Soğuk Bir Temmuz Belgeseli |
09-11-2007 | #1 |
mate
|
Soğuk Bir Temmuz BelgeseliSoğuk Bir Temmuz Belgeseli “Hoşça kal”ı esirgenmiş buzlu bir vedâ gibi her gün Koskoca Temmuz’u bıraktım geride sensiz; içimdeki yıkıntıları katlayarak Âh işte neylersin: Ayrılığın hesâbı tutmadı! Oysa ben,senden bahsederken; yıllarımı ikrâm edecektim herkese! Olmadı; şimdi başım eğik ve tuhaf bir yalnızlık içinde, üstelik kırgınlığımı kırmaya çalışarak Aylar sonra bile Çok olmadı, daha yeni; doğum gününde çizdim bu kentin profilini! Yalazlarımı sakındım herkesten, korudum; yine de kıyıya attılar beniAdımı ne koydular sâhi; soramadım Mürâî hayatların ortasında mecrûh bir inzivâya atandım! Herkesin içinde ve herkesten uzak Keşişdağı bekleyedursun beni;(ki dağlarım da yanmaktadır benim) deniz kenarında kaydettim soğuk Temmuz belgeselini! Üşüyen yanlarımla sarıldım hayâta yeniden ve yeniden”Hoşça kal”ı esirgenmiş bir vedâ sonrasında, hoşça bakamadım kendime ve hoşça kalamadım; bu sebeple özrüm kabûl edilir umarım Sevdâdan yoksun kalpler gördüm, sevdiklerini îlân eden Görünmeyen yaralara dokundum çocukların rûhunda Ağladım ve haykırdım; ”Darp izleri silinmeli” diye mâsum sîmâların Kimse duymadı Duyan,işitmez; bakan, görmez oldu! Titredim Eğreti geldi bu yaşam, çocuk rûhumaAlışamam ki; zulüm çağında, saldırganlığa! Ölüm günümden önce ölmüştü samîmiyeti kalplerinKatılaşan kalpler için ağladım, geceye bırakıp gözlerimi Kimse gelmesin kabrimin başına! “Sahte göz yaşı kabûl edilmez!” diye mi yazmalı acaba mezar taşıma? Hoş, belki taşım bile olmayacak; kimbilir? O zaman rahat ederim biraz;herkes evinde ağıt yakar, aşksızlığına! Dedim ya;soğuk geçti Temmuz,buralarda Kandil akşamı aydınlanmadı yüzüm; çehremden okunurken ayrılığın esâmîsi, rağbet edemedim dünyânın meflûç bakışlarına! Minik olmayan ellerim ve ağrılı kalbimle; gözlerimin sedefinde inci eyleyip gönderdim hiçliğimi, Kalplerin Sâhibi’ne Lâbirentleri tükenmedi hayâtın! Başı dik avukatları vardı zulmün ve mazlûm zelîldi bu devirde”Beyefendiler” gördüm,insan olamamış;ve "Hanımefendiler”i şefkat mahrûmu kalmış yaşlı dünyânın! Yalımlarım yolu gösterdi ve yürüdüm Güzel insanların halefi olmayı diledim ve selefimden yüreklendim âşıkâne bir ömre! Hazân yaprağına dokuyup şîkeste baharlarımı, yâdigâr bıraktım bir bebeğin şaşkın gözlerine Bir de erguvan arayışlarına çıktım; sokak sokak, cadde cadde Mestliğim, erguvan kokusuyla buluşmalıydı; erguvan renginde ağırlamalıydım hayâtı Yürüdüm;yıllarca ve yollarca yürüdüm adım adım ”Son bahar rüzgârının dibâcesi” diye geçti adım kayıtlarda! Uzun yolların yorgunu oldum hâsılıHicrân düştü omuzlarıma, gurbet geldi bahtıma; ellerimden kaydı mutluluk haritası Harâbe gönlüme yâren eyledim bu kadîm sevdâyıVe yârelerimi sevdim; vedîası olmuşken aşkın [Yazarını Bilmiyorum] |
|