goller kaçırıyor, ben de onu oynattığım için eleştiriliyorum Aldırmadım ve onda ısrar ettim Hatta, onun özelliklerinden dolayı sistemimi değiştirdim 3-6-1’e döndüm Hakan’dan sadece rakibi çıkarmamasını istedim ‘Gol atarsan üstüne kaymaklı kadayıf olur’ dedim Onun sayesinde savunma oyuncularım 14-15 gol attılar Hakan’ın fizik yapısı oturmaya başlayınca hem FBahçe hem de GSaray onu transfer etmek istedi O sıra FBahçe’de Aykut, Oğuz gibi oyuncular var Ona dedik ki sen GSaray’a git Yurdaşen Karahasan ve Adnan Polat’a da ona zaman tanıyın dedim Türkiye’nin en önemli oyuncusunun orijininde olmak ve onun ortaya çıkmasında katkıda bulunmak onur verici bir durum Ben olmasaydım belki de Hakan bugün bu yerlerde olmazdı Vefalı çocuktur Her bayram da aramıştır


HAKAN ŞÜKÜR’ÜN BAŞARILARI:

Kulüp:

UEFA Kupası: 2000 (GSaray)

Türkiye Lig Şampiyonluğu: 2005-2006, 1999-2000, 1998-1999, 1997-1998, 1996-1997, 1993-1994, 1992-1993 (GSaray)

Türkiye Federasyon Kupası: 2005, 2000, 1999, 1996, 1993 (GSaray), 1989 (Sakarya)

Cumhurbaşkanlığı Kupası: 1997, 1996, 1993 (GSaray)

İtalya Kupası: 2003 (Parma)

Başbakanlık Kupası: 1995 (GSaray)

Milli Takım:

2002 Dünya Kupası Üçüncülüğü

Bireysel Başarıları:

Türkiye Ligi Gol Kralı: 1996-97 (32 maç 38 gol), 1997-98 (34 maç 32 gol), 1998-99 (33 maç 19 gol)

1997 FIFA Dünyanın En İyi Golcüsü Ödülü

1997 Bronz Ayakkabı Ödülü

Avrupa Kupalarında en çok gol atan Türk futbolcu: 36 gol

Milli Takım’da en çok gol atan futbolcu: 50 gol (38 defa Galatasaray’da, 7 defa İnter’de, 2 defa Torino’da, 2 defa Parma’da, 1 defa Blackburn Rovers’da)

UEFA Kupası’nda ilk Türk Gol Kralı: (1999-2000) 10 gol

Şampiyonlar Ligi’nde en çok gol atan Türk futbolcu: 8 gol

Dünya Kupalarında en erken gol atan futbolcu: 11 saniye (Türkiye-Güney Kore: 3-2 (2002 Dünya Kupası Üçüncülük Maçı)

Toplamda en çok milli olan Türk futbolcu: 159 defa (110 defa A Milli, 25 defa Ümit Milli, 13 defa A Genç Milli, 6 defa B Genç Milli, 5 defa Olimpik Milli)

GSaray forması ile en çok gol atan futbolcu: 219

Hakan Şükür 498 lig maçında (Sakarya, Bursa, GSaray, İnter, Parma, Torino, BRovers) 251 gol atarak halen dünyada en çok gol atan (faal) ilk 5 oyuncudan biridir

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.